ALTIN
 2.510,03
DOLAR
 32,5947
STERLİN
40,4574
EURO
 34,8297

 

 

              Ülke sıralı zamlara teslim olmuş ve gidişat deliler dahil herkesi tedirgin ediyor ama bizimki güle oynaya bize masal anlatıyor!

            Çıkmış, ekonomide güya gelecek olan güzel günleri anlatıyor ve biz bu hikayeye kanıp ağzımıza kürdanı götürdüğümüz an da, ete yüzde kırk sekiz zam geldi ve bizim ki buna ilk tepki olarak “ bayrak inmez, ezan susmaz” diyerek, gemiyi hangi limanda güvenle tutacağının kurnazlığını bir kez daha bize gösterdi! Üstelik gemi tam takır ama olsun; bayrak işte!

          Tabi bunun karşılığı güzelim memleket insanında “ yeter ki vatan gitmesin, aç kalsak da olur!”

Oldum olası “ vatan gidiyor “ diye kapı nöbeti tutarım, yaş atmış ve bu güne kadar ne giden oldu, ne de gelen!

Vatan, derin uykuda ve uyanmaya da hiç niyeti yok!

Siz hiç uyuyan insanın yürüdüğünü gördünüz mü?

Tabi uyur, gezerler hariç! Zaten onlarda kendinde değillerdir!

           Birde iç işlerinden sorumlu bakanımız şu türbanlı kadın polisin, türbanlı kadın protestocuya hınçla, hışımla cop sallamasını değerlendirdi!

          Değerlendirmede bu grubun ne kadar fesat olduğunu anlatıp durdu ve imdadına yetişen Bahçeli “ soyadı gibi Soylu olan bakanımızı tebrik ederim” diyerek gördüğü bu polis manzarasından son derece memnun olduğunu açık ve net beyan etti!

Şimdi savcılar düşünsün; bakalım hangi cesaretle bu polisleri yargılayacaklar!

        Bakan, “ soy adı gibi soylu, protestocu grup nifak ve şer odağı” olunca bir kaç copun lafı mı olur ve birkaç gün sonra Devlet bey tarafından muhataplarına “ ellerin dert görmesin, copun kadim olsun” plaketi verilirse hiç şaşmayın, çünkü bizde asıl sürpriz, olağan şeylerdir!

            Bir tarım ülkesi düşünün; taş eksen bire bin verecek bir toprak zenginliğine sahip ve alabildiğine ovalar..!

            Muhatabına soruyorsun, “ bu kadar bereketin içinde ben neden açlığa mahkûm um” diye?

Adam seni göğsünden itiyor ve sesi çıktığınca bağırıyor; “vatan bölünmez, bayrak inmez!”

Sonra dinleyiciler seni taşa tutuyor ve linçten kurtulduysan şanslısın!

Tıpkı haklarını savunmak için gittiğimiz fabrikalarda işçilerin saldırılarına uğradığımız gibi!

Üstelik “ Komünistler Moskova’ya “ denilerek!

******************

DOĞRUYA KARŞI BOYNUMUZ KILDAN İNCEDİR

 

Geldiği ilk “gün gözlerimin içine bakın “demişti!

            Aynı gün bir sokak röportajı vardı ve her yaştan kadına soruyorlardı “ erkekte sizi etkileyen nedir” diye?

Geneli “ göz “ dedi ve ne alakaysa bir iki tanesi de “ poposu “ dedi!

Sonra anladım, sayın bakanın bizi gözden nasıl götüreceğini!

            Çünkü onun gözleri bambaşka ve gittikçe çukura gömülmüş ve bu durumda elmacık kemikleri dışarı fırlar, çene de sivrildikçe akıldan ayrı konuşur!

            İki gün önce kikiri gülerek yabancı yatırımcıyı ülkemize davet ediyordu ve “ ne o lan, kendi ülkenizde prangalara mahkum olmuşsunuz ve ağız tadı ile iş yapamıyorsunuz; gelin bize görün rahatlığı ve varsa bir engel, cumhurbaşkanımız evelallah dümdüz eder, bürokrasiymiş, kanunmuş o bizim işimiz değil, hadi bili bili..!” diyerek yatırımcıları kalan arpalıklara davet etti!

Helal olsun!

Doğruyu söylüyor ve vaziyet bu!

Geldiği günden beri ülkenin tüm can damarı kaynaklar satıldı ve şimdi elde hiç bir şey kalmadı!

Bir pancar ülkesinde şekerin geldiği duruma bakın!

Yüzlerce örneği var ve yazsak buraya sığmaz!

Sonra çık insanların kafasını ütüle ve “ bölecekler” diye oradan kendine siyasi alan aç!

            Senin bu “bölecekler” masalına inananlar; şimdi tüm sokakları dolduran Suriyelilerle kol kola geziyorlar ve her yerde konuşulan dil Arapça!

Geldiklerinde üç milyonlardı, şimdi Altı milyon!

            Katlayarak çoğaldıklarına göre on yıl sonra Türkler ve Kürtler sarılarak “ ah kardeşim” diye ağlayacak ama iş, işten geçmiş olacak!

          Bu ülkeyi beraber kurdular; hatta Anadolu’yu giriş Kürt’lerin hoş görüsü ile oldu ve şimdi ülkeyi o Kürt’lerle korkutuyorsun “ bölecekler”diye!

             Bölmeyecekler, böleceğim diyen de yok; ancak sana kanan milyonlar var ve günü geldiğinde bakacaklar ki bölmemişler ve ülkeyi birileri kapatmış!

Reis dün demedi mi “ Suriyeliler hiç bir yere gitmeyecek “ diye!

Umarım anlamışsınızdır!

Gitmeyecekler!

           Çünkü onlar buraya kapağı attı ve gidenler bizim gençlerimizdir, kafası çalışanlardır; çünkü geleceğe dair hiç bir umut görmüyorlar!

Bu iş böyledir, biri gider, biri gelir..!

*****************

Oh be, dünya varmış!

 

           Oh be dünya varmış Gülme krizini çok şükür atlattım ve balkona çıkıp başımıza yağan Mart karına beyaz umutlar katarak şöyle bir geniş açıyla bakayım dedim ama ne mümkün!

          Başımı çevirdiğim her yerde bir beton bina gelip gözlerimin içine girdi ve bu kadar beyazın içinde etrafın mezar taşları ile sarılı gibi!

         Tek güzellik ve umut bu yıl gökten yağan berekettir ve belki şu kara günlerimize çare olur, dağ, taş suya ve yeşile doyar!

           Zaten tek umut bu ve eski başbakanımız Binalı Bey, sorumlu olduğu aksakallılar adına “ bu sene dağa, taşa sarılın ve ne bulursanız ekin, durum ciddi gibi görünüyor” babında laflar etti!

             Şom ağızlının biri “ ne ilan ekacaağ “ gibi bir densizlikle sorunca, Binalı bey gülmemek için kendini zor tuttu! Sonra yanındakinin kulağına eğilerek bir şeyler söylemek istedi ama gülmekten söyleyemedi! Tahmin ediyorum “ şu anlamaza söyle karasabanla ekecek” diyecekti ellaam!

             Evet, aynen böyle! Geçen sene traktörle içini beş yüz liraya sürdüğümüz üzüm bağına bu yıl üç bin lira istiyorlar ve karar verdik sürmeyeceğiz; bağı da kuşlara ve tilkilere bırakıyoruz!

           Biz dünyayı sıkıntıdan kurtaracak doğal gaz rezervleri bulup, müjdelediğimiz gün dizlerime inçe bir sızı girdi! Tıpkı filmde izlediğimiz Kemal Sunal gibi; hava günlük güneşlikken romatizması tutar ve mutlaka yağmur yağardı!

             Benim dizlerde bu müjde ile gelecek faturaların sızısını anında anladı ve biz kara denizden gelecek gaz hayali ile ısınırken; beni şu mevsimde ve üstelik sivri sineğin olmadığı yerde bir sıtma tuttu; hayırdır umarım!

             Reis “ dünya bizim demokrasi seviyemize tırmanmak için yarış halinde ama asla ulaşamayacaklar “ dediği günün ertesi, demokrasiyi taçlandırmak adına eski defterleri karıştırdık ve on yıl önce ölenlerin bile kapısını çaldık ve geçmişte söyledikleri ile ilgili kim varsa mahkeme huzuruna çıkardık!

            Çünkü elimizde yeni söyleyenlerden kimse kalmadı ve defter artık geriye sarılmış durumda! Üstelik devletin uyuduğunu zan ederek pilav masasında bile işi siyasete getirenler, göreceksiniz öyle her yerde savurmayacağınızı ve şimdi sen ha “ ben hatırlamıyorum, Yahu on yıl önceydi, bak şimdi değiştim” falan hikâyelerini!

              Değişim, FETÖYE bulaşanlarla ilgilidir ve Reis zaten bir milat koydu “ öncesi ve sonrası” diye!

Diğerleri muhaliftir ve suya direnen kaya gibi hiç değişmezler!

Dün akşam karambola geldi, kim söyledi net çıkaramadım, zaten duyduğum anda ağzımdaki çayı salon boyu püskürttüm ve gülme krizinden çıkamadığım için bu buz gibi kış gününde birde başımdan aşağıya bir tas soğuk su yedim ve şimdi zatürree belirtileri zuhur etti!

Ne diyordu?

“ insan hakları noktasında dünyanın en ileri demokrasilerinden öndeyiz!”

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.