ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

 

12 Eylül 1980 Türkiye tarihinin en faşist en karanlık en zor bir tarihidir. Bu tarih Türkiye tarihi sayfaların da kara bir sayfa olarak yerini almıştır. Bundan sonra gelen gençlik bu tarihi hazırlayanlara Türkiye yi o duruma getirenlere ve o tarihte ki faşist hareketi yapanlara sonsuza dek lanet edecekler lanetle anacaklardır.

12 Eylülün hazırlayıcısı ve baş uygulayıcısı bir ay önce diğer yardımcısı birkaç gün ve diğer ikisi yıllar önce bu Dünya da bütün değilse de Türkiye nin büyük bölümünün ahını alarak bir şekilde gittiler.

Türkiye de ki çok büyük topluluk sağcısı solcusu milliyetçisi sosyalisti alevi si Sünni si hep bir ağızda bu faşist diktatörlere haklarını helal etmediler etmeyecekler. Artık o bir Dünya da Allah ne yapar bunlara neyi reva görür o da ona kalmış.

Beş general ile birlikte bu Dünya da giden diğer sivil generallerin ülkemize maddi manevi olarak ne kadar zarar verdiğini Türkiye tarihinde yazılanlarda çizilenlerde uygulamaya tabii tutulanlarda zindanlarda işkence gören ölen sürgün edilen asılan kesilen insanlarımızda gördük yaşadık yaşamaya devam ediyoruz.

Yaşamaya devam ediyoruz diyorum çünkü halen bu gün 2015 Temmuz ayı itibarı ile de o faşist düşüncede ki generallerin hazırlattığı sivil generallerle birlikte halka silahla onaylattırdıkları anayasa ile yönetilmekteyiz.

Örneğin % 10 gibi örneğin YÖK gibi örneğin MGK nın oluşumu gibi Örneğin siyasi partiler ve seçim yasası gibi örneğin RUTÜK GİBİ ucube yasalar 12 Eylül anayasasının ürünüdür ve halen aynen yerinde durmakta ve uygulanmaktadır.

Bütün bunların yanında 13 yıldır iktidar olan AKP de 12 Eylülün eserlerindendir.

Demek ki 12 Eylülcüler 12 Eylülü yaratan büyüten ve uygulayanlar bu gün itibarı ile bu Dünya da yoklar ancak fikirleri düşünceleri halen başımızda demoklasinin kılıcı gibi kafamızda durmaktadır yerinde durmaktadır.

Ne yapmak lazım?

Şu günlerde TBMM de gurubu bulunan partiler koalisyon çalışmaları adına bir araya gelecek koalisyon tartışmaları yapacak ve büyük ihtimalle olmasa da ihtimaldir ki bir hükümet kurulacak. Kurulacak bu hükümet şayet kurulursa kurulabilirse büyük ihtimalle seçim hükümeti olacak.

Her ne hükümeti olursa olsun anayasası demokrat demokratik olmayan bir ülkenin demokratik olması burada demokrasiden bahsedilmesi mümkün değildir mümkün olmaz.

O nedenle bu dört parti Türkiye’nin çıkar ve menfaatleri için halkın bu ülkede yaşayan halkların talepleri doğrultusunda,  eşit yurttaşlık temelinde bütün halkların temsil edildiği bütün mezheplerin inançların özgürce yaşandığı bir ülke yaratmak için özgürlükler için dostça yaşamayı sağlamak için bu müştereklerde birleşmek ve bütünleşmek zorundadır.

Bu zorunlulukların gereği olarak ta bu temelleri yazıya dökerek yeni sivil ve demokratik anayasayı yeniden yaratmak ve yaşatmak zorundadırlar.

Böylelikle Türkiye de ilk defa sivil ve demokratik bir anayasa yapılmış olacak ve bu şerefte bu günkü TBMM mensuplarına nasip olmuş olacaktır.

Böyle bir anayasa hazırlandıktan ve meclisten geçtikten sonra isterseniz erken seçim isterseniz kendi içinizde bir koalisyon kurarak bu ülkeyi yönetin yönetebilirsiniz.

Ayağı yere basan herkese eşit yurttaş olarak bakılan anayasamız olduğu zamanlarda hükümet olmak ta hükümet kurmakta hükümeti kurduktan sonra yönetmekte belli ilkeler belli demokratik uygulamalar olacağından kolaydır.

Böyle bir anayasamız olursa işçiler köylüler küçük esnaflar hatta sanayiciler rahatlayacak vatandaşlarımız rahat bir nefes alacaktır çünkü bu ülkede anarşi olmayacak terör ve terörist olmayacak cop olmayacak tazyikli su olmayacak Molotof olmayacak ve kurtla kuzu yan yana omuz omuza bir birine saygı göstererek yaşayacak.

Yok, mecliste gurubu bulunan partiler şayet uzlaşamaz ve başta yukarda dediğimiz şekilde ki demokratik sivil  bir anayasayı hayata geçiremezse biz bu günkü kapslu kargaşalı sonucu bilinmeyen belli olmayan yaşamı yaşamaya devam ederiz.

Bu şekilde yaşamayı bile ileriki yakın günlerde ararız arayabiliriz.

Çünkü Orta doğu kaynıyor.  

İddialara ve bazı basın yayın organlarının söylemlerine göre Türkiye den de destek gören IŞİD denilen faşist terör örgütü kafa kesmeye kafalarla top oynamaya devam ediyor.

Orta doğu kan gölüne dönmüş döndürmüşler korkarım ki ülkemizde yapılacak yanlış uygulamalar ve yanlış kararlar sonunda bizde kendimizi o kan gölünün içerisinde bulursak şaşmayın.

Bütün bunlar yanlış olan 12 Eylül anayasasından kaynaklanmaktadır. Birileri bu faşist anayasanın derin boşluklarından faydalanarak istediği gibi istediği şekilde yönetip yönlendirme hastalığı içerisinde yaşamak istemektedir.

O nedenle diyorum ki 12 Eylülcüler gitti ama halen 12 Eylül mantığı anlayışı düşüncesi iktidarda ve yaşamaya devam ediyor.

**************************

RAMAZAN DA DAVULU

 

Ramazanda davul çalma, Müslümanları oruca kaldırmak çalınır. Sahur vaktinin geldiğini haberdar eder. Eskiden teknolojik aletler olmadığı için davul ile insanların uyanması sağlanıyordu. Yaklaşık olarak 150 yıl önce başladığı bilinmektedir.

Düşünebiliyor musunuz yaklaşık bin beş yüz yıl evvel İslamiyet kabul edilmiş ve yine yaklaşık 1300 yıl davul çalınmadan Müslümanlar kendi şartları ve olanakları ile gece sahura kalkmışlar sahurlarını yaparak oruç tutmuşlar ancak 150 yıl önce aklı sivri birisi gece davul çalmayı icat etmiş ve o gün bu gün bu çok sıkıntılı hatta geceleri bir çok insanı tedirgin eden gelenek devam etmektedir.

Belki 150 yıl önce teknolojik aletler yoktu ve şartlar öyle gerektirmiş olabilir ancak bu gün teknoloji insanlardan önde gidiyor ve insanlar artık teknolojiye ulaşamıyor olan bir çağda halen gecenin bir saatinde zomu da zom diyerek davul çalan bir adamın sokaklarda gezmesi dolaşması teknoloji adına utanç verici ve rahatsız edici bir vakaaa.

Birçok evde bebeler var yatıyor yaşlılar var uyumaya çalışıyor hastalar var istirahat etmesi gerekiyor daha da ötesi oruç tutmayıp gündüzleri aşırı derecede ve ya normal olarak çalışan ve evinde istirahat etmek isteyen milyonlarca insan var daha da ötesi oruç tutmayan Aleviler var Ermeniler, Hıristiyanlar gayri Müslimler var.

Bütün bunlar bu ülkede var ve yaşıyor ama bütün bunlara rağmen bu ülkede bu kadar da teknolojinin had safhada ilerlediği bir zaman da halen geceleri davulla oruç sahuruna kaldırılıyorsanız siz kendinizi bir yoklayın ve acaba ben neden böyleyim diye kendi kendin

İze bir daha sorun bence.

Siz sorun sormaya devam edin ancak ben diyorum ki bu insan haklarına aykırı durumu bir an önce ortadan kaldırın herkes teknolojiyi kullanarak sahuruna kalksın Allah herkesin orucunu kabul etsin

 

LİG MAÇLARINDA MİLLİ MARŞI KALDIRIN ARTIK..

 

İkinci bir sıkıntıda çok yakında ülkemizde lig maçları başlayacak ve futbol maçları oynanacak.

Yukarda 12 Eylülün yürütme kurulu gitti ama yürüttükleri yasalar halen duruyor halen yaşadığını söylemiştik.

 İşte o dönmede 12 Eylülcülerin sadece iş güz arlık adına bir delinin bir kuyuya taş atması misali bir taş atmışlar bu gün kırk değil kırk bin değil kırk milyon insan bu kuyudan bu taşı çıkaramıyor ya da çıkarmıyor.

Bizim milli marşımız “ istiklal marşımız “  “ Al bayrağımız “ onurumuzdur gururumuzdur.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin bu onuru ve gururu taşıdığına inanıyorum.

Ancak adı üzerinde olan milli marşımız öyle eften püften her yerde bilmem hangi sanatçının şarkısıymış türküsüymüş gibi olur olmaz yerlerde maçlarda çalınmamalı söylenmemelidir. Milli marşımıza olan saygımız gerektiği yerlerde gerektiği zaman en gerçekçi anlamda gösterilmelidir.

Milli marşlar milli kazançların olduğu şampiyonlukların olduğu göğsümüzün kabaracağı ülkemizin şeref duyacağı şerefleneceği yerlerde ve zamanlarda şevkle hiddetle çalınmalı söylenmelidir.

Bu gün neredeyse amatör maçlarda bile bu milli marş bir 12 Eylül manyağının vesile olması ile halen söyleniyorsa bence bu milli marşımıza zarar vermektedir ve bu her maçta uygulanan istiklal marşı seranomisi bir an önce kaldırılmalıdır.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.