Prf. Dr. mesut parlak
[email protected]

APTALLIĞIN TEORİSİ

23 Eylul 2022 12:31

 

 

             Almanya tarihinin en karanlık döneminden geçiyordu. Masum insanların dükkânları taşlanıyor, kadınlar ve çocuklar zalimce sokak ortasında aşağılanıyordu.

Genç bir teolog Dietrich Bonhoeffer bu zalimliğe itiraz etti ve bu sebeple hapse atıldı.

            Hapisteyken papaz bu konu üzerine uzun uzun düşündü. Sayısız filozof, şair, fikir adamı ve bilim adamı çıkaran bu kültür nasıl olur da organize kötülüğün, zalimliğin, korkaklığın, cehaletin ve suçun merkezi haline gelmişti?

             Bonhoeffer "sorunun kökeninde kötülük değil aptallık yatıyor" dedi. Hapisteyken yazdığı mektuplarda aptallığın yarattığı kötülüğün diğer tüm kötülüklerden daha tehlikeli olduğunun farkına vardı.

            Kötülüğü protesto edebilirdiniz, karşı argümanlarla kötülükle mücadele etmeniz mümkündü. Fakat organize olmuş ahmaklar sürüsüne karşı yapabileceğiniz hiçbir şey yoktu. Ne protestolar ne zorlama onlara etki etmiyordu. Mantıklı gerekçeler sunduğunuzda önce reddediyorlar, reddedemeyecek hale geldiklerinde ise önemsizleştiriyorlardı.

              Aptal insanlar hallerinden memnundu ve saldırıya da hazır haldedirler. Saldırıya geçtiklerinde kötü insanlardan çok daha tehlikeli olurlar...

               Bonhoeffer aptallıkla mücadele edebilmek için önce onun doğasını anlamaya çalıştı:

Aptallık bir zekâ problemi değil ahlaki bir problemdi. Entelektüel birikimi olduğu halde aptal olan insanlar vardı.

             İlk etapta aptallık doğuştan gelen bir maraz olduğu düşünülür, fakat bu da yanlıştı. İnsanlar belli şartlar altında aptallaşıyorlardı, daha doğrusu başkalarının kendilerini aptallaştırmasına izin veriyorlardı.

             Yalnız insanlarda bu maraz daha az görülüyordu. Buradan yola çıkarak aptallığın psikolojik değil sosyolojik bir sorun olduğu sonucuna vardı.

            Güçlerin birisinde toplanması arzusu politik ve dini hareketlerde çok sık rastlanırdı. Aptallık hastalığının bulaştığı yerler böylesi gruplardı. Ahmaklar ve diktatörler arasındaki muazzam korelasyon, ikisini de birbirine ihtiyaç duyar hale getiriyordu.

İnsanların ahlaki ve entelektüel birikimleri bir anda yok olmuyordu.

             Diktatör gücünü arttırdıkça aptallar o gücün büyüsüne kapılıyor ve bağımsız düşünme yetisini kaybediyordu. Gözüne sokulan gerçekleri inatla reddediyorlardı.

               Onlarla konuştuğunuzda bir insanla değil, sloganlarla konuşmaya ayarlanmış bir robotla konuştuğunuz hissiyatına kapılıyordunuz.

              Büyülenmiş gibiydiler… Değil kötülük yaptıklarını, ne yaptıklarını bile bilmiyorlardı. Onları bu kata tonik uykudan çıkarmanın tek yolu bağımsız-özgür olmalarını sağlamaktı.

              9 Nisan 1945 günü sabaha karşı Bonhoeffer'i bir toplama kampının darağacına asarak öldürdüler....(Alıntı)

 

SON SÖZ; Provası yok hayatın.

Ne yeniden yaşamak mümkün, ne de yaşadıklarını silebilmek.

                         OĞUZ ATAY

***************

 

UTANIYORUM

 

           Sözcü gazetemizin  değerli köşe yazarlarından sayın Aytunç Erkin’in,22 Eylül 2022 günü ,sayın emekli Orgeneral Çetin Doğan’la ilgili yazısını okuyunca biran içimin kavrulduğunu hissettim .

 

              Yaşamının büyük bir bölümünü vatan savunması için, ailesinden uzakta ve belki de çocukları ile ilgili çocukluk anılarının bile olamadığı büyük komutan sayın Çetin Doğan. 82 yaşında cezaevinde nelerle karşı karşıya kalıyordu.

         Hem, öğrencilik yıllarımın bir bölümünü geçirdiğim askeri Tıbbiye, hem de yaşamının yarısını hekim olarak geçiren biri olarak, bu yaşananları içime sindiremiyorum.

              82 yaşına gelmiş bir insan için,İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Doç.Dr.Selcen Kundak tarafından İzmir 1 No’lu F tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne “Heyet Raporu” gönderiyor.

              Rapor, 28 Şubat davası tutuklularından emekli Orgeneral Çetin Doğan’la ilgili. Muayene bulguları , Kardiyoloji başlıklı değerlendirme; “Hayati tehlikesi olmakla birlikte ikinci maddede belirtilen şartlar yerine getirilmek( ikinci madde: İlaca devam etmek, kontrol yaptırmak) şartı ile hayati riski cezaevi içerisinde ve dışında eşit derecededir.Kardiyolojik açıdan hayatını yalnız idame ettirebilir.Kardiyolojik açıdan ceza infazının tehirine  gerek yoktur….”diye heyet raporu veriliyor.

             “hayati tehlikesi var” diyecek, ilaveten de “cezaevi veya ceza evi dışı “ ifadesi kullanılan bir rapor, Hipokrat yemini yapan her hekim vicdanını yaralar.

             Sayın Erkin’in yazısında, 16 Eylül’de Adli Tıp 3. İhtisas kurulu, Çetin Doğan’ın Adli Tıp’a sevkini istiyor.

            Sayın Doğan, 20 Eylül 2022 tarihinde, Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığına bir dilekçe veriyor.

             Özetle, hem hayati tehlike deyip, ikinci maddede belirtilen şartlar yerine getirilmek şartı ile hayati riski cezaevi ve dışında eşit derecededir diye rapor veren bir kurulun sevk kararına karşı tarihi bir cevap veriyor.”

            “Devletimize yüklüce bir maliyete mal olacak İstanbul Adli Tıp 3. İhtisas Kuruluna sevkimi kabul etmiyorum”….diyor.

            Bu cevap tarih sayfalarında yerini alacak. İnanıyorum ki, verilen heyet raporu, Tıp Fakültelerinde genç hekim adaylarına ders olarak anlatılacaktır.

             Sayın Komutanım, bu yaşadıklarınız ve size verilen bu heyet raporu, Hipokrat yeminine sadık kalmış tüm hekimlerin yüreklerini yaralayacaktır. Lütfen, bu yaşadıklarınız karşısında hekimlere olan inancınızı ve güveninizi kaybetmeyin.

 

Toplum, uydurulmuş bahanelerle siz ve çeşitli ceza evlerinde tutuklu olan değerli komutanların suçsuzluğuna gönülden inanıyor.

 

SON SÖZ;”Ben yanmazsam, sen yanmazsan, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?”

            NAZIM HİKMET

 

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

YANLIŞ YAPAN SONUCUNA KATLANIR
30 Ocak 2023 12:31

NEYE GÖRE GÜNCELLEME
26 Ocak 2023 12:31

ÜLKE, YURTTAŞ  KOLTUK……
19 Ocak 2023 12:31

AKLIN YOLU BİR
11 Ocak 2023 12:31

ÜLKE, YURTTAŞ KOLTUK……
03 Ocak 2023 12:31

BAŞKA YOLU YOK BAŞARACAĞIZ
29 Aralık 2022 12:31

DEMOKRASİ KAZANACAK
23 Aralık 2022 12:31

DAHA NELER YAŞAYACAĞIZ
19 Aralık 2022 12:31

İÇİM ACIYOR
14 Aralık 2022 12:31

KIRMIZI İBİKLİ TAVUK
09 Aralık 2022 12:31

GERMENİN KİMSEYE YARARI YOK
07 Aralık 2022 12:31

AYDINLIĞA YÜRÜYÜŞ
04 Aralık 2022 12:31

"MARAŞ BİZE MEZAR OLMADAN DÜŞMANA GÜLZAR OLMAZ"
29 Kasım 2022 12:31

YAKIŞANI YAPSAK
25 Kasım 2022 12:31

HALKI DAHA FAZLA YORMAYIN
21 Kasım 2022 12:31

ARTIK TADINI KAÇIRIYORSUNUZ
13 Kasım 2022 12:31

TEK YOL DEMOKRASİ
07 Kasım 2022 12:31

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ NİN YÜZ YILI
04 Kasım 2022 12:31

LÜGATIMIZI ALFABEMİZİ DİLİMİZİ KAYBETTİK DİYENLERE
01 Kasım 2022 12:31

CUMHURİYET BÖYLE KURULDU  
27 Ekim 2022 12:31

YENİDEN DOĞUŞ
18 Ekim 2022 12:31

LİDER OLMAK
14 Ekim 2022 12:31

RAKAMLAR GERÇEĞİ SÖYLER
05 Ekim 2022 12:31

HAK HUKUK ADALET
03 Ekim 2022 12:31

GEREKİYORSA  DALLARI BUDAYACAK SIN
30 Eylul 2022 12:31

APTALLIĞIN TEORİSİ
21 Eylul 2022 12:31

BAŞARAMAZSINIZ BAŞARAMAYACAKSINIZ
20 Eylul 2022 12:31

KARDEŞLİK İÇİN            DEMOKRASİ
16 Eylul 2022 12:31

KARDEŞLİK İÇİN DEMOKRASİ
13 Eylul 2022 12:31

BİRLİKTE ÇÖZEBİLİRİZ
10 Eylul 2022 12:31

“SOSYO-PATOLOJİK BİR        GERÇEK,  BİAT…
05 Eylul 2022 12:31

AYDINLIK, FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR KUŞAKLARLA 
28 Ağustos 2022 12:31

ASKER HASTANELERİ
18 Ağustos 2022 12:31

YAŞANINCA MI?             ANLAŞILACAK
09 Ağustos 2022 12:31

ANLATAN MI, YAŞAYAN MI?
05 Ağustos 2022 12:31

“Dünkü Güneş’le bugünkü çamaşırı kurutamazsın”
01 Ağustos 2022 12:31

DİN DEĞİL, OY KARDEŞLİĞİ!
28 Temmuz 2022 12:31

O GÜNLERDEN, BU GÜNLERE!
27 Temmuz 2022 12:31

KIBRIS BARIŞ HAREKATI ANISINA
22 Temmuz 2022 12:31

“GİTMESİ GEREKENLER GİTSİN!”
16 Temmuz 2022 12:31

KEMAN VİRTÜÖZÜ VE BESTEKÂR TATYOZ EFENDİ
14 Temmuz 2022 12:31

NASIL TORPİL YAPILIR?
05 Temmuz 2022 12:31

SÖZÜN BİTTİĞİ YER !!!
01 Temmuz 2022 12:31

ZORLA GÜZELLİK OLMUYOR
27 Haziran 2022 12:31

 “DÜNYA BİZİ KISKANIYOR!”
23 Haziran 2022 12:31

İŞTE LİDER İŞTE CUMHURİYET
22 Haziran 2022 12:31

 ‘BURASI TÜRKİYE BURADAN ÇIKIŞ YOK!’    
14 Haziran 2022 12:31

BİRAZ OLSUN GERGİNLİKTEN KURTULALIM
12 Haziran 2022 12:31

SANDIĞA GİTMEDEN ÇÖZÜLMEZ!
08 Haziran 2022 12:31

BAK ŞU KÜFFARIN KIZI KÂFİRİN YAPTIĞINA
04 Haziran 2022 12:31

İSTEYİNCE VE GERÇEKTEN MİLLİ OLUNCA, OLUYORMUŞ DEMEK Kİ!
02 Haziran 2022 12:31

BU İNSANLAR BİZİM İNSANLARIMIZDI
29 Mayıs 2022 12:31

T.C. SAYIN CUMHURBAŞKANI’NA
23 Mayıs 2022 12:31

ORMANLARI YOK ET, TAŞ OCAĞI YAP, ATATÜRK HAVA LİMANI’ NI YIK, AĞAÇ DİK!
19 Mayıs 2022 12:31

GEÇMİŞTE ELEŞTİRDİĞİM TÜM SİYASİLERDEN ÖZÜR DİLERİM!
14 Mayıs 2022 12:31

AZİN NESİN’İN VAKFI’NA SAHİP ÇIKALIM
10 Mayıs 2022 12:31

BU ÇAĞDA, ÇAĞIN DIŞINDA KALAMAZSINIZ
08 Mayıs 2022 12:31

SAĞLIKTA ŞOK ÖNCESİ DÖNEM
05 Mayıs 2022 12:31

BİRAZ NEFESLENELİM
03 Mayıs 2022 12:31

BİR KEZ OLSUN YAŞANMADAN ÖNLEM ALALIM!
28 Nisan 2022 12:31

TÜRKİYE'YE GÖÇEN GUGUK KUŞLARI!
23 Nisan 2022 12:31

TÜRKİYE'YE GÖÇEN GUGUK KUŞLARI!
21 Nisan 2022 12:31

DERSİMİZ GAZİANTEP ÇÖPLÜĞÜ
18 Nisan 2022 12:31

İKTİDARA OY VERİYOR, MUHALEFETTEN HESAP SORUYOR!
15 Nisan 2022 12:31

GELECEK KUŞAKLARA SORUN BIRAKMAYALIM
12 Nisan 2022 12:31

TEKRARLARLA BİR YERE VARILMIYOR
11 Nisan 2022 12:31

BURAYA KADAR KADAR DESEK
08 Nisan 2022 12:31

ŞU DIŞ GÜÇLER YOK MU !!!?
05 Nisan 2022 12:31

“ ÖNCE VATAN” SONRA PARTİ!
01 Nisan 2022 12:31

EMPERYALİZME DE SAVAŞA DA HAYIR!
28 Mart 2022 12:31

LAİKLİK OLMADAN DEMOKRASİ OLMAZ!
25 Mart 2022 12:31

YAŞASIN 14 MARTLAR!
17 Mart 2022 12:31

BENİ TÜRK HEKİMLERİNE EMANET EDİNİZ (1938) GİDERLERSE GİTSİNLER (2022)
14 Mart 2022 12:31

MALATYA'NIN ŞEKERİ!
11 Mart 2022 12:31

MUHALEFET NEREDESİNİZ GELECEĞİMİZ KARARIYOR
09 Mart 2022 12:31

SIRA ZEYTİNLİKLERDE
07 Mart 2022 12:31

Tüm Yazılar