ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

Dünyanın ya da Dünya da olmazsa olmaz olan insan gibi yaşamak için sihirli üç kelime.

Türkiye de Dünyanın bir parçası olduğuna göre Türkiye’nin de olmazsa olmazları bu üç kelimenin içinin de doldurulması ve hayata geçmesidir.

Öyle zamanlar olur ki ekmeğe suya ne kadar ihtiyacımız oluyorsa demokrasiye de adalete ya da hukuka de barışa da bir o kadar ihtiyacımız oluyor.

İşte bu gün tam da hasretle ısrarla yaşamımızın kolaylaşması komşu ülkelerimizde ki kan ve barut ve onların yarattığı ceset kokularında kurtulmamız için başta ülkemizde olmak üzere her ülkede her bölgede demokrasiye hukuka ya da adalete ve özellikle de barışa çok ama çoook ihtiyacımız var

Şimdi bu üç sihirli kelimenin içini dolduracak olursak

DEMOKRASİ; Demokrasi öncelikle bir yönetim biçimidir diğer bir tarifi de halkın kendi kendini yönetme şeklidir. Bir ülkede ki vatandaşlar doğrudan ya da temsilciler vasıtasıyla yönetimlerde yer alması alabilmesi. Demokrasi toplumdaki siyasi, ekonomik, dini, kültürel, etnik, yasal eşitlik konularında öne çıkan eşit yurttaşlık anlayışıdır.

Yasal eşitlik, özgürlük ve hukukun üstünlüğü demokrasinin en önemli unsurlarıdır.

Demokrasinin olması ve uygulanması uygulanabilir olması için mutlaka bir yazılı metin olması gerekir buna da ANAYASA denilmektedir.

Türkiye de bu güne kadar 1921 - 1924 arası uygulanan ve çok kısa süren ilk anayasanın dışında sivil demokratik çağdaş eşit yurtaşlık temeline dayalı bir anayasa olmadığı yapılmadığı için bu güne kadar demokrasicilik oynanmış ancak hiç ama hiç gerçek anlamda bir demokrasi bu ülkede olmamış.

Ülkemiz halklar bazında tam bir ebru modelindedir.

O nede bu ülkede demokrasinin tam kurum ve kuralları ile uygulanması uygulatılabilmesi için bu ülkede yaşayan tüm halkların sivil toplum örgütlerinin Alevilerin Sünnilerin inanç guruplarının hepsinin birlikte siyasetçilerle birlikte oturarak önce sivil demokratik eşitlikçi bir anayasa yapılmalı.

Tekli olmayan ve herkesin kendisini bu anayasa da gördüğü vatandaşlık hakları eşit bir şekilde gözetilerek bir anayasa yapılmalı. Demokrasiye kavuşmak demokratik olmak olabilmek için bu şart.

Ancak böyle bir anayasa yapılırsa bu ülkeye yıllardır olmayan ya da parçalı bulutlu olan demokrasiyi yerleştiririz.

Demokrasinin temel ilkeleri seçme ve seçilme hakları; Bu gün bu ülkede ne seçme ne de seçilme hakkımız yoktur.

Katılımcılık ; vatandaş rahat bir şekilde istediği alana katılabilmeli çalışabilmeli

Eşitlik : Eşitlik, hakların kullanılmasında ayrım yapılmamasıdır. Demokraside eşitlik, yasalar önünde eşitliktir. Yasalar herkese aynı biçimde uygulanır; herhangi bir kişiye, aileye, zümreye ayrıcalık tanınmaz.

Özgürlük; Özgürlük, birinin , başka birine ve onun haklarına zarar vermeden istediğini yapabilmesidir. Demokrasinin olmadığı yerde özgürlük ve insan hakları, özgürlük ve insan haklarının olmadığı yerde de demokrasi olmaz.

 Çoğulculuk ; Demokraside çoğunluk ilkesi aranır. Seçimlerde Çoğunluğu elde eden parti iktidar olur. Diğer partilerde muhalefeti oluşturur. Demokraside çoğunluğun yanında azınlığında hakları korunur

Hoşgörü: Demokrasi hoşgörü rejimidir. Farklılıklar ve farklı unsurlar demokraside birbirlerine tahammül etmeyi, birbirleriyle uzlaşmayı öğrenirler.

Hukuk Devleti: Hukuk Devleti, yurttaşlarına hukuk güvenliği sağlayan, yöneticilerinde hukuka bağlı olduğu devlettir. Hukuk Devletinde Yasalar anayasaya uygundur; yargı bağımsızdır. Devletin yaptığı bütün işler yargı denetimine açıktır. Tüm vatandaşlar kanun önünde eşittir. Demokrasilerde hukukun üstünlüğü ilkesi benimsenir. İktidar hiçbir kimse ya da grubun tekelinde değildir.

Kuvvetler Ayrılığı: Demokrasilerde kuvvetler ayrılığı ilkesi uygulanır. Kuvvetler ayrılığı ilkesi (yasama. Yürütme, yargının ayrı organlarda temsil edilmesi) iktidar tekelini kıran bir uygulamadır.

ADALET (HUKUK ); Hukuk devleti demokrasinin nitelikli hali, adaletli bir devlet ise hukuk devletinin nitelikli halidir. Hukuk devletinin nihai amacı adaletli bir devleti oluşturmaktır. Adaletli bir devlette ideolojik dayatmaların, çıkar grupları ve güç odaklarının egemenliği söz konusu olmaz. Bizatihi adalet; devletin amacı, temeli ve hâkimidir. Adaletli devlet; güçlünün zayıfı ezmediği, toplumsal uzlaşı ve barışın sağlandığı, haklının hakkını aldığı, suçlunun cezasını çektiği bir devlet anlayışıdır.

Adalet var olmalı onların uygulayıcıları vijdanı ile cüzdanı arasına sıkışmadan tam bağımsız ve tarafsız olmalı.

Böyle bir adalet ve hukuk herkese her zaman her yerde lazımdır. Bu gün tam aksi uygulanmakta horoz çalan baklava çalanlar 7 – 8 yıl ceza alırken banka soyanlar devleti soyanlar büyük patron olarak han da yatta plazalarda. Aynı şekilde binlerce insan ülkesi için canını feda ederken devlet güçlüden yana zayıfı ezmekte toplumsal barışın sağlanması için uğraşanlar copla tazyikli suyla sis ve ses bombaları ile işkencelere maruz kalırken birileri her türlü hukuksuzluklarla ceplerini doldurmakta.

İşte bu nedenle bu ülke gerçek anlamda üstünlerin hukuku değil hukukun üstün ve eşit olduğu bir ülke olmalıdır suçlu kimse hiçbir ayırım yapılmadan suçunu çekmelidir.

Üçüncü ve önemli diğer sihirli kelime ise

BARIŞ; Barış kelimesi genel anlamda düşmanlığın olmaması dostça kardeşçe hep berber birlikte bütün ayrıcalıklarımızı ( dil, din, cins, etnik yapı renk ayırımı yapmaksızın ) kabul ederek birbirine saygılı olarak birlikte yan yana yaşamak anlamında kabul görülür. Başka bir anlatımla kötülükten, kavgalardan, savaşlardan kurtuluş, uyum, birlik, bütünlük, sükûnet, sessizlik, huzur içinde yaşamak olarak da tanımlanabilir.

İşte Türkiye’nin tam da şu günlerde 30 yıllık kirli bir çarpışmalar sonucunda verilen maddi manevi zararlarda göz önünde bulundurularak yaklaşık 45 – 50 bin canımızı kaybettiğimiz bir süreçte barışa kardeşliğe ihtiyaç var.

AKP iktidarı geçmişte bir barış süreci başlattı ancak son seçimlerden önce “ oy “ uğruna bu süreci tıkadı kurulan masayı devirdi ancak sandalyeler orada durmakta ve bu sandalyeler yine eskisi gibi doldurulmalı masa kurulmalı bu barış süreci konuşularak tartışılarak oldukça çok konularda konular da birleş ilerek köklü bir barış sağlanmalıdır.

Barışın olmadığı savaşın hiç durmadan devam ettiği orta doğuyu görüyoruz ve içimiz sızlıyor.

Irakta bir dönem ABD askerleri 1,5 milyondan fazla müslümanı öldürdü kızlara kadınlara tecavüz etti şimdi üçe bölündü halen kan devam ediyor. Libya, Mısır, Lübnan, Filistin yemen halen kan gölünde ve param parça oldular.

 Ya Suriye. Bir zamanlar kardeş dediğimiz bakanlarımızı orada topladığımız Suriye şu an param parça IŞİD denilen bir kanlı vahşi terör örgütü peydahladılar Türkiye dâhil birçok ülkede yardım aldığı söylenen bu terör örgütü “ Allahu ekber “ diyerek Müslümanları katletmekte.

Katletmekle de kalmayıp  kelleleri ile top oynayarak aynı İmam Hüseyin’e yapılan zulmü şimdi o bölgede ki Kürtlere Alevilere Şiilere yapmakta.

Bu terör örgütü son günde bir şekilde Kobaniye girerek Kürt kardeşlerimizi çocuklarını karılarını kızlarını kestiler kaçırdılar. Birileri hep derya bebek katilleri. İşte bakın bu günlerde internette görün günlerdir bebek katili İŞID mi İŞID E destek verenler mi görün ve başka hiçbir yerde bebek katili aramayın 

Bütün bunlar emperyalizmin orta doğuda ki petrol senaryosunun birer parçasıdır. BOP projesinin birer parçasıdır.

Bu senaryolara meze olmadan bizler öncelikle ülkemizde sonra da orta doğuda barışı teşhis etmek durumundayız zorundayız.

Velhasıl bu ülkede bu üç sihirli kelime altları en az yukarda saydığım anlattığım şekille bilimsel olarak doldurularak hayata geçirilirse bu ülkede yaşamak kolaylaşır hepimiz herkes kardeşçe dostça bu ülkede bizlerde çocuklarımızda torunlarımızda ülkemizde yaşar yaşamaya devam eder.

Yok, bu günkü gibi demokrasinin adaletin ve barışın olmadığı bir ülkede yarin imiz in ne olduğu ne olacağı çok da belli değil.

Gönül istiyor ki demokrasi adalet ve barışın olduğu ülkede hep beraber dostça yaşayalım ancak birileri ya da bazıları buna imkân tanımıyorsa lütfen artık bu ayrık otlarını da aramızda çıkaralım    

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.