ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

 

12 – OCAK –Günü sayın bakanımız Bülent Tüfenkçi  İl başkanı Hakan Kahtalı ile birlikte Malatya’mızın güzide otellerinin birinde hem gazeteciler gününü kutlamak hem de 2017 yılı yatırım ve hizmetleri anlatmak üzere bütün daire müdürleri büyükşehir belediye başkanı ve Battalgazi ve Yeşilyurt belediye başkanlarını da yanına alarak uzunca bir sunum yaptı.

Bakan Bülent Tüfenkci, 2017 yılının Malatya için projeler, yatırımlar ve müjdelerle dolu bir yıl olduğunu ifade ederek, 2017 yılında ilimizde kamu kurumları ve belediyeler aracılığıyla yatırım programında yer alan 597 proje için yaklaşık 1 milyar 230 milyon lira değerinde yatırım gerçekleştirdiklerinin söyledi

Yatırımlarla ilgili geniş geniş bilgi aktarırken anlatım aralarında hep 2019 seçimlerini anımsatarak hedef olarak ta 2023 gösterdi.

Bu nedenle sözlerinin başında 2019 seçimlerine giderken herkesin hassas olması gerektiğine dikkat çeken Bakan Tüfenkci,: Bütün anlatımlarını özellikle AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’ı hatırlatacak cümleler kurmaya daha fazla dikkat ediyordu. Bakın cümle arasında “ Bu partinin lideri belli. AK Parti’nin lideri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan. Biz Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye’nin 2023 hedeflerine doğru giderken yol yürüyoruz. Bu yürüyüşe engel olmak, bilerek veya bilmeyerek engel olmak veya bir takım hesapların içerisine girmek, bir takım hesapları olanlara ortak olmak, gerçekten milli duruş ve mutabakatların oluştuğu bu dönem içerisinde farklı senaryolara yol açacak söylemlerde bulunulmaması gerekir. Bu partinin ilkeleri, lideri, cumhurbaşkanı adayı belli olduğuna göre derken kimlere aba altında sopa gösterdi bilemem.

Bütün bunları anlatırken Toplantı gazeteciler gününü kutlamalarını ve hizmet anlatımlarından çıktı.

Hedef tamamen 2019 seçimlerinde nasıl %50 + 1 alınır ve Recep Tayyip Erdoğan nasıl Cumhurbaşkanı olur.

Tabii bildiğiniz üzere AKP yeni bir sistem yarattı bu sisteme göre Cumhurbaşkanı kim seçilirse kısa ve öz olarak söylemek gerekirse “ tek adam “ olacak.

 Meclis atıl durumda olacak milletvekili seçimi olacak ancak o milletvekili ne iş yapacak çünkü yasama da işte öyle olacak.

Seçilen Cumhurbaşkanı bakanları istediği şekilde atayacak bütçeyi kendisi yapacak yasama yürütme kalmayacak yargı da zaten tamam.

Tekrar Sayın bakanımızın toplantısının ana maddelerine dönecek olursak Bakana göre sağlıkta, Eğitimde , Ulaştırma da, enerji de, Adalette, Bilim sanayi ve teknoloji de , aile ve sosyal bakanlığın hizmetlerinde, kültür ve turizm de , gençlik spor da velhasıl ne kadar bakanlık varsa ve onların Malatya da ki il müdürlüklerinin Malatya da yapmadığı yapmayacağı iş kalmamış yeni başlanan o nedenle kalanlarda en kısa zaman da yapılacak mış.!!

Özellikle ekonomimiz bu sene en verimli zamanını hatta Dünyayı kıskandıracak hale gelmişiz yaşıyor muş! Tabii burada yaşayan vatandaşlar olarak bunlardan hiç haberimiz yok ama varmış.

Türkiye’nin 2016 yılında hain bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldığını ifade ederek, “15 Temmuz’dan sonra oluşan ve bir takım çevrelerce de ısrarlı ve kötü niyetli olarak Türkiye’nin iflas ettiğini, borçlarını ödeyemeyeceğine, doların ve faizlerin inanılmaz yükseleceğine kadar bir takım kötü senaryolar içerisinde 2017’ye çok güçlü bir şekilde girdi. Türkiye’nin 2017’de yakalamış olduğu büyüme rakamları, dünyayı kıskandıracak hale geldi diyor.

Eh koskoca bakan yalan mı söylüyor hem de ticaret bakanı ticareti hesabı kitabı en iyi bilen birisi. Bunları bilmezse hiç Recep Tayyip Erdoğan onu hem de ticaret ve gümrük bakanı yaparımıydı? Vallahi benim bildiği kadarı ile yapmazdı. O nedenle o anlattı ben neredeyse uyumaya başlayacaktım ki bir baktım çokları uyuyor ben uyumadım.

Bakın bazı bilimsel çalışmalar sonunda ortaya çıkan Türkiye de ki ekonomik durum.

Ortadoğu da bütün Coğrafyamızdaki totaliter şiddetle sermaye birikiminin yeniden biçimlendirilmesi, içinde debelenilen ekonomik kriz ve sonuçları göz önünde bulundurulduğunda, boşuna değildir.

Türkiye’de sefaletin boyutları her geçen gün artıyorken; 2015’te yüzde 19.11 olan sefalet endeksi 2016 yılında yüzde 19.83’e ulaştı.

Türkiye’deki bireylerin yüzde 22’si yoksulluk sınırının altında. Oran ailedeki birey sayısı arttıkça yüzde 46’yı buluyor. Bireylerin yarısı da ısınma sorunu yaşıyor.

TÜİK verilerine göre 44 bin kişi ultra yoksulluk olarak tanımlanan gelir durumunda yaşam mücadelesi veriyor. Günlük 2.7 TL’nin altında kazanan yurttaşlarımızın nüfusa oranı 2014’te yüzde 0.3 iken bu oran bir yıl içerisinde ikiye katlanarak yüzde 0.6 oldu.

TÜİK, 2016 yılı gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçlarını açıkladı. Sonuçlara göre, yıllık geliri 8.539 liranın altında olan yoksul sayısı 16 milyon 328 bin kişi.

Türkiye’de nüfusun yüzde 10’u devletin doğrudan desteğine mecbur.

Her 8 kişiden biri devlet yardımı alıyor. Bütün bunlara rağmen sayın bakanımız “ Türkiye’nin 2017’de yakalamış olduğu büyüme rakamları, dünyayı kıskandıracak hale geldi” diyor.

Gerçi biz ilkokula başladığımız zaman alfabemizin ilk sayfasında UYU UYU YAT UYU Yazıyordu.

 O gün bu gün bu insanlar uyuyor uyutuluyor uyutuluyoruz. Demek ki kaderimiz uyumak uyutulmakmış. Bakanımızda gerçekten boş ve beleş anlatımlarla bizleri bir kez daha uyuttu.

En az 50 yıldır çalıştım çabaladım alanda saha da cadde de sokakta hep demokrasi dedim emek hakkını savundum İnsan hakları ve özgürlük barış dedim demek ki başaramamışım ki halen beni de bizi de uyutuyorlar.

O zaman gençlere çocuklarımıza diyorum ki sizler bari uyumayın uyutulmayın Koyun gibi olmayın her eline tuz alanın arkasında gitmeyin. Uykuya fazla heves etmeyin

************************

BİR GAZETECİLER GÜNÜNÜ DAHA GERİDE BIRAKTIK.

 

Geçen haftamız gazeteciler olarak dernekler ve cemiyetler olarak bolca tebrikler kabul etmekten kutlama toplantılarına katılmaktan bayağı yoğun geçti.

Başta AVM yöneticilerine olmak üzere davet eden başta büyükşehir belediye başkanı Ahmet Çakır ve hem davet eden hem de büromuza çiçek gönderen Battalgazi belediye başkanımız Selahattin Gürkan ve Yeşilyurt belediye başkanımız Hacı Uğur Polat beye belediye başkanlarımıza büromuza çiçekle gelen Emniyet müdürümüze tek tek teşekkür ediyorum.

Bütün bu kabuller tebrikler ve kutlamalar 10 Ocak çalışan gazeteciler günü nedeni ile idi.

Bu kutlamalar tabii görünen yüzü aslında bu günün önem ve mahiyetine bakıldığında bu gün mücadele ile elde edilmiş gazetecilere hak ve hukuklarını sağlayan bir gündür ancak çoğu gazeteciler olmak üzere birçok katılımcı bunun farkında bile değildi.

    10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, gazetecilik mesleğini icra edenleri onurlandırmak için 1961’den beri 10 Ocak günü düzenlenen Türkiye’ye özgü bir kutlama günüdür. Türk basın tarihine ‘Dokuz patron olayı’ olarak geçen ve gazetecilerin haklarının ilk kez yasal güvence altına alındığı gün 10 Ocak 1961’dir. 4 Ocak 1961'de kabul edilen ve basın çalışanlarının bazı haklar ve yasal güvence sağlayan “212 sayılı kanun” adlı düzenlemenin Resmi gazetede yayınlanışı nedeniyle 10 Ocak günü kutlama günü olmuştur. Söz konusu düzenleme, iş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması, sözleşmelere işin türü ve ücret miktarının yazılması gibi gazetecilerin sosyal ve yasal haklarını belirleyen hükümleri içeriyordu.

  Bu yasa ile kendilerine yüklenen sorumlulukları kabul etmek istemeyen 9 gazete patronu (Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul ve Yeni Sabah) 212 sayılı yasanın ve Basın İlan Kurumu'nun oluşmasına ilişkin 195 sayılı yasanın mesleki sakıncalar doğuracağını iddia eden bir ortak bildiriye imza atarak gazetelerini 3 gün kapadıklarını duyurmuşlardır.

 “Dokuz patron olayı” olarak basın tarihine geçen bu gelişme üzerine gazeteciler gazete çalışanları boykot boyunca “Basın” adlı bir gazete yayımlamaya karar vermişlerdir.

Basın gazetesi 11 Ocak günü yayına başladı ve üç günlük boykot sırasında düzenli olarak yayını sürdürdü. Çalışan Gazeteciler Günü, bu olayın bir sonucu olarak ortaya çıktı. 10 Ocak, “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlanmaya başladı ve 1971'de “Çalışan Gazeteciler Günü” halini aldı.

Kısaca 10 Ocak gününün tarihi tarihsel oluşumu bu şekildedir

Günümüze uyarlarsak bu gün o 1961 ler den daha kötü ve endişe verici durumdayız. Hiçbir hak ve hukuk kalmamıştır.

 Basın özgürlüğünün yaşamsal tehditlerle karşı karşıya olduğu, halkın haber alma hakkını savunmak ve pratik olarak bu hakkı kullanmak için çalışan gazeteciler, AKP iktidarı döneminde yıllardır cezaevi, işten atılma, hedef gösterme ve görev başında her türlü şiddet ve tehdit altında çalışmaktadırlar.

Bu durum, gazetecilik emek ve meslek örgütlerinin mesleğin ilkelerini ve meslektaşların haklarını savunmak için daha örgütlü ve kararlı şekilde mücadele etmesi ihtiyacını doğurmaktadır.

    Çağdaş Gazeteciler Derneği, olarak bizler gazetecilik meslek ilkelerini, gazetecilerin çalışma hak ve özgürlüklerini örgütlü mücadeleyle savunan bir yapı olarak varız ancak bugün daha kararlı ve güçlü olmak zorundayız.

     Mesleğin ve meslektaşların baskı, şiddet, işten atılma, tutuklanma ve hatta öldürülme tehdidiyle karşı karşıya kaldığı günümüzde, 10 Ocak çalışan gazeteciler bayramını inanın buruk olarak kutluyoruz.

  ÇGD olarak bizler her zaman her yerde meslektaşlarımızın çalışanlarımızın hak ve hukukunu korumak kollamak onlarla birlikte ağlamak gülmek onlarla birlikte olmaktan mutluluk duyuyoruz.

Bu vesile ile burukta olsa 150 den fazla meslektaşımız “ gazetecilik “ yaptığı için ceza evinde olsa da bizler ÇGD olarak ülkemizin çıkarları doğrultusunda halkımızın haber alma özgürlüğünün en iyi şekilde uygulanması yapılması için zor şartlarda da olsa mesleğimizi çalışanlarımızla birlikte icra etmeye devam ediyoruz devam edeceğiz.

Bu vesile ile tüm çalışan gazetecilerin baskılara rağmen yüreklice yılmadan usanmadan görevini yaz kış demeden yapan meslektaşlarımızın günlerini kutluyorum.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.