ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

 

Beş yıldır olağanüstü hal koşullarının en ağır yansımaları ile yaşıyoruz!

            Ülke nüfusunun hatırı sayılır bir kesiminin uğradığı haksızlık ve hukuksuzlukları burada anlatsak kitaplara sığmaz!

            Ekonomiden tutun, insan hakları ihlallerine kadar aklınıza ne kadar olumsuzluk gelirse hepsi bu “ olağanüstü hal” denilen hukuk ve insan tanımazlığın sonucudur!

             Bugünlere gelene kadar neler yaşandığını hepimiz biliriz de asıl olan Erdoğana kimlerin sınırsız bir alan yaratmaya çalıştığı ve o alanda koşturulan at tozu dumana katıp her önüne geleni tepeleyince akılları başlarına geldi ve şimdi çıkmış “ yanıldık, yenildik” diyorlar!

Bunu diyenler “ yetmez ama evetçi” takımıdır!

           Bu satırın yazarı o zaman da “ aman ha, etmeyin, tutmayın” diye yırtınarak yazdı ama kim takar, ünlü biri değildi ki sözü para etsin!

           Ama bu ülkede bir şekilde ünlendirilen ve içi boş bir tenekeden öte ses çıkarmayan yüzlercesinin sözü muteber sayıldı ve ardına taktıkları büyük kitlelere de idam fermanlarını imzalattılar!

Şimdi çıkmış yeni hikâyeler okuyorlar!

          Bu ülkenin can damarlarına sızan dinci  bir yapıyı kırk yık besleyen siyasi akıl ve kişilerden hiç biri bunun hesabını vermedi ve dahası kimse hesap soramıyor! Erdoğan da “ yanıldık, bizi kandırdılar” dedi ve kendine göre “ bundan sonra” diyerek bir tarih koydu ve her devri iyi idare eden bu zihniyet koro halinde “ kandırıldık” diyerek tek kalemde bütün suçlardan sıyırdı!

Geriye kim kaldı?

Çaycı, çorbacı!

” Gel bakalım” diyerek hepsini işinden, dahası olmadı cezaevlerine attılar!

Sonra müslüman ülkeyiz ya; tarikatsiz, cemaatsizlik bize yakışır mı?

Aslında Fetullah gitmedi, sadece kılık değiştirdi!

           Eskiden sümüğünü çekerek acıları oynayıp malı götürüyordu, şimdi gülerek ve göbek atarak götürüyor!

Kafası kumda olanlar; haberiniz yok ve hiç bir şeyi görme şansınız da yok; akıl zaten yok!

O zaman ben söyleyeyim, ateş kıçınıza yaklaştı haberiniz olsun!

Sonra çıkıp “ yanıldık” bilmem ne gibi saçmalıklarla kafamızı ütülemeyin!!

********************

BU İKLİMİN SİYASETÇİSİ BU KADAR OLUR

 

Yaratılan algıya baş kaldırıp rest çekmek yüreklilerin işidir!

Zaten dünya böyle değişmiştir ve dünyayı korkaklar değil cesarettiler değiştirmiştir!

           İl Eş Başkanı olduğum dönemde Malatya Valisi ile kimi zaman ilin sorunları, ya da o dönem girilecek seçimden dolayı valilikte yapılan değerlendirmelere katılırdık. Görüşmeler gayet nazik ve sorumluluk gereği olumlu bir havada geçerdi.

             Ne zaman ki siyasi iktidar bir HDP paranoyası başlattı, işte o andan itibaren her şey mecrasından koptu ve artık Valilikle görüşme taleplerimiz karşılık bulmadı, ya da iyi bir atmosferde geçmedi!

           Sonra Valinin tayini büyük bir ile çıktı. Gitmeden önce HDP hariç, tüm siyasi partileri ziyaret ederek vedalaştı!

Bunu anlarım, atanmış biridir ve sonuçta hükümetin emirleriyle hareket ediyor!

Peki CHP nin Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böceke ne demeli?

              Yaşadığı pandemi sürecinden sonra tüm siyasi partileri ve kendisini desteklemeyenler dahil hepsini ziyaret ediyor ama kendisine o makamı kazandıran HDP ye uğramıyor!

            İnsan bu kadar yüreksiz ve vefasız olur! İşte bu ve benzerleri maalesef ülke kaderinde kilit rol oynuyorlar!

Korkak!

Aciz ve de vefasız!

              Bunlarla hiç bir şeyi değiştirme şansınız yoktur ve neden bunlara mecbursunuz onu da anlamış değilim!

              Onca haksızlığa, hukuksuzluğa ve an be an canına okunmuşluğa dik durup direneceksin ve sonra gidip ne kadar korkak varsa oy vereceksin ve hatta kimini de vekil yapacaksın!

Kusura bakmayın ideolojisi olan partiler dengeler üzerinden politika üretmezler ve bu siyasi literatüre terstir! Ancak kendi ideolojileri üzerinden planlama yapmalıdırlar! Birinden kurtulacağım diye daha beterine yanaşmanın anlamı nedir?

                Kendine ait plan ve programın var ve onu doğru anlatarak halkı kazanırsan hiç kimseye gerek yok! Bırak bildiğin yolda yürüsünler ve seni mecburi emir eri olarak görenlere de mecbur olmadığını âmâsız, fakatsız net şekilde göstermelisin!

Size uzak ara durmaya çalışan CHP ve kazandırdığınız başkanların sayesinde ömrü uzayan Kılıçdaroğlunun Muhittin Böcek’in bu densizliğinden haberi yok mu sanıyorsunuz?

Vardır, bal gibi de vardır!

Beyefendi böyle davranarak cesaretsizler korosuna katılmayı marifet sayıyor!

            Meclis’te dokunulmazlıkların kaldırılmasına inçe bir ayarla bilerek sebep olan bu adama HDP gidip seçim desteği verdi!

Oysa bu yaptığının karşılığı had olarak bildirilmeliydi ve asla destek verilmemeliydi!

              Çünkü bunlar aynı felsefeden ve aynı tekçilikten geliyorlar! Tarihte sayısız örneklerle karşımıza çıktılar ve hala öyleler!

              Çünkü bunlar cesaretsizliği marifet saymışlar ve bu parti Denizlerin idamına bir kısım vekili ile el kaldırmış, bir kısmı da çekimser kalmıştır!

Şimdi sorsan hepsi devrimci ve hepsi işçi, köylü için yürüyor!

Tey, mala mıne!

***************

DESTAN

 

              Eskiden şehrin meydanlarında ve sokaklarında destan okuyanlar vardı. Bunlar, genelde sesi gür ve yanık olanlardı. Doğru, ya da yanlış bir konu bulunur matbaada kağıtlara basılırdı ve bunlar sokaklarda, meydanlarda, satılırdı!

             Evimiz köydeydi ve babam, şehre gidenlere gazetesini ısmarlarken, bir de “ destan getirin” derdi!

             Destan gelirdi ve köyde az sayıda okur yazar vardı! Babam destanı başına toplanan köy halkına okurdu! Sonrası göz yaşı ve destanın konusuna günlerce çekilen acıyla bir daha ki destana kadar devam ederdi!

             Daha sonraları teyp icad olunca, bu destanlar omuzda taşınan kaset çalarlarla okundu ki matbaadan çıkar, çıkmaz anında tükeniyordu!

             Kârlı bir işti. En çok da kaynanasını öldüren zalim gelin destanı ve benzerleri rağbet görürdü!

Dün, bir destanın yıl dönümüydü ve bana göre en doğru olanı sela okumaktı! Evet, bu ülkenin salası okundu ve siz hala bilmem nelerin peşindesiniz?

Bu destanda mağdur edilen binlerce emekçi, işçi, öğretmen var!

               Onların çoğu evine ekmek götürmek için ya yumurta satıyor, ya da kayısı, bal ve bilmem daha neler... Çünkü onlar onurluydular ve bir şekilde ekmeklerinin peşinden koşuyorlar. Diğer taraftan bu işin asıl destan yazan siyasilerinden hiç biri karakol kapısından dahi geçmedi!

                 İşte biz şimdi o destanı dinliyoruz ve ülke hala olağanüstü hal koşulları ile yönetiliyor! Üstelik dünyanın sayılı hapishanelerinden biri haline getirilmişiz! Suçlu, suçsuz hiç fark etmiyor. Yeter ki kendilerinden olmasın gideceği yer, içeceği su bellidir ve yetmezmiş gibi bir de üstüne sela!

Sese kulak kabartan yaşlı teyze sordu “ evladım biri mi öldü?”

Teyze işte!

Ne bilsin biri değil, bunun toplu bir sela olduğunu?

Şimdi böyle okunuyor ülkemin destanı!

************

ARICILIK VE SORUNLARI

 

            Türkiye’nin en başı boş ve sahipsiz sektöründen bahsediyoruz! Oysa dünya bal üretiminde hatırı sayılı bir konumdayız. Mevcut kovan sayısı ve coğrafi özelliklerden dolayı sayısız avantajlar olmasına rağmen istenilen verim alınamamakta ve nerdeyse bütün arıcılar bankalara ve şahıslara borçludur!

           Bu borçların ödeme tarihini çok iyi bilen fırsatçılar, arıcının elindeki balı yok fiyata alıp piyasaya faiş fiyatlarla sürmektedirler! Kaldı ki alınan bu ballar ham şekilde sofralarınıza gönderilmiyor! Isıl işlem ve çeşitli karışımlarla daha çok kâr hırsı vatandaşın hem sağlığını, hem de ekonomisini vurmaktadır!

İşin bir tarafı daha var ki asıl sorun o!

             Sahte ve yapay tatlandırıcılar ucuz fiyata bal diye piyasaya sürülmektedir! Bunlara katılan aromalardan gerçeği ile sahtesini ancak uzman kişiler ayırt edebiliyor!

Hal böyle olunca bu ülke insanı bir şekilde doğal ve Anadolu yaylalarının yüksek kalitedeki ballarına bir türlü ulaşamıyor!

                Dürüst arıcılar ürettikleri balları ham şekilde pazarlama da ciddi sıkıntılar yaşıyor. Çünkü ham ve doğal bal, belli bir süre sonra krema haline gelebiliyor ve bu konuda bilinçli olmayan vatandaşlar tarafından “ şekerli bal” denilerek ya alınmıyor, ya da alanlar böylesi bir durumda o kaliteli ballarını çöpe atıyor!

            Bir ülke düşünün yetkili bakanlığı halkını bu konuda bilinçlendirmiyor! Vatandaşı geçtik, çok okumuş, hatta profesör ünvanlı kişiler bile bal konusunda deneyimsiz ve de bilgisizler.

             Şurada tüm vatandaşlara bir önerim var; değerli olan bu besine para vereceklerse önce arıcılarına güvensinler ve sonra da noter huzurunda karma numunesi alınıp tahlil edilen balları alsınlar!

             Balda promil değerinin yüksekliği kaliteyi gösterir ve gıda kodeksi de balın promil değerinin üç yüz olması gerekiyor ve bu değer binli rakamlara yaklaştıkça kaliteli ve birinci sınıf ballar yemiş olursunuz!

Bu işe yıllarını veren biri olarak söylüyorum!

Türkiye arıcılığını “ Arı yetiştiricileri birlikleri” bitirdi!

Sözde kurulduğunda tek işi arı ırklarını ıslah etmek ve Türkiye arıcılığını geliştirmekti!

                Dürüst çalışanları tenzih ederek söyleyeyim ki bir çoğu bu birlikleri ticari kuruluşlar haline getirdiler ve arıcıya kovan plakası satmaktan başka hiç bir işlevleri de kalmadı!

               Ana arı üretimi rast gele ve denetimsiz yapıldığı için şu an kimse hangi arı ırkıyla çalıştığını bilmiyor!

İşte bu karmaşa da yerli “ Anadolu ırkı” arı yok oldu!

Bu ülkenin bal verimi çok yüksek bir “ Giresun kafkası” vardı; hani  nerede?

             Şimdi ırkları korumak için hangi alanda izole çalışmaları var ve bunun ne kadarı gerçek onu da bilmiyoruz!

Evet!

           Türkiye arıcılığı çok ama çok ciddi sorunlar yaşıyor ve yeni bir proğram ve yeni bir arıcılık yasası gerekiyor!

Bunu yaparken arıcılarla yapmalısınız ve masa başında kimi dayatmalarla değil!

Anadolu’nun her yeri neden ballı bitkilerle donatılmıyor ve neden hala gevenler yakılıyor!

               Bal için büyük bir kaynak olan “ Geven” bitkisinin korunması konusunda neden muhtarlıklar ve halk bilinçlendirilmiyor?

Söylenecek çok ama çok şey var ve buraya sığdırmak mümkün değil!

Şimdi iki birlik Başkanı kapışmış ve birbirlerine çeşitli ithamlarla meydan okuyorlar!

             Biz, haklının ve arıcının emeğini koruyandan ve aynı zamanda insanlara sağlıklı bal ulaştırmanın yollarını açacak olandan yanayız.

Gerisi mahalle kavgası ve üç gün sonra biter!

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.