KİM TELEF OLACAK ? ACABA
" Dün bir lider kürsüye çıktı her zaman olduğu gibi CHP ve muhalefetin alayına dokundurarak
Ve yine, kendine yakışanı aklında geçirdiği olmasını istediği rüyalarını suya dökerek şov yaptı.
Her zamanki hali ile Kelimeleri hoyrat, sesi buyurgan, gözleri uzaklarda hitleri aratmayan bir tavırla
" CHP’lileri sanki 19 mart darbesinden bu yana İstanbul saraçhanede, Maltepede diğer bir kac ilcelerde Yozgat ta Mersinde bir kaç gün öncede Başak sehirde dün 1 mayis alanlarinda milyonları toplayan Turkiyeyi ekonomiyi hukuksuzlugi onlara anlatan Ve iktidara yürüyen CHP ve onun genel baskani ÖZGÜR ÖZEL değilmiş gibi Halk taleplerini "Hak,hukuk,adalet " diye bas bas bağırdığı şu gunlerde " CHP asla iktidar olamayacak" dedi.
Yetmedi " Telef olacaklar" dedi.
CHP 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde başta Büyükşehir belediyeleri ISTANBUL, ANKARA İZMİR Olmak üzere belediyelerde büyük çoğunluğu alarak Türkiye genelinde birinci parti olan CHP yi vatandaşlar değil telef etmek taltif ederek birinci parti yapmıştır.
Türkiyede en büyük güç Halklarin kendisidir. Onlar ne derse nasil isterse sandikta ne çikarsa o dur.
Türkiye cumhuriyetinin yarısından fazlasini telef etmeye mahkûm etmeye kalkismak demokrasilerde mümkün değildir.
O hareket öyle bir kalkisma ya da düşünce ancak ve ancak faşizm ve darbe ürünü olarak ortaya çikar. Bu gün Türkiye'nin gündemine bu ses yankılanmışsa O kürsüde artık devlet konuşmuyor,
O kürsüde kin konuşuyor.
Ve biz o kini tanıyoruz.
O kin kendine rakip olan Selahattin Demirtasi sırf kendisine rakip olduğu için 8 yıldır ceza evine kilitlendi. Şimdi İBB Başkanını ve kadrosu ile birlikte onlarca ilçe ve il Başkanını ceza evine koyduğu yerlerine kayyum atadığı görülüyor.
Bu ses kendisine hiç kimseyi rakip kabul etmiyor.
Kim rakip olursa" TELEF " etmekle tehdit ediyor ve de haksiligi hukuksuzlugu adaletsizligi yanına alarak ülkede faşizmi uygulamalar ile darbeler yapiyor
O ses, bir zamanlar "mazlumların yanında" olduğunu iddia eden bir adamın sesiydi.
Bugün ise sarayın içinden yankılanan, bastırılmış korkuların, kapanmayan yaraların sesi…
O ses hitler musuloni zihniyetli ses konuştu dün.
Bu gün 1 Mayıs Emek ve Dayanışma bayramı ancak bugün İstanbul’da sokaklar mühürlü.
İSTANBUL DA Meydanlar bariyerle çevrili.
1 Mayıs’ta işçinin adımı bile suç sayılıyor.
Saraçhane kapalı.
Taksim yasaklı.
Mecidiyeköy'den Beşiktaş’a yürümek isteyenin alnı çatılıyor. NEDEN NİÇİN ? TAKSİM YASAK
Aslında bu gün zorbalıkla faşist uygulamalarla ayakta durmaya calisan iktidar, meydanlardan korkuyor.
Çünkü iktidar, Özellikle son zamanlarda CHP ve Özgür özelin hakli olarak yaptigi mitinglerde halkın bir araya gelişinden korkuyor.
Korktukça bağırıyor, bağırdıkça ürküyor ve de çaresizlikten küçülüyor. Küçüldükçe hırçınlaşıyor
Ve tehdit ediyor: "Telef olacaksınız."
Ama kim telef oluyor acaba?
Gece vardiyalarında düşen işçiler mi?
Rant için yakılan ormanlar mı?
Her gün intihara sürüklenen gençler mi?
Yoksa her sabah gözlerini açtığında "bugün neye zam geldi?" diye soran anneler mi?
Geçiremeyen emekliler mi?
Meyvesi sebzesi don olayi ile yanan
Ciftcilermi ?
Senedini ödeyemeyen küçük esnaf mı?
Ay sonunu getiremeyen memurlar mı?
Depremde evi yıkılan konteynirde yasayanlarmı?
Bu ülke, bir adamın ağzından çıkan kelimelerin yasıyla uyanıyor her sabah.
Çünkü bu ülke tek adamın iki dudağı arasında çıkan kelimelerle yönetiliyor
Çünkü o kelimeler artık sadece hakaret değil,
Bir zihniyetin çıplak itirafıdır:
"Halkı böl, korkuyu büyüt, ve hep hükmet."
Ya da ağa babalarının yaptığı gibi böl parçala yönet
Ama unuttuğu bir şey var:
Telef olmamak için iktidar olmak gerekmiyor.
İlkeli kararlı olmak
Onurla direnmek,
Boyun eğmemek,
birlikte bir bütün olmak
Meydanlardan, fikirlerden, umuttan vazgeçmemek laiklik ve demokrasiden taviz vermeden çağdaş hukuk devleti bir TÜRKİYE Diyerek dirençli olmak yetiyor.
Çünkü bu halk,
Ne telef olacak,
Ne susacak,
Ne de unutacak."