ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

 

              Kötülerin hiç bir güzel hikâyesi yoktur! Kötülerin türküleri de yoktur ve bu ülkede türküler yakıldı ve hala dumanı Sivas semalarında öylece duruyor!

Kitapların derdest edilip yakıldığı bir yerde insan yakmak bu işin devamı bir aşamadır!

Düşünceyi yakmakla cismi yakmak arasında hiç bir fark yoktur!

             Madımağı yakan zihniyet gün boyu “ şeriat istiyoruz” diyerek bu ülkenin aydınlarını güpe gündüz yaktı ve o dönemin yetkilileri bunu sadece izlediler. Sonrası hepinizin malumu!

              İnsan yakarak şeriat istemenin Tanrı katındaki karşılığı nedir bilmiyorum! Eğer “ yakın” diyen bir Tanrı varsa, söyleyin bana o kimin Tanrısıdır?

              Bu zihniyetin tezahürü Şengal ve Suriye’de de aynısının daha beterini yaptı! İnsan yaktılar, kılıçla kafa kestiler, köle ve kadın pazarları kurdular ve dahası ne kadar tarihi eser varsa yakıp yıktılar!

Gelişmeye açık olmayan ve merkezine insan katletmeyi koyan, dahası insanların yaşam ve davranışlarına ipotek koyan bir anlayışın adı “ şeriat” oluyor öyle mi?

            Şeriat denilen hükümlerin hiç birinde ne insan, ne de hukuk vardır! Derin bir ruh hastalığının topluma dayatılmasından öteye bir şey değildir!

İşte bu hasta ruh, bu ülkede sürekli en vahşi cinayetlerle ortaya çıktı!

            Maraş’ta da, Madımakta da izlediğimiz insanlık tarihinin en korkunç cinayetlerinin altında bu ruh hastalarının imzası vardır ve çoğu zaman işlerine yarasın diye yedekte tutulurlar!

               Bizim ülkede Maalesef geçmişte ve daha sonraları bunları anında harekete geçiren bir güç vardı ve o güç her seferinde bunlar üzerinden ülkeyi daha da karanlığa itti ve bizim bu çağda, bu kara örtüyü ülkenin üzerinden atmaya nedense gücümüz yetmiyor!

                Çünkü karanlık o kadar derin ki ve  biz sadece onun ıslığını duyuyoruz! O karanlık içimizde, o karanlık yanı başımızda ve o karanlık sisler dağılmasın diye her zaman yeni yangınlar, yakmalar peşinde!

Madımak şehitlerine derin saygıyla..

******************

ALIN SİZE TEMUZ ZAMI

 

           Çalışanı, emeklisi üç kuruş zam beklerken, hükümet peş peşe alışageleni yaptı ve vereceği zammın üç katını önceden vatandaşın cebinden çekti bile!

             Dünya bizi kıskanıyor ya, işte öyle bir şey ve dahası dünyaya demokrasi dersi veriyoruz diye de cezaevlerini tıka basa dolduruyoruz!

              Biz içeride bu demokrasi ziyafetinden Nimetleşirken, dış dünya içler acısı bir durumda ve kolları sıvadık yakında onlara demokrasi ihraç edeceğiz!

              Hazine tam takır ve ülke ekonomisi tamamen zam, vergi ve cezalara endeksli. Siz dün peş peşe gelen elektrik ve doğal gaz zamlarına kafayı takmışken piyasadan haberiniz yok sanırım!

               ”Serbest piyasa” denilen ve ekonominin en ahlaksız kavramının olduğu yerde hiç bir şeyi denetleme, ya da niye yaptın deme lüksün yoktur! Çünkü bu ekonomik anlayış kanunlarla güvence altını alınmıştır ve her şey tefeci, tüccarın insafına kalmıştır!

              Vatandaş para etmiyor diye meyve ağaçlarını söküyor ve tarlada ki ürünü de olduğu yerde bırakıyor!

           Dalında üç liraya almadıkları kirazı, manav tezgâhında on beş liraya sattırırsan daha beterini yaşarsın!

Bak sevgili vatandaş!

               Sen ne akıllanmaz, uslanmaz şeysin ve bunların hepsinin sebebi sensin, öyle sızlanıp ağlama Vallahi hiç umurumda değilsin!

           Köyleri boşaltılmış, sulak arazileri yok edilmiş, akaryakıtı dünyanın en pahalısı olan bir yerde bundan iyisi olmaz!

Şimdi bir de kanalımız olacak ve bitince siz gidip orada el ense yapıp keyif çatacaksınız!

Aynen böyle düşünüyorsunuz, yani tavuk-buğday anbarı meselesi!

               Geçmediğin köprüye, uğramadığım hava alanına nasıl ki kuzu kuzu haraç ödüyorsan, buna da daha fazlasını ödeyeceksin çünkü sen kendi kaderine defalarca uslanmadan imza atmışsın!

Şu an tek gündem bu kanal ve biz bunun üzerinden bir birimizle boğuşurken, alttan gelen zam kazıklarının haddi hesabı yok!

Ama sen alışıksın sevgili vatandaş; sana ne tesiri olur ki?

Yeter ki sana verilen kutsal göreve sadık kal!

Yani bol dua ve şükürdar ol! Bak kurban bayramı da geliyor ve bu belalar def olsun diye git boğazlayacağın hayvanı şimdiden seç ki  Maneviyatın güçlensin!

Öyle değil mi?

               Gelen zamlar ve dünya malı dünyada kalır, sen asıl öte tarafa çalış ki seni karşılayan sorgu meleklerine bir cevabın olsun!

Bak, artık seyahatlerin bile dini vecibelere göre düzenlendi, haydi yolun açık olsun!

****************

ACABA

 

                 Deniz bey, teknolojiye yenik düşünce koltuğu bırakmak zorunda kaldı ve sonrasında yaptığı yüksek hizmetlerden dolayı tekrar vekil seçildi ve hala da bu milletin vekili!

               Biz onun bir iş kazasına kurban gittiğini ve çok da üzerinde durulmaması gerektiğini söyledik üstelik meşhur bir sözümüz var ki bu tür durumları kurtarmak için bire bir söylenmiş sözdür “ alan razı, veren razı” gibi son derece katıldığım bir rızalık sözüdür! Öyle ya kime ne?

Kime ne de, sen gel onu mahallenin namus bekçisine anlat!

Meğer mahalleyi sel götürmüş de kimsenin haberi yok!

Beyefendiye atfedilen daha nice iddialara bakılırsa bayağı götürmüş!

            Üstelik üst bir organizasyonla ve bu organizasyon “ bak işte kasetlerin” deyince muhterem ülkeyi ateşe attı ve yediği şantajdan sonra memleket diğerlerine kaldı!

            Şimdi düşünüyorum da Reise ve Ak Partiye demediğini bırakmayıp birden süt dönmüş kediye dönenlere de mi böyle şantajlar yapıldı?

           Çünkü söyledikleri küfürün en dibiydi ve birden hepsi dönüp küfür ettiklerini neredeyse peygamber ilan ettiler!

Yani kafamda deli acabalar var!

İşin ilginç tarafı bu konuda CHP’ den çıt yok!

Üstelik CHP’ nin Alevi seçmeni el, bel, dil noktasında hassastır ve şimdiye kadar onlardan da ses yok!

Özel bakım ve defne sabunu ile yıkanan saçların sahibi bu ülkenin hep derin kıyılarında yüzüyordu!

O zamanlarda bunun tekin bir adam olmadığını yazmıştım ama sen gel CHP’li dostlara anlat!

               Ona söylediğimiz her eleştiriye, ne alakaysa “ sen Atatürk’ün makamını temsil eden bu yüksek şahsiyete bunları söyleyemezsin” diyerek tepki koyuyorlardı!

                Şu anda CHP başkaları için “ istifa etsin, vekilliğini düşürün” hikayeleri anlatıyor ya, işte kendilerine fırsat; bu adamı partiden ihraç edin

ve tarihe bir not düşün!

Çünkü o kadar hak etti ki başka türlü bu kara lekeyi alnınızdan silemezsiniz!

*****************

DÜNYA BİZİ NASIL GÖRÜYOR

 

Çıldırmışlar!

              En basit hak arama ve ses çıkarmaya dahi tahammülleri yok. Emeklisi, işsizi, LGBT bireyler ve daha niceleri olmadığı kadar bir acımasızlıkla coplanıyor, kelepçeleniyor, yerlerde tekmelenip sürükleniyor!

 Bir polis devletinin tüm manzarası sokakta, evde, iş yerinde ve her alanda ensemizde duruyor!

Adeta çıldırmış bir devlet haliyle karşı karşıyayız! Hiç bir şeye, ama hiç bir şeye tahammül yok!

                  Konuşamıyorsun, yazamıyorsun, ya da bunları yaparken kılı kırk yarıyorsun, çünkü her an savcılığa davet edilir, ya da gelir sizi evinizden alırlar, siz “hiç bir şeyim yok, olsun giderim” dersiniz ama işin rengi öyle değildir, savcı önündeki kalın dosyayı açtığında o zaman görürsünüz!

                 Bundan on yıl önce, hatta daha öncelerine ait bir sürü konuşma resim önünüze konur, buradan bir suç üretilerek işlerine hangi örgüt gelirse size oradan bir iktisat yapıştırılır ve gerisi sevk edildiğiniz hâkimin vicdanına kalır!

             Bir devlet travması ile karşı karşıyayız! Siyasiler tüm akli melekelerini yitirmiş durumdalar ve böylesi durumlarda yasasızlığın hükmü konuşur ki sadece devletin adı vardır!

                Çünkü herkes kendi başına devlettir ve masum gösterilere dahi polis amirleri sadece şartlandıkları o iki sözcükle devleti kurtardıklarını sanırlar!

               “ Dağıtın ve alın” komutunu alan emir kulu görevlilerin o anki ruh halini hepiniz günü birlik görüyorsunuz ve tüm bunlar olurken biz alışığız da görüntüyü anında yakalayan dünya bunlara alışık değildir ve bu durumların ancak vahşi toplumlarda olabileceklerini düşünürler ve artık bizi öyle görüyorlar, giderek bir üçüncü dünya ülkesi olmanın ötesine yuvarlandığımızı görerek!

                Dün emekliler geçinemediklerini hükümete duyurmak için toplanmak istediler ve bir emekli “cebimde otobüse binecek para olmadığı için yürüyerek geldim” diyordu ve o emeklilere izin verilmediği gibi gözaltılar da oldu!

O gözaltı ve müdahale emrini veren amirin belki babası da emeklidir!

İşte sorun burda başlıyor ve siz önce Tanrı’nızı öldürdüğünüzde diğerlerinin hiç önemi yoktur!

Çünkü iş rayından çıkmıştır ve sizi artık hiç bir güç durduramaz!

Bir ülkenin düzeni hukuk ve demokrasidir! Yani bunlar ülkenin düzgün raylarıdır!

Peki ya şimdi?

         Eğer hukuk ve adalet birilerinin beklentilerine göre vaziyet alırsa namuslu, almazsa namussuzdur gibi bir duruma geldik!

Öyle ya, elinde sopa olan, tırmandığı hukuksuzluk dağından diplere öyle sesleniyor!

           Her şey bir tarafa, büyük bir insanlık sınavındayız ve sadece üç beş kişiye göre dizayn edilmeye çalışılan blr insanlık!

Bana lazım değil, isteyen alsın!

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.