ALTIN
 3.042,49
DOLAR
 35,5025
STERLİN
43,1833
EURO
 36,2485

 

 

         24 Haziran seçimleri geride kaldı. CHP aykırı sesleri susturmak için disiplin kurulunun düğmesine bastı. AKP, yavaş yavaş bir devlet partisine dönüşüyor.

         Artık yeni şeyler düşünme zamanı. Bundan sonra nasıl bir demokrasi olur bilmiyorum. Türkiye yeni bir sürece girdi. Türkiye önümüzdeki süreçte bir Ortadoğu ülkesine dönüşür mü; dönüşmez mi? Onu da bilmiyorum.

        Atatürk’ün en büyük amacı ülkesini, Ortadoğu’nun karanlığından kurtarmaktı. Ortadoğu dediğimiz bölge yıllarca Osmanlı egemenliğinde kalmasına rağmen Osmanlının modernleşmesinin önünü kesen bir anlayıştı. Çünkü orada akıl yoktu. Sadece petrol vardı. Petrolü elinde tutmak için oradaki cahil bıraktırılan halkları mezhep temelinde çatıştıran bir batı vardı.

 

 Akıl olmadığı için hiçbir buluşun altında imzaları yoktu.

 Sanayileşmek ve modern çağa ayak uydurmak yoktu.

Üretim dayalı ekonomisi yoktu.

Demokrasi yoktur. İnsan hakları yoktur. Kadın hakları yoktu. Hukuk yoktu. Sadece krallıklar vardı.

 

                Şimdi isterseniz konuyu biraz daha açalım:

 

      Osmanlıda gerilemenin ve yoksullaşmanın önündeki en önemli engel Avrupa tipi bir Rönesans süreci yaşamamasıdır. Rönesans batı dilinde yeniden doğuştu. Ama Osmanlı yeniden doğumu kabul etmedi ve karanlığa direndi.

 

Düşünmeyi ret etti, sanayileşemedi ve batının pazarına dönüştü.

Bilimsel eğitimi ret etti. Bu ülkede matbua 300 yıl gecikmeli girdi.

         Üniversitelerin önemini sürekli toprak kaybettikten sonra anladı. Bu süreçte askeri amaçlı tıp ve mühendislik bölümleri açıldı. Osmanlı devleti her akıldan uzaklaştıkça bilimde uzaklaştı.

 

Ölümü yüceltti. İnsan kaynakları hızla tüketildi.

Batının kışkırtması ile 19.yy Osmanlı Rus savaşları hiç bitmedi.

Sürekli kaynak israfı yaşandı.

Dış borçlar gittikçe kabarmaya başladı.

  Padişahların tahtı kutsandı.

Akılcı düşünen insanlar dışlandı.

Ev kadını adı altında toplumun yarısı evlere hapsedildi.

Topluma, hep beterin beteri var anlayışı ile susturuldu.

İnsanlara şeytanın taşlanması öğretildi, ama gerçek şeytanlar hiçbir zaman görülmedi.

Toplum hızla geriliyordu ama bunun farkında varacak bilinçte değildi.

Dış borçlarlalar yapılan boğazdaki saraylarda şatafatlı bir yaşam devam ediyordu.

        Dış borçlar ödenemeyince, dış güçler padişah sarayının karşısına borçlarını kendileri tahsis etmek için “Duyunu umumiye.” Adı altında bir teşkilat kurdu.

 

 1876 yılında gelen anayasa geldiği gibi gitti. Kimsede tık yoktu.

Aynı yıl Osmanlı Rus harbi bahanesiyle Osmanlının ilk meclisi de kapatıldı.

         Akıl ötelendiği için sanayi toplumu olunamıyordu. Sürekli dışarıda borç alınarak ayakta kalmaya çalışıyorlardı.

 

  Sonuçta altı yüz yıllık bir sürecin sonuna gelindi.

Sevr anlaşması ile Osmanlının varlığı resmen sonlandırıldı.

Şimdi gelinen nokta çok da iyi bir yer değil.

Toplum hızla Ortadoğululaşıyor.

 

Siyaset batıdaki gibi sınıfsal ve ideolojik temelde yükselmiyor. Siyaset gittikçe alt kimliklere doğru kayıyor.

Toplum hızla Araplaşıyor.

Toplum gittikçe ayrışıyor.

Toplum gittikçe yoksullaşıyor.

Toplum artık üretmiyor.

Toplum artık bilimsellikten uzaklaşıyor.

    Toplum akıl yerine din, mezhep, ırk temelinde siyasileşiyor ve onun için de hiçbir demokratik, ekonomik ve siyasi talepte bulunmuyor.

Atatürk bütün bunları gördüğü için yönünü batıya çevirdi ve geleceği batıda gördü.

     Yeni hükümet modeli biran önce bu gidişi görmeli ve buna dur demelidir. Ülkenin geleceği için, çocuklarımızın geleceği için Ortadoğululaşmak felaketimiz olur.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.