Doğu ve güney doğuda özellikle de Cizre , Silopi ve Diyarbakırın Sur ilçesinde uygulanmakta olan sokağa çıkma yasaklarını ve sivil halkın bile katliama uğramasını kınamak ve bu katliamların sokağa çıkma yasaklarının kaldırılması için basın toplantısı yapan Malatya İHD yönetimi ve başkan Servet akbudak yaptığı açıklama da “  İnsan haklarına yönelik gerçekleşen ihlal ve suçlar karşısında  herkesi vicdanlı olmaya davet ediyoruz.Diyarbakır Sur, Silopi, Cizre, Şırnakve Nusaybin’de uzun süredir devam eden sokağa çıkma yasakları, bu yasaklar kapsamında yaşanan orantısız şiddet ve katliamlar, her gün birbirinden daha vahim gelişmelere yol açmaktadır.  Bu gelişmeler karşısındaki toplumsal sessizlik, İnsan hakları alanında  uzun mücadele sonucu sağlanan hakların birer birer ortadan kaldırılması, çatışmaların giderek daha yaygın  hale gelme ihtimali biz insan hakları savunucuları olmak üzere herkesi derin endişeye sevk etmektedir.

Ağır insan hakları yaşanmakta

Temmuz 2016 tarihinden bu güne tırmanarak devam eden çatışma sürecinde ağır İnsan hakları ihlalleri yaşanmış ve yaşanmaya devam etmektedir. Bu süre zarfında aralarında kadın, çocuk ve yaşlıların çoğunlukta olduğu 215 ten fazla sivil yaşamını kaybetmiştir yine bu çatışmalar esnasında yaşamını kaybeden güvenlik personelinin sayısı180, PKK militanı sayısı 190 ı geçmektedir.

Son olarak Silopi’de Demokratik Bölgeler Partisinden 3 siyasetçi kadınınSêvê Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar’ın, kendileriyle beraber bulunan bir kişiyle birlikte katledilmesi sivil ve siyasi alanda benzer cinayetlerin devam edeceği endişesini vermektedir.

Ayrıca bu katliamın, 9 Ocak 2013 Tarihinde Fransa’nın başkenti Paris’te öldürülen Üç siyasetçi kadının Sakine Cansız, Fidan Doğan,Leyla Söylemez’ İn öldürüldüğü tarihe denk düşmesi son derece düşündürücüdür.

Öldürülen her yaştan çocuk, kadın yaşlı, gençlerin cenazelerine karşı yapılan muamelenin ağır insan hakları ihlali olarak değerlendirmekteyiz.  Ölülerin günlerce sokak ortasında bırakılması,  defin işleminin yapılmasına izin verilmemesi hiçbir insani norm ve hukuk kuralına uymamaktadır.

Mevcut kaotik durumu sürdürmekte ısrarlı olan siyasi otoritenin geliştirdiği saldırgan dil, bölgede görevlendirilen silahlı personelin insan hak ve özgürlüklerini hiçe sayan tutumu Türkiye’yi bir kaosa doğru sürüklediğini bir kez daha belirtmek istiyoruz.

Herkes bir kez daha düşünmeli

İç barış ve birlikte yaşama açısından sürdürülemez bir durum olan  bu kaos karşısında,  başta İktidar olmak üzere   bugün  susmayı tercih eden kamuoyu ve vicdanını duyarlı olmaya ve herkesi bir kez daha düşünmeye davet ediyoruz.

Anayasa’ya aykırı bir şekilde devam ettirilen sokağa çıkma yasakları ve bu çerçevede süren şiddet veçatışmalarda her gün daha ağır insan hakları ihlallerinin yaşanmasına yol açmaktadır.

Basın ve basın mensuplarına karşı sürdürülen hukuk dışı tutum, DİHA muhabiri Nedim ORUÇ, Cumhuriyet gazetesi yazarları can Dündar ve Erdem Gül olmak üzere Çok sayıda basın kurumu ve gazeteciye yönelik doğrudan tehdit, tutuklama ve sınırlama basın özgürlüğünü ortadan kaldırmakta halkın doğru haber alma hakkını yok etmektedir.

Devam ettirilen bu kaotik durum ve kanlı sürecin varacağı bir sonraki aşama kanlı bir iç çatışma.

Bu çatışmanın  herkes için felaket olacağını, dolayısıyla bir an önce bu şiddet ve ölüm sarmalından vaz geçilerek demokratik, insani bir çözüm anlayışına dönülmesi için Demokratik ve birlikte yaşanılır Bir Türkiye özleminde olan herkesi duyarlı ve vicdanlı olmaya bir kez daha çağırıyoruz.” dedi