ALTIN
 3.042,49
DOLAR
 35,5025
STERLİN
43,1833
EURO
 36,2485

 

 

    Siyasi İslam kavramı, tamamen emperyalizm tarafında yaratılan ve kullanılmış bir kavramdır. Bu kavram en çok soğuk savaş döneminde komünizmle mücadelede derneklerinde kullanılmıştır. Daha sonra da ABD ve Avrupa tarafından sonuna kadar sömürülen bir kavramdır.

    Kurtuluş savaşımız sırasında bu kavram milli kuvvetlere karşı kullanılmıştır. Şeyhülislam fetvaları ile desteklenmiş ve İngiliz uçakları ile yoksul halka dağıtılmıştı. Bu süreçte milli kuvvetler dinsizlikle, kâfirlikle suçlanmıştı.

    Bu süreçte duyarlı dindar insanlar bazı tarikatların öncülüğünde ayaklandı ve birçok milli kuvvet merkezleri tahrip edildi. Sonrası ise Çerkez Ethem’ den alınan destekle bertaraf edildi.

    Türkiye’nin NATO’ya girmesi ile beraber, komünizmle mücadele dernekleri kuruldu. Bu dernekler komünizme karşı siyasi İslam’ı savundu. Komünizmin din düşmanlığı olduğu şeklinde ifadeler kullanıldı. Futtular Hoca bu dönemde keşfedildi ve Erzurum Komünizmle Mücadelesi Derneği başkanlığına getirildi. Bu güçler süreç içinde antiemperyalist gençlik hareketlerine karşı kullanıldı.

    Oysaki din ile komünizm arasında hiçbir sorun yaşanmamıştı.1917 Bolşevik devrimi kapitalizme ve emperyalizme karşı yapılmıştı. Bu esnada dindar komünistler ön plana çıkmış ve Anadolu’da da Yeşil Komünistler ( Kuvveyi Seyyare) , diye bir ekip TKP içinde yerini almıştı.

     Din ile sorunu olan komünizm değil kapitalizm olduğunu sosyalistler halka anlatamadılar. Çünkü 1789 Fransız burjuva devriminde bütün feodal unsurlar ve kral yanlısı din adamlarının başı giyotinlerde kesilmişti. Kapitalizm feodal din anlayışının alternatifi olarak laisizmi doğurmuştu.

     ABD Emperyalizmi İslam’dan hiç elini çekmedi.1960 lı yıllarda barış gönüllüleri adında CİA ajanlarını Anadolu’ya gönderdi ve Anadolu’nun yumuşak karnın mezhepler olduğunu tespit etti. Çoğunluktaki mezhebi elinde tutmak için azınlık mezhebi olan Alevilere saldırlar düzenlendi.

     1971 Mart muhtırası bu temelde yapıldı ve anayasamızda ifadesini bulan demokratik kurumlar bir bir kapatıldı. Aydın kıyımı başladı ve devrimciler katledildi. Bu süreçte Siyasi İslam desteklendi.

    68 kuşağına karşı siyasi İslam gençliği örgütlendirildi. Her antiemperyalist sloganın karşısına İslamcı ya da ırkçı bir slogan yaratıldı.

Örneğin “Bağımsız Türkiye.” Sloganı karşısına “Milliyetçi Türkiye.” Sloganı geliştirildi.

“Kanımız aksa da zafer İslam’ın. “Benzeri çıkışlar yapıldı.

    ABD emperyalizmi bu dönemde Sovyetlerin, Araplar ve sıcak denizlerle bağını kesmesi için “Yeşil Kuşak”, diye bir plan geliştirdi.  Yeşil Kuşak Sovyetlerin önüne bir duvar çekiyordu. Türkiye, Pakistan ve İran Siyasi İslam’a olursa Sovyetlerin güneye inme imkânı olmaz deniliyordu. Bu süreçte Türkiye, İran ve Pakistan’da siyasi İslam’a geçmek için darbeler yapıldı.  Türkiye’de Kenan Evren, İran’da İmam Humeyni, Pakistan’da Ziya Ülhak, darbeler yaptılar. Her üç ülkede de devlet, dini referanslarla yönetilmeye başlandı.

    Bu süreçte Siyasi İslam’a ve batı emperyalizminin Dünya Bankasında gelen Turgut Özal başbakan yapıldı. Turgut Özal’dan sonra laiklik ve Kemalist kazanımlar hızla erimeye başladı.

    Turgut Özal’dan sonra, ABD Ortadoğu uzmanları bu süreçte BOP diye bir proje geliştirdiler. Bu projeye göre ulusal devletler yerine dini referanslı devletler Ortadoğu’da egemen olacaktı.  Bu sürecin ideolojisi kökeni Mısır’dan olan Müslüman kardeşler olacaktı. Bu süreçte ABD ve İsrail karşıtı devletler yok edilecekti ve edildi. Libya, Irak ve Suriye bu süreçte imha edildi.

    Şimdi ise ABD Türkiye’yi şeytanlaştırıp, yalnızlaştırmak istiyor. AKP hükümetindeki anti demokratik yapıyı gerekçe gösteriyor. ABD, ülkemizi Suriyelileştirmek için kollarını sıvamış görünüyor.  Son olarak ABD de görülen Zarraf Davası ve Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı MEHMET HAKAN ATİLLA nın  5 ayrı konuda suçlanması bu olumsuz sürecin başlangıcıdır. ABD emperyalizmi Türkiye’yi bilinmeyen bir sürece sokmak istiyor. Önce şeytanlaştırıyor, sonra yalnızlaştırmak istiyor.

 

PEKİ NE YAPMALI?

 

Demokratik kanallar sonuna kadar açılmalıdır ve ABD’nin elindeki gerekçeler alınmalıdır. Çünkü demokrasi ile yıkılan ya da bölünen hiçbir ülke yoktur. Onun için diyoruz ki:

1-Halkı ayrıştırmak yerine hızla birleştirici söylemler geliştirilmeli.

2-Demokratik açılımlar hızla geliştirilmeli ve Kaddafi veya Saddam türü görünümlerden kaçınılmalı.

 

3-AB standartları ve "Kopenhag Kriterleri"   yeniden tartışmaya açılmalı ve hayata geçirilmeli.

 

4-Irkçı ve mezhepçi söylemlerden şiddetle kaçınılmalı. Aksi takdirde emperyalizm bunları kullanacaktır.

 

5-Emek sermaye arasındaki dengesizlikler dengelenmeli, pastanın paylaşılmasında adil olunmalı.

 

6-İhalelerde şeffaf olunmalı.

 

7-Olağan hal yasası derhal kaldırılmalı ve Türkiye olağan bir ülke konumuna bir an önce gelmeli.

 

8-KHK ların tamamı geçersiz kılınmalı ve TBMM işler hale getirilmeli. vs.vs.vs.

 

    Kısacası ABD emperyalizmine mücadelede demokrasiyi öne çıkarmalı ve Türkiye’de etnik ve mezhepsel sorunlar ortada kaldırılmalı. Yoksa emperyalizmle mücadelede başarılı olunmuyor.

 Örnek mi işte Suriye,

 işte Irak,

 işte Libya

işte Yugoslavya.

Demokrasi ile yıkılan devletlere tarihte hiç rastlanılmadı. 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.