ALTIN
 2.439,70
DOLAR
 32,4504
STERLİN
40,7959
EURO
 34,8290

 

      

Aslında konumuz bankaların emeklilere vereceği promosyon.

Bankalar ne söylüyor ne veriyor diye bakılırken,

Aklı evvel birisi Diyanet İşleri Başkanlığına (DİB) soruyor,

“Banka promosyonu caiz midir” diye.

DİB Din İşleri Yüksek Kurulunun üstüne vazife ya,

Kendince yanıt veriyor, yaptığı yorumla.

Basın da alınca yanıtı hemen taşıyor manşetine,

“Diyanet’ten bankaların emekli promosyonlarıyla ilgili fetva: Caiz değil.”

Pekala, ne yapmalıymış emekli?

Uygun olan, ihtiyaç sahibi fakirlere vermeleri.

****

Sadece bu olay bile,

Türkiye Cumhuriyeti’nin ne hale getirildiğini görmek için yeterli.

Birincisi:

DİB’in görevi, yetkisi ve ne yapması gerektiği,

Anayasanın 136’ncı maddesinde ve kanunda (633) belli.

Anayasa’da der ki;

“…laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak…”

Demek ki,

Cumhuriyetin kurduğu (03.03.1924) bir kurum olan DİB,

Siyasi iktidarın yaptığı yapamadığı işlerin dışında kalacak,

Ve kanunun 1’inci maddesinde yazan,

“Din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek…” görevini yapacak.

Ne emeklinin geliri ne ekonomi ne de siyasi iktidarın geleceği,

DİB’in ne görevi ne yetkisi ne de derdi.

Hele bu konularda fetvalar vermek,

Anayasa’ya aykırı, anayasal suç işlemek demek.

İkincisi:

Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir, tanımı,

Anayasa’nın 2’nci maddesinde yazılı.

Hukuk devleti, fetvalarla değil kanunlarla yönetilir.

Devlet memurları ve iktidar bunu iyi bilmelidir.

Üçüncüsü:

Ne emeklinin ne de herhangi bir yurttaşın,

Gelirini nereye ve nasıl kullanacağına karışmak,

Makamı ve kimliği ne olursa olsun,

Hiç kimsenin ve hiçbir kurumun yetkisi de değildir hakkı da...

Fakirliği yok etmek ise,

Emeklilerin değil RTE-AKP iktidarının görevidir.

Dördüncüsü

Ortaya çıkan yaşamsal bir sorunu,

Ya da siyasi iktidarın bir uygulamasını DİB’e sormak,

Aldığı yanıtları da fetva diye yayınlamak,

Ve bu döngüye toplumu alıştırmak,

Hatta toplumsal yaşamımızı fetvalara uydurmaya çalışmak…

Bilinçli bir şekilde uygulanan bu yöntemle,

Fetvalar meşrulaştırılıyor,

Toplumun belleği buna alıştırılıyor,

Sonuçta toplumsal ve kişisel yaşamımız

Fetvalarla şekillendirilmek isteniyor.

Özellikle kurgulanan bu yolda yürümenin sonu teokrasidir,

Türkiye Cumhuriyeti fetvalarla değil kanunlarla yönetilir,

Ve kanunlarla da yönetilecektir.

Kurucu önder M. K. Atatürk’ün sözleriyle;

“Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki,

Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz” olmayacaktır da.

*****

Gelelim emeklilerin derdine.

Serbest piyasa ekonomisinde para, tüm değerlerin üstünde,

Herkes de para kazanmanın peşinde,

Paranın toplanma mekânı olan bankalar da,

Daha çok parayı toplamanın çabası içinde.

Emeklilerin maaşlarına yapılınca zamlar,

Açlık sınırının altında kalsa da maaşlar,

Bankalardan gelmeye başladı açıklamalar.

Emekli maaş hesabını kendi bankasına taşıyana,

Verilecekmiş promosyonlar.

Demek ki,

Bir emekliye bir ayın yarısı için bile yetmeyen maaş tutarı,

Bankalar için büyük bir para kaynağı.

Ancak açıklanan promosyonların hepsi birbirinden çok farklı.

********

15 emekli grubu geldiler bir araya,

Tüm Emekliler Eşgüdüm Kurulu oluşturdular aralarında,

Emekli maaşlarına verilen promosyonlar hakkında,

Pazartesi günü bir basın açıklaması yaptılar, bankalara ve kamuoyuna.

Ortalama bir hesapla 13 milyon 722 bin emeklinin hesabına,

Her ay 50 milyar TL yatırılıyor banka hesaplarına.

Yılda 600 milyar TL’yi aşan bir tutar kullanılıyor bankalarca,

Kredi kartları ve kullanılan kredileri de koyunca bu tutarın yanına,

Emeklilerin bankalar için ne kadar değerli oldukları çıkıyor ortaya.

TOBB başkanı bile söyledi,

“Bankaların tarihlerinin en büyük karını ettiklerini.”

Emekliler de diyor ki,

Bu paranın sahibi olan bizlere de bu kazançtan pay verilmeli.

Ve açıkladılar isteklerini;

Biz emekliler pazarlık yaparcasına banka banka gezmekten kurtarılmalı, promosyon süresi ve tutarı konusunda ortak bir karara ulaşılmalı,

Promosyon tutarı azami ölçülerde olmalı,

Promosyon uygulaması her yıl en az enflasyon artışı kadar düzenli olarak arttırılmalı.

*******

En düşük emekli maaşı 3500 TL oldu ama,

Bankaların verdikleri promosyonlarda,

Üç kademe emekli maaşı görülüyor hala.

Özel bankalar 3 yıl için,

 

1500 TL’nin altındaki maaşa 675 TL’den 4800 TL’ye,

1500 – 2500 TL arasındaki maaşa 850 TL’den 6000 TL’ye,

2500 TL ve üstündeki maaşa 1000 TL’den 7500 TL’ye kadar

Promosyon vereceklermiş emeklilere.

 

Kamu bankaları ise bu kademelere göre,

500, 625 ve 750 TL veriyorlar emeklilere.

*******

Gelin düşünelim bu tablonun karşısında.

Bazı özel bankalar 7500 TL promosyon verebiliyorsa,

Diğer bankalar neden bu tutarın çok altında promosyon veriyor,

Emeklinin maaş hesabına?

En düşük emekli maaşı 3500 TL olduğuna göre,

Tüm bankalar en az 7500 TL promosyon vermeli emeklilere.

Her emekli hesabı bulunan banka şubesinde aramalı hakkını,

Hakkını alamayan emekliler de,

Promosyonu hakkıyla veren bankalara taşımalı maaş hesaplarını.

*

Kamu bankaları ise bambaşka bir dünyada.

Siyasi iktidarın desteklediği şirketlere ve kişilere,

Geri ödemesi bile yapılmayan milyar liralık krediler veren bu bankaların,

Konu emekliler olunca,

Verdikleri tutarlar ortada.

Yaşamlarının 30 yıldan fazlasını,

Ülkeye ve halka hizmet etmek için veren, üreten,

13 milyon 722 bin işçi, memur, esnaf ya da çiftçi emeklisi,

Ve emeklilik hakları gasp edilen 6 milyona yakın EYT’li,

Toplamda 20 milyonu aşan emekliyi,

Göz ardı eden siyasi iktidara,

Sormak gerekiyor,

Her fırsatta enflasyona ezdirmeyeceğiz diyorsunuz ama,

Konu emekçiler, emekliler olunca,

Tutumlu davranmak mı geliyor aklınıza?

İnanıyorum ki emeklilerin bir çift sözü olacaktır,

Tabi ki seçim sandığının başında.

Emekli sendikalarının parçalanmışlığının ve sessizliğinin de payı var,

Siyasi iktidarın emekliler karşısındaki bu vurdum duymaz tavrında.

*

Emeklilerin beklentisi,

Gıda, barınma (kira, elektrik, su, ısınma vb) ve sağlık giderlerini,

Kimseye muhtaç olmadan karşılamak,

Torunları karşısında mahcup olmamak,

Hiç olmazsa 1 hafta, 10 gün tatil yapmak,

Kısacası hak ettikleri şekilde İNSANCA YAŞAMAK...

Bilinmelidir ki,

Emeklilik, yaşamdan emekli olmak demek değildir.

Hangi makamda ve çalışma yaşamının hangi kademesinde olursa olsun,

Her çalışan bir gün,

Emekli olarak yaşamını sürdürecektir.

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.