Fikri Sağlar
[email protected]

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

07 Haziran 2022 13:12

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

 

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Erdal İnönü bulunmaz bir insandı

 

              Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!

***

              Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.

               Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!

***

               Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.

              Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!

***

              12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!

                O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.

***

              Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.

                 Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.

                Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.

              Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…

***

              İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.

***

             Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.

               Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…

***

            Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

BAYRAMINIZ GUZEL GEÇSİN
05 Haziran 2025 13:12

EFES ANTİK KENTİNDE NELER OLUYOR ?
29 Mayıs 2025 13:12

SELÇUK BELEDİYESİ AKP YI KORKUTUYOR
21 Mayıs 2025 13:12

ÖNEMLI BİR ADIM
13 Mayıs 2025 13:12

CUMHURİYET KAZANIMLARI VE BU GÜNÜN KAYIPLARI
08 Mayıs 2025 13:12

BU GÜN 6 MAYIS ÖLÜMSÜZĹERİN GÜNÜ
06 Mayıs 2025 13:12

YAŞASIN 1 MAYIS
01 Mayıs 2025 13:12

ULKEYE İHANET EDİYORLAE
29 Nisan 2025 13:12

AKP GİDİCİ
24 Nisan 2025 13:12

YOZGATLI ADALET ISTİYOR TURPU SARAYA BIRAKIYOR....
22 Nisan 2025 13:12

ÖZGÜR ÖZELİN VAHİM SORULARI
17 Nisan 2025 13:12

CHP KURULTAYI
08 Nisan 2025 13:12

TEHDİT EDENE DİRENME HAKKI...
03 Nisan 2025 13:12

YIKICI MİSYONA GEÇİT VERİLMEMELİ
01 Nisan 2025 13:12

YIKICI MİSYONE GEÇIT VERİLMEMELİ
27 Mart 2025 13:12

İMAMOĞLU KORKUSU DAĞLARI SARDI
23 Mart 2025 13:12

EKREM iMAMOGLU
19 Mart 2025 13:12

DEVRİMCİ AKBAYRAMA SEVGİLER
11 Mart 2025 13:12

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ YASAMSAL ÖNEM TAŞIYOR
05 Mart 2025 13:12

CHP NİN İLKELERİ KAZANDIRACAKTIR
27 Şubat 2025 13:12

YANGINI SEÇİM SÖNDÜRÜR
18 Şubat 2025 13:12

KURTULUŞ HEP BİRLİKTE OLACAK
11 Şubat 2025 13:12

FASİZIMİN AYAK SESLERİ
04 Şubat 2025 13:12

CHP SON ŞANSI İYİ KULLANMALI
30 Ocak 2025 13:12

Guç sizde
23 Ocak 2025 13:12

HUKUK OLMAZSA YAŞAM DA OLMAZ
21 Ocak 2025 13:12

Nazim hikmetin düşündürdükléri
17 Ocak 2025 13:12

TEŞEKKÜR
14 Ocak 2025 13:12

Satin alma ya da kiralama
16 Aralık 2024 13:12

Sonraki kavga daha büyük
12 Aralık 2024 13:12

Şimdi Ne olacak
10 Aralık 2024 13:12

Gündemler farklı
09 Aralık 2024 13:12

Satin alma ya da Kiralama
04 Aralık 2024 13:12

CHP ARKASINDAKİ GÜCÜN FARKINDA DEĞİL
28 Kasım 2024 13:12

Güç ve karar sizin!
21 Kasım 2024 13:12

NEREDEN NEREYE
19 Kasım 2024 13:12

Masada ki oyun
14 Kasım 2024 13:12

Tarihi unutturamazsiniz
12 Kasım 2024 13:12

Millet İttifakı ve Trabzon…
31 Ocak 2023 13:12

Uğur Mumcu ve Müjdat Gezen’i anmak…
24 Ocak 2023 13:12

Erdemli olmak…
17 Ocak 2023 13:12

Bekir Ödemiş/Liyakat başarıdır...
12 Ocak 2023 13:12

Kararlı ve cesur olmak
05 Ocak 2023 13:12

Çağdaşlık mı? çadır mı?
22 Aralık 2022 13:12

Değişmesi gereken anlayış!
20 Aralık 2022 13:12

Yalan olan bir bütçe!
15 Aralık 2022 13:12

Su akar biz bakarız (mı?)
14 Aralık 2022 13:12

Ne olacak halimiz!
09 Aralık 2022 13:12

Bu düzen değişmeli!
06 Aralık 2022 13:12

Oyun içinde oyun!
01 Aralık 2022 13:12

Şimdi birlikte değiştirme zamanı!
29 Kasım 2022 13:12

Trajikomik!
24 Kasım 2022 13:12

Birlikte değiştireceğiz!
22 Kasım 2022 13:12

Yaşama sevincimizi yok ediyorlar!
15 Kasım 2022 13:12

Müftüoğlu, Bediz, Genç ve kaybettiklerimizin kemiklerini sızlatmayın!
08 Kasım 2022 13:12

Misyon ve vizyon!
01 Kasım 2022 13:12

Hataların getirdiği son durum!
27 Ekim 2022 13:12

RTÜK medyayı susturamayacak
20 Ekim 2022 13:12

AKP için insanın ve zamanın değeri yok!
18 Ekim 2022 13:12

Roboski/Uludere Katliamı!
13 Ekim 2022 13:12

AKP, Alevilerden oy beklemesin!
11 Ekim 2022 13:12

Beklenen oldu!
07 Ekim 2022 13:12

Birlikte olmak umuttur!
05 Ekim 2022 13:12

Umudun adı soldur!
29 Eylul 2022 13:12

Durum kötü ama umut var!
27 Eylul 2022 13:12

Alevi çalış tayı ülkenin önünü açıyor!
23 Eylul 2022 13:12

Kimden yanasınız?
20 Eylul 2022 13:12

Hukuk devleti olmaktan çıkılırsa...
16 Eylul 2022 13:12

Hırsızın yanında olmak!
13 Eylul 2022 13:12

Hırsızın yanında olmak!
10 Eylul 2022 13:12

Geçmişten geleceğe!
31 Ağustos 2022 13:12

Alevileri aldatamazsınız!
16 Ağustos 2022 13:12

Biz neyiz?
12 Ağustos 2022 13:12

Ülkemizi çöplüğe çevirdiler!
04 Ağustos 2022 13:12

Mersin, rant kavganıza izin vermeyecek!
02 Ağustos 2022 13:12

Mersin’e gönül verenler, Mersin’in gerçek sahipleridir!
28 Temmuz 2022 13:12

İkircikli davranış ülkeye zarar veriyor!
01 Temmuz 2022 13:12

Vahim!
28 Haziran 2022 13:12

Tehlike kapıda! Bedelini AKP ödeyecek!
22 Haziran 2022 13:12

Erdoğan erken seçim startını verdi!
14 Haziran 2022 13:12

Zamlar, pahalılık TELE 1 ve gerçekler!
10 Haziran 2022 13:12

Talimatla Adalet(!) - 2
03 Haziran 2022 13:12

Talimatlı adalet(!)
31 Mayıs 2022 13:12

YOZLAŞMA DEVAM EDİYOR
26 Mayıs 2022 13:12

Maltepe Mitingi umut yarattı!
24 Mayıs 2022 13:12

Kılıçdaroğlu ve SADAT!
20 Mayıs 2022 13:12

“Artık yeter”deme zamanı!
10 Mayıs 2022 13:12

Katliam sanıkları!
28 Nisan 2022 13:12

Mersin İleri İlkokulu
27 Nisan 2022 13:12

İnandırıcı olunmalı!
14 Nisan 2022 13:12

Kime hizmet ediyorlar?
12 Nisan 2022 13:12

Seçim yakın!
08 Nisan 2022 13:12

Vahşet ve ekonomi!
05 Nisan 2022 13:12

Emperyalistlerin oyununa gelinmemeli!
31 Mart 2022 13:12

Tehlike var!
30 Mart 2022 13:12

Gitmeleri şart oldu!
24 Mart 2022 13:12

İnsanlığa yakışan barıştır!
17 Mart 2022 13:12

Hekimlerin eyleminden ders çıkarılmalı!
15 Mart 2022 13:12

Yeter artık! Bunlar zeytine de düşman!
10 Mart 2022 13:12

Barışın güvencesi kadındır!
08 Mart 2022 13:12

Montrö Antlaşması ve enerji savaşları
24 Şubat 2022 13:12

Sanat ve siyaset!
22 Şubat 2022 13:12

KÖTÜ KOKULAR GELİYOR!
10 Şubat 2022 13:12

Gerçek görüldü
08 Şubat 2022 13:12

Yine bir ocak ayı!
07 Şubat 2022 13:12

İBB korkusu (1)
20 Ocak 2022 13:12

Umut 2022’de!
31 Aralık 2021 13:12

Yurttaşı soydular!
28 Aralık 2021 13:12

AİHM’i tanımayanlar zamanı gelince hesap verirler!
16 Aralık 2021 13:12

Prekarya?
09 Aralık 2021 13:12

Mersin Mitingi!
07 Aralık 2021 13:12

Seneye bugün!
02 Aralık 2021 13:12

Yine de umut var!
25 Kasım 2021 13:12

Dünya tehlikede; bizimkiler hâlâ magazinsel siyasette!
16 Kasım 2021 13:12

Atatürk hep var olacak ama ona düşmanlık yapanlar unutulacak!
11 Kasım 2021 13:12

Korkmayacak, sinmeyecek! Bu oyuna gelmeyecek!
09 Kasım 2021 13:12

Hep önce iyi insanlar ölüyor…
02 Kasım 2021 13:12

Pes artık!
25 Ekim 2021 13:12

Rejim tartışmalarında sol partiler nerede?
10 Ekim 2021 13:12

Barış istiyoruz!
05 Ekim 2021 13:12

Barış istiyoruz!
30 Eylul 2021 13:12

Tutum Belgesi yeni bir umut oldu
28 Eylul 2021 13:12

Afganistan Türkiye’ye örnek mi?
17 Ağustos 2021 13:12

Yeter artık!
10 Ağustos 2021 13:12

Ülke yanıyor, rant peşindekiler avuçlarını ovuşturuyor!
05 Ağustos 2021 13:12

Yangın halkın içinde Erdoğan keyif çayı içiyor!
03 Ağustos 2021 13:12

Günü geçiştirmek!
29 Temmuz 2021 13:12

Hâlâ umut var!
27 Temmuz 2021 13:12

Etik mi, yasa mı?
22 Temmuz 2021 13:12

Geleceğin mirasını yiyenlere ne denir?
09 Temmuz 2021 13:12

Perhiz ve turşu!
06 Temmuz 2021 13:12

Korkmayın, susmayın, kirliliğe itiraz edin!
01 Temmuz 2021 13:12

Bunlar iyi günlermiş!
28 Haziran 2021 13:12

Peker olayının düşündürdükleri…
16 Haziran 2021 13:12

Yolun yarısı!
09 Haziran 2021 13:12

Peker’in ifşaları ve İstanbul Arkeoloji Müzesi!
03 Haziran 2021 13:12

Kirleniyoruz çünkü…
25 Mayıs 2021 13:12

Denizler ölmez!
18 Mayıs 2021 13:12

Denizler ölmez!
06 Mayıs 2021 13:12

Yaşam zorlaştı!
04 Mayıs 2021 13:12

Yazık ki ne yazık!
29 Nisan 2021 13:12

Eyyamcılıktan vazgeçilmeli!
27 Nisan 2021 13:12

KKTC’nin hatırlattığı Pir Sultan ve Giordano Bruno!
22 Nisan 2021 13:12

AKP/MHP iktidarı bitiyor…
19 Nisan 2021 13:12

Sanki uyuşturulduk!
01 Nisan 2021 13:12

Sanki uyuşturulduk!
01 Nisan 2021 13:12

Nazire olsun!
25 Mart 2021 13:12

Meclis yara aldı!
19 Mart 2021 13:12

Parsel Parsel!
16 Mart 2021 13:12

Kadın yaşamın kendisidir!
09 Mart 2021 13:12

Son DEV – GENǒ li
03 Mart 2021 13:12

Laf ve para!
25 Şubat 2021 13:12

Yozlaşmış siyaset
19 Şubat 2021 13:12

Tehlike var!
16 Şubat 2021 13:12

SHP, CHP’nin içinden çıkmadı! O gerçek sol partiydi
11 Şubat 2021 13:12

Yolun sonu göründü!
05 Şubat 2021 13:12

Unutturmayalım!
02 Şubat 2021 13:12

Aç olan seçmen iktidarı devirir!
28 Ocak 2021 13:12

Akkuyu patlamasının düşündürdükleri…
21 Ocak 2021 13:12

Türkiye'nin geldiği nokta ve Şahin Aybek…
14 Ocak 2021 13:12

Cahiliye çağında yaşayanlar!
07 Ocak 2021 13:12

Kim değersiz?!
29 Aralık 2020 13:12

Gaf mı? Gerçek düşünce mi?
24 Aralık 2020 13:12

Niyet!
22 Aralık 2020 13:12

Tankın altında kalanlar!
17 Aralık 2020 13:12

Altında ne var?
15 Aralık 2020 13:12

Fikri iktidar!
11 Aralık 2020 13:12

Ali Cem Köroğlu’nu kim öldürdü?
08 Aralık 2020 13:12

Vahim çağrışım!
03 Aralık 2020 13:12

Saygınlığı yok eden üslup!
30 Kasım 2020 13:12

Vahim dönemeç!
26 Kasım 2020 13:12

Çakıcı’ nın yaptıkları!
19 Kasım 2020 13:12

Yorulduk!
17 Kasım 2020 13:12

Deprem!
03 Kasım 2020 13:12

Bugün en büyük bayramımız Sevinçle kutla!
30 Ekim 2020 13:12

Siney-i Millet!
16 Ekim 2020 13:12

Hukuk guguk oldu!
06 Ekim 2020 13:12

Müsaadenizle!
15 Eylul 2020 13:12

Kriz var (1)! ve..........Kriz var (2)!
21 Ağustos 2020 13:12

İşte size bir model!
16 Ağustos 2020 13:12

CHP Kurultayı
30 Temmuz 2020 13:12

Umut etmek istiyorum!
21 Temmuz 2020 13:12

Şanssız ülke!
13 Temmuz 2020 13:12

Madımak şehitlerini anarken!
04 Temmuz 2020 13:12

Pes yani!
01 Temmuz 2020 13:12

Barışın yolu adalettir
24 Haziran 2020 13:12

Düzeni değiştirmek
21 Haziran 2020 13:12

Geride kalanlar Allah’a emanet
16 Haziran 2020 13:12

Hâlâ göremedik!
09 Haziran 2020 13:12

Hesap soracak var mı?
07 Haziran 2020 13:12

Düzeni değiştirmek
05 Haziran 2020 13:12

Böyle siyaset olur mu?
31 Mayıs 2020 13:12

Tüm Yazılar