ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

PSAKD "İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ!"

 

21 Mart 2021 06:26
PSAKD

 

 

            Bugün bir gece yarısı kararnamesi ile  "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesine İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesini" (İstanbul Sözleşmesi) feshedildiği açıklandı.

              Bilinmelidir ki, kadınların, çocukların, LGBTİ+ bireylerin yaşam haklarının hiç kimsenin kişisel iradesine bırakılamaz. Kaldı ki İstanbul Sözleşmesi Cumhurbaşkanı kararnamesi ile feshedilemez. Anayasamızda bu durum 90.maddeye göre düzenlenmiştir. Bu sözleşme TBMM'ce Anayasanın 90.maddesine göre kabul edilmiş kanun niteliğindedir.

                     TBMM 'nin iradesi dışında hiç bir makam tek başına kararnameyle kanunu ortadan  kaldıramaz.(Anayasa 90 ve 104.maddeler).

             Bu madde uyarınca yürürlüğe giren uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir ve Anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa mahkemesine gidilemez. Sözleşmenin feshinde tek yetki TBMM'dedir.

                    Ülkemizde her gün en az bir kadın cinayeti yaşanmaktadır. Kadınlara dönük şiddet, taciz ve tecavüz vakaları çok büyük boyutlara ulaşmış durumdadır. Birçok kadın ev içi şiddete maruz kalmakta, yasaların yeterince uygulanmaması ve koruyucu destek mekanizmalarının yetersizliği nedeniyle de bu şiddetten kendilerini koruma imkânı bulamamaktadırlar.

                  Yine birçok kadın yasaların uygulanmasındaki isteksizlikler ve eksiklikler yüzünden neredeyse her gün erkek cinayetlerine kurban gitmektedirler. Bunun dışında kadınlar toplumsal, kültürel, ekonomik ve siyasal yaşamın her alanında ayrımcı ve ötekileştirici politikalarla karşı karşıya gelmektedirler.

                   Kadınlara dönük toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı şiddetin, siyasal iktidar ve bu siyasal iktidarın etrafında kümelenen erkek egemen ataerkil düşüncelerden ve kalıplardan gücünü alan çağdışı gerici odaklar ve tarikatlar tarafından desteklendiği açık bir gerçektir.

                   Siyasal iktidarın ve yandaşlarının kadın düşmanı söylemleri bu gerçeği daha da açık kılmaktadır. Gün güç geçmiyor ki bu kesimler kadınlara dönük nefretlerini bir yerde kusmasınlar. Toplumsal cinsiyet eşitliğine dönük en ufak bir adımda dahi bu gerici odaklar ayağa kalkmaktadırlar. Bu söylemlerden cesaret alanlar kadınlara şiddet uygulamakta ve onları katletmektedir.

                     Yargı kadına dönük şiddet karşısında yasaları tam olarak uygulamamakta ısrar ekmektedir. Yargı ayrıca kadın katillerine çeşitli uyduruk bahanelerle büyük ceza indirimleri uygulamaktadır. Defalarca tehdit edildiklerinden dolayı korunma talep eden birçok kadın yasalarda tanımlı tedbirlerin alınmaması nedeniyle göz göre göre katledilmişlerdir. Evinde, iş yerinde ve okulunda tacize maruz kalan kadınların çoğu koruyucu ve destekleyici mekanizmaların yokluğu nedeniyle susmak zorunda kalmaktadırlar. Susmayan kadınlar ise suçlu ilan edilip saldırıya uğramakta ve kendileri haksız gösterilmektedir.

                 Bütün bunlar kadınlara dönük şiddeti, ayrımcılığı sürekli teşvik etmekte ve büyütmektedir. Siyasal iktidar ise kadın cinayetlerini münferit vakalarmış gibi göstermeye çalışmaktadır. Ama bunun doğru olmadığı, kadına dönük şiddetin ataerkil gerici anlayışın toplumsal ve siyasal alandaki hâkimiyetinden kaynaklı olduğu açık bir gerçektir.

             Bu yüzden "kadın cinayetleri politiktir."

                 Ayrıca eğitim alanındaki gerici uygulamaların yanı sıra getirilen birtakım yasal düzenlemelerle çocuk yaşta yapılan evliliklerin önü açılmıştır. Çocuk istismarları çok büyük boyutlara ulaşmıştır. Çocuk istismarlarıyla sürekli gündeme gelen vakıf adını kullanan tarikatlar Milli Eğitim Bakanlığı tarafından güçlü bir şekilde desteklenmektedir.

                  Durum bu iken siyasal iktidar kadınların yaşam güvencelerini sağlayacak yasal tedbirleri uygulayacağı yerde uluslararası hukukta kadınların en önemli yaşam güvenceleri olan İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmıştır. İstanbul Sözleşmesi 2014’ten beri yürürlükte olan ve kadınlara dönük şiddetin kaynağının toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile kadınlara dönük ayrımcı politikalar olduğunu vurgulayan ilk uluslararası sözleşmedir.

                    Bu sözleşme kadınlara dönük şiddetle mücadelede bir yaptırım gücü olup bağımsız bir izleme mekanizmasının varlığını içeren ilk sözleşmedir. İstanbul Sözleşmesi aynı zamanda kadınlara dönük şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadele edilmesi için ayrıntılı ve detaylı bir yol haritası sağlayan en kapsamlı ve güncel uluslararası araçtır.

                     Bu sözleşme temel olarak kadınları her türlü şiddete karşı korumayı, kadına karşı şiddeti ve ev içi şiddeti önlemeyi amaçlamaktadır. Sözleşme ayrıca çocuk istismarına karşı mücadelede de önemli bağlayıcı hükümlere yer vermektedir.

                   Uluslararası alanda kadına yönelik ve aile içi şiddetle ilgili ilk bağlayıcı belge olma özelliğini taşıyan İstanbul Sözleşmesi psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kadın sünneti, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taciz dahil cinsel şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini kapsıyor. İstanbul Sözleşmesi Türkiye dahil 40’ın üzerinde devlet tarafından imzalanmış bir uluslararası sözleşmedir.

                    Yasal anlamda kadınlar için çok önemli bir güvence olan İstanbul Sözleşmesinin kaldırılması kadınların yaşam güvencelerini ortadan kaldıracaktır. Ayrıca kadınlara dönük şiddeti teşvik edecek ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştirecektir. Siyasal iktidar bu sözleşmeyi kaldırmak yerine bu sözleşmeyi tam olarak uygulasaydı katledilen birçok kadın halen yaşıyor olacaktı.

                  Bunların dışında ayrıca hiçbir yurttaş da cinsiyet yöneliminden kaynaklı olarak temel haklarından ve yasal güvenceden men edilemez. Bu anayasanın en temel hükümlerine ve uluslararası hukuka aykırıdır. Yasalar cinsiyeti, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimi ne olursa olsun ayrımsız bütün yurttaşların güvence altında olduklarını ifade etmektedir. Uygulamada da bunun gereği yapılmak zorundadır.

                  Siyasal iktidarı bir kez daha yanlıştan dönmeye, kadınların yaşam güvenceleri olan İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararından vazgeçmeye çağırıyoruz. Yapılması gereken kaldırmak bir yana sözleşmenin tam olarak ve hakkıyla uygulanmasıdır.

                   Bu yapılmadığı takdirde kadınlar yaşam güvencelerini, yasal haklarını savunacaklar, eşitlik ve özgürlük mücadelelerinden asla vazgeçmeyeceklerdir. Bütün kadınları şiddete ve ayrımcılığa karşı eşitlik, özgürlük ve adalet için kadın mücadelesini alanlarda büyütmeye ve güçlendirmeye davet ediyoruz.

PSAKD Genel Merkezi adına

Kadın Sekreteryası/

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.