Emperyalizm, geri bıraktığı ülkeleri azgınca sömürmek için orada işbirlikçi iktidarlar oluşturur. İşbirlikçi iktidarlar üstlerine tereddütsüz biat ederler. Ülke yönetimi her ne kadar yerli ve milli gibi görünse de, esas ülkeyi yöneten patron perde arkasındaki emperyalist güçlerdir.
Müslüman ülkelere bakınca bu fotoğraf biraz daha net gözükür. Kendince dindar görünen Suudi Arabistan, Mısır, Yemen, Kuveyt ve diğer Müslüman ülkeleri perde arkasında Hıristiyan misyonerler vardır.
Müslüman ülkeleri Hıristiyanlar yönettiği için Filistin sorunu bir türlü çözülmemektedir.
Müslüman ülkeleri Hıristiyanlar yönettiği için İslam coğrafyası cayır cayır yanmaktadır.
Müslüman ülkeleri Hıristiyanlar yönettiği için İsrail karşıtı Arap rejimleri Libya, Irak ve Suriye imha edildi.
Müslüman ülkelerin hemen hemen tamamı geri bırakıldı. Geri bırakıldığı için bilinçli olarak bu ülkelerde antidemokratik bir süreç başlatılamadı.
Din veya mezhep resmi ideolojiye dönüştürüldü.
Sanayi devrimi hiçbir ülkede gerçekleşmedi. Bu ülkelerin tamamı yarı kapitalist, yarı feodal, yarı sömürge kaldı.
Bu ülkelerin tamamında demokrasi devre dışı kaldı.
Bu ülkelerin diktatörleri güvenlikçi politikalar arkasına sığındı.
Bu ülkelerin tamamında üretim yerine tüketim teşvik edildi.
Her ekonomik, demokratik, bilimsel çalışmanın önü acımasızca kesildi ve diktatörlükler toplumlara benimsetildi.
Toplum bilinçli olarak köreltildi ve cahil bırakıldı. Toplum resmi ideolojin gösterdiği din, ırk, mezhep gibi bölücü ayrımcı anlayışların dışında hiçbir şey görmedi. Toplum ayrıştırıldı ve birbirine düşman olarak gösterildi.
Ayrışan toplum birbirlerini Suriye, Libya ve Irak’ta olduğu gibi birbirlerini boğazladı.
Ayrışan toplumlar birbirlerine tehdit olarak sunuldu. Biz gidersek onlar gelir ve sizin felaketiniz olur anlayışı toplumda yaygınlaştırıldı.
İşbirlikçi siyasetçilerin halka verecek bir şeyleri olmadığı için, dinin ve bayrağın tehlikede olduğu imajı yaratıldı. Kutsal kavramlar siyasetin bir aracı haline getirildi.
Halk yoksulluk içinde kıvranırken, onlardan şükür etmeleri istendi. Beterin beteri var denildi.
Tüketim toplumları artık üretim dışı bırakıldı.
Kendi ürettiği tarım ürünlerinin girdilerini yükseltti ve toplumu üretemez hale geldi.
Toplum bütün tüketim maddelerini ithal etmek zorunda kaldı.
Cari açık hızla büyüdü.
Cari açık büyüyünce dövizde hızla azalma oldu.
Döviz hızla fırlamaya başladı. Çünkü ithalat ihracatı üçe katlamıştı.
Üretmediği için dışarıya satacak bir şeyleri kalmamıştı.
Üretim yapan fabrikalar birer birer elde çıkarılmıştı.
Toprakları emperyalist güçlere üst haline gelmişti.
Sadece iç politikaya yönelik ezan ve bayrak nutuklar atıldı ve cahil bırakılan halklar bunlara inandı.
Sonuçta bütün Müslüman ülkelerin halkları emperyalizme altın tabak içinde sunuldu.
Gözleri köreltilen halklar bunları hiç görmedi.
Emperyalist tekeller birer birer Müslüman toplumları köleleştirdi.