ALTIN
 3.042,49
DOLAR
 35,5025
STERLİN
43,1833
EURO
 36,2485

 

 

         Bir devleti eğer yok etmek istiyorsanız, önce o devletin içine nifak sokup iç cepheyi bölüp parçalayacaksınız. Sonrası kolay.  Ya Birbirleri ile çatıştırıp imha edersiniz, ya da parçalanan devleti küçük bir operasyonla ele geçirirsiniz.

        Tarihte bunun birçok örnekleri vardır. İnsanlar tarihten ders almadığı için tarih hep kendi içinde devinip durur. İsterseniz bu konuda birkaç örnek verelim.

       Osmanlı devleti feodal bir orta çağ devleti olduğu için kapitalist batı karşısında kendisini yenileyemedi, yok olup tarihe karıştı.

Batı kapitalizmi, sanayi devrimi ile beraber, demokrasi denilen, halka dayalı yeni bir kavram geliştirdi.

          Osmanlı ise padişahlıktan direndi. Bütün kurumlar padişaha bağlandı. Padişahın hatalarını ne gören oldu ne de duyan oldu. İşte o zaman beka sorunu oluştu.

Avrupa’da sanayi devrimi ile beraber sanayi üretimi artırıldı. Tarımda makineye geçildi.

      Osmanlıda sanayinin esamesi okunmuyordu, üretim halen ilkel tarım aletleri ile yapılıyordu. Böylece bir beka sorunu oluştu..

       Avrupa’da eğitime hız verildi. Hayatın her alanında yetişmiş insanlar üretime katkıda bulundu. Doktor, mühendis, avukat, öğretmen, bilim adamları gibi insanların sayıları çoğaldı.

     Osmanlıda sadece medreselerde din eğiti vardı. Medreseler ise sadece büyük şehirlerde vardı. Hiç bir meslek dalında insan yetiştirecek okullar mevcut değildi. Cahil kalan toplumun beka sorunu oldu.

        Avrupa’da aydınlanma çağı ile beraber peş peşe buluşlara imza atan bilim adamları yetişti. Buharlı makine, elektrik, motor, telefon, uçak vs… buluşlar bulundu.

       Osmanlı halen kendini orta çağ silahları ile kendini avuttu. Sonuçta tehlikeyi gördü ama geç kalmıştı. Böylece bir beka sorunu doğdu.

       Avrupalılar matbuayı buldu ve insanlarını okumaya teşvik etti. Eğitimli toplumun önemini kavradı ve toplumunu bilinçlendirdi. Engizisyon anlayışına karşı savaş açtı. Sonuçta bilinçli ve duyarlı bir toplum yarattı.

       Osmanlıda halk diye bir kavram yoktu, tebaa vardı. Tebaa ise padişaha biat eden, emirlere uyan uslu insanlardan oluşuyordu.  Toplum cahil bırakıldı. Cahil bırakılan toplumların da batı tipi hiçbir talebi olmadı. Böylece Osmanlıda beka sorunu oluştu.

       Batı demokrasileri kilise ile hesaplaşarak, onun her şeye karışmasını önledi. Toplum hurafelerden sıyrılarak akıl ve bilinç toplumuna dönüştü.

         Osmanlı halen orta çağ devletleri gibi tarikat şeyhlerinin kontrolündeydi. Devletin resmi ideolojisi dindi. Padişah ve din birlikte anılırdı. Böylece Osmanlıda bir beka sorunu oluştu.

        Batıda, toprak ve sanayi devrimi ile mülkiyetin önemi hız kazandı. Atölyeler fabrikaya dönüştü. Burjuva denilen yeni bir şehir soylu sınıf doğdu. Bu sınıf kapitalist gelişmenin lokomotif gücünü üstlenerek hızla büyüdü.

        Osmanlıda toprak sultanlığa aitti. Atölyelerin fabrikaya dönüşmesi için devlet hiçbir katkıda bulunmadı. Sanayi gelişmedi. Sanayi gelişmeyince de burjuva denilen sınıf da hiç oluşmadı. Geri kalmış devletin beka sorunu vardı.

          Bunun faturası çok ağır oldu. Önce balkanlar bizden ayrıldı. Daha sonra Araplar bizden koptu. Sarıkamış, Hicaz, Filistin, Çanakkale cephelerinde bütün gençlerimizi toprağa verdik. Osmanlı bekası ağır sınav vermeye başladı.

        Sonuçta bir Mustafa Kemal çıktı ve bu toprak parçası üzerinde yeni bir devlet oluşturdu. Üretim yoktu. Burjuvası yoktu. Eğitim yoktu. Sadece aklı öne çıkaran bir anlayış vardı. Devlet dinden soyutlandı az da olsa laik bir anlayış egemen oldu. Böylece devletin bekası ileriye doğru ivme kazandı.

          Sonuçta batı hızla kapitalistleşti. Daha sonra kapitalist yapı emperyalizme dönüştü ve Osmanlı ve Osmanlı gibi gelişmesini ihmal eden devletleri sömürgeleştirdi.

 

 1-Osmanlı Rus savaşları başlatıldı. Bu savaşlar yüz yıl boyunca hep kışkırtıldı ve Osmanlı zayıflatıldı. Oyuna gelen Osmanlı devletinin beka sorunu vardı.

2-Osmanlı devlet yapısı İslam şeriatı olduğu için, balkan ve diğer Avrupa’nın Hristiyan toplumları isyana teşvik edildi. Çünkü Osmanlı onları ötekileştirmişti ve ortam müsaitti. İşte o zaman beka sorunu oluştu.

 

 3- Emperyalistler, Arap milliyetçiliğini kışkırttı ve Hicaz Cephesinde Şerif Hüseyin gibi Araplarla iş tutarak Osmanlıyı Arap topraklarında çıkardı. İşte o zaman beka sorunu oluştu.

 

 4-Anadolu kurtuluş savaşını yürüten kuvveyi milliye güçlerine karşı, dini çevreleri örgütledi. Şeyhülislam Dürrüzade Abdullah Efendi gibi din adamları öncülüğünde Müslüman Anadolu halkını milli kuvvetlere karşı ayaklandırdı. İşte o zaman Beka sorunu oluştu.

 

 5-Silah üstünlüğünü elinde tutan güçler dünyanın da egemen devletleri oldular ve bütün İslam âlemini kan gölüne çevirdiler. Bütün Müslüman toplumların başına birer diktatör koyarak onları sömürgeleştirdiler. İşte o zaman İslam âleminde beka sorunu oluştu.

 

        Şimdi geldiğimiz nokta çok da farklı değil. Biz bu filmi daha dün Libya’da, Suriye’de, Irak’ta seyrettik. Önce orada bir diktatör oluşturdular, daha sonra oraya demokrasi götürüyoruz diye dünya kamuoyunu arkasına alarak o devletleri yok ettiler. İşte böylece Arap diktatörlerinde bir beka sorunu oluştu.

       Toplumun hassas dokularını kaşıyan kim olursa olsun buna karşı toplumun hassas olması gerekiyor. İnsanlarımız, din, dil, ırk, mezhep temelinde ayrıştırılıyorsa işte o zaman beka sorunu oluşuyor.

       Bu ayrıştırmayı yapanlara karşı da duyarlı olmak gerekiyor. Birbirlerini dinlemeye tahammül edemeyen toplumlar sonunda tarihe karışıyor. İşte o zaman beka sorunu oluşuyor.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.