Cahillik gelişmiş kapitalist ülkelerin, üçüncü dünya ülkelerine dayattığı bir çıkmaz sokaktır. Genellikle bu ülkelerin tamamı ya sömürgedir; ya da yarı sömürgedir.
Emperyalistler, geri bıraktıkları ülkeleri daha kolay sömürebilmeleri için demokratik çoğulculuk yerine, bir diktatör yaratır ve onunla muhatap olurlar. Bütün sorunlarını o diktatöre çözdürürler.
Emperyalistler, sömürdükleri ülkelerde sınıfa dayalı kavramları yasaklayarak onun yerine teslimiyetçi bir ideoloji yaratırlar. Bu ideoloji genellikle kutsal değerlere dayandırırlar.
Toplum her cahilleştikçe kendisine güveni azalır, kendisini küçük görür ve diktatörü gözünde büyütür.
Cahil bırakılan toplumların demokrasi talebi olmaz. Demokratik kurumların kapatılmasına ses çıkarmazlar. Diktatör ne yapmışsa doğru yapmıştır.
Cahil toplumlarda kitap okuma oranı çok düşüktür. Kitaplar sık sık yasaklanır ve toplatılır. Cahil insanların kitaplara karşı hep bir düşmanlığı olmuştur.
Cahil toplumlarda cehalet pirim yapar. Düşünen insanlar cezaevine konur.
Cahil toplumlarda insan özgür birey değildir. Tebaa, ya da birilerinin kuludur.
Cahil toplumlarda seçimler ya hiç yapılmaz, ya da seçimlerde insanlar içinden geldikleri alt kimliklerine göre oylarını kullanırlar.
Cahil toplumlarda insanlar demokratik kitle örgütlerine girip çalışmazlar. Tam tersine demokratik kurumları şeytanlaştırıp saldırırlar.
Cahil toplumlarda üsttekiler, paradan bir put yaratırlar. Bütün insanlar o puta secde ederler. O putu yakalamak için etrafında dolanıp dururlar.
Cahil toplumlarda siyaset toplumun kutsal değerleri üzerinde yapılır ve insanların düşünmesinin önü kesilir.
Cahil toplumlarda en üsttekilerin hırsızlık, yolsuzluk, adam kayırmacılık yapmalarını doğal karşılarlar.
Cahil toplumlarda okuyan, eleştiren, yanlışa yanlış diyen insanlar tehlikeli insanlardır. Onlar ortamı karıştırmaya çalışan münafıklardır.
Cahil toplumlarda diktatörün yetkilerini anayasa ile sınırlandıran, keyfiliğe son veren, anlayışı şeytanlaştırırlar. Diktatörler kutsanır.
Cahil toplumlarda parlamento şeytani bir kurumdur. Parlamentonun kaldırılıp bütün yetkilerin krala verilmesinden hiçbir sakınca yoktur.
Cahil toplumlarda ezilen, horlanan, sömürülen, aşağılanan insanları savunmak suçtur. Her şey doğal akışına bırakılmıştır.
Cahil insanlar üretken değiller. Sadece yer, içer ve ürerler. Neden, niçin, nasıl? Diye sorgulamazlar.
Cahil insanlar bilime inanmadıkları için tez, anti tez ve sentez yapmazlar. Çelişkiye inanmazlar.
Emperyalistler geri bıraktırdıkları bu ülkeleri kendi içerisinde din, mezhep, ırk, aşiret, tarikat gibi doğuştan gelen özeliklerine göre ayrıştırıp çatıştırırlar. Çatışma sonucu ayrışan toplumları kontrol ederler.
Emperyalistler, cahil bıraktırdıkları üçüncü dünya ülkelerini böylece daha kolay yönetirler.
Onların yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarını parselleyerek ülkelerine aktarırlar.