ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

 

             

Ant İçtik, Söz Verdik...

 

              Bir hafta içinde yaşanan yine onlarca olay ve akşamdan sabaha alınan kararlar karşısında “Türkiye nereye gidiyor ya da götürülüyor” diye sormamak elde değil.

İnsan hakları eylem planıyla ekonomik reform paketini daha sindirememişken,

Danıştay’ın Andımız ve milletvekili Gergerlioğlu kararları geldi.

           Neler oluyor demeye kalmadan Yargıtay’dan gelen HDP’yi kapatma davasıyla da başka bir boyuta geçtik.

Belediye Başkanlarının yetkileri Belediye Meclislerine,

Gezi parkı İBB’ den alınıp Vakıflara devredildi.

Merkez Bankası parasızlıktan faizleri 2 puan yükseltti, başkanı da gece 02.00’de görevden alındı. “Görevden alınmam nedeniyle de şükranlarımı arz ediyorum” demesine ne demeli?

Sabah kalktık ki İstanbul sözleşmesi feshedilmiş.

               Geçen hafta ekonomi için kullandığım “çelişkiler ülkesi” bile yaşadıklarımızı tanımlamaya yetersiz kalıyor.

 

*****

Salgında vaka sayısı 20 binin üstüne çıkmış…

İşsizlik tavan yapmış…

Millet yoklukla, açlıkla çaresiz kalmış…

Kadınlar her gün şiddete uğramış, can vermiş…

Kimin derdine?

RTE-AKP ve ortağı DB-MHP’nin derdi ülkede egemenliği sürdürmek.

Yürüdükleri yol aynı; partide sessizlik, ülkede gerginlik.

Üyelerinin yaşamını tehlikeye sokarak yapılan tıklım tıklım kurultaylarda,

Maske, mesafe hak getire.

Maske; dertleri örten vatan, millet, yerli ve milli diye atılan nutuklar,

Mesafe; Halka ve Cumhuriyetle araya konan uzaklıklar.

Bir de düşman yaratmak gerek,

O da belli, muhalefet.

Siyasi muhalefete ağız dolusu hakaret,

Kadınlara, gençlere karşı şiddet,

İtiraz edenlere duyulan nefret,

İşte sana siyaset!

 

*****

Böyle siyasetin hedefi açık, tek başına iktidarda kalmak,

İktidarda kalıp, hesap vermeyen hükümdar olmak…

İyi de evdeki hesap çarşıda tutmuyor,

Halkın derdi bini aşmış burnundan soluyor,

Yoklamalar diyor ki bu yoldan iktidarda kalınamıyor.

Ne yapmalı ki Halk derdini unutsun,

Hesap sormak yerine iktidarın yanında dursun.

Sözü biten siyasete çare oldu Diyanet,

Müjde verdi Halka “korku ve açlık bir sınavdır, sabret.”

 

*****

Biliyorlar ki, sabırla bu iş bitmeyecek,

İktidarda kalmaya sadece Türkçü-Turancı ortak yetmeyecek,

Kürtçülük de yapmadan iktidarları süremeyecek.

İkisiyle beraber aynı yolda yürümeli,

İkisini de ayrı ayrı mutlu etmeli.

Bunun yolu yasal olmalı, Danıştay’daki dosyalar bu işe yaramalı.

İyi ki sağlandı kuvvetlerin birliği,

Yeni düzenin gereği yürütmenin isteği yargının görevi,

Sıraya sokuldu diğer milletvekillerinin tezkereleri…

Üstüne bir de kapatma davası,

Mutlu oldu iktidarın ortağı.

Yetmedi, Ortak yolda bırakılmamalı,

Barajın bendi ortağa göre ayarlanmalı.

 

*****

Dönelim yolun diğer tarafına,

Andımızı kaldırmakla selam verelim Kürt oylarına.

Bir selam yetmez, seçeneksiz kalmalı taban,

Kapanmalı bu oyları alan,

Sandıkta seçeneksiz kalmalı Erdoğan,

Gerekirse destek istenir adadan.

Bir de seçim sistemi değişmeli,

Daraltılmış bölgelerden çıkmamalı başka parti.

Böylece bu yolun sonunda gelecek tek başına iktidar,

ktidar olmak ama ne uğruna ve nereye kadar?

 

*****

60’lı yıllardı, ilkokul 1. Sınıfta tüm yaşıtlarımla beraber başladık her sabah Andımızı okumaya.

5 yıl her sabah okudum, okuduk öğrendik, özümsedik ve haykırdık Andımızı.

 

Ant içtik, söz verdik,

 

Irkçı olmadık yurtsever olduk.

Kindar olmadık hümanist olduk.

Kişisel çıkar peşinde koşmadık toplumcu, halkçı, ulusalcı olduk.

Paranın esiri olmadık, egemenlere boyun eğmedik insana, emeğe ve doğaya değer verdik, sahip çıktık.

Haksızlığa, yolsuzluğa, sömürüye karşı çıktık adaleti, hakkı, eşitliği savunduk.

Kavgayı, savaşı değil Yurtta ve Dünyada Barışı savunduk.

Geçmişimize ihanet etmedik sahip çıktık, geleceği aydınlık kılmak için çalıştık.

Dogmalara değil akla ve bilime inandık, Cumhuriyetçi, devrimci olduk.

*****

 

Bugün yaşadıklarımız gösteriyor ki,

İktidarda kalmak uğruna, Andımızı kaldırmaya kalkanlar,

Öğrenememişler anlamını.

Oturup bir daha okusunlar Andımızı,

Düşünsünler yazılanların anlamını ve amacını,

Ve görsünler, geçmişi yok ederek geleceğin kurulamayacağını.

Tarih, insanlığı aydınlığa taşıyanların adlarını yazar.

Millete vekil, ülkeye yönetici olurken ettikleri yemine bile bağlı kalamayanlar,

Aydınlanmayı karartmaya kalkanlar ise tarihin karanlıklarında kaybolurlar.

Bir kez daha söyleyelim.

Ülkemizin ve Ulusumuzun geleceğini aydınlık kılmak için

 

Ant içtik, söz verdik.

 

Türküm, doğruyum, çalışkanım,

İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.

Ey Büyük Atatürk,

Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türküm diyene...

***********************

Çeliişkiler ülkesi

 

Salgın koşulları nedeniyle ABD ve AB ülkeleri dahil tüm gelişmiş ülkelerin ekonomileri 2020 yılında küçülmüşken iki ülke, Çin (%2,3) ve Türkiye’nin (%1,8) ekonomileri büyümüş.

Bu müthiş bir başarı…

Ancak,

               Bu başarılı ekonominin başında olan bakanın neden görevden affedildiğini ve o günden bu yana neden bir türlü ortaya çıkmadığını,

Bu büyük başarıyı sağlayan ekonomi politikasında neden reform yapıldığını,

Anlayamadık…

Türkiye ekonomisi büyümüştü hatta sıra uzaya çıkmaya, aya gitmeye bile gelmişti de,

Ülkemizde ve Halkın yaşamında nelerin büyüdüğüne bakınca,

               IMF verilerine göre Türkiye’nin rezerv kaybında (55,7 milyar dolar) 2020 yılında birinci olmasına,

Merkez Bankasında döviz rezervinin eksi 40 milyar doları aşmasına,

Büyüyen ekonomide 128 milyar doların nerede olduğu sorusuna

Önce çok kızılmasına,

Sonra finansal piyasaları dengelemede kullanıldığının açıklanmasına,

Sonunda da Merkez Bankasında olduğunun söylenmesine,

Türk Lirası’nın Dolar karşısında %23,5 değer kaybetmesine,

Bir anlam veremedik.

Üstüne üstlük TÜİK’ten gelen açıklamayla işler arapsaçına döndü.

 Enflasyonun 14,60’a çıkarken,

İşsizlikle ilgili açıklanan 4 veride

Geniş tanımlı işsizliğin %29,1’e çıkarken,

İşsiz yurttaş sayısı 10 milyonu aşarken,

Dar tanımlı işsizliklerin düştüğü,

İstihdamın 822 bin kişi arttığı, 

Artışın Tarımda hem de Ocak ayında 366 bin olduğu söylenince,

Duyduklarımızla yaşanılan gerçekler arasındaki çelişkilerin girdabına kapıldık, gidiyoruz...

 

*****

 

Ekonomide büyüyeceksin ama ekonomide reform yapacaksın…

               “Özel sektörü dinledik…” diyerek hazırlanan ekonomi reformundan da doğal olarak dinlediklerine verilen destekler çıktı.

 

Somut olarak söylenen;

 

Devlet, iş verdiği şirketlerin (beşlilerin) kredi alması için de garantör olacak.           

                Gelir garantili yollar, köprüler, tüneller, hastaneler için kullanmasak da vergilerimizle payımıza düşeni ödeyen “doğal müşteriler” olarak, gelecek “büyük” projelerin kredileri için de garantör olmuş olacağız.

850 bin esnaf gelir vergisinden muaf olacak.                                                     

Esnaflara verilen bu desteğin maddi karşılığını düşünmeden geçmeyelim.            

                 Bir yıldır iş yeri kapalı olan, iş yapamayan esnaf ne kazandı ki ne vergisi ödeyecek? Zararın vergisi yok ki…

*****

“İstihsal, istiklal, istikbal” üzerine kurulmuş ekonomi reformunda başka neler var?

İstihsal yani üretim var ama üreticiye bir şey yok.

             İstiklal ve istikbal yani bağımsızlık ve gelecek var ama Halkın ekonomik bağımsızlığı ve geleceği için somut bir söz yok.

İstiklal Marşının ruhu ile dünyanın en büyük 10 ekonomisinden bir olacakmışız.

Anlaşılan bu yol haritasında Halka, İstiklal Marşını okumak düşecek.

Unutmadan geçmeyelim, bir de RTE-AKP’ye güven duyulacak.

 

*****

Reformların omurgası makro ekonomik istikrar ve yapısal politikalar olacakmış.

Bu ekonomik düzene istikrarlı bir şekilde devam edeceğiz derken,

Yapısal olarak kamu maliyesini güçlendireceğiz demek…

Halkın gelirinde bir değişiklik olmayacağını ama güçlü kamu için (itibarı korumak için) vergilerin daha da artacağını ve yeni vergilerin de gelebileceğini anlamak hiç de zor değil.

Bu durumun iş dünyasına müjde olduğu da bir başka gerçektir.

Açıkça söylenen “sağlanan garanti sayesinde… şirketlerimizden bu imkanlardan en iyi şekilde faydalanarak işlerini geliştirmelerini büyütmelerini ve istihdamı artırmalarını bekliyoruz” sözleri bu reformun özünü anlatmaktadır.

Her şey iktidar ve sermaye için.

 

*****

İşsizlikten evine ekmek götüremeyenlerin,

İş yerini kapatan küçük esnafın,

Tarladaki ürününü satamayan çiftçinin,

Atölyesini kapatan KOBİ’nin,

Fabrikadaki işçinin,

Kredi borcunu ödeyemeyen öğrencinin,

Maaşı, asgari ücretin altında olan emeklinin,

Yirmi dört saat salgınla savaşan sağlık çalışanlarının,

Yaşamına son veren müzisyenin… adı bile yok.

              Ama işi bile olmayan 18 yaşın altındaki gençlerimize, sigorta piyasasına müşteri ve gelir kaynağı olmaları için, bireysel emeklilik hakkı verilmesi var.

 

Hayvanlarını kaydettirmeyen çiftçilere ceza kesilmesi de var…

 

*****

            Küçük esnafa ve Halka ekonomik destek veremeyen RTE-AKP çareyi salgınla mücadele için konulan yasakları gevşetmekte buldu.

              Halkımız kafelere, kahvehanelere, pasta hane ve lokantalara gidebiliyor, düğünler, toplantılar yapılabiliyor.

 

Sanki Halk özgürleşti, esnaf para kazanmaya başladı, iktidarda başarılı oldu.

Sonuç, vaka sayıları patladı.

Ne yazık ki, bir hafta sonra hasta ve ölen yurttaşlarımızın sayısı da artacak.

Suçlu da maske ve mesafeye uymayan Halkımız olacak.

             İktidarda kalabilmek adına yurttaşlarının göz göre göre hastalanmasına ve yaşamlarını kaybetmesine göz yumabilmenin haklı bir gerekçesi olabilir mi?

Unutmadan söyleyeyim.

 

Ekonomisi büyüyen Türkiye’de açıklanan bu ekonomik reform paketinde Halka verilecek tek bir liralık destek rakamı bile yok.

Ekonomisi küçülen ABD’nin yeni açıkladığı ekonomiyi canlandırma paketi 1,9 trilyon dolar.

 

*****

                Bir yıldır Covit-19 salgınına karşı bizleri korumak ve yaşatmak için ön cephede savaşan mücadele eden Doktorlarımızın ve tüm Sağlık Çalışanlarımızın Tıp Bayramını kutluyor, bu savaşta yaşamlarını yitiren Doktorlarımızı ve Sağlık Çalışanlarımızı saygıyla ve minnetle anıyorum.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.