ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

 

              Yaklaşık bin yıllık tarihi bir köydür ve birçok Bali köyleri buradan ayrılmıştır ve ben Eski köyü nitelerken “ Balan aşiretinin başkentidir” derim.

Doğası ve bitmez tükenmez nimetleri vardır.

Ancak sahipsizliğin tanımı yapılacaksa tek örnek Eski köydür!

             Köye gelmesi gereken her hizmet için yetkililere baş vurduğunuzda karşınıza net bir bahane çıkar “ muhtarınız gelsin!”

Evet, bu ülkede kaddim bir söylemdir “ mühür kimdeyse Süleyman odur” diye!

Sonuçta köy, yetkililer ve Süleyman arasında kıyıda can çekişen ölü balıklara benziyor!

             MASKİ i’ye su parası ödüyoruz, kanalizasyon yok. Göçlerden dolayı yüz yıllık viraneler fare, yılan, akrep, börtü böcek istilasına uğramış!

Otlarına dokunulmayan mezarlıklar gibi köyün içi kuru ot ve çalılarla dolmuş!

             Üstüne birde Elektrik kurumunun aymazlığı ve her şiddetli rüzgârda sarkan elektrik iletim tellerinin saçtığı ateş!

Geçen sene de aynı facia bu iletim hatlarından dolayı yaşandı ve köy kıl payı kurtuldu!

Bu sene bir çok bahçe ve ağaçla birlikte yangın köydeki evlerin kapısına dayandı!

Ey yetkililer, daha ne bekliyorsunuz bir dahakine bütün köyün yanmasını mı?

                Böyle giderse bu açık ve nettir ve bu Doğanşehir Kaymakamına, Belediye Başkanına açık ve net bir ricadır! Lütfen tedbir alın! Bir kaç iş Makinesi ile bu sorunu bir günde çözersiniz!

Umarım dikkate alırsınız ve gerekeni yaparsınız!

Yoksa bu tarihi köye çok ama çok yazık olacak.

********************

BAL GİBİ ÖDERSİN

          

        Yirmi yıldır yaptığın tek iş, AKP ve Tayyip Erdoğan’a laf yetiştirmek! Diğer yandan istediğinde tıpış, tıpış ardından gidiyorsun, çünkü sana ezberlettirilen ve bize de sürekli yutturulan bir hayali tümce var; “ söz konusu vatansa” falan!

                 Aslında sana iktidarı verseler bile kaçacak delik arar ve asla kabul etmezsin! Çünkü senin vücut dilin ve boşa savurduğun konuşmaların özetinde bu çıkıyor!

Güya bir “ adalet yürüyüşü” yaptın ve altını doldurmadığın için iktidar “ al sana adalet”

diyerek yer yüzünde tanımı olmayan bir hukukla içimize daldı ve artık kendileri hariç önüne kim gelirse alıp içeri tıktı!

               Şimdi beni pek ilgilendirmeyen bir kanal yapılıyor, yani “ kanal İstanbul.” Bizimki kazmayı vurdu ve şu an hafriyatı başımıza boca edilecek ama sen çıkıp diyorsun ki “ iktidar olursam müteahhitlere parasını ödemem” gibi anlamsızlıklarla ciddi ciddi kamuoyunu meşgul ediyorsun!

              Hani iktidar falan olacağın yok ama diyelim ki oldun, söyle bana nasıl ödemeyeceksin?

Sanki bir devlete değil de ormanın yönetimine talipmişsin gibi konuşuyorsun! Geç bunları bal gibi ödersin, ödemezsen ödetirler! Bu müttehitlerin arkasında kapitalist sermayenin tefecileri var ve faizi ile ödersin de ruhun duymaz!

               Bak zaten Reis, böylesi bir durumda Uluslararası mahkemelerin olduğunu hatırlatarak dünya ve ülke hukukuna ne kadar bağlı olduğunu da söyledi!

              Ülkede demokrasinin çıtasını arşa çıkaran ve insan hakları, hukuk denince akla ilk gelen isimden bunları duyman sana hiç mi bir fikir vermiyor?

Yahu hiç mi bir durumu, görüneni tahlil etmek gibi bir algın yok?

Yani illaki Sedat Peker mi sana rüşvet ve çökmenin ne olduğunu söyleyecek!

             Bak, Kemal abim benim, İstanbul ortadan yarılıp bir kanalla iki deniz niye biri birine bağlanır biliyor musun?

Bilmiyorsun işte!

               Ne sen, ne de ben orada bir metre arazi bile alamayacağımız gibi, orayı parselleyecek rantçıların tesislerinde üç yüz liraya bir çorba, elli liraya bir çay içmek için bizde o kıç da yok!

Yani oraya boydan boya çökecekler ve onların çökeceği yerlerin derdi sana, bana düşmüş!

Yahu bir sus Allah aşkına!

              Çok mu konuşmak istiyorsun, al sana Afganistan’a asker meselesi, döviz, faiz,işsizlik, kadın cinayetleri ve dahası Peker’in yenilir, yutulmaz iddiaları!

Ama yok!

             Kemal pusuyu kurmuş ve Reisin ağzından çıkanları avlıyor ve her ne hikmetse her seferinde de kendini vuruyor!

Acemi avcı işte!

***************

TEKÇİ ANLAYIŞ

 

             Osmanlı son dönemlerinde can çekişirken, kokuyu alan paylaşımcı leş kargaları Anadolu topraklarına üs kurmaya başladılar.

                Üç kıtada tüm topraklarını kaybeden bir imparatorluğun önüne sürülen her şarta “ evet” demekten başka çaresi yoktu ve bunun sonucu olarak Mustafa Kemal’in yeni bir devlet kurması için başta İngilizler olmak üzere, Osmanlı’dan alacaklı olan diğer emperyalistler, bu borçların ödenmesi taahhüdü karşılığında kurulan yeni hükümete yardımcı da oldular!

                  Üstelik biz Çanakkale savaşında yenilmiştik ve bu yenilgiyi ittifak olduğumuz ülkelerle beraber yaşamıştık! Tabi resmî tarihlerin kendine ait derin yalanları vardır ve bize buradan yedi düveli yendiğimiz masalları anlatıldı ve biz de bu masallar üzerinden kendimizi dünyanın en üstün ırkı ve en zeki toplumu olarak görüp bu günlere geldik!

Bunun temelinde yatan tek neden, hiçbir şeye tahammülü olmayan tekçi anlayıştır!

                Bu anlayışa Enver paşanın Turancı, faşist anlayışını da eklediğinizde yüz yıl öncesinden bu güne hiç bir şeyin değişmediğini ve suya direnen kaya gibi üzerimizden ne kadar sel, su akarsa aksın, umurumuzda olmadığını ve olduğumuz yerde taş gibi kaldığımız gerçeğidir!

                Hiç bir dünya gerçeği ile alakamız yok ve bize öğretilen ezberlerden öteye, kendimize ait bir gerçeğimiz de yok!

            Yalan söylemek, saptırmak ve gerçeklere kara çalmak gibi bir hastalığımız var ki travma boyutundadır!

            Bu travmanın temelinde yatan gerçek, kafatasçı anlayıştır ve Türkiye’nin şu an çektiği tüm sancıların esas sebebidir!

             Bu anlayış, şu an karşımıza can çekişen bir ekonominin içler acısı halini biliyor ve bunu çözemeyince bırakıp gitmek yerine, toplumsal gerginlikle bunu unutturmaya çalışıyor!

              Sert ve tehlikeli ırkçı söylemler, giderek ülkede bir psikolojik ayrıştırmaya doğru yol alıyor ve bunun neden bu şekilde gerildiğine bakıldığında karşınıza birçok yanıt çıkar!

Bu yanıtların en doğru olanı, birilerinin siyaseti hırs ve intikam mercii olarak görmesidir!

               Bu açık ve nettir! Hukuka ve kurumlara talimat vererek devlet çarkını işletemezsiniz ve o çarkı yetkili kurumların elinden aldığınız zaman, alışık olmadığınız bir işte çarkı ters çevirmeniz kaçınılmazdır ve bütün dişliler dökülüp avucunuza düşer!

              Maalesef şu an çarkı eline alanlar, hızla ters yöne çeviriyorlar ve isyan eden dişlilerin sesi kulaklarına hoş geliyor!

             Ters giden çarkı derhal durdurup ehline vermek ve müdahale etmeden döngüsüne bırakmak, bu ülkenin sayısız yararınadır!

                Yoksa ne bağımsızlık hikâyeleri, ne de üstün ırk masalları tefecileri tatmin eder ve zaten umurlarında da değil.

              Çünkü onlar ırk falan biriktirmezler! Onlar her ırkın kanını emer, keselerini doldurmaya bakarlar!

Evet!

              Şu an HDP kapatılmış, kapatılmamış hiç umurlarında değil, onların gözünde buradan ne kadar para keselerine düşer o önemli!

                  Bu aralar günü birlik düşüyor ve bu bizi kesmiyor; tüm çabamız o keseyi bir anda doldurmak!

                  Onun için de ruhuna Fatiha okuduğumuz demokrasinin iyice ölüp ölmediğine bakmamız gerekiyor ve yerde yatan meftunun ağzına ve burnuna ayna tutarak emin olmamız gerekiyor!

Ben, emin olun diyorum!

Öldürdünüz, artık nefes almıyor!

*******************

ON YIL OLMUŞ

 

             Suriye’yi kafaya takmışlardı. Bunun için dünyanın en vahşi örgütü İŞİD denilen canavarı yaratmışlardı! Öyle bir canavardı ki mekanik robot gibi hareket ediyordu! Duygu yok, düşünce yok, ahlak yok ve insandan başka her şeye benzeyen bir yaratıklar topluluğu!

               Çünkü orta doğu coğrafyasında İsrail’e karşı kim diklendiyse ipi çekildi! Son kale İran ve Suriye idi!

             O Suriye ki kendi halinde bir devlet ve iç gelirleri ile geçinip giden orta halli bir halk topluluğuydu!

              Bu ülkeyi yağmalama planları devreye girdiğinde bunun faturasının bize ağır olacağını ve uzak durmamız gereken bir mesele olduğunu yazmış, hatta o günkü hükümet beyanlarına baktığınızda “ bunlar bizi belaya atacak” diye de not düşmüştüm!

             Çünkü orta da BOP diye bir proje vardı ve biz kendimizi o projenin başı ve Başkanı olarak görüyorduk!

            Bunun hiç bir zaman olmayacağını, olamayacağını yerdeki karınca dahi biliyordu ama koca devleti yöneten akıl bilmiyordu!

Sonra çok heveslendiğimiz bataklığa aceleden çizmesiz daldık!

Gerçekten “ yedi düvelle savaş” denecekse akla Esad gelmeliydi!

            Tehlikeyi ve yangını teninde his etti ve bu güne kadar da bu felaketten kendisini ve ülkesini kurtarmayı da başardı!

             İçindeki dinci, Selefi ne kadar örgüt ve yandaşı varsa hepsini bizim kapıya gönderdi ve biz birden Suriyeli mültecilerle kanka olduk, artık onları besleyip büyütmek gibi bir rolümüz vardı!

Sonra onlara vatandaşlık verdik, on yılda bir çocukla gelen ailelerin şimdi sekiz, dokuz çocukları var ve artık çarşıda, pazarda, yol boylarında onlardan başkası yok!

                  Üstelik Arapça da konuşuyorlar ve biz Arapça hayranı bir milletiz, ya Allah korusun Kürtçe konuşsalardı ne olacaktı?

                İşte böylesine kutsal bir dille gelip bize sığınmışlardı ve nedense sokaklar Suriyeli dolarken, vatandaşın cebi ciddi anlamda boşalıyordu!

                Bu durumu fırsata çevirmek için ha bire Avrupa ve dünyaya tehditler savurduk “ ya para verin, ya da kapıları açar, bu mültecileri size göndeririz” diye!

             Suriyeliler sokaklarımızda dilenirken, biz de avuç açmış, gelişmiş ülkelerin kapılarında dileniyorduk!

              Ara sıra avucumuza üç kuruş sıkıştırıp bizi susturdular ve bundan sonra o da para etmeyecek, çünkü gelenleri vatandaş yaptık, cebine kimlik, eline de bedava maaş kartı verdik!

             Tüm bunların toplamında çaresiz bir boşluktayız ve ülke adeta yağma Hasan’ın böreği misali dört tarafından çekiştirilerek yağmalanıyor!

       Döviz, faiz, cari açık, enflasyon ve işsizlik... hangisini sayarsan say, içinden çıkamıyorsun!

Diğer taraftan on bir yerden, beş yerden maaş bağlanan bu ülkenin yüksek imtiyazlıları var!

Yahu, hangi devlette, hangi adalette böyle bir yağma şekli var söyler misiniz?

Ah benim gariban ve anında yalana, talana inanan insanım!

Bak, seni yine ne güzel kandırıyorlar!

            Peker’i susturamayınca ve dönen devasa çökme, ve yağmalama işlerini ört bas etmenin yolunu hemen buldular!

              Derhal HDP yi gündeme getirdiler ve sen çıkmış oyunu görmeden onlarla birlikte ha bire küfür edip duruyorsun!

             Kusura bakma bunları yapınca da kapıya gelen elektrik, su faturasına öyle gözlerin büyüyüp yerinde fırlayacak gibi bakmayacaksın. Bu ettiğin küfürlerin sana gelen faturasıdır ve sana düşen susup ödemendir!

Şimdi anladın mı on yılda başımıza nelerin geldiğini benim aziz vatandaşım!

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.