ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

 

          Dün girdiğimiz savaşın ilk cephesinden gelen haberle Malatya’da bayram havası vardı! Koca meydan dolmuş, davul zurna eşliğinde gelsin halaylar, yansın sahte dolarlara şahit olduk ki sorma gitsin!

      İzliyordum ve baktım ki çılgınca göbek atan kalabalığın ceplerini boşaltsan toplamda yüz dolar çıkmaz! Reisin yaptığı toplantıdan sonra Türk parasını lağvettiğini ve bizi direkt dolara bağladığını, bu cephe gerisindekiler ne bilsin?

          Cebinde parası olmayanın çılgınca göbek attığı bir ülkede, parası olana yapılan kıyağı kime anlatacaksın? “ Kardeşim sen paranı faize yatır ve bu faiz dövizin altına düşerse farkı ben öderim” diyerek üretimin ayağına sıkana davul zurna ile alkış tutmak gibi bir akıl fukaralığı ile yanıt oluyoruz!

           Sonra kalabalık bizim meşhur bakırcılar çarşısına aktı ve “ neler oluyor” diyerek bende peşlerine takıldım, tabi takılırken çifte telli ile ilerliyoruz ve oynamayana anında dirsek atıyorlar, hani “ aramızda dış güçlerin temsilcisi var” denilerek Niyazi olmakta var; o nedenle en çok ben oynadım! Birde ne görelim, orada halka tatlı satan esnaf, bu ekonomik zaferden dolayı bedava tatlı dağıtıyor!    

          Huyum kurusun, mereti çok severim ve gençliğimiz de en çok nerede satıldığını bildiğimiz için ona atfedilen isimle hep isterim! Yoksa diğer isimler yavan kalıyor! Birer tane kaptık ama kalabalığa karışıp ikinciyi almaya döndüğümüzde takipteki gözlere yakalandık “ ulan sen vatan haini misin, ikinciyi almaya utanmıyor musun” diyenlerin hışmına uğradım ve ikinciyi neredeyse tümden yutarak oradan uzaklaştım!

            Sonra vicdan yaptım ve baktım gerçekten çok alttan dolar alıp, bir tüyo ile yüksekten satıp ceplerini dolduran vatanseverlere haksızlık yapmışım! Cephede sabaha kadar parayı nereye sokup, nereden çıkaracağım diye gözü uyku tutmayanlara haksızlık yapıp zil takıp oynuyorum ve üstüne bir de tatlı!

  Yuh bana!

           Sokak aralarında evlerimize dağılırken Behçet abiye “ gelirken, bir koli yumurta al” demişlerdi! İki gün önce kolisi otuz liraydı ve Behçet abi etikette elli lirayı görünce gözleri fal taşı gibi açıldı “

gard aş nedisiz,bu ne, daha dün otuz lira değil miydi, bak dolar düştü, ğabarınız yok mu?”

  Aldığı yanıt Behçet abinin oynamakta soğuyan terini bir kez daha ısıttı “ Vala ben bilmem, gidip onu tavuğun götüne soracaksın!”

   Cebindeki tüm parası otuz lira olan Behçet abi eve eli boş döndü! Yumurtanın gelmediğini gören yenge “ cebinde bir koli yumurta parası olmayan erkek, erkek olarak çarşıya inmesin “ dedi ve  bir kez de o ısıttı Behçet abiyi!

**************

ACABA

 

           Dün çıldıran dolar iç güçlerin toplantısıyla birden tırmandığı daldan düştü! Nasıl bir düşüştür, bilen biliyor da bilmeyenler yediği bu kazığa sadece alkış tutuyor! Bu aşırı düşüşte yine birileri torbayı doldurmuştur, bunu bilmemek için aptalı geçtik, eşek olmak lazım!

           Geçmişte merkez bankası rezervlerini kendisinin doldurduğunu, ancak “ bir ara yoktum, ne olduysa o ara oldu” diyerek paranın buhar edildiğini itiraf etti! Kendisi yokken kim nasıl orayı boşalttı, dünden beri arıyorum da bir türlü çıkaramıyorum! Şüphelendiğim biri var boyuna, posuna, kilosuna baktığımda pek uymuyor! Yine de kuvvetle ihtimaldir ki odur ve Reisin üzerine çok giderlerse Vallahi açıklar! Baksanıza onun yokluğunda dış güçler neler yapmışta, neler!

Neyse şimdi sıkı durun!

            Bu dolar öyle ansızın düştüyse tek sebebi vardır ve belli ki dün akşam “Nas” rafa kaldırıldı ve sermayeye ciddi tavizler verildi!

           Peki şu an düştüğü yerde durur mu? Doğa kanunudur bir dalga yokladığı sınırlara sürekli döner ve daha ilerisini yoklar; çünkü her geldiğinde önündeki engelleri dağıtır ki bir dahakine daha ileri gitsin!

  Göreceğiz ve bırakın Nası, bu işe Altı bin altıyüz altmış altı ayette kar etmeyecek! İşin asıl görünmeyen yanı var; ülke şu anda dış ülke vatandaşlarınca yağmalanıyor! Pahalı paraları ile gelip bizim ucuz malları kaptıkları gibi gidiyorlar! Bu, iç piyasada fiyatları artıracak ve ürün bulma sıkıntısıyla baş başa kalacağız! Sınır illerine ciddi bir yönelim var ve herkes elindekini oralara götürüp satıyor, bu tehlikeyi görmemek akıl kârı değildir! Böylesi bir durum gıda paniğine yol açar ki bunun ardı stok ve fahiş fiyatlardır!

Bilmiyorum, ekonomi alanında kitap yazmadım ama Reisin kitabı hariç, hepsi böyle diyor!

*************

GALİBA BAŞKA BİR GEZEGENE TAŞINDIK

 

             Başkanlık sistemini dayattığında herkes dünyadaki benzerleri ile kıyaslamaya çalıştı ama bir türlü benzeri bulunamadı! Ne Amerika da, ne Fransa da, ne de bilmem nerede hiç bir yere benzemiyordu! Arap diktatörlerinin yönetimlerinde böyle bir şey var mı?” diye bir benzerlik aradık, orada da yok! Çünkü onlarda bile az buçuk etrafına danışma vardır!

Hiç bir yere benzemediğimizin adını yine Reis koydu, “ Türk tipi başkanlık!”

             Bu başkanlıkta sadece adı Bakan olan maaşlı memurlar vardır ve hiç bir söz hakları yoktur!

             Bir şeyler söylemek gibi hafif dudak kıpırdatanlar kalabalığın önünde ağzının payını anında alıyordu! Tıpkı gariban Sağlık Bakanı Fahrettin gibi!

             Tüm bunların yanında “ ekonominin kitabını da yazmak gerekiyordu” yazdık ama yine baktık ki dünyada hiç bir örneği yok ve mübarek tepemize beşinci kutsal kitap olarak indi ki hangi sayfasını açarsan direkt günahlarınız karşınıza çıkıyor ve yanarak alev topuna dönüyorsunuz!

    “ Nas “ ne derse onu yaparım, siz kimsiniz?” diyor! Haşa ne haddimize! Siz devam edin ve son çare eteğinden tutacağız, dökülenler cehenneme, nas ile müjdelenenler cennete gidecek!

              Yalnız orada bir Tanrı var ve en büyük günah saydığı faizi sıfırlamadan giderseniz izahı nasıl olur bilmem?

     Yenilen hak, hukukları saymıyorum; onları kılınan namaz, yapılan dualarla denkleştirirler!

     Ben işte!

İlla takmışım ejder meyvesine! Tadı, aroması nasıldır, bir bilen de yok!

              Ya da Tanrı bizi yaratırken “ sen bu ağızla ancak kuru ekmek yersin “ diyerek mi ağzımızın sınırlarını çizdi?

           Bence öyle! Çünkü bizim fetva cenahımız sürekli “ Allah en çok şükür eden fakirleri sever” diyerek bize örtülü müjdeler veriyor da anlayan kim?

               Zaten yaradılış olarak öyleyiz; lafın tamamını söylemeden anlamıyoruz! Bir daha ki fetvada artık anlamasızlığımızı lafın tamamıyla bize söyleyecek gibiler; “ oturun zıkkımlanın işte!”

      Bak işte o zaman nasıl “ haa..anladım “ diyerek bütün cami ve ibadet yerlerini hınca, hınç dolduruyoruz! Yoksa bu karın tokluğu ile öyle din, iman kimin umurunda?

**************

ROBOSKİ

 

       Dün Meclis’te konu buradan açılınca CHP li vekilden timsah gözyaşlarını andıran bir tiyatro izledik ve ardından İktidar sözcüsü Mustafa Elitaş!

         Şimdi CHP’li vekilin konuşmasının neden “ timsah gözyaşı” olduğunu söyleyeyim! On yıl önce olan bu olaya sessiz kalan CHP nasıl olduysa birden duygusal bir iklimle meseleyi gündeme taşıdı!

        Oysa bu ülkede ana muhalefetti ve bu vahşetin üzerine daha çok gidebilirdi! O vahşetin emrini veren komuta kademesi hiç hesap vermedi ve kimse “ ne yaptınız” demedi! Bu bile ülkede iplerin kimlerin elinde olduğunun net göstergesidir ve o operasyona imza atan herkes terfi etti! Hulusi Akar, önce Genelkurmay Başkanı, şimdi de Savunma bakanıdır! Diğerleri de öyle!

         Bu olay sadece “ vahim hata” olarak geçiştirildi! Bu vahim hatadan daha beterini Dün Mustafa Elitaş, adeta savunurcasına söyledi! Kısaca yanlış istihbarat tuzağına düştüklerini söyledi! Kos koca bir devlet böylesi bir tuzağa düşüyorsa İstihbarat Başkanı niye hala orada durur, sen önce onu bir izah et!

    Bilmem “ Feyman Hüseyin oradan geçiş yapacakmış da” falan, filan!

    Velevki senin deşiğin olsun ve o insanları kalkan olarak kullandı! Şimdi sen bundan dolayı onunla birlikte otuz beş kişiyi öldürmeyi nasıl planlarsın? Üstelik o çocukların ailelerinin tamamı köy korucusuydu; söyler misin bunun izahını?

      Bu ailelere bir özürü bile çok gördünüz, şimdi çıkmış daha beter açıklamalarla suçtan yana tavır alıyorsunuz!

       Yazık; bu ülkeye gerçekten yazık ettiniz! Adaletin ve hukukun içini boşaltarak ortada savrulan bir ülke imajı yarattınız! Bombalarla taşa, toprağa karıştırdığınız o çocukların aileleri, sonradan orada kaza yapan askeri araçtaki askerleri koşarak kucağında hastaneye taşıdı ve yine bir kazada yaşamını yitiren bir askerin başında ağlayan Kürt anne ne dedi biliyor musunuz? “ ah yavrum, keşke benim oğlum ölseydi sen ölmeseydin, şimdi annene nasıl söyleriz” diye! Yani dedi ki bizi ölüme alıştırdılar, biz acıyı kaldırırız; Allah başkasına yaşatmasın!

        Şimdi anladın mı feryat iklimine taşıdığınız ülkenin halini!

        Bundan kurtulmanın tek yolu oy kaygısını bir tarafa bırakacak bir muhalefet lideri gerekiyor! Herkes tüm yanlışlarını masaya yatıracak ve herkes “ ey suçlu ayağa kalk” diyecek ve biz o suçluların hesap verirken titrediğini görmezsek bu devletin çarkı rayına oturmaz ve diş kıra, kıra bir gün çark boşa dönerse hepimiz, hepiniz savrulursunuz!

       Top yekün HDP ye bir saldırı var “ Türkiye partisi ol “ diye! HDP de farklı kültür, inanç ve etnisitelerin sayısı Kürt temsilcilerden fazladır!

             Yani Alevi, Sünni, ezidi, ermeni, Kürt, Türk, Laz, Süryani vekillerin yanında en çok kadın vekilin olduğu parti! Bu parti Türkiye partisi değil, içinde bunların hiç biri olmayanlar Türkiye Partisi öyle mi?

          Haklılar! Türkiye partisi olmakla, Türkçü parti olmak farklı şeylerdir; ah, bir anlayabilsek?

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.