ALTIN
 2.439,70
DOLAR
 32,4504
STERLİN
40,7959
EURO
 34,8290

 

 

Hızır Orucu; Her yıl Şubat ayının 13, 14 ve 15. günleri tutulan ve 3 gün süren orucun adıdır. 

Hızır Orucu, Alevi inancında her yıl 13 Şubat’ta başlayan ve 3 gün süren oruçtur.

İslam kaynaklarında net olarak bu günlerde oruç tutma hakkında bir bilgi yer almamaktadır.

             Fakat bu oruç halk arasında tutulan bir oruç haline gelmiştir. Sonuç itibari ile oruç tutmak hayırlı bir niyettir.

                 Hızır Orucu, Hızır Aleyhisselam’a adanır. Hızır’a adanan bu oruç ardından Hızır Cemi yapılır, oruç boyunca geleneksel olarak Alevi köylerinde sazlar çalınır, deyişler söylenir ve Hızır peygamber ile ilgili hikâyeler anlatılır.

Hızır yol gösterendir.

Vesiledir.

Mürşittir.

Çünkü o ilahi rahmet ve sırların bilgisine sahiptir.

Hızır Ayında Ne Yapılır?

1. Üç gün oruç tutulur,

2. Hızır Cemi yapılır,

3. Kurban kesilir,

4. Aile ziyaretleri yapılır,

5. Oruca niyetlenilir.

 

HIZIR ORUCUNUN TARİHÇESİ

 

              Kutsal kitaplarda anlatıldığı üzere; Nuh Aleyhisselam Tanrı’ya seslenerek “Yarabbi kullarının bana ne yaptığını görüyor musun bunlara hidayet ver, doğru yolu göster. Hidayetten nasipleri yoksa bana sabır ver.

Bunların içinde imana gelecek kimse var ise bana bildir.’’ diye yalvardı.

Allah’tan bir vahiy geldi ve : “Bir gemi yap! İmana gelenleri o gemiye al.

Tufan kopacak, sana inanmayanlar ve Allaha iman etmeyenler helak olacaklar.’’ dendi.

                 Bir rivayete göre de kendisine inanmayan Kenan adındaki oğlu ve annesi bu gemiye binmediler ve tufanda boğuldular. Tufan zamanı gemi su üzerinde bir süre dolaştıktan sonra bir afat başladı.

                 Fırtınaya ve dalgalara tutulan gemideki halk feryat ve figan ederek ’’ Ya Hızır, sen bizi kurtar!’’ diye dua ettiler. Üç gün üç gece fırtına devam etti. Gemi her taraftan su almaya başladı ve battı batacak derken, bu sırada bir yeşil el gelip gemiyi batmaktan kurtardı.

              Bu olaydan sonra sular sakinleşti, fırtına durdu. İşte o zamandan beri insanlar, Dergâhı Hakk’a üç gün oruç nazır etmişler. Böylece her yıl üç gün oruç tutarak Hızır Aleyhisselam’ın yardımını dilerler.

Anadolu’daki Alevilerde anlatılan rivayetlerde, Hızır Aleyhisselam ve İlyas Aleyhisselam peygamber mertebesinde iki kardeştirler.

                 Bunlardan Hızır karada İlyas deryada zorda ve darda kalanların imdadına koşarlar ve ikisi de ölümsüzdürler. Ab-ı hayat çeşmesinden su içtiklerine, abı hayat ölümsüzlük çeşmesinden su içenlerin yalnız bu iki kutsal kişinin olduğuna, hep yaşadıklarına, her yerde hazır ve nazır olduklarına inanılır.

                  Onlar yürekten aşk ile çağıran herkesin imdadına erişirler. Hızır Aleyhisselam bizim inancımızda aksakallı, nur yüzlü, boz bir ata binip dağda ve deryada dolaşır. Onun için halk dilinde (Bozatlı Hızır) diye çağrılır ve hakkında binlerce hikâye vardır.

                  Aleviler, Hızır ayında üç gün oruç tutup, Hızır Cemi yapar ve kurban keserler. Bu dönemde aile ziyaretleri yapılır, oruca niyetlenilir, akşam yemeğinden sonra sahura kalkmadan ertesi günün akşamına kadar oruç tutulur.

                     Genellikle mevsim itibarıyla kışın Hızır orucu tutulduğundan, insanlar Anadolu’daki küçük yerleşim birimlerinde (köylerde ve mezralarda ) yan yanadırlar. Sazlar çalınır, deyişler söylenir ve Hızır Aleyhisselam ile ilgili menkıbeler anlatılır.

                          Orucun üçüncü günü buğday taneleri sacda kavrularak taştan yapılmış el değirmenlerinde (dıştar) öğütülür. El değirmeninde öğütülen buğday unu, irmik gibi olur. Elenerek, tepsi veya temiz bir bez üzerine toplanır, hiç dokunmadan o gece bekletilir. Genç kızlar ve oğlanlar, hane halkı niyet tutar ve uyurlar.

                Ertesi sabah irmiğin üzerinde iz olup olmadığına bakılır? Şayet iz varsa Hızır’ın uğradığına inanılır ve dua edilir. Alevilerin yaşadığı çoğu bölgede bu kavrulmuş ve öğütülmüş buğday irmiğine “gavut” denilir.

                 Bu irmik oruç sonunda pişirilip içine tereyağı dökülerek tüm komşularla birlikte dua edilerek yenir. Sıra ile her evden birkaç lokma yenilerek köydeki tüm evler dolaşılır. Hızır ayında cem yapan aileler pirini veya rehberini çağırır, kurbanını keser. Mali durumu iyi olmayanlar kurban kesmeden de cem yapabilir. Alevi köylerinde Hızır Cemi oldukça yaygındır.

                 Ceme herkes banyosunu yaparak, temiz elbiselerini giyerek katılır. Uzun zaman oturamayacak ve anlatılanları dinleyemeyecek yaştaki küçük çocuklar ve hastalar ceme gitmez veya götürülmez. Kadınlar, ceme giderken süs ve ziynet eşyaları takmazlar. Hakkın huzuruna oldukça sade ve temiz gidilir.

                Anadolu Alevilerinde Bozatlı Hızır sözü oldukça yaygındır. İnsanlar çoğu yeminlerini ve adaklarını onun adıyla yaparlar. Hızır aşkına istenen ve Hızır aşkına verilen şeyler makbul ve muteberdir. Isimlerin çoğu Hızır adıyla anılır (Hızır Dağı, Hızır Ocağı, Hızır Çesmesi, Hızır Gölü, Hızır Yolu).

Bozatlı Hızır darda kalan tüm insanların yardımcısı ve bekçisi olsun.

 

HIZIR ORUCU VE LOKMASI NİÇİN YAPILIR?

 

                   İnancımızın temeli varlığımızdır. İçinde bulunduğumuz Şubat ayının 13-14-15’inci günleri Hızır Orucu’nun tutulduğu günlerdir. İnsanlığın en kutsal öğeleri arasında olan inanç, varlığını sürdürmek ve gelecek kuşaklara da aktarılması gerekmektedir.

                 İyi veya kötü günümüzde yanımızda birilerini görmek isteriz. Hızır’da zor günlerimizde yanımızda olması için, O’na çağrıda bulunuruz. Gönül ister ki her daim adının anılması ve varlığının hissedilmesi gerekir.

                Zor durumlarda ve felaketlerde yardımcılık vasfı dolayısıyla Hızır’ın Kızılbaş ve Bektaşî inançlarında da büyük bir yeri vardır... Hz. Ali ile Hızır özdeşleştirilmiştir. Aleviler de genel olarak üç gün oruç tutulur.

                 Tüm yörelerde Miladi Takvime göre tutulur ki, bu durum geneli yansıtmaktadır. Diğerleri istisnai bir gelenektir. Hızır orucunda sonuncu günü iftar yemeğinde yenen yemek çeşitleri; Zengin olanlar bir gün önceden kurban keserek özel yemekler hazır­larlar ve tüm komşuları çağırırlar. Eğer dede gelirse cem de yaparlar.

Genel olarak son günü; Babuko, Bıcık, bulgur pilavı yapılır.

                  İçecek olarak­ da, Şıra ya da yazın yoğurttan yapılarak katılaştırılmış süzme yoğurdun yuvarlatılarak güneşte kurutulmuşundan ve "Kurut" denilen nesneden ayran yapılarak ikram edilir.

Tatlı olarak da: Buğday saç'ta kavrularak soğutulduktan sonra "Distar" denilen taştan el değirmeninde un haline getirilir, sıcak suda hamur haline gelen ve "Kavut" denilen sade helva bir küçük tepsiye konarak ortası derinleştirilir, ortasına da şerbet ya da süzme bal konur, üzerine de eritilmiş sade tereyağı dökülerek kaşıkla yenir. Afiyet olsun.

                   Normal yemeklerin dışında "poğnut" denilen el değirmeninde çekilmiş kuru dut unundan ve 12 çeşit yiyecek ilave edilerek hazırlanmış bir nevi helva türü, Hızır Orucu son gün yemeğinde ikram edilir.

Pohut (POHNUT) Tatlısı

                Hızır Orucu'na mahsus "Pohut Tatlısı”nın içine konan malzemelerin en az on iki çeşit olmak kaydıyla bu malzemelerden denkleri konabilmektedir.

                 Hazırlanışını ve tarifini de verelim ki, belki aranızdan birileri hazırlık yaparken, yemek de bizlere kısmet olur düşüncesi ile sizlerle paylaşmak istiyoruz. Bereketi bol ola canlar.

                      Malzemeler: Yarma Buğday (gendime), iri bulgur, mısır, nohut, mercimek, kuru fasulye, arpa, bakla ayrı ayrı tavada kavrularak taş el değirmeninde veya soku da un haline gelinceye dek çekilir ve elekten elenir.

               Çerezlerden: fındık, fıstık, ceviz, badem, acı badem(çok az)  belli oranlarda az kırılmış vaziyette un haline getirilmiş hububat eşit şekilde katılır.

                  Tatlı tür çerezlerden, kuru üzüm, incir, kuru dut, kayısı, elma ve armut kurusu vs. değirmende ezildikten sonra hazırlanmış ve ılık suda hamur haline getirilmiş harca katılır. Hepsi birden sade tereyağında hafif ateşte kavrulur.

                 Bu kavurma esnasında içine azar azar yedirerek pekmez veya şeker şırası ilave edilerek, helva kıvamına gelmesi sağlanır. Daha sonra bir tepsiye konarak yayvanlaştırı­lır.

                 Orucun son gününden bir gün önce hazırlanan "Pohut Tatlısı" tepsiyle Ambar veya kilere götürülerek tepsiyle buğday veya un çuvallarının ya da peteğinin üstüne konur. Eğer tepsinin üzerinde bir işaret var ise muhakkak “Hızır Uğramış” ve elini değdirmiş”tir ve “bereket ve bolluğa” kavuşulacaktır. Düşüncesi taşınmaktadır.

               Hızır orucunun son günü, genç kızlar ise, su içmeden yatarlar ki, suyu rüyalarında, nereden içtiklerini ve kısmetlerinin nerede olduğu, Hızır'’n yardımcıları olduğu anlaşılsın... diye dilek de bulunurlar.

Şair Can Derviş'in bir şiiri ile yazımı nokta yalım.

 

BOZ ATLI HIZIR

 

El açtım Rabbimden diledim yardım

Huzurla bereket VERSİN diyerek

Adını anarken secdeye vardım

Bu dertli kulunu GÖRSÜN diyerek

Dertlerim şahlandı birden uyandı

Sokakta Corona ayan beyandı

Sıkıntı gırtlağa geldi dayandı

Yalvardım Allah'a BİRSİN diyerek

Münkirle münafık kullardan kaçtım

Tat tuzum kalmadı her şeyden geçtim

Kalbimin mührü nü Mevla'ya açtım

Hak aşkı gönlüme GİRSİN diyerek

Girdaba kapıldı batacak Gemi

Boz atlı Hızır sen olmazsan Hami

Himmet et yürüsün erenler Cemi

Hakikat sırrına ERSİN diyerek

Razıysan eğer Can DERVİŞ kulundan

Gün olur düşerse sen tut kolundan

Ayırma insanı insan olma yolundan

Edebi erkânı SÜRSÜN diyerek.

Hızır yoldaşınız olsun canlar.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.