ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

 

Demokrasilerde aday belirleme yöntemleri olarak “ kontenjan “ ile atama ya da nereden nasıl ortaya çıkmışsa bilinmeyen yöntem olan ve şu an Malatya da utanmadan sıkılmadan ön seçim yapacağız diyenlerin “ eğilim yoklaması “ diye bir sistem yok.

Hele de “ eğilim yoklaması “ adı altında ne idüğü belirsiz, yasa ile ve tüzükle hiç bir alakası olmayan ucube bir anlayışla aday belirlemek hiç yok. ( Tabii bu dediklerim demokrasinin olduğu demokratik ülkelerde olması gerekenler )

Şimdi sormak lazım bu güne kadar o siyasi partiye emek çeken uğraşan kişilerin emeğine ne diyeceksiniz hani emekten yanaydınız Bunun adı harbiden emeğe karşı gelmek ve ihanet etmektir.  Yapılan bu işlem emek gaspından başka bir şey değildir. 

Demokrasi şehitlerinin, can verirken dertlerinin milletvekili olup kontenjan kapmak ya da eğilim yoklaması adı altında ismini başa yazdırarak bir kariyer sahibi olmak hele hele kokuşmuş bu sistemde milletvekili olmak olmadığını hepimizin herkesin bilmesi gerekir

İsterseniz öncelikle demokrasinin tanımıyla girelim bu tartışmalara.

Demokrasi herkesin bildiği gibi çok basit bir şekilde tanımlamak gerekirse, halkın katılımıyla ve halk için gerçekleşen özgürlük, barış, insan hakları kavramlarının içini doldurarak emeğe saygının yaşandığı yaşatıldığı bir yöntemdir yönetimdir.

 Demokrasi için bu ülkede canını veren binlerce yoldaşımız oldu yüzler binlerce insanımızda bu bedeli ödemeye hazır ve nazır….

Simge olan isimleri sayacak olursak Denizler, Mahirler, Hüseyinler, Yusuflar, İbrahim kaypakkayalar, Erdal erenler yazarlar aydınlar ve bunlar kadar yiğit devrimciler milletvekili olmak kariyer sahibi olmak için ölmediler. Asılmadılar. Öldürülmediler.

Bunlar kendilerini halklarına adamış halkın özgürlüğü halkın kurtuluşu için mücadele verdiler ve demokrasi şehitleri oldular.

Bu ülkede demokrasi için canını veren gezi şehitlerinin hepsini saymayayım sadece simgeleri Berkinlerin, derdi herhalde milletvekili olup kontenjan kapmak değildi. Onlar demokrasi için insan hakları için özgürlük için dostluk ve barış için sokakta mücadele verdiler. 

Cumhurun başı ile onun desteğini hiç çekmediği AKP hükümetinin gitmek istediği yolun diktatörlük olduğunu artık hepimiz görüyor ve yaşıyoruz. Bunu daha dün Malatya da da kulaklarımızla duyduk ve yaşadık.

Dolayısıyla bu sistem böyle gider bu devam ederse Türkiye’nin gittiği yolun sonu diktatörlüktür.

Her hali ile her şekli ile bu durum bize faşizmi yaşatıyor yaşatacaktır..

İşte bütün bu olumsuzluklar nedeni ile Türkiye de sol ve sosyal demokratlar bu gelişmeleri özellikle 12 yıldır AKP iktidarında artık bu yaşananları biraz daha da ciddiye almalı ve yaşananlardan ders alarak hareket etmeli. Önümüzde hayati anlamda önem arz eden bir genel seçim var.

Siyasette iktidarı hedef alan siyasi partiler başta olmak üzere demokrasi ve hukuktan insan haklarından yana olan herkes ama herkes uyanık olmalı ve karşımızda dev gibi hareket halinde ki faşizme karşı omuz omuza olmalı olmalıyız.

Yok, şayet seçim ittifakları olmuyor ve her parti kendi kurumsal kimliği ile giriyorsa en azında kadrolarını demokratik olması gerekmektedir.

Her ne kadar siyasi partiler yasasında anti demokratik maddeler var ise de demokratım diyen partiler adaylarını demokratik biçimde demokrasi çerçevesinde yargı denetiminde bütün üyeleri ile olmuyorsa yine yargı denetiminde seçilmiş delegeler ile belirlemeli böylece de o anti demokratik maddeleri de boşa çıkarmış olmalıdır.

Bir parti kendi içerisinde demokrat değilse ve demokrasiyi bütün kuralları ile uygulamıyorsa o parti dışarıya ya da yanlışlıkla iktidar olsa bile demokrat olamaz dışarıda da hiç demokrasiyi uygulayamaz.

Şu günlerde CHP ni tüm halkımız takip ediyor hepimiz ediyoruz ve inanın ki ben hayretler içerisinde kalmıyorum çünkü o yapıyı çok iyi biliyor ve tanımıyorum ancak bilmeyen ve tanımayanlar hayretler içerisindeler. İnanır mısınız tam bir komedi tam bir tiyatro.

CHP koltukları koruma ve koltukları birilerine peşkeş çekmek için kendi tüzüğünü çiğneme, kendi tüzüğüne karşı “hile” yoluna gitti…

CHP tüzüğünde ve siyasi partiler yasasında “eğilim yoklaması” gibi bir yöntem yoktur… Ancak CHP genel merkezi “ eğilim yoklamasını “ Malatya da yaptığı gibi ön seçim yerine “ monte “ etmiştir

CHP tüzüğü ve siyasi partiler yasasına göre “eğilim yoklaması” kararı alınan 10 seçim çevresi kararı yok sayılacak hükümdedir… Yapılanlar yasaya ve tüzüğe karşı “hile” yoluna başvurmaktır…

Bununla birlikte CHP kontenjan olayını sadece genel merkez yöneticilerini MYK üyelerini ve bir kısım parti meclisi üyelerini kurtarmak onları tekrar meclise emek sarf etmeden taşımanın gayreti içerisindedir. Bir örgüt bir sona bir başa koyuyorum diyerek yok piramit yok bilmem ney modelleri ile yasalara ve tüzüğe rağmen hareket etmez edemez.

Türkiye’de Faşizm almış başını gidiyor kral sarayda oturmuş elinde çubukla bastonla işaret ediyor onun aveneleri meclis de ki yandaşları da harekete geçiyor bir bakıyorsun gençler öldürülüyor ve sokakta polisin şiddetine maruz kalıyor. Siyaset siyasi partilerde genel başkan üzerinden gelişen dar oligarşik bir yapı üzerinden ilerliyor. Siyaset hiç hak etmeyen bir tabakanın bir takım zenginlerin eline geçmiş.

Zenginler hep kariyer ve kapital peşinde olurlar halkın sorunları onlar için çok önemli değildir ancak ara sıra sadece görüntü vermek için halkımız derler ama arkası gelmez. O nedenle bakıyoruz Ülkeye diktatörlük ve faşizm geldi onlar hala farkında bile değiller hala kontenjanla uğraşıyorlar nasıl milletvekili olur saltanatımı sürerim diyorlar. .

70’lerde Yargı denetiminde ön seçim ilk kez 70 li yıllarda Veli akbabanın SOY adı ile dalga geçercesine tavır koyduğu İsmet İnönü zamanında oldu.

Laik ve demokratik hukuk devleti cumhuriyet yeni Osmanlıcıkla yıllar öncesinde yıkılırken CHP’nin üst ve teras katında oturanlar siz ne düşünüyorsunuz?  Gerçekten merak ediyorum. Ancak çok merak etmeye de gerek yok çünkü zannediyorum ki halen onlar kimi nerde nasıl kontenjandan milletvekili yaparız ın hesabını yapıyorlar

Şu sıralar mecliste kafaların kemiklerin kırılma pahasına mecliste geçirilmek istenen İç güvenlik yasası ile getirilmek istenen diktatörlük, sıkıyönetim ya da asıl olarak devlet terörizmi. Ülkede faşizm ilerlerken siz kontenjanlarla uğraşıyorsunuz. Ne demek kontenjan?

CHP bu kafayla iktidar olmayı bırakın ana muhalefet bile olamayacak ve sizlere güvenen yıllarca peşinizde koşan bu halka yazık olacak diyeceğim ancak yıllardır yazıyoruz çiziyoruz konuşuyoruz ..

Türkiye solu yıllardır tavanda birleşmedi birleşemiyor burada devreye girmesi gereken işte tam da bu noktada halkın kendisi olmalı ve oyları ile bir partide birleşmeli.

Türkiye’nin kurtuluşu evrensel soldadır. Sol denizlere hakaret edenlerle olacaksak olmayalım. Eğer biz kirli sermaye ile iktidar olacaksak olmayalım.

Biz ancak sosyal demokrasi ve solla inanmış bu uğurda mücadele vermiş demokrasiye inanmış ırk dil din mezhep ayırımı yapmadan insana insan gibi bakan beyinlerle çağdaş anlayışlarla bir araya gelerek iktidar olabiliriz. Çünkü Türkiye kirlendi bu kirliliği ancak sol temizler. Biz sol iktidarı sosyalistlerle sosyal demokratlarla demokrat Kürtlerle demokrat Alevilerle demokrat Sünnilerle birlikte ve ötekileştirilmiş bütün kurum kuruluş topluluklarla kurarız kurabiliriz.

2015 Haziranında böyle bir şansımız var ve bu şansı çok iyi değerlendirmek gerekiyor. Şimdiye kadar CHP şöyle böyle dendiği zaman “ kardeşim kime verelim? “ derlerdi diyorlardı.

İşte bu gün bunu diyemezler diyemeyecekler.

Son on yıl içersinde en özgür en kararlı en bütünlük sağlayan direniş olayı Gezi direnişidir. İnsanlar her türlü kirli ittifaklara kirli siyasetlere siyasetçilere artık dur dedi. Özgün bir demokrasi içinde ana muhalefeti oluşturdular. Bunun açılımını da Selahattin Demirtaşın Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde çok net bir şekilde gördüler yaşadılar. 

7 haziranda da bu kararlılıkla bu inançla tabanda yapılacak ittifak sandığa yansıyacak ve yeni demokrat ilerici çağdaş emekten ve emekçiden yana olan bir muhalefet olacak oluşacak diye umut ediyorum.

Yoksa siz emeği savunuyorum ve sosyal demokratım derken emeği sömüreceksiniz. Hiç emeği geçmeyenle bu işte emekle birlikte bedel ödemiş adamları diskalifiye edeceksiniz paranızdan başka hiçbir özelliğiniz olmadan paranın hükmü ile ya atanarak ya kontenjandan gelip meclise gireceksiniz sade vatandaşta size sadece oy verecek ondan sonra da devrimcilikten demokratlıktan ve emekten dem vuracaksınız…mecliste ana muhalefet olduktan sonra da padişahların diktatörlerin dümen suyuna kapılıp gününüzü gün edeceksiniz…..

Soyadı ile dalga geçilen devlet adamı İsmet İnönü’nün dediği gibi… Hadi canım sende… Hadi canım sende… siz kim demokrasi kim sosyal demokratlık kim siz gidin her türlü sağın mezarlığında can çekişenleri getirin onlara ve onların düne kadar sola küfür edenlerini getirin hep beraber karışın görüşün el ele tutuşun yürüyün nereye kadar nasıl yürüyecekseniz…

Sizin bu yaptığınız emek gaspıdır sizin bu yaptığınız emek sömürüsüdür

Daha da kötüsü sizin bu yaptığınız emeğe emekçiye bir tekme daha vurmaktır.

 Ne diyor HZ. Ali “ Eğer zalim mazlumu eziyorsa ve sen ses çıkarmıyorsan sende zalimden yanasın.”

Hz. Muhammet de diyor ki “ Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır “

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.