ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

DOĞAL ÜRETİM KOOPERATİFÇİLİĞİ DOĞAL ÜRETİM KOOPERATİFLERİ;

 

01 Şubat 2021 12:02
DOĞAL ÜRETİM KOOPERATİFÇİLİĞİ   DOĞAL ÜRETİM KOOPERATİFLERİ;

 

 

 

 Üretim  koooeratifleri gönüllü destekleyicisi Ali Rıza Özer yazılı bir açıklama yaparak DOĞAL ÜRETİM KOOPERATİFÇİLİĞİ DOĞAL ÜRETİM KOOPERATİFLERİ nin kuruluş amaç ve içeriği ile ilgili kamu oyuna bilgi sunmuştur.

           Konu ile ilgili yaptığı açıklama da “ Üretici ile tüketicinin doğrudan bağını geliştirecek, örgütlü bir tüketici topluluğu olarak şirket, aracı ve tefeci egemenliğinin boyunduruğu altına almaya çalıştığı doğal üretim ve küçük üreticiyi destekleyecek bir örgütlenme ağıdır.

                   AMACI; emeği ve doğayı değersizleştiren iktidarlar ve sermayenin tükettiği kolektif bilinci, üretim aşamasında yeniden diriltmek, dayanışmayı sağlamak ve doğayı koruyarak insanları sağlıklı gıdayla buluşturmaktır.

 

KOOPERATİFLER;

 

                   Küçük üreticinin ayakta kalabilmesine katkı sunacak aynı zamanda tüketicinin sağlıklı ve ucuz gıda ihtiyacını karşılayacak üretici-tüketici birliği olarak faaliyet sürdürecek.

                  Kârı değil yaşamı, şirketlerin egemenliğini değil üreticinin bağımsızlığını, tüketicilerin sağlıklı ve ucuz gıdaya erişimini, aşırı su ve ilaç isteyen, bu nedenle de küresel iklim krizine neden olan şirket tohumlarını değil yerel ve ekolojik tohumu, gıda egemenliğini,  doğal üretimi savunmak, desteklemek ve geliştirmek için kurulmuşlardır…

                    Alternatif iktisadi, sosyal ve politik modellere ihtiyacımız var. Kapitalizmin ötesine işaret eden ve bugünden dayanışmacı bir yaşamı iktisadi ve sosyal bir sistem olarak örgütlemeye başlanmalı.

                   Bizlere dayatılan tarımsal üretim ve pazar koşullarında küçük üretici tasfiye oluyor. Tüketiciler ise sağlıklı gıdaya erişimden mahrum kalıyorlar. Kamu desteğinden yoksun bırakılmış küçük üreticiler, tarımın şirketleşmesine karşı ayakta kalma imkânlarını yavaş yavaş yitiriyorlar.

            Şirketlerin üretim ve pazar egemenliğinin baskısı altında üretim yapmaya çalışan köylülerin/çiftçilerin yerel tohum kullanabilme, doğal ürün yetiştirme imkânları da ortadan kalkıyor.

Biz gıdada geleneksel üretimi savunmalıyız ve sisteminin merkezine üretici ile tüketiciyi koymalıyız.

             Aracı ve tüccarları aradan çıkarıp, üreticiden tüketiciye ulaştıracak bir mekanizma oluşturmalıyız.

                 Tüketici tükettiği gıdanın hangi şartlarda, nasıl ve nerede üretildiğini bilmesi gerektiğini savunmalıyız. Endüstriyel tarımda maalesef bu mümkün değil ve zaten endüstriyel tarımın böyle bir derdi de yok ve asla da olmayacak.

                  Üretici Kooperatifleri Olarak; yalnızca kendi bölgemizdeki üreticilerin ürünlerini,  yerinde denetimlerini yaparak almalıyız.

Kolektif üretimi ve dayanışma odaklı pazarlamayı savunmak gerekiyor.

                 Çok uluslu süpermarket zincirlerinin tercihlerine göre düzenlenen bu hukuk sistemimiz var. Çiftçilerin kendi ürünlerini işlemesini pratikte imkânsız hale getirerek kasap, manav, bakkal gibi diğer küçük ölçekli alternatif işletmeleri de çok uluslu tarım şirketleri ve süpermarketlerin boyunduruğuna sokulmak isteniyor.

 

ÜRÜNLERİMİZİN ALIŞ VE SATIŞ FİYATLARINI ÜRETİCİLERLE BİRLİKTE BELİRLEMELİYİZ.

 

                    Emeği sömürü alanı olarak değil, örgütleme alanı olarak görüp, ağır işler haricinde kooperatiflerde istihdamda öncelik kadınların olmalıdır. İnsanca bir yaşam için çalışanların haftalık çalışma saatlerini 39 saatle sınırlandırılmalı.

                Mevsimlik çalışan işçilerin SGK girişlerini yaparak sosyal güvenliğe kavuşturulmalıdır. Hasadı, ürün eleme ve paketleme işlerini mümkün olduğunca elde yaparak:

 

YÖRE HALKINA İŞ İSTİHDAMI SAĞLANMALIDIR...

 

              Bir bitkiyi ekilirken diğer canlılarında o toprakta yaşam hakkı olduğunu unutulmamalı. Toprağı asla kimyasal gübre ve ilaçlarla kirletmemeye özen gösterilmeli. Bakliyat paketleme de ambalaj olarak bez torba kullanmaya çalışmak gerekir.

 

BEZ TORBALARI YÖRE HALKINDAN KADINLARA YAPTIRLMALI”KOOPERATİFLERİMİZDE ÜRETİP SATIŞINI ÖNCELİKLE YAPABİLECEĞİZ ÜRÜNLER NELER OLABİLİR?

 

              KAYISI: Malatya Kayısısının başlıca çeşitleri: Hacıhaliloğlu, Hasanbey, Kabaaşı, Soğancı, Çataloğlu ve Çöloğlu'dur.

                Yaş Meyve Özellikleri; Meyve Şekli: Hacıhaliloğlu, Kabaaşı ve Çataloğlu'nda oval, Soğancı ve Çöloğlu'nda yuvarlak, Hasanbey'de kalp şeklidir. Meyve Kabuk Rengi ve Meyve Et Rengi hepsinde sarı. Meyve Yanak Durumu; Hacıhaliloğlu ve Soğancı'da kuvvetli. Hasanbey ve Çöloğlu'nda zayıf. Kabaaşı ve Çataloğlu'nda orta.

Kuru Meyve Özellikleri: Renk sarı, nem oranı % 20-25, kuru madde % 75-80'tir.

                Genel Özellikler: Natürel (Gün Kurusu) kuru kayısı hasat edildikten sonra kükürtleme işlemine tabi tutulmadan kurutulan açık veya koyu kahverenginde olup kayısıya özgü tat ve kokusu vardır. Kurutma olgunluğunda hasat edilerek kükürtlenmiş ve kurutulmuş, homojen sarı renkte, kuru kayısıya özgü tat ve kokuyu taşır.

               CEVİZ: Malatya’nın tüm ilçelerinde ceviz üretimi önemli bir gelir kaynağı olmakla beraber Hekimhan Cevizi, Anadolu Cevizi diye tabir edilen Juglans regia L. türüne aittir ceviz marka olarak tescillenmiştir...

                 İlçede yaşı 400’lü yılları bulan ceviz ağaçları tek bir çeşit olmayıp tohumdan yetişmiş, genel özellikleri bakımından birbirine yakın birçok tipin oluşturduğu cevizlerdir. Hekimhan Cevizi ince kabuklu (kabuk kalınlığı 1,5 milimetreye kadar), iç randımanı yüksek (%50’nin üzeri), iç renginin beyaz ve açık sarı, kabuktan kolay ayrılan, yağ oranının yüksek olması (%60-70 arası) gibi olumlu özelliklerinden dolayı tercih edilen bir cevizdir.

                 Çiçeklenme zamanı 20 Mart 20 Nisan arası olup meyve olgunlaşması ve hasadı ekim ayıdır. Ağaç gelişimi orta kuvvetlidir. Ortalama olarak; meyve ağırlığı 10-15 gram, iç ağırlığı 6-9 gram, iç yüzdesi % 50-60, kabuk kalınlığı ise 1,00-1,50 milimetre olarak belirlenmiştir.

                   Hekimhan ve diğer ilçelerin iklim ve toprak özellikleri ceviz yetiştiriciliği için uygundur. Hekimhan da bu iklim ve toprak özelliklerine çok iyi uyum sağlamış ceviz popülasyonu ilçede doğal olarak ortaya çıkmıştır.

                  Bu iklim ve toprak özellikleri Hekimhan cevizine, diğer ceviz popülasyonlarından farklı olarak ince kabuklu olması, iç randımanının yüksek olması iç renginin açık olması ve yağ oranının yüksek olması gibi olumlu özellikler kazandırmıştır.

               Hekimhan ilçesinde tipik karasal iklim hüküm sürmesine rağmen özellikle cevizin iç olgunlaşma dönemi olan Ağustos sonu ile Eylül aylarında yüksek sıcaklıkların olmaması Hekimhan cevizinin kalite özelliklerinin ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlamaktadır. Kış aylarında -20 °C ile -25 °C’ye kadar dayanabilmektedir.

                    Özellikle meyve gelişim döneminde aşırı sıcaklara karşı hassastır. Hızlı meyve gelişiminin olduğu dönemler ile hasat zamanı oluşan aşırı sıcaklıklar cevizde iç kararmalarına neden olmaktadır. Çiçeklenme döneminde oluşan aşırı sıcaklıklar ağaçların strese girmesine ve dişi çiçekte anormallikler oluşmasına neden olmaktadır.

                    Ekstrem düşük ve yüksek sıcaklıklar Hekimhan Cevizinin yetiştiriciliğini olumsuz etkilemektedir. Kış dinlenme isteği yaklaşık 1200-1500 saatlik süredir. Hekimhan Cevizinin toprak isteği Anadolu cevizlerinin toprak isteği gibidir.

                   Derin, iyi drene olan, tınlı, siltli, kumlu-tınlı (orta tekstürlü), organik maddece zengin topraklarda iyi gelişim gösterir.

                   Hekimhan Cevizi üretimi aşağıdaki hususlar dikkate alınarak gerçekleştirilir: İlçede doğal olarak oluşmuş ceviz popülâsyonunun yanı sıra çiftçiler tarafından, yine ilçedeki üstün özellikli ağaçlardan alınan üretim materyallerinin ceviz çöğürleri üzerine aşılanarak Hekimhan Cevizlerinin çoğaltılması yapılmaktadır. Hekimhan ilçesi ve köylerinde ceviz bahçeleri, sulama suyu problemi olmayan, 1100 ilâ 1800 metre rakıma sahip alanlarda en az 8x10 metre veya 10x10 metre mesafeyle dikimi yapılmalıdır.

              Dikimde tozlayıcı çeşit kullanılmasına dikkat edilmelidir. Fidan dikimi sonbaharda yaprak dökümüyle başlayıp ilkbaharda ağaçlara su yürüyünceye kadar olan dönemde yapılabilir. Genellikle ilkbahar döneminde dikim tercih edilmektedir. Terbiye sistemi olarak değişik doruk dallı terbiye sistemi uygulanmalıdır.

                  ALIÇ: Hiçbir ilaç kullanılmadan doğal yetişen bir üründür. Kendiliğinden doğada yetişen bir ağaç olması nedeniyle;  dikim, bakım, ilaçlama gibi işçilik masrafları da yoktur. Ekşimsi tadıyla mutfaklarımızda farklı tariflerle de barındırmak mümkündür.

 Kokusu oldukça güzeldir.

               Genellikle dağlık ve ormanlık alanlarda yetişir Gülgiller familyasından olan alıç diğer adıyla yemişen olarak bilinir. Meyveleri kırmızı, esmer kırmızı ya da sarı renkli olabiliyor. Görünüş olarak muşmulaya benzeyen alıç tatlı mayhoş bir tada sahip. Eylül - Ekim aylarında pazar tezgâhlarında bulmak mümkündür.

               Son dönemlerde; Malatya ve çevresinde “ALIÇ SİRKESİ” bir sektör haline gelmiştir. Küçük çaplı birçok “Alıç Sirke Fabrikaları “ mevcuttur.

Alıcın sağlık açısından birçok faydasından söz edilmektedir.

                   DUT/PEKMEZ: Malatya’nın tüm ilçelerinde dut üretimi yaygındır. Çerezlik ve pekmezlik olarak üretimi yapılan dutların üretiminin hiçbir aşamasında ilaç, koruyucu, glikoz kullanılmamakta, pekmezin kısa sürede ısıtılıp, HMF değeri yükseltilmeden, geleneksel yöntemlerle üretilmektedir.

              ÜZÜM ERİĞİ-KARA ERİK: Kara Erik Kurusu, Malatya da yetişen yerli siyah eriğin güneş ışığı altında doğal yollar ile kurutulması ile elde edilmektedir.

               Kara Erik Kurusu ve kuru meyveler hoşaf yapımında da kullanılabileceği gibi aynı zamanda çok lezzetli günlük yenilen bir üründür.

                   Kara Erik kurusu kompostoluk kuru meyveler arasında belki de en lezzetli olanıdır. Etli yapısı nedeniyle sıkça çerezlik olarak tercih edilen kara kuru erik aynı zamanda birçok pasta, tatlı ve hoşaf yapımında da kullanılır.

                   Kuru erik ihtiva ettiği yüksek potasyum ile kalp ve sinir sistemi uyarılarının doğru bir şekilde çalışması hususunda vücudumuzu desteklediği söyleniyor. Lifli yapısıyla bağırsak sağlığını destekleyerek düzenli tüketilmesi halinde kabızlığı ortadan kaldırabilir.

                     Kuru mürdüm eriği çok lezzetli bir kuru meyvedir. Zengin potasyum ve C vitamin içeriğine sahip olan mürdüm eriğinin güneş ışığı altında kurutulması ile elde edilir. Kan yapımına yardımcı etkisi ve antioksidan özelliği ile sağlıklı beslenme konusunda fark yarattığı yetkililerce söylenmektedir.

                     BAL: Coğrafyamızın yüksek rakımlı yaylalarında çevresel kirlilikten uzak bölgelerinde üretiliyor. Her arıcımızın balı kendi doğasının çiçek karakterini yansıtmakta ve bundan dolayı aroması farklılık göstermektedir.

                      Bal mumu ilde kurulacak Arı Yetiştiricileri Birliğinde işletilmelidir. Böylelikle mumdan kaynaklı kirlenmenin önüne geçilmiş olunur. Yalnızca laboratuar analiz denetimi yetmez, aynı zamanda arıcılar sezonda bir kaç defa yerinde kooperatif uzmanları denetlemelidir.

                    HMF balın ısıtılması veya sıcak yerde depolanmasından dolayı balda ortaya çıkan kanserojen bir  maddedir. Ballarda ışıl işlem uygulaması yapmaz ise; HMF  oranı da düşük olmaktadır. Bu nedenledir ki ballar erken kristalize (şekerleşme)  olur. Bu balın kendi doğal yapısından kaynaklı bir durumdur ve 45 derece sıcak su içinde, içine su girmeyecek bir şekilde ısıttığınızda tekrar eski haline dönmektedir.

                    Prolin balın kalite parametrelerinden biridir. Gıda kodeksi çiçek ballarında 300 mg/kg üzerindeki balları kodekse uygun bulmaktadır. Bizler ise çıtayı daha yukarı taşıyarak 600 mg/kg üzeri bir kriter koyarak kaliteyi arttırmalıyız.

                 C4 şekerleri bala dışardan eklenen mısır şurubu vb. şekerlerdir. Gıda kodeksi çiçek ballarında % 7 oranına kadar bunu kabul etmektedir.

Üretici Kooperatilerifimiz ise bu oranı “0” olarak kabul etmelidir

                       Nem, balda bulunan su oranıdır. Olgunlaşmamış, erken hasat edilen ballarda bu oran yüksektir. Gıda kodeksinde bu oranın üst sınırı % 20dir. Bal firmaları nem miktarını azaltmak için ısıl işlem uyguladıklarında HMF değeri artacağından ayarlanması zor bir parametredir. Ballarda bu oran ısıl işlem uygulanmadan ortalama % 10 değerinde kabul edilmelidir.

                   BAKLİYAT: Kooperatif olarak sürdürülebilir doğal tarım çalışmaları kapsamında çiftçilerimizi bilinçlendirerek, geleneksel üretimi savunup toprağımızı, suyumuzu ve doğamızı korumalıyız. Çiftçilerimizle beraber ortak ekimler yaparak kollektif üretim bilincini oluşturulmalı. Üreticiden tüketiciye aracısız ulaştırılmalıdır.  Kamuya, belediyeler ve özel kişilere ait arazide kuru gıda ekimi yapılabilir.

                   SÜT ÜRÜNLERİ: Malatya ve birçok köyünde (yerleşim alanlarında)  mandıralar kurularak özel Malatya peyniri olarak bilinen peynir üretimi yapılabilir.

                  Üretimde yalnızca mevsiminde, 3-4 aylık süre içinde mera ve yaylalarda otlatılan hayvanların sütünü kullanarak  sütün yağını almadan tam yağlı peynir üretilebilir. Hayvancılık ve süt ürünleri yörenin önemli geçim kaynaklarından biri haline getirebilir.

 Ali Rıza ÖZER

 ÜRETİM  KOOOERATİFLERİ GÖNÜLLÜ DESTEKLEYİCİSİ

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.