ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

 

Bir Pazar sabahıydı…

Önce telefonlar çalmaya başladı,

Ardından televizyon kanallarında siyah bir bant içinde son dakika haberi geçti.

“Arabasına konan bombanın patlaması sonucu gazeteci Uğur Mumcu hayatını kaybetti.”

Gözler nemlendi, dişler kenetlendi, dudaklar mühürlendi, söz bitti…

Karanlık, Cumhuriyet aydınlanmasının savunucusu bir yurtseveri daha yok etmişti.

           Tıpkı, üç yıl önce Prof. Dr. Muammer Aksoy’u (31.01.1990) ve ardından Çetin Emeç’i, Turan Dursun’u, Doç. Dr. Bahriye Üçok’u, Musa Anter’i yok eden karanlık eller Uğur Mumcu’nun da bedensel varlığını bizlerden almıştı.

              Uğur Mumcu’yu tanıyan tanımayan, okuyan okumayan, seven sevmeyen milyonlar doğanın gözyaşları altında doğanın kucağına bıraktık.

Tıpkı, yitirdiğimiz diğer aydınlar gibi…

               Yetkili ve sorumlu makamlardan “terörü lanetleyen, failleri bulmaya, katilleri en kısa sürede yakalamaya söz veren…” sesler yükseldi.

Tıpkı, yitirdiğimiz diğer aydınların ardından söylendiği gibi…

                Daha üstünden bir ay geçmeden karanlık eller Eşref Bitlis’e (17. 02. 1993) ardından Onat Kutlar’a, Av. Ali Günday’a, Metin Göktepe’ye, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’ya, Gaffar Okan’a, Necip Habletmitoğlu’na uzandı.

 

Tıpkı, diğer aydınlarımıza olduğu gibi…

Yine milyonlar yürüdü…

Yine sözler verildi…

Ne failler, ne de failleri yönlendiren karanlık eller ortaya çık(artıla)madı.

Bu saldırılar, nedense hep kişisel ya da ufak gurupların işi olarak kaldı.

             Oysaki Güldal Mumcu’nun açıkladığı Mehmet Ağar’ın “Öyle bir iş ki, bir duvar gibi… Bir tuğla çekersek duvar yıkılır” sözleri karanlık ellerin ördüğü duvarı gösteriyordu.

 

*****

 

İlginçtir, bu karanlık duvarın örülmesi 24 Ocak 1980’de başlamıştı.

             24 Ocak kararları ile Türkiye Devleti, kuruluş ilkelerinden, Demokratik Laik Sosyal Hukuk Devleti niteliğinden, Yurtta Barış Dünyada Barış temel politikasından kopartılmaya başlanmıştı.

 

Duvarın adı; Neo-liberalizm

Gerekçesi; Dünya küreselleşti, globalleşti

Reklamı; Demokrasi, insan hakları, çağdaşlaşma…

Öneresi; Serbest piyasa ekonomisi

Uygulaması; Devletin egemenliği ve etkinliği yok edilecek, piyasanın egemenliği kurulacak…

Sözü uzatmaya gerek yok.

 

                    Bugün yaşadığımız ekonomik, sosyal ve siyasal koşulları yaratacak kurallar, politikalar ve uygulamalar devreye sokuldu.

Bu uygulamaları yerine getirecek iktidarlar alkışlandı, desteklendi…

                  Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu, kurucu ilkeleri ve niteliği ile bugünler arasına örülen neo-liberalizm duvarını en başta gören ve bizlerin de görmesi için yazan, konuşan, çabalayan aydınlarımızın ise bedensel varlıkları yok edildi.

 

Duvarın örülmeye başlandığı 24 Ocak’ta saldırdı karanlık eller Uğur Mumcu’ya, Gaffar Okan’a…

Sanıyorlar ki, böylece Cumhuriyetin aydınlığı karanlığa teslim olacak,

Bilemiyorlar ki, bedenler ölür ama düşünceler sonsuza dek yaşar,

Göremiyorlar ki, yarattıkları karanlığın sonu aydınlık olacak.

Bilsinler ki, Cumhuriyet Devriminin önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaktığı Aydınlanmanın ışığıyla oluşan “Fikirler, zorla ve şiddetle, top ve tüfekle asla öldürülemez.”

ONLAR;

 

Adalet ve Demokrasi istediler, Herkes için,

Sosyal hukuk devleti istediler, Herkes için,

Tam bağımsız, Demokratik Laik bir Cumhuriyet istediler, Herkes için,

Herkes için istedikleri CUMHURİYETE CAN VERDİLER.

 

Cumhuriyete Can Verenleri saygıyla, minnetle ve özlemle selamlıyorum…

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.