ALTIN
 2.510,03
DOLAR
 32,5947
STERLİN
40,4574
EURO
 34,8297

 

 

             12 İmam soyundan gelen dedeler, Ehlibeyt İslam öğretisinin zahiri ve batini manalarını farklı coğrafyalara taşıyarak anlatmışlardır. Ocak sistemiyle geniş bir coğrafyada irşadı faaliyetleri yürüten mürşidiler/pirler, İmam Cafer-i Sadık buyrukları içtihat ince yol erkânlarını sürdürmekteler.

             Ocak sistemi etrafında farklı ırklardan ve dillerden insanlar, mürşitlerinin irşadı anlatımlarından etkilenerek talip yapısını oluşturmuşlardır. Bir ocak aile etrafında oluşan bu sistemle günümüze değin Ehlibeyt’in öğrettiği İslam anlayışıyla kişiyi insan-ı kâmil mertebesine taşımak hedeflenmiştir.

              Nefsini arındırmış ve karşılıklı rızaya dayalı toplumsal huzurun sağlanarak, zahiri âlemde “cennet” olgusunu Kur’an hükmünce talipler arasında yaşatmayı hedeflemiştir.  Alevi inanç önderleri, talipler arasında bu hedefi sağlayabilmek içinde cem erkânlarında talipler arasında sorgu-sualde bulunarak, bütün cemaatle beraber ortak karar verileceği dar meydanını uygulamıştır. Toplumsal barışı/huzuru sağlayabilmek için bu gereklidir.

          Toplum arasında bir pir/mürşidin görevleri elbette sadece husumetleri gidermek ve haklının hakkını talep etmekle sınırlı değil, yaptığı irşadi muhabbetiyle de toplumu aydınlatarak kişisel ve toplumsal bilincin de gelişmesinde önemli rol yüklenmiştir.

             Taliplerin manevi babası, tabibi, hakimi, rehberi ve öncüsü olmuştur. Yakın bir tarihe değin inançsal misyonunu toplumsal bilinçle yürüterek icra etmiş ve bedeller vermiştir. Daima lanet yezitlerin hedefinde olmuştur. Dışarıdan olduğu gibi içimizden de çıkan hainlerin hedefinde olmuş ve ciddi saldırılara maruz kalmıştır.

Tarihimiz de, işkence ve idam gibi nice örnekler vardır.

              Günümüzde de dedeler yine hedef tahtasındadır. Ocak sistemi ve dedelik üzerinden Sünni tartışmalar yaratılarak veyahut “çağdışı” olduğu üzerinden algı yaratılarak bir inanç toplumu olan Alevilerin bilincine saldırılmaktadır.

            Burada ki asıl hedef elbette inançsal kaynağı yok ederek yeni din yaratma projesidir. Bu sebeple de, ocak sistemi ve dedeler hedef seçilmiştir. Alevi inanç önderleri itibarsızlaştırılarak, Alevi bilinci pasifleştirilmektedir.

               1960’lar öncesi ağırlıklı olarak Ortodoks İslam ekollerince yapılan söylemler, bu tarihten sonraları “sosyalist devrimci” çevrelerin “çağdışı olma” veyahut “sömürücü” gibi iddialarına dönüşerek dedelere karşı hareket olarak Alevi toplumuna enjekte edilmiştir.

             Çoğumuz yâ o günlere şahit olmuş veyahut büyüklerinden saç sakalı kesilen, dövülen, hakaret iftiraya maruz kalan ve de tehdit edilen dede ve taliplerin uğradığı şiddeti duymuştur. 1990’lara kadar, inanca “din afyondur” zihniyetiyle bakan çevre, ne hikmettir 90’lı yıllardan sonra Alevi kimliğini hatırlayarak içimize sızmış ve inancı dejenere ederek farklı aktörlerin bön çıkarları doğrultusunda yönlendirmekteler.

                “Alisiz ve İslamsız” Alevilik söylemleri 2000’li yıllardan sonra hız kazanarak daha da üst seviye taşınmıştır. Bunun birçok farklı faktörleri ve etkenleri var. Şüphesiz bazı dini grupların olduğu gibi, devletlerin de “böl, parçala, yönet” taktikleri ve bazılarının siyasi çıkarları ve de işin içinde maddi çıkarların olduğunu bilmemiz de fayda var.

               Dedeler(Pir ve Mürşid), yol bilincini taşıyan ana unsur hizmetlileri olarak, tam da bu  sözde yeni “Alevi siyasi önderleri” tarafından tehdit olarak algılanıyorlar. Bunun ana sebebi ise inançsal yapıyı gelenekten gelenlerin güçlü temsilcileri olarak inanç mirasını taşımakta önemli rol oynamaktalar.

                 Dedeler, Alevilerin talepleri konusunda bilinçli ve kasıtlı olarak saf dışına itilmektedir.  Ayrıcalık istiyorlarmış gibi ithamlara maruz bırakılarak, bu toplumun içindeki konumu ve önemi bertaraf edilmektedir.

              Dejenere/asimile çabaları elbette salt lafla olmadığı gibi ve arka planda çok ciddi sıkıntı veren çalışmaların ürünü olduğu her gün daha da belirmektedir. Bu girişimler sadece bir kaç “reformcu” kişilerin isteği değil, Aleviliği özünden kopararak yeni din yaratma projesi için çok yüklü finansal desteğin de sağlandığını yeni yeni öğreniyoruz.

              Yeni din derken, burada bir parantez açalım, ateizme kılıf aranıyor desek yeridir. Hem inançsız olduğunu söyleyen, hem pagan olduğunu iddia eden paradoks bir kafa yapısı olan güruh var. Paganizm, dinsizlik değildir, aksine birçok kültü ve şekli olan çok tanrılı inanç yapısıdır. Ateizm ise tam aksine, inancı ve Tanrı varlığını kabul etmez.

             Toplum huzurunda “kahraman vari” söylemlerle kendini sevdiren bu güruh, önder/lider kimliğine bürünürken, üstlendikleri asimile misyonunu da ilmek ilmek işlemekteler.

İşte tam da bu kesim, geleneği ve inancın hakikatini dile getiren dede ve talipleri hedef göstererek asimilasyoncu ve gerici olarak ajanlıkla suçlamaktalar.

                  Utanmadan, arlanmadan “Alevi” adı altında kurdukları web siteleri ve sosyal medya hesaplarında, hedef göstererek kendilerini ise “öz” savunucuları olarak lanse etmekteler. Özellikle, Ehlibeyt ve İslam yorumu olan dedeleri itibarsızlaştırma için yapılan bu bağnaz eylemlerle lanet Yezit ’ler den bir farklarının olmadıklarını da göstermiş oluyorlar.

Ocak ailelerinin soy kökeni belgeleyen şecereleri inkâr eder ekte bilimsellikten dem vurmaya çalışıyorlar. Şecerelerin yalnız Osmanlı döneminde verildiğini zannetmek, ancak tarih bilmeyen cahillerin işidir.

               Şecereler, Osmanlı’nın kuruluşundan önce de Selçuklu, Abbasi, Emevi ve Hz. Muhammed Mustafa’dan öncede tutulan soy belgeleridir. Günümüzde, Yahudi ailelerin ellerinde bulunan şecerelerde Hz. Muhammed ve Yahudilerin akrabalığını belgeleyen yazmaların mevcut olduğu biliniyor.

               Anadolu’ya getirilen şecereler de ise 11. asıra ait olan kayıtlar mevcuttur. Seyyid Bilal(Becirman/Vergiden Muaf Tutulanlar), Ağu içen veyahut Baba Mansur ve diğer ocakların kayıtları bu sözde bilim sever arkadaşların iddialarını çürütmektedir. Ama siz tarihten hangi belgeyi gösterirseniz gösterin, bu tayfanın reddi peşindir.

            “Baş belası” olarak tanımladıkları ocak dedelerinin kendileri için ciddi sıkıntı olduğunu artık gizli kapılar ardından değil de toplum huzurunda açıkça ifade etmekteler. Katıldığımız canlı sohbet odalarında, gerek Avrupa ve gerek Türkiye menşeli Alevi STK’ lar ının mensupları, açık bir dille Alevi Ocaklarının şecerelerini alaycı bir üslupla inkâr ederek, ocak dedelerinin “büyük sıkıntı” olduğunu ve Alevi örgütlenmelerinden yavaş yavaş temizleneceklerini ifade etmişlerdir.

            Ocak dedeleri ve taliplerine büyük bir görev düşmektedir. Dedeler ve talipler olarak, inanç mirasına ve geleneğine sarılarak geleceğe taşımalıyız.

           Hak Muhammed Ali, yar ve yardımcımız, 12 İmam rehberimiz, Erenler himmet eyleyenlerimiz olsun.

Aşk ile/26.02.2022

Ali Yenialtun

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.