ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

      15 Temmuz 2016 nasıl ki,  halk iradesi ile seçilmiş bir iktidarı, silahlı yöntemler ile yıkmaya yönelik bir darbe ise, 19 Ağustos 2019'da sivil bir darbedir.

Erdoğan, geçen haftalarda beklenmedik bir şekilde, Bahçelinin ayağına gitti.

Bahçeli ile yaptığı görüşmenin konusu, HDP ve güvenli bölgeydi.

HDP' ye olası bir operasyon bekleniyordu.

İktidar ile ABD'li yetkililer, güvenlik hattı konusunda anlaştılar.

Bu iki heyetin vardığı antlaşma;

* Türkiye'nin, Rojova işgali rüya oldu.

* Lakin! Türkiye'nin içeride, Kürtlere yapacağı baskıya sesiz kalmaları istendi.

* Türkiye ile ABD yakınlığı,  Rusya'yı harekete geçirdi.

* Rusya, Suriye yönetimine '' sen idlip' te gerekeni ne yapabilirsin.

* Türkiye, Rusya ile ABD'nin ''stres topu '' haline gelmiş durumdadır.

Dış politikada bunlar yaşanıyor.

İktidarda öfkesini, Kürtlerden alıyor.

     15 Temmuz darbesini bahane ederek, demokrasiden, hak ve hürriyetlerden yana olan her kesi susturmaya çalıştılar.

Darbeyi kardeşim dediğiniz, insanlar yaptı.

Bu masum Kürtlerden ne istiyorsunuz.?

Sizi yıllardır, destekleyen, bölgede 2. parti konumunda tutan bu masum Kürtlerdir.

Eşiniz size kızıyor, siz acısını, Kürtlerden çıkarmaya çalışıyorsunuz.

Babanız size kızıyor, siz acısını, Kürtlerden çıkarıyorsunuz.

Bu sistemin adı her neyse, İktidarın üstünde bir güçtür.

Bize 90'lı yılların karanlık dönemini hatırlatıyor.

90'lı yıllarda dahi, bu işler böyle açıktan yapılmıyordu.

90'lı yıllar gölgede kaldı.

15 Temmuzda halkın iradesi elde gidiyor dideye halkı sokağa döktüler.

Bu suç sayılmadı.

Adalet elde gidiyor denildi, günlerce yollarda adaleti aramak için halkı yollara düktüler.

Suç sayılmadı.

Selahattin Demirtaş, Kürtleri sokağa çağırdı.

Suç sayıldı, Ceza evinde tutuluyor.

Kürtlerin seçimle başa gelmiş, irademdir, dediği kişileri görevden alıyorsunuz.

Halkın sokakta iradesine sahip çıkmasını suç sayacaksın.

Kürtler OHAL dönemlerini en ağır şeklini yaşadı.

Bir adım dahi geri atmadılar.

Bölge yıllarca OHAL ile yönetildi.

OHAL kaldırdık diye övünüyorlardı.

OHAL yerini iktidarın keyfi uygulamasına bıraktı.

Aslında her şeyin altında, 31 Mart 2019 yerel yönetimlerin seçimleri yatıyor.

HDP, stratejik oy kullanmaya gitti.

Cumhur ittifakı, büyük illeri kaybetti.

Büyük iller gidince çeşmenin suyu kesildi.

Bankamatik memurların kartları elinde kaldı.

Kadrolaşmanın sonu geldi.

Cemaatler e akan paraların muslukları kesildi.

Yıllarca iktidarı sırtlayan bu kesim, iktidarı en yakın durakta indirmeye başlayacaktı.

Yolun sonunu gören iktidar, bu yola başvurdu.

       Muhalefet, Özellikle CHP! Aklını başına alıp, ''dokunulmazlık''zamanında yaptığı hatayı yenilemez.

Kılıçdaroğlu, ne çabuk '' Adalet yürüyüşünü'' unuttu.

Yanında yürüyen, Ahmet Türk'ü ne çabuk unuttu.

HDP, 31 Mart Yerel Seçimlerde, demokratikleşmeden, normalleşmeden yana kullandı.

Bu da CHP'ne yaradı.

Kemal Kılıçdaroğlu,'' sokaklar hak arama yeri değildir.''

İnsan bir kez olup, dik durur.

Tank Palet için '' uyanık ol,'' diye eylem başlatmışlar.

Aklınız şimdiye kadar neredeydi.

Ülke yangın yerine dönmüş, sen yangından mal çıkarmaya çıkıyorsun.

Kendinde yanacağını bilmiyorsun.

Bu gün haksızlığa uğramış, iradesi gasp edilmiş insanların yanında olmayıp, ne zaman yanlarında olacaksınız

Gönül isterdi ki, 19 Ağustos günü demokrasiden yana olanların hepsi  '' kayyumların '' atandığı illerde olsaydı.

HDP, Türkiye Cumhuriyetinin Demokratikleşme sigortasıdır.

Bu günlerde, bu yapılan haksızlıkları görmeyenler, yarın HDP' den bir şey beklemesinler.

HDP ile yol almanın en büyük örneği 31 Mart seçimleridir.

Tüm bu haksızlıklara rağmen, HDP Demokratik Siyasetten ödün vermemelidir.

Leyla Güvenin tek başına başlatmış olduğu mücadeleyi unutmamak lazımdır.

Gerekirse, '' Sine-i Millet '' seçeneğinde düşünsünler.

Öyle kınama ile, kabul etmiyoruz, gibi ufak basın açıklaması ile olmaz.

Tek bir Kürt kalsa dahi bu haksızlığa direnecektir.

Ahmet Türk'ün gündeme getirdikleri yolsuzluklarda, kayyumların gerçek yüzünü açığa çıkarmış oldu.

Halkın iradesine saygı göstermiyorsun, halkın parasını kendi keyfi için harcayacaksın.

Sonra dinden, hukuktan ödün vermeyeceksin.

Umarım, iktidar kısa zaman da yaptığı hatanın farkına varır.

İnsanların iradesini kendilerine teslim eder.

İnsanların iradesini kendilerine teslim eder.

ADIYAMAN'DA NELER OLUYOR.?

  

Sizlerinde bildiği gibi çocuklarımızı tehdit eden en büyük şey uyuşturucudur.

Ülkemizde, uyuşturucu ve uyuşturucu madde kullanımı, Ortaöğretime kadar indi.

Ailelere çok büyük işler düşüyor.

Uyuşturucu denince akla sadece, Esrar, Eroin gelmesin.

Son yıllarda '' vitamin habı '' şeklinde piyasaya sunuluyor.

Başlamanın en büyük nedeni aile içi sorunlar ve arkadaşlık ortamlarıdır.

Çocuk aile içinde bulmadığı huzuru arkadaş çevresinde bulmaya çalışıyor.

Arkadaşlık ortamı dedim de, hiç kimse yanlış anlamasın, her arkadaş kötüdür demiyorum.

Bu yazıyı yazmamın maksadı.

Adıyaman da yaşayan ve Adıyaman haberlerini takip edenler bilir.

Her gün haberlerde bir kaç kişinin elinde uyuşturucu madde yakalanıyor.

Okulların açılmasına günler kala bu haberler daha çok çıkmaya başladı.

Bu işi ticarete döken, zehir tacirleri sadece kendi paralarına bakarlar.

Çocuklara, gençlere ne olmuş umurlarında değildir.

Gençler genelde arkadaşlık ortamlarında, '' bir seferde bir şey çıkmaz'' mantığı ile başlıyorlar ve devamı geliyor.

Adıyaman da bu kadar uyuşturucunun olması endişe vericidir.

Bende iki çocuk babasıyım bu durum olur olmaz beni de tedirgin etti.

Adıyaman Emniyet Müdürü, Metin Alper göreve geldiğinden beri bu işin üzerine iyi gidiyor.

Zehir tacirlerin peşini bırakmıyor.

Bazıları '' bu onun görevidir.'' diyebilir.

Bende diyorum, tabi ki görevidir.

Adıyaman gibi küçük bir il, herkes birbirini tanıyor.

Bu kadar zehir tacirinin bu kadar cesaretli davranmasının nedeni nedir?

Metin Alper, döneminde hortla mış değildir.

Daha önceki dönemlerden gelen bir birikimdir.

Adıyaman da uyuşturucu üzerine hiç bir dönem bu kadar gidilmemiştir.

Metin Alper ve uyuşturucu ile mücadele eden ekibini kutluyorum.

Uyuşturucu madde gençlerin ve ailelerin ocaklarını, hem madden, hem de manevi olarak bitiriyor.

Adıyaman ın hayrına kim ne kadar çalışmış ise, Adıyaman da fazla kalmıyor.

Sanki bir yerde, birileri Adıyaman ın hayrını istemiyorlarmış gibi fişi çekiyorlar.

Valilerde bunu yaşadık, Umarım Metin Alperin de sonu öyle olmaz.

Adıyaman için iyi yapanı da söyleriz.

Adıyaman için bir şeyler yapmayanı da söyleriz.

Belediyenin mesela, '' bayat emek'' için sokaklara, caddelere, site önlerine ve parklara koydukları kutular takdire değer.

Akşamcı arkadaşların içmelerine bir şeyler demiyorum, kendilerine de saygım vardır.

İçmek aynı zamanda bir kültürdür.

İçtiklerinizi alırken, içtiklerinizi bir ''poşete' koyuyorlar.

Siz de içtikten sonra,  boş şişelerinizi ve çöplerinizi poşete atıp sonrada çöpe atsanız ne olur?

Sabahları yürüyüş için kullandığımız, '' Türmüz yolu, Afet Evleri yolu, Karadağ ormanı yürüyüş yolu, Toki yolu'' gibi birçok yol kenarı sanki imalat yeri gibidir.

Cam şişeler, Adıyaman gibi yaz aylarında sıcaklıkların 40 derece olduğu yerlerde, yaygına neden oluyor.

Akşamcı arkadaşlardan ricam buna dikkat etsinler.

Yetkililerde bu konu üzerin de dursalar iyi olur.

Bu kent hepimizin kentidir.

Hepimizin cebinde çıkan vergiler ile yönetiliyor.

Hepimiz kentimize sahip çıkmalıyız.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.