ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

 

CHP İstanbul İl Başkanlığı için yapılan seçim her nedense Türkiye’nin gündeminden düşmüyor. Seçenler CHP li, seçilen CHP li. Ama bağıranlar yerinde duramayanlar AKP nin en üst yöneticileri

Özellikle AKP Genel Başkanı niye o kadar öfkelendi neden o kadar bağırıyor anlaşılır gibi değil.

Neden diye soracak olursak belki de alışmadıkları alışamadıkları bir kongre olmasından mı?

 Seçilenin kadın olması mı,?

 atamayla gelmemesi mi,?

 Atamayla değil delegenin özgür iradesiyle seçilmiş olması mı?,

 Atatürk’ün askeriyiz söyleminin biat kültürünün ürünü olduğunu, doğrusunun ise yoldaşı olduğu biçimindeki söylemi mi,?

 Sarayın korktuğu bir koltuğu kazandım demesi mi,?

Rahatsız eden, ezberi bozması mı? Vs. vs...

İstanbul il başkanlığı seçimlerinin AKP genel başkanını ilgilendirir hiç bir yanı yok.

Ancak AKP genel başkanının her zamanki gibi, her konuda 7/24 televizyonlarda görüş bildirmesi gibi, bu genel kurul sonucundan görev çıkarması, öncelikle parti içi demokrasiye ve delegenin özgür iradesine saygılı olmayan bir anlayışa sahip olması nedeniyle olabilir mi? olabilir

16 yıldır ülkeyi yönetiyorlar ancak Türkiye’yi sürüklemeye çalıştıkları yobazlığın, unutturmaya çalıştıkları bir zaman da cumhuriyet değerlerine sahip çıkan insanlar tarafından ve İstanbul gibi bir metropolden yobazlığın haksızlığın yolsuzluğun yoksulluğun savrulup atılabileceğini mi his ettiler?

Esas olarak ta  Şeri esaslara göre bir sistem kurmaya çalışılırken CHP içerisinde bütün bu şeri sisteme karşı çıkacak çağdışı hareketlere dur diyecek diyebilecek bir kadın önderliğinde, gerici siyasal İslam’a başkaldırıyı kabul edemeyişin dayanılmazlığıdır.

Çiçeği burnunda yeni seçilen il başkanı Kaftancıoğlu daha mazbatasını almadan bu işte sosyal siyasal ve ekonomik rantı ellerinden gidecek birilerinin yönlendirilmesi ile kadıncağıza adliye kapısı gösterildi

Şimdi yapılması gereken şudur.

Seçilen yeni başkana sahip çıkmaktır.

Yani il genel kurulunda seçimi kaybeden eski başkan Sayın Canbolat’a ve seçilen yeni başkan Sayın Kaftancıoğlu’na oy veren tüm delegeler, ilçe yönetimleri ve partililer yan yana gelmeli sarayı protesto etmeli, kınamalıdır.

Sayın Kaftancıoğlu nun hukuki mücadelesine pratik destek verilmelidir. İktidar olabilmek ve İktidarda kalabilmek için Parti içi dayanışma şart......

 Kaftancıoğlu, kendisiyle ilgili karalama kampanyasını yapanlar, başta Erdoğan olmak üzere, herkesi aydınlatacak şekilde kendisi ile ilgili iddialara açık seçik cevaplar verdi. Ancak karalama ve linç kampanyasına katılanlar la da yargı önünde hesaplaşacağım diyerek gerekli cevabı vermiştir.

Aslında önce Kaftancıoğlu sonra da CHP üst yöneticileri artık bu konuyla daha fazla vaktini geçirmemeli vaktini yapacakları projelere vermeli ve çalışmalara hiç durmadan başlanmalıdır.

CHP İstanbul kongresi belki de tüm Türkiye de 80 ilde yapılan en demokratik en heyecanlı ve CHP nin kendisi olmaya yönelik yapılan bir kongre idi.

CHP geleneği yıllar sonra o kongrede tecelli etmiş kaybeden kazananı tebrik etmiş el ele kongre salonunda hiçbir kavgaya gürültüye mahal verilmeden çıkmışlardır.

Acaba diyorum bu mu bu arkadaşları rahatsız etti acaba?

AKP bundan sonra ne derse desin ne yaparsa yapsın bırakalım oynayıp konuşup dursun.

CHP ve Kaftancıoğlu Başta yerel de İstanbul büyük şehir belediyesi olmak üzere yerel de başarılar elde etmek için canla başla çalışmalıdır. Genel de de iktidar olmak Cumhurbaşkanlık sistemini yeniden değiştirecek %50 + 1 nasıl alınır nasıl bir strateji ile alınır ve bu tek adam rejiminin olmaması için ne kadar çalışmak gerekir demokratik parlamenter sistemi daha da güçlendirerek nasıl yeniden yerleştiririz bunların çalışmasını yapmak bunlarla iştigal etmek gerekir gerekiyor. Gerisi kim ne konuşursa konuşsun teferruattır.

Bu nedenle 2018 ve 2019 Yılları Türkiye Cumhuriyeti adına önemli yıllar olacak. Bu nedenle siyasi alanda çok çalışılması gerekmektedir.

 bu gün en ufak bir kongrede tahammülsüzlükler yaratanlar hiç yoktan 3 sene 5 sene evvel ki sosyal medya paylaşımlarını ( ne kadar doğru ise )bahane ederek linç kampanyası başlatanlar aslında korkuyorlar korktuklarında çılgınlaşıyor saldırganlaşıyorlar.

Saldırganlaştıkça çamur at izi kalsın diyenleri diyebilenleri susturmak onlara en güzel cevap vermek birleş ilerek bütünleştirilerek güçlü olunarak çalışmaya devam etmekten geçmektedir.

Ülkede yokluk ve yoksullukla birlikte yolsuzluk hırsızlıkta tavan yapmış durumda.

OHAL ve KHK lar ile devlet yönetiliyor.

Binlerce insan sadece muhalefet olduğu için ihraç edilmiş işinden gücünden olmuş birçoğu yine haksız bir şekilde ceza evlerinde.

6 milyondan fazla oy almış bir partinin eş başkanları belediye başkanları yöneticileri üyeleri sadece “ KÜRT “ oldukları için Kürtleri savundukları için ceza evlerinde CHP de bile bir vekil ceza evinde genel başkan hakkında onlarca fezleke düzenlenmekte gazeteciler, aydınlar, düşüncelerini yazdıkları için ceza evinde. Bazıları ceza evinde bazıları da dışarıda ancak onlarda yarı açık ceza evinde gibi çünkü şu an ülkemiz tam bir yarı açık cezaevi gibi.

16 yıldır iktidarda olan AKP ve onun lideri Recep Tayyip Erdoğan ülkeyi bu duruma getirmiştir.

Demokrasi katledilmiş insan hakları yok edilmiş yargı AYM bile yok sayılmakta.

Bütün bu olanlardan rahatsız olmayan tam aksine devam etmesini sağlayan ancak önüne çıkan çıkabilecek olan herkesi hiç acımadan ezip geçmeye çalışan yöneticiler bu kez de kaftancıoğlu na taktılar. Aslında ürktüler korktular korkmaya ürkmeye de devam ediyorlar.

 O CHP Adına İstanbul’a bir güneş gibi doğan Kaftancıoğlu’nun bu enerjisinden çok rahatsız olmuş olacaklar ki işi gücü bırakmış orta doğuda kan gölü oluşmuş orayı bile düşünmeden bu güneşe saldırmaktadırlar.

Varsın saldırsınlar Güneşe gücü yetmeyecektir ve o güneş önüne gelen her türlü haksız hukuksuz adaletsiz yapılan yaptırılan ne varsa dolayısıyla yapan kim varsa kavuracak yakacak ve ortalık tertemiz olacaktır.

Coğrafyamızdaki totaliter şiddetle birlikte sermayenin yeniden biçimlendirilmesi, birkaç yandaş ve dost ahbapla birlikte çocukların zenginleşmesi diğerlerinin bataklık içerisinde içinde debelenilen ve boğulmak üzere olan Türkiye de ki ekonomik kriz ve sonuçları göz önünde.

Memur, işçi, emekli bir zamanların gözdeleri orta direk küçük esnaf kan ağlıyor.

Türkiye’de sefaletin boyutları her geçen gün artıyorken; 2015’te yüzde 19.11 olan sefalet endeksi 2016 yılında yüzde 19.83’e ulaştı.

Türkiye’deki bireylerin yüzde 22’si yoksulluk sınırının altında. Oran ailedeki birey sayısı arttıkça yüzde 46’yı buluyor. Bireylerin yarısı da ısınma sorunu yaşıyor.

TÜİK verilerine göre 44 bin kişi ultra yoksulluk olarak tanımlanan gelir durumunda yaşam mücadelesi veriyor. Günlük 2.7 TL’nin altında kazanan yurttaşlarımızın nüfusa oranı 2014’te yüzde 0.3 iken bu oran bir yıl içerisinde ikiye katlanarak yüzde 0.6 oldu.

TÜİK, 2016 yılı gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçlarını açıkladı. Sonuçlara göre, yıllık geliri 8.539 liranın altında olan yoksul sayısı 16 milyon 328 bin kişi.

Türkiye’de nüfusun yüzde 10’u devletin doğrudan desteğine mecbur.

 Her 8 kişiden biri devlet yardımı alıyor.

Eyyy bizi yönettiğini sanan ama dost, ahbap, yandaş ve oğulların, yeğenlerin cebini doldurmak için çok çaba sarf eden yöneticiler bu tabloyu görün bu olumsuzlukları bizlere daha fazla yaşatmayın.

Şayet beceremiyor sanız ki beceremiyorsunuz o zaman artık gölge etmeyin. Bu güzelim ülkemizi sosyal siyasal ekonomik ve özellikle son günlerde kor ateşi gibi yanı başımızda ceyran eden orta doğuda ki savaşlara hiç sokmayın.

Bir günde CHP İstanbul İL kongresi sonuçları ile değil CHP ile değil Türkiye de yaşayan ancak demokrasiden yana olan bazı konularda siz ile muhalif olan halklar inançlar ve mezheplerle değil

Bu ülkede ve yanı başımızda ki coğrafya da BARIŞ için dostluk için özgürlükler için kaftancıoğlu na harcadığın enerjinizi harcayın mücadele edin laf edin.

Bir de bunu deneyin bence halkımız adına karınız olur zararınız olmaz gibi geliyor bana.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.