Yaşamakta usandım ben, ey sevgilim. Ben artık bunalmaya başladım biliyor musun? Böyle karanlık bir dünyada yaşamak bana artık zul geliyor. Ey egemenler, bizleri sömürenler, kanımızı emenler, alın çalın başınıza bu karanlık dünyanızı. Zaten bize ait bir şey bırakmadınız.
Çocuklar ölüyor sevgilim. Uçaklarda atılan bombalarla bebeler ölüyor sevgilim. Bebelerin başına bombalar yağarken sen derin uykulardaydın, sen görmedin sevgilim.
Bu dünyaya geçici diyiyorlardı bizim o komşular hatırlıyor musun? Şimdi siyaset yapıyorlar. Bir de dolar depoluyorlar. Bu dünyaya öyle sarılmışlar ki sevgilim, dağlar kadar yeşil dolarlar hortumluyorlar.
Demem şu ki sevgilim, düne kadar bu insanların bir eşekleri bile yoktu. Şimdi ise arkası turalı ciplerle sokaklarda hâkimiyet Allah’ındır diyorlar.
Hey benim emekçi sınıf taşım. Demem şu ki sen bu gaflet uykusunda uyanamazsan insanlık adına hiçbir şey kalmayacak.
Ben ve sen köle pazarlarında geldik.Daha sonra ağa konağında maraba olduk.Şimdi ise adımız emekçiye çıktı .Ama biz hiç kendimiz olmadık.Aklımızı başkasına,bedenimizi ise bir başkasına kiraya verdik.
kara konak
kara toprak
kara sevdam
kar altında
kara bakışlım
karanlık
korkuyu
ölümü
ve tohumların
toprak altından
çürümesini çağrıştırır
yürekler
köz içinde
umutlar
söz içinde
sevdalar
kin içinde
sen ise
kara tren içinde
bana
bir şeyler anlatıyorsun
inan
kara bahtlım
ne demek istediğini hiç anlamadım
Karanlıklarda korkuyorum. Karanlıkta tohum çimlenmez. Karanlıkta yarasadan başka kuş uçmaz. Karanlıkta çiçek açmaz. Karanlıkta bilim olmaz. Karanlıkta düşünen insan olmaz. Karanlıkta ancak uyku çekilir. İyi geceler, iyi uykular demeyeceğim. Güneşin doğuşunu bekleyeceğim sevgilim.