ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

 

Orta çağ tüm karanlığını geride bıraktığında artık yeni bir dünyanın perdeleri açılıyordu!

              Bu perdenin üç büyük ayağı vardır. Biri keşifler, biri icatlar ve diğeri “ yenilenme” denilen reform ve Rönesans hareketleriydi! İcatları daha da geriye alabiliriz! Evet, ilkel olarak yol almışlarsa da asıl icatlar yeniçağla hayat bulmuştur!

          Keşiflerin acı bir serüveni vardır ve bu serüvenin baş aktörü Kristof Kolombdur! Kolomb, bu keşifleri yaparken kan dökmektense geri kalmamıştır ve Amerika’yı keşfedip yeni bir dünyayı bize tanıttığında geride binlerce yerli Kızılderili cesedi bırakmıştı ve beyaz adam tarih boyunca içinde taşıdığı canavarı bu topraklara da bırakmıştı!

               Katı din bağnazlığı kilise ve papazlara başkaldırıyı kaçınılmaz kılınca, başkaldırı ve yenilenme hareketleri başladı! Bu dünyanın kabuğunu çatlatması demekti ve buradan yeni bir dünya çıkacaktı!

Çıkan bu yenidünyaya ayak uyduramayanların başında Osmanlı imparatorluğu vardı ve bu imparatorluğun matbaayla tanışması bile icadından üç yüz yıl sonradır ve biz hala bu travmayı yaşarız! Hala kitaba düşmanlığımızın temelinde bu yatar! Hala yazar, çizere öfkemizin derin kodları burada yatar!

             Sonrasını biliriz ve ulus - devletlerin şekillenmesi ile beraber, insanlar tek taraflı bir raptu- zapta mecbur bırakıldı! Bu mantık devletin kutsal, insanın devletin kölesi olduğu mantığıdır! Bu durum kölelerin düşünce sınırlarını bile devletin çizdiğidir. Sınırlar ve devletin korkularına dokunduğunuz anda yanarsınız!

             Kimi dünya devletlerinin anlayışı biraz daha yumuşak ve insan hak özgürlüklerine daha da toleranslı olması, devlet algısının değiştiği anlamına gelmez ve son tahlilde asl olan devlettir!

Bu genel tanımın dışında gelelim bize!

              Çok seslilikten, tek sesliliğe dümen kırdığımız günden beri ortada tanımı olmayan bir devlet modeli ile karşı karşıyayız!

              Sakın o “ çok seslilikten” eskiden özgürlükler vardı diye algılamayın! Yine değişen bir şey yoktu ama en azından bundan birazcık iyiydi!

             İşte tüm bunların içinde tek kişilik bir yönetim var görülse de, onun etrafını saran çoklu bir zehirli sarmaşık var ve o sarmaşık söylediğinizi üç gün sonra “ ya yutarsın, ya da yutarsın” diyerek asıl hâkimin kendisi olduğunu söylemekten çekinmez!

                Dün yazmıştım ve demiştim ki Bülent Arınç kendi başına konuşmaz ve bu konuşma eline tutuşturuldu! Yine aynı yerdeyim ve düşüncemde ısrarlıyım! Bülent Arınç kovulsa da, istifa etse de bu fikrim değişmeyecek!

                Daha dün özellikle adalet ve yargıda reform yapacağını söyleyen Cumhurbaşkanı, dün adeta “ ne reformu, hakim de, savcı da benim” dedi!

“ Kavala ve Demirtaş’ı bırakmayız” diyen bir anlayış neyin reformunu yapacak?

Bu saatten sonra hangi hakim ve savcı cesaretle sağlıklı kararlar verebilir?

Bu ülkenin cezaevleri kimlerle dolu ve bunları muaf tutarak bir reform nasıl olur, kime olur?

Tüm bu manzaraya bakınca, yok kardeşim, ne üç yüz yılı, biz matbaanın beş yüz yıl gerisindeyiz!

İşinize gelirse!

****************

ARTIK ÇOK GEÇ

 

Birkaç gün önceki fotoğrafın net bir mesajı vardı “ devlet biziz...” diye!

Evet, doğru söylemişlerdi, devlet onlardı ve hata fazlası ile onlardı!

Ağar, Eken, Alan ve Çakıcı!

Fotoğrafı daha da büyütebilirlerdi, demek ki diğerlerinin işi vardı!

Bu fotoğraf, ya da resim o kadar çok şey anlatıyor ki, üzerine bir seri kitap yazılacak kadar!

            O fotoğrafta çoğalanlar, hızla bir şeyi azaltıyorlar ve o azalan şeyin bu ülkenin şah damarındaki kan olduğunu fark ettiğimizde her şey bitmiş olacak!

Artık tek çare elde kalan ölüyü gömmektir!

                Bunlar birden ortaya çıkmadı! Bunlar zaten vardı ve sadece idare ediliyorlardı! Ama şimdi işin rengi öyle değil, onlar rol alıp idare etmeye başladılar ve artık öyle görünüyor ki sağlam hareket ediyorlar ve onlara yetecek bir devlet gücü de yok; çünkü devletin ta kendisi olmuşlar!

              Bülent Arınç’ın, Erdoğan’dan habersiz konuşmayacağını herkes gibi onlarda biliyor ve

kurnaz davranıp, Erdoğan’a laf söyletmiyorlar!

Çünkü hala Erdoğan’la işleri bitmedi!

Tüm mesajları Bülent Arınç üzerinden veriyorlar!

Peki, Erdoğan bu mesajları alıyor mu?

                 Hem de bal gibi alıyor ama kendi beslediği canavar büyüdü ve artık o canavar tıslayarak “ elini uzatırsan ısırırım” diyor!

İşte bundandır ki Erdoğan ortaya bir yem atıp canavarı deniyor!

              Şimdi yalnız kaldığı meydanda bu canavara karşı tek başına nasıl savaşacağının hesaplarını yapar mı, yapmaz mı bilmem!

                O yapmasa da dünya gözünü bize çevirmiş durumda ve şu anki kadromuzla beraber bu ligde olmaktan ürküyorlar ve bizi küme düşürecek büyük hazırlıklar içindeler!

Almanya bile bizi ciddi, ciddi düşünmeye başladı!

             Merkel, kişisel dostluğu olan Erdoğan’la bağları koparacak gibi! Çünkü onlar, devlet düzeninde kafa kol ilişkilerinin olmadığını iyi bilirler!

Biz de tam tersidir! Devlet; emmi, dayı mantığı ile yönetilir!

            Bu mantıkta emmi, dayıların sayısı azdır ve onların çocukları her şeyden yırtar, tıpkı askerlikten yırttığı gibi!

Hal böyle olunca onların çocuklarının her hangi bir savaşta ölme riski de yoktur!

Belki bunların nüfusa oranı yüzde birdir!

                 İşte geride kalan yüzde doksan dokuzu kaygılarından dolayı savaş istemezler! Çocukları ölsün istemezler!

Ama bir gerçek var ki yöneten o yüzde birdir ve varlıklarını da kaosla sürdürürler!

Bu tablo bizde daha nettir!

Ülke ne zamanki sorunlarını dillendirse kıyamet kopuyor!

            Çünkü o kıyametleri koparanlar bu sorunlardan nemalanıyorlar! Aksi durumda hayat bulamayacaklar ve elde geldiği kadar da sorunların büyümesi için çaba gösterecekler!

Bunlara göre ülkede bir adalet ve hukuk sorunu yok!!

               Haklılar, çünkü yaptıkları kardır ve onlara bunun hesabını soracak bir mekanizma yok artık!

E, diyerleri zaten “ terörist” ve teröriste hukuk, adalet uygulanmaz!

Arınç, bir şeyler söyledi ve devamında Demir taş’ın kitabını “ okuyun” diye önerdi!

Dünden beri “ sen bunu nasıl söylersin” diye adeta lince tabi tutuldu!

Şimdi bakalım!

Eğer istifa eder, ya da görevden alınırsa biliriz ki bu sözleri kimseye danışmadan söyledi!

Yok, yerinde durursa işin rengi değişecek ve anlayacağız ki bir saray-trol savaşı başlayacak ve çeteler de kendi rollerini ortaya koyacak!

Sonrası mı?

Ben bilmem, merkez bilir!!

********

KONUNUN UZMANI

 

           Havada yedi uçak, “ at izini, it izinden ayıramayınca” istifa eden Bakan, en büyük haram ve günahlardan sayılan faiz ve dahası Biden’ in gelişiyle bozulan moraller..!

          Bir felaket gibi üst üste gelen bu heyelanın karşısında durmak her babayiğidin kârı değildi!

Reis, bu tür felaketleri bertaraf etmekte uzmandır!

Hemen “ Bülent abiyi ” çağırıp ona konuşmasını söyledi!

Bülent abi, şaşkınca “ ne konuşayım” diyerek konuyu belirlemesini istedi!

Dedim ya gelen felaket ağırdı ve konuşma bunu bertaraf edecek cinsten olmalıydı!

         Bülent abi güldü ve Reisin ne demek istediğini anlayarak çıktı ve hepinizin bildiği konuşmayı bir TV kanalında yaptı ki, yeni bir darbeye kalkışsa böyle bir etki yapmazdı!

            Bir anda bize her şeyi unutturdu! Zaten muhabbet kuşuna döndük, muhabbet kuşları altı metre yükseğe çıkınca hafızaları silinir ve hiç bir şeyi hatırlamazlar diye biliyorum!

İşte bizi de böyle hoplattıkları gibi hiç bir şeyi hatırlamıyoruz!

Bülent abi bizi hoplatıp Reisin yanına çekildi!

               Üç gündür Bülent abiye demediklerini bırakmayan ateşli Reisçiler, hırsından ara sıra birbirlerini ısırsalar da, hemen Demir taş noktasında ısırıktan akıttıkları kanı karşılıklı yalayıp sakinleşiyorlar! Sonra ellerinden gelse Edirne’yi basıp Demirtaş’ın kellesini sokaklarda gezdirecekler!

Tüm bunlara rağmen “ Bülent abi” yerinde duruyor ve Reisten ses yok!

                Bana göre Reis hafızamızı iyice yollatacak ve bakacak ki her şeyi unutmuşuz, bunlara “ susun ulan, siz kim demokrasi kim, bu ülkeye demokrasi lazım” diyecek ve bu yalaka ötesi takım sinecek “ abi biz yanlış anlamıştık” diyerek yine televizyon kanallarına çıkıp bu sefer “ aslında şunu demek istedi de” gibi uzman oldukları hafıza silme işine devam edecekler!

Çeteleşmiş bu trollerin hiç bir kaygısı yok!

Nimetten yararlanıp epeyce de semirdiler!

             Memleket yanmış umurlarında değil, tek kaygıları iktidar değişirse hesap sorulacağından ve de yediklerini kusacaklarından korkuyorlar! Eğer böyle olmayacağını bilseler, “ Bülent abi” memleketin dibine dinamit koysa bile “ bana ne?” diyerek köşede manzarayı izleyecekler!

Son günlerde “ Bu ülkede Kürt sorunu yoktur!” diyenlere bende katılıyorum!

Evet, yoktur ve hiç bir zamanda olmadı!

              Bu ülkede bir çete sorunu vardır ve öyle bir dorun ki kan emdikçe postumuzu rüzgar alıyor ve onlar bu ülkede hiç bir zaman sorun çözmek için iktidarlara fırsat vermediler! Çünkü kim gelirse gelsin, onlar her daim iktidardı ve seçtiğimize inandıklarımız teferruat ve figürandı!

              İşte bu ülkede cesaretli bir iktidar, çete sorununu hal etmeden hiç bir sorunu asla ve asla çözemez!

           Tabi sen içindeki sorunları çözemeyince iş dışarıda pusuya yatanlara kalır ki, onların tarihte çözdükleri her şey ortadadır!

Evet!

Ellerinde cetvelle oturmuş bekliyorlar!

Bunu ben iyi görüyorum; siz ne o cetveli, ne de bu yazıyı görürsünüz!

Çok çok “ Bülent abiyi” tekrar karşımıza çıkarır, her şeyi unutturursunuz!

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.