ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

 

        Türkiye toplumunun içinde bulunduğu sosyal, psikolojik, vaziyet ile ilgili bir tespit yapmak üzere psiko analitiğin babası Freud mezarından çıkıp gelse bir tanımlama yapabileceğine ihtimal vermiyorum. Kendisi de zaten şöyle bir Halu-ahvalimize baktıktan sonra kusura bakmayın zamanımızda yaptığımız bilimsel tespit ve çalışmalar size uymuyor, mevcut sosyolojiye uyarlama ve güncelleme imkânım yok, mevcut tabloyu analiz yapma haddine sahip değilim deyip mezarına dönmeyi tercih eder.

      Nasıl bir yöntem ve propagandayla, nasıl bir hipnotizmayla, nasıl bir iman ve itikat ile bu hale getirildi bu toplum. Hadi genelleme yapmayalım yüzde yüzü böyle değil, hala akli melekesine sahip çıkabilen, düşüne bilen, olaylar karşısında sağlıklı doğru reaksiyon gösterebilen azımsanmayacak sessiz bir çoğunluğun var olduğunu söyleyebilirsiniz ama belirleyici çoğunluk ne yazık ki birincil tanıma uymaktadır. Yani halu- ahvali pek iç açıcı değildir. 

         Nasıl bir kitle psikolojisi etkisinde bulunduğu noktasında söylenebilecek çok şey olabilir ancak verili kalıplardan hiçbirine uyum sağlayabileceğini söyleyebilmemiz mümkün değildir. Adeta büyüye kapılmış, hiç bir dış faktörün tesir etmediği hayal âleminde görmektedir kendini.

        Hiçbir toplumsal, siyasal, ekonomik, küresel gelişme adeta hipnotik alana iyice girmiş, kafasında yaratılan algıya e kilitlenmiş kalabalıkları saplandıkları doğrultudan sarsmaya yetmiyor.

        Ne yoksullaşma ne enflasyon ne ekonomik kriz ne geleceğimizi karartan ağır borçlar,  ne kapatılan fabrika ve iş yerleri ne her gün açılan ceza evleri, ne iflas ve konkordatolar ne paranın pul olması, ne işsizlik ne siyasal ve toplumsal kaos, ne adaletsizlik, ne güvensizlik, ne çatışma ve savaşlar, ne ölümler, ne geleceğe dair belirsizlikler, ne çürüyen değerler, ne yıkılan hayaller, ne sarsılan inançlar hiçbir şey ama hiçbir şey yaratılan sahte algı ve umutları sarsmaya yetmiyor.                                                                                                                                                                                                                                                                                                 Hiçbir zülüm, hiçbir haksızlık, hiçbir hakaret karşısında milyonlar artık hiçbir tepki vermiyor, vicdani duyarlılık hmiyor, görmüyor duymuyor.

Ne açlıkla terbiye edilmeye çalışılan beş yüz binden fazla inansın çığlığı, ne hukuksuz yere özgürlüğünden yoksun bırakılan on binlerce siyasi tutuklu, ne ceza evlerinde çürüyen binlerce çocuk kadın, ne ölümle pençeleşen hasta mahpuslar ne çalışma hakları ellerinden alınan on binlerce kamu çalışanı emekçiler, sağlık çalışanları hekimler,  ne her gün ortalama beş işçinin iş cinayetlerinde yaşamını kaybetmesi, ne haksız yere kamu kaynaklarıyla zengin olan milyarderler, ne yok olan kurum ve kuruluşlar, ne yan komşudaki ağıt ne alt komşudaki yangın hiçbir şey büyülenmiş çoğunluğu tınlatmıyor bile.

       Böylesine sağlam bir imanla tanrıya bağlanılsa asla cehennem denilen ateş deryası ve azap gahla buluşulmazdı.

         İfade etmeye çalıştığım toplumsal tablo ne İnandığımız toplumsal norm ve değerlerle, ne iman ettiğimiz din inanç, mezhep ve ritüellerle, ne evrensel hukuk adalet ölçüleriyle, ne insan hakları ilkeleriyle ne mevcut eğitim düzeyi ve aydınlanmayla bağlantılı bir durum olarak ifade etmemizin imkânı yoktur.

      Ya bu büyü bir gün bozulur ya da sahip olduğumuz genetik kod ve karakterimizle debelenmeye devam ederiz.

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.