ALTIN
 2.498,71
DOLAR
 32,5315
STERLİN
40,6457
EURO
 34,6836

 

 

Osmanlı padişahların çoğu, kendi kardeşlerini ve yakın akrabalarını katletmekle tahta geçtiler.

          Ayasofya kilisesinde, Osmanlı padişahların katlettikleri soylarının mezarların anısına namaz kılmanın sevap olduğu, dinin bir gereği olduğu anlayışıdır.

           Mesela, 3. Murat 1595’de öldü. Ayasofya Camisi avlusundaki türbede 54 kişi yatmaktadır. Bunlardan 20’si oğlu, 23’ü kızıdır. Türbede yatan oğulların yaşı küçüktür, hatta altı aylık olanları bile vardır ama hepsinin ölüm tarihi 1595’ti.

           III. Murat öldükten sonra oğlu III. Mehmet tahta çıktı ve ilk işi de kardeşlerinin hepsini boğdurmak oldu.

          Babasının tabutu saraydan çıkarken gerisinden 39 tabut daha geliyordu. III. Mehmet, 19 erkek kardeşini ve 20 kız kardeşini öldürtmüştü!

            Bununla yetinmemiş babasının gebe eşlerini öldürtmüş ve ergenlik çağındaki iki kardeşinden gebe kalmış yedi cariyeyi denize attırmıştı.

Genç şehzadelerden biri:

"Beni kestanelerimi yedikten sonra boğun" diye yalvarıyordu!

               Evliya Çelebi, “Bir şehzadenin daha emzirilirken annesinin kucağından sökülüp alındığını boğulduğunda emdiği sütün burnundan geldiğini” yazar.

          Saraydan tabutlar çıktığında Evliya Çelebi'nin naklettiğine göre "İstanbul halkının feryatlarını gökteki melekler duymuştu".

III. Mehmet sadece bununla yetinmemiş 16 yaşındaki oğlunu da öldürtmüştür!

             III. Mehmet öldüğünde, I. Ahmet tahta oturdu. III. Mehmet'in cenazesi Ayasofya'ya götürüldü. Cenaze namazı kılınacaktı. Ama genç padişah gelmemişti! "Taht sahibi olmak için 39 kardeşi öldüren adam babam da olsa katildir. Ben katil bir adamın cenazesini kılmam! Varın siz kılın!" diyerek daveti reddetti.

Ayasofya da kılıçla mihvere çıkan, vaaz veren ve  namaz kılanlar, kendilerin geçmiş ecdatların yüce anılarını tazeleyip ve paylaşmaktır.

Şalvarı şal tak Osmanlı,

Eğeri kal tak Osmanlı,

Ne ekmede, nede biçmede,

Yemeye geldi mi, ortak Osmanlı.

****************

PEYGAMBERLER DİYARI URFA

 

           Şanlı denilen Urfa'ya, Şanlı Urfa Peygamberler Şehri olarak anılır. Urfa' da ki "Balıklı Göl" Urfa'nın önemli Peygamberin simgesi olarak bilinir. Müslüman inancında, Mekke, Medine ve Kudüs'ten sonra dördüncü inanç merkezi olarak bilinmektedir.

           Urfa'ya gelen Peygamberlerin hepsi de, çoban gelmişler ve çoban mesleklerini elden bırakmadan çoban gitmişler. Hiç birisinin de, dinden başka Urfa’ya bir katkıları veya gelişmesine yönelik olmadığında, yerinden ve eski halinden pek farklı bir gelişme olmamış.

             Elyas, Sauhy Musa, İbrahim, Yunus, Lut, Eyüp, Suayip ve İsa Hazretleri ve Âdem Peygamberin dahi gelip yerleştikleri veya yaşadıkları şehir olarak bilinir. İbrahim Peygamberin doğduğu ve ateşe atıldığı yer Urfa olduğu bilinmektedir.

               Efsaneye göre, Urfa'daki Balıklı Göl, İbrahim Peygamberden günümüze kadar süregelen kutsal bir önemini kaybetmiş değildir. Urfa'ya gelen tüm Peygamberlerin asıl meslekleri olan çobanlık; yetiştirdiği koyunları; sevk ve idare etmeyi, düşünce ve merhamet anlayışının ufkunu geliştiren bir meslektir.

               Dolayısıyla Urfa'ya gelen bunca Peygamberlerin Urfa'nın ekonomik ve sosyal gelişmesine bir katkıları olmadıysa, başka birilerin mi Urfa'ya bir katkısı olacakmış gibi beklemeyin. Bunca gelen Peygambere rağmen, bu zamana kadar nasıl kaldıysanız, aynen öyle kalmaya devam edin.

           Çünkü.,Peygamberlerin kıymetini bilmediniz, yaktınız, yedi Peygamberi katlettiniz, kabullenip ve sahip çıkılmadığında ileri gelen ilahi cezalandırmanın bir sonucu  olabilir diye düşünmek gerekiyor.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.