Dünyada bu kadar açığı olan, bu kadar bariz ofsayda düşen bir iktidar göremezsiniz!
Böylesi bir durum o ülkenin muhalefet partileri için bir nimettir ve işe buradan sarılır, iktidarın bu açmazlarını halka anlatır ve kendileri açık ara farkla iktidar olurlar!
Bizde öyle mi?
Allah vergisi bir muhalefetimiz var ve otuz metreden açık ara yedikleri sayısız ofsayt golünü kalelerinde görünce ha bire topu tekmeliyorlar!
Gölü kim atmış, ofsayda kim göz yummuş bunların umurunda değil!
Varsa yoksa top!
Neresine tekme atarsan at, yuvarlaktır ve dönüp size “ ne yapıyorsunuz” demez!
Biz bunlara sürekli “ topun suçu yok” diyoruz ama bunlarda görecek ne göz, be de algılayacak izan var!
İşi gücü bırakmışlar, iktidarın ağzından ne çıkacak diye pusu kuruyorlar!
İktidar karşısındaki bu kek muhalefeti iyi bildiği için en zor anlarında sıradan bir cümle söyleyerek bunları şekere üşüşen sinekler gibi çekip, alttan zam, zulüm ne varsa vatandaşım hanesine yazıyor!
Vatandaş bu; yaptığı en güzel iş ense kaşımaktır ve yediği kazıkları vatan, millet adına bildiği için, bir diğer görevi de kazığı atanı alkışlamaktır!
Yahu sevgili muhalefet!
Döviz tavana vurdu ve bu ülkenin kanı dış tefecilerce ha bire emiliyor ve bunun anlık maliyetini hesap kitap bilmeyen ben bile anlıyorsam, sizin ekonomistleriniz nerede?
Bırakmışsınız işi gücü yok, Tayyip Erdoğan neden Meral Akşenere “ gelin hanım” dedi diyerek kafa ütülüyorsunuz!
Onu, bunu bilmem size atılan bu yemlerle siz uğraşırken, büyük ihtimal Tayyip Erdoğan koltuğuna kurulup sizin bu halinize gülmekten çayını içemiyordur!
Büyük ihtimal “ Ya rabbim sana hamdü senalar olsun ki bana böyle bir muhalefet verdin” diyerek dua ediyordur!
Bana göre de bu Allah’ın bir lütfüdür ve Siz varken, Reisin dediği gibi “ daha neler göreceğiz, neler...”
Birde ses tonunuzu yükseltip masaya vuruyorsunuz ya!
Ayıp olacak ve kendimi de ifşa edeceğim ama yapmayın, korkudan ha bire altımıza işiyoruz!
Etmeyin!
Güldürmeyin el alemi bu sidikli halimize!
****************
BEKLENEN AÇIKLAMA
Biz hala anlamıyoruz ve anlamak için kafamızın kesilip önümüze konması mı lazım!
Her zaman yazdık ve söyledik, bu ülkede on yedi bin insan buhar oldu ve bunun adına da “
Faili meçhuller” dendi!
Oysa meçhul falan yoktu! Sadece failleri ortaya çıkaracak bir hukuk devleti yoktu. Üstelik bu ortadan kaldırılan insanların hiç biri silahlı, ya da silahlı çatışmaya girmiş değildi! Gündüz, gece fark etmiyordu; evlerinden, ya da sokak ortasından alınıp bir daha dönmeyenlerden bahsediyoruz!
İşte böylesi bir yerde çıkmış, bir mafya lideri konuştu diye ülkede bir şeylerin değişeceği saflığına düşüyoruz!
Bir devlet başkanı düşünün, ülkenin bir muhalefet liderine bir saldırı girişimi oluyor ve o çıkıp “ sen daha dur, neler olacak, neler” diyerek benzeri saldırılara kapı aralasın!
İnanın dinleyince kanım dondu!
Anladım ki sonumuz hiçte iyi değil ve kendilerinin dediği gibi “ daha neler göreceğiz, neler...”
Yani bu gördüklerimiz daha işin sadakası!
Sonra Sedat Peker iddiaları için “ araştırma başladı ve bu yalanlar ortaya çıkacak” diyor!
Zaten kafadan “ bu yalanlar” dediğiniz anda savcılar ne demek istediğinizi anında anladılar bile!
Eh yalanın davası ya da araştırması mı olur?
Yalan işte!
Devleti bu kadar meşgul eden yalan ve yalanlar!
Halbuki esnafımıza ne güzel yüzde on yedi buçukla faizli kredi müjdesi vermiştik!
Şimdi bunların hepsi bu yalanların gölgesinde kaldı!
Reis haklı!
Kutsal kitabımız bile diyor ki “ yalan, bütün kötülüklerin anasıdır”
Gel de kitapsızları inandır!
****************
BUNLAR KONUŞUNCA
Binali bey, “ çocuk insani yardım için uzak diyarlara gitti, iftiraya uğradı ve biraz da merak işte” diyerek biricik evladının masumiyetini özetledi!
Şahsen ben Binali beye hep inanmışımdır! Bu meselede ki inancım da tamdır!
Bir eğitimci ve baba olarak çocukların merakını iyi bilirim!
Mesela dillenir, dillenmez “ anne beni kim doğurdu” diye ha bire en meraklı yerden konuya girerler!
Bir arkadaşımın çocuğu bu ısrarlı sorunun yanıtını “ seni leylek getirdi” diye alınca; “ iyi de anne madem beni leylek getirdi, yemeğimi de sen veriyorsun, babasını kastederek, ‘peki bu adamın bu evde ne işi var, bir de her zaman seni ısırıp duruyor.”
Bizim meraklı çocuk da Malezya’lara kadar
gidiyor ve tabi her çocuğu leylek getirecek diye bir şey yok!
Bu çocuğun maşallahı var, yüz leylek bir araya gelse böylesine etine dolgun birini getiremez!
Biz de devlet memurluğu yaptık, Binali bey kadar olmasa da bizim de bir maaşımız vardı ve çocuklara bir gemi bayrağı bile alamadık!
Ama ne hikmetse bunların maaşı filo, filo gemiye yetiyor ve tüm denizlerin yüzeyi bunların gemileri ile dolu!
Olsun!
Helali hoş olsun ve iyi ki dün Devlet Bahçeli imdada yetişti de yine anladık ki bu dış güçlerin işiymiş!
Mesela Meral Akşenere dedi ki “ sen Rizeye neye gidiyorsun ve devamla bu ekonomimize darbedir” diyerek!
Devlet bey, ülkücü dava uğruna zaman ayırıp da Türkçe öğrenemeyenlerden!
Bir de “İç işleri bakanıma tasma taktırmam”
dedi!
Yani buna yorum yapmayayım! Devlet bey kendisine bu konuşmayı promtra yükleyenlerin bu dahiyane üslup konusundaki zekalarını mutlaka ödüllendirmelidir!
Bunlar konuşunca kendimi maganda kahvehanesindeymişim gibi his ediyorum ve artık alışkanlık oldu ayağıma şalvar, elime tespih almadan bunları dinleyemiyorum!
Eh!
Bence su birikintisinin dibi bir kez daha çalkalandı!
Temiz suya ulaşacaksak bu gölü boşaltmak lazım!
Yoksa bu kirli suda hiç bir zaman arınma şansımız yoktur!
************
DÜN NELER YAŞANDI
Üç beş gün İsrail’e oyalandık ve İsrail her zaman olduğu gibi kimseyi tınmadı ve şimdilik işi bitince de “ madem çok istiyorsunuz, ateşi biraz keselim” diyerek ara verip namluların tozunu almaya başladı!
Söz konusu İsrail’se en büyük ses bizden çıkar ve laf kalabalığından kuruyan boğazımıza iki bardak coca cola akıtıp rahatlarız; oysa o cola her ne kadar Amerika menşeliyse de altında Yahudi imzası vardır!
Dün köydeki evimizin gider boruları tıkanmıştı, açılsın diye döktüğümüz sıvıların hepsi İsrail malıydı!
Sonucu görünce anam, “ Allah devletten razı olsun” dedi.
Tüm bunlar bir tarafa, on gündür Sedat pekere odaklandık ve bu arada ne kadar zam ve benzeri kazık yedik haberimiz yok!
Dün cumaydı! Taksime cami açtık ve dünyaya bir kez daha meydan okuduk!
Olsun, onlar gökyüzünü ve galaksileri işgal ederken, biz yeryüzünü işgal ediyoruz!
Önemli olan da budur, sanki uzay boşluğuna domates ekecekler!
Sonra yandaş kanallara baktım ki ekonomimiz uçuyor ve bu güzel uçuşa ruhen hazırlanırken, elim değmez olsun, bir başka kanala geçmişim ve Amerika’nın iki büyük ticari kuruluşunun Türkiye’deki ticari faaliyetlerini eyalet senatosunun onayı ile durdurduğunu ve bunun bedelinin altı yüz elli milyar dolar olduğunu öğrenince durumun ne kadar ciddi olduğunu anladım!
Anladım da..
Ben anlasam ne olur?
Bu aziz mübarek günde bir uçak bileti alıp Taksimdeki cami açılışına gitmemişim!
Sonra çıkıp gâvurdan gelecek paraya kafayı takmışım!
Allah önce beni, sonra ha bire kazık yiyen ümmeti esirgesin; önemli olan maneviyat, gerisi boş boğazlıktır!
İyi hafta sonlarınız olsun, yurdumun güzel insanları!
