ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

 

Azrail, anneye yaklaşmış “ sana bir evlat daha vereceğim” diye!

               Anne peştamalını oğluna sarmış ve bu teklife “ elimdekini alma, senin vereceğin evlattan razıyım” demiş!

Bu güne kadar denenmedik bir numara kalmadı ve baktılar ki yara bir türlü dikiş tutmuyor!

Yeni yetme bir kuşak geliyor ki avuçtaki suya benziyor. Bir türlü elde tutamıyorsun!

Sıksan, baskılanmış çiş gibi parmak aralarında koy verip gidiyor!

Yalana, hileye hiç inanmıyorlar!

Yani acayip bir kuşak, ne savaşmayı, ne de sevişmeyi biliyorlar!

Çünkü savaş, kanlı bir hikaye, tatlı canı üzmeye değmez!

               Sevişmek ise yorucu bir iş; aşk ister, tutku ister, dahası yarin kara kaşını, kara gözünü ister ki bu da çok zahmetli bir iş.

Yan masada oturana bir iki bakışla işi kolayından hal edip kol kola çıktın mı, geriye evi arayıp “ anne bu gece Mervelerdeyim” demek kalıyor ve Merveleri çok iyi bilen annenin yapacağı tek şey “ aman dikkat et” demekten başka bir çaresi kalmıyor!

                Reis, yirmi yıldır iktidar ve ara sıra mevcut anayasayı mıncıklayarak “ yetmez ama evete” kadar götürüp ufak tefek koparmalar yaptıysa da olmadı! Asıl gövde yerinde duruyordu ve bu gövde Evren cuntasının bu halka sunarak yüzde doksan beşle “ evet” dediği gövdeydi!

İşte aziz milletimiz böyledir!

                  Kim gelirse gelsin, yüzde doksan beş “ evetle” karşılarlar ve geride kalan yüzde beşlik kısmı da kurbanlık koyun olarak gelen bu sırtlanların önüne atarlar!

O nedenledir ki Evren, “ ben idamları onaylarken hiç elim titremedi” demiştir!

Niye titresin ki?

Bu millet, eli titremesin diye yüzde doksan beşle ona “ evet” dedi!

Bana göre bu orana bakılırsa paşa gayet merhametliydi!

                  Allahtan “ nü resim” yapmak gibi bir merakı vardı ve başını daha fazla kaldıramadı, yoksa ülke de idam edilenlerin sayısı Hitlere rahmet okuturdu!

Şimdi birden bir Anayasa tartışması çıkardılar!

Bu sadece biten gündeme son bir ayardır!

Kırk tane Anayasa değiştirseler de hikayedir!

                  Mevcut anayasa, bunların yapmak istediği neyi engellemiş ki bize yeni bir anayasadan dem vuruyorlar!

              Zaten daha ilk adımda Perinçek ve diğer tetikçi medya grubu “ içinde HDP olmamak şartıyla” dedi!

Bence de!

Çünkü anayasalar toplumsal mutabakatlardır ve vatandaşla bir nevi sözleşmedir!

İçine toplumun tüm kesimlerini almadığın bir anayasanın en fazla gideceği yer “ Mervelerdir!”

Annesi nereye gittiğini bilir de!

Ah, zavallı babalar!

Neden her şeyi en geç siz anlar, siz duyarsınız!

Bu nedenle anlaşılsın diye “ Anayasa” demişler!

Allah korusun ya “ Baba yasa” deseler ne olacaktı?

*****************

ÇÜRÜME BÖYLE BİR ŞEYDİR

 

Bu ülkede en büyük çürümenin siyaset zemininde olduğunu aklı selim olan herkes bilir!

Bu işi en iyi yapanlardan biri de Ecevit’tir!

              Bakanlık vaadiyle Süleyman Demirel’in partisinden on bir milletvekilini alıp kendisine katmış ve iktidar olmuştu!

                Bu gelenek hep devam etti! Siyasi zübükler her dönem halkı hiçe sayarak, çeşitli menfaatler karşılığında bir başka partiye dümen kırarken, hiçte yüz kızarıklığı yaşamadılar!

                    Çok yüzlülük böyle bir şeydir ve kimse sizin gerçek yüzünüzü hiç bir zaman görmez, ta ki son numarasıyla karşınıza çıkana kadar!

                CHP ye bir türlü Başkan olamayan Muharrem İnce, bir parti kurarak bu hevesine ulaşmak istiyor ama bu hevesin kursağında kalacağını en iyi o biliyor ve asıl meselenin CHP ye darbe

Vurmak olduğunu da herkes biliyor!

                CHP den ayrılan üç Vekilin gerekçelerine bakınca ülkenin artık iflah olmaz bir intihara nasıl sürüklendiğini görmemek için gerçekten akıl sağlığını yitirmek gerekir!

Şimdi sıkı durun ve bir kenara yazın!

                 Bu millet ittifakını dağıtacaklar, dağılmak zorundalar! Çünkü bu devletin kodları ve Erdoğan Türkiye’sinin kimyası buna müsait değildir!

Erdoğan, bu son manevralarıyla karşı ittifakı büyük ihtimalle dağıtacaktır!

               Saadet partisine yapılan ziyaret bunun en büyük örneğidir ve Saadet partisi çantada kekliktir, bunu böyle bilin!

               İyi parti de tekrarlanan HDP nakaratına su taşımaya başladı ki onlarında bu konuda her an su koy vereceklerini tahmin etmek hiçte müneccimlik değildir!

                   Erdoğan, tüm bunlardan hızını almazsa HDP yi kapatmak, iki dudağının arasında çıkacak talimata bakar ve bu talimat olmadan MHP ve Perinçek istediği kadar bağırsın, çağırsın hikayedir!

Tabi bana kalırsa en büyük olasılık kapatılacağıdır!

Kapatılınca ne olur?

HDP açısından hiç bir şey olmaz ve oyunu fazlasıyla muhafaza ederek tekrar parlamentoya gider!

Gider de, gitmiş olur mu, olmaz mı onu da onlara sormak gerekir!

                Zaten hükmü kalmayan bir parlamento da tek belirleyiciliğin Başkanlık olduğunu herkes çok iyi biliyor ve bu muhalefet böylesine yitik bir akılla yol almaya devam ederse, mevcut Başkan hep yerinde kalacaktır ve artık başka, bambaşka bir ülkenin dilini öğrenmekten başka çaremizde kalmayacaktır!

Bunu hak edenlerin çıkıp “ vay efendim” falan filan demeye de hakları yoktur!

Şu an örülen taşların karşımıza çıkaracağı bina budur!

                Ördüğün binayı oturmak için yaparsın ve hak ettiğin bir emektir, sonuçlarına da razı olmak zorundasın!

Siyasette ki bu son gelişmeler, büyük bir çürümüşlüğün sonucudur!

Kullandığımız siyaset dili de bununla örtüşüyor!

               Gün boyu sokak ötesi bir dille bir birine saldıran siyasilerin bu ülkeye katacakları hiç bir değerin olmadığını çok iyi biliyoruz!

Tüm çabaları daha çok çürütmek ve onu da kusursuz yapıyorlar!

***************

ATEŞ VE VİCDAN

 

Ülkede hukuksuzluğun boyutları artık arşa çıktı!

                Bir devlete bundan daha büyük bir kötülük yapılmaz ve bundandır ki artık dünyadaki imajımız bir kabile devleti ile eş değer!

                Evet, hukuktan kaçmış, keyfiyete sığınmışsanız siz devlet anlayışını çoktan yitirmişsiniz ve geriye artık sokak mantığı ipleri eline alır ve altta kalanın canı çıksın!

                 Hukukun olmadığı yerde kavramları ve hedefleri sokak belirler! Sokak ne demişse odur ve hukuk adına iş gördüğünü zan edenler bile bu sokağa mahkûmdur ve sokak ne derse karar da öyle çıkar, işine gelirse!

Sokak mantığı müthiş bir köylü kurnazlığı içerir!

                  Her şeyde var olmak istersin vs her şeye imza koyarsın ama hiç bir hükmü yoktur! Tek hüküm, imza koyduklarından sana yarayanları cımbızla çekip göbeğini kaşımaktır!

Tıpkı AİHM kararları gibi!

                     Önümüze ne kadar kağıt koymuşlarsa imzalamışız! Sonra yaptığımız kimi uygulamaların hukuka ve insan haklarına aykırı olduğuna dair bir karar çıkmışsa, dönüp ağzımıza geleni imza koyduğumuz bu hükümlere söyleyip duruyoruz!

                 Böyle yapınca artık vicdanın isyanı başlıyor ve o vicdan bir ateşe dönüp içten içe yakınca, yanlışı dillendirmeye çalışıyoruz!

Çalışıyoruz da ne oluyor?

Bunu diyen Bülent Arınç şimdi o yangından yorganı kapmış ve köşesine gönderilmiştir!

                Şimdi benzerini bir zamanların Adalet Bakanı ve Cumhurbaşkanlığı danışmanı Cemil Çiçek söyledi!

Bakalım o da bir köşeye gönderilecek mi?

Sonrası kareyi tamamlamaktır ve biz bu işte kesin dört köşe oluruz!

Çünkü doğruya kabul etmek cahiller için yenilmek demektir!

Doğrunun olmadığı yerde makamlar, mevkiler sadece bir iftira ve yalan mekanizmasıdır!

Bu durumda kimi zaman vicdan birden yanar ve tek çareniz kendinizden kaçmaktır!

Yoksa vicdan ateşi hiç bir ateşe benzemez, okyanusu bile dökseniz sönmez!

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.