Düşünün bir mağara devri yaşamışız ve dünyadan hiç haberimiz yok! Sonra Allah’ın lütfü AKP geliyor ve birden bizi buzdolabı, çamaşır makinesi, fırın ve bilmem daha nice nimetle tanıştırıyor ve dahası bilgisayar çağına hopadak bizi atıyor ve biz sonradan görmeler gibi hepsine bodoslama dalıyoruz!
Bizi bu nimetlerle buluşturan tek insan sayın Reis, dün Japonların tam atmış yıl önce sefere koyduğu hızlı treni bize anlattı durdu; neyse ki çok korktum söyleyecek diye ama söylemedi; “ Onu biz keşfetmiştik ama dış güçler bırakmayınca Japon’lar kaptı, çünkü o günkü CHP dış güçlerin güdümündeydi” diye!
Bunu söylemedi ama kendisinin dış güçlere ders verdiğini ve bu treni yürütmeleri için kimseyi takmadıklarını söyledi! Dünyadan atmış yıl sonra kavuştuğumuz bu nimetin bir tek yol güzergâhı bize ait, gördüğünüz tüm aksam ithal teknoloji ve biz çağ atlamışız!
Reis ayaklarımızı yerden kesen konuşmalar yaparken, televizyon alt bantta seri yakıt zamlarını geçiyordu! Ortağı ise elde kılıç, kalkan kin, öfke ve tehditlerine aralıksız devam ederken, “ Kırgızistan’ın yanında olduğunu” söyleyerek yüreklere su serpti! Vala ben de şu an köydeyim ama olsun, ben de onların yanındayım!
Mesele bal, börek yemek değildir; mesele fakir ve mağdurun yanında olduğunu söylemektir! Millet ekmek kuyruğundayken sıcak sofrada balı, kaymağı götürmen hiç önemli değil, önemli olan onların yanındaymışsın gibi mideye bunları atmaktır!
Siz atın, onlar his eder! Halkımız öyledir ve o kuyruktan döner, kendisine bu güzelliği yapanlara oy vermekle kalmaz, vermeyenleri de sokakta “ vatan haini “ diye kovar!
Canım halkım; hangi Tanrı seni özel yarattı; gerçekten yaradılış mucizesisin!
Dünya hep aptallarla akıllıların savaşına sahne oldu ve aptallar her zaman zekilerin icatları ile onları vurdu! Çünkü aptalları devasa bir çoğunluktu ve zekilerin sayısı parmakla sayılacak kadar azdı! Üstelik bu kalabalık sınıfın bir de Tanrısı vardı ve her şeye gücü yeterdi!
Zekilerin en büyük zaafı kendilerine bir Tanrı bulmamalarıydı; ya da varsa bile Tanrı’larını kendi işlerine karıştırmamalarıydı!
Hal böyle olunca bu zeki tayfasının hiç biri dünyanın nimetlerini tatmadan ya öldü, ya da öldürüldü!
Çünkü zekilerin masalları yoktur! Gerçekleri vardır ve bu gerçeğin adı bilimdir!
Bilimin hurafe iklimindeki masal dünyasında gezenlere bir etkisi olur mu?
Bilmiyorum! Bin dört yüz yıldır hala abdestin neleri bozup, bozmadığını tam kavramayan bir toplum düşünün ve karşısına bilimi koyun!
İlk yapacakları iş şeytana attıkları taşın yüz katını sana atmaktır!
Ahan işte!
Yazıyı bağlayacaktım; yine çıktı! Bay Kemal Roman vatandaşları ziyaretinde “ Allah’ın izni ile iktidara gelirsek..!”
İktidara geleceğini bilmem ama çok geç farkına vardığın Allahtan
*************
BUNDAN GÜZEL ÇÖZÜM OLMAZDI
İstanbul’un trafiği hep sorun olmuştur ve araçlardan bir DEMİR yığınına dönen kentte yürümenin ve iş takip etmenin ne kadar zor olduğunu bilirim ve bu nedenledir ki bu kenti terk etmiştim!
İnsan kapitalizm için sadece paradır ve o parayı çekmenin bin türlü yolunu bulur ve sizin bundan kaçma şansı yoktur! En basit örnek doğanın herkese ait suyunu şişeleyip size satar ve bir pet suyu iki liraya aldığınızı sanatsınız, oysa günümüz şartlarında siz işlerken üç lira da oraya verirsiniz! Yani iki liraya içirir, üç liraya işetir!
Kendim dâhil İstanbul’un trafiği için bir çok çözüm düşündüm ama hiç bir zaman Reisin yaptığını düşünemedim! Böyle giderse İstanbul sokaklarında araba bulamazsınız! Gelen yakıt zamlarına ve dolayısıyla Reise kızıyorduk! Şimdi anladınız değil mi, saat başı gelen zamların nedenini?
Muhtemelen bu aralar enerji bakanı hep yanı balındadır ve beraber trafiği izleyip istatistik tutuyorlar! Şimdilik yüzde kırk azalan bir trafik var ve bu hala yoğunluk demek! Allah’ın izni ile yakıt yirmi lira olursa biz sadece babaları alın teri dökerek kazandıkları paralarla çocuklarına lüks araç alan babaların trafiğini izleyeceğiz!
Sadece İstanbul mu?
Vallahi dün Malatya da öyleydi! Bizim sitenin önü araba mezarlığı gibiydi! Kimse kontağı çevirtmemişti! İşi olan yürüyerek yol alıyordu ki sağlık açısından da önemli bir gelişme! Özellikle pandemi süresince aldığımız kilolardan önümüzü göremez olduk!
Böyle giderse hepimiz fit olacağız ve arkadan rüzgâr alsak bile önümüz açılacak ve görmek istediğimizi geniş açı ile göreceğiz!
Bence iktidar derhal bunu işlemeli ve derhal seçime gitmelidir! İşte o zaman siz görün şu “ erken seçim” diyerek paranoyaya tutulan Bay Kemal’in halini! Seçimden sonra ancak elinde bezle park halinde toza boğulmuş arabaların camını siler!
Şurada seçime bir buçuk yıl kalmış ve zaten erken gibi bir şey! Ama bizimki bu işi ezbere yazdığı için korkarım seçim günü bile çıkıp “ erken seçim istiyorum” diyecek! Kullandığı argümanlar ne? “ Ülkücü kardeşlerim, dindar vatandaşlarım...” falan!
Kemalim, canım benim, bir akıl neden bu kadar tutulur!
Senin dindar kardeşlerin gider Hindistan’daki ineğe oy verir, yine de CHP ye vermez! Onların aklının gerisinde hala CHP bu ülkede camileri kapatan ve avlusuna dana bağlayan olarak biliniyor! O nedenle iki kardeş seçimin çok yanlış! Hele Ülkücüler? En kötü ihtimal gider İYİ partiye oy verirler; sana neden versinler?
Neyse yahu, yazıya başka bir mecrada başlarken gelip aklımın sınırlarına çarpıyorsun!
Sen çarptıkça aklıma kayımlar, cezaevlerine doldurulan insanlar ve dahası senin sinsi sessizliğin geliyor!
Sen hikâyelerini CHP’yi ve bu ülkenin tarihini bilmeyenlere anlat!
Sayın Reisim bizim köyde gereksiz gürültü yapan traktörler vardı! Sesleri kesilmiş, bu aralar o kadar huzurluyum ki sorma! Böyle giderse baharda sadece kuş sesleri ile uyanacağız!
Bir de bol oksijen dolacak ciğerlerimize!
Bu ülkenin nankörleri bilmez! Sizin doğaya ve insan sağlığına ne kadar önem verdiğini bir ben bilirim!
Yakıt zamları bizi sağlığımıza, alkol zamları da sarhoş naralarından kurtardı!
Oyum size!
*****************
SENDEN OLMAZ
Eleştiriyorum diye birçok okurum ve dostum bana kızıyor ama anlaşılan manzarayı ya görmüyorlar, ya da Ortadoğululuk sendromu onları da sarmış ve ne olursa olsun, biat ettikleri lider her zaman doğrudur!
Kimden bahsettiğimi anlamadınızsa söyleyeyim; Kılıçdaroğlu..!
Zatı şahaneleri artık ağızda durmayan diş gibi sallanan iktidarın diş ağrılarına ilaç yetiştirmekle meşgul! Ana sınıfına kadar indirilen medrese eğitimine Özgür Özel karşı çıktı diye hem onu sahipsiz bırakıp topun ağzına itiyor, hem de iktidarın bu uzun vadeli gericilik projesine güzellemeler yapıyor!
Tehlikeyi gören Sünni inançlı Özgür Özel, gerekçeleri ile vahameti işaret ederken, Alevi Kemal, neredeyse minareye çıkıp bu ülkenin geleceğine Fatiha okuyacak!
Partisinde ağzı laf yapan ve ne dediğini bilen tek kişiyi tırpanlamaktır bu yaptığı. Aynı zamanda iktidarın tüm sinsi planlarına ortak olmaktır!
Sonra iktidarın “ sokağa çıkarsanız...” gibi açık tehdidine tırsarak yanıt veriyor, “ tabi ki sokağa çıkmayız, gider izin alırız öyle çıkarız “ gibi bir sinmişlikle şimdiden teslim oluyor! Sen bekle, sana izin verirler!
Dokunulmazlıkların kaldırılmasında herkes “ CHP’nin işin buraya varacağını bilmediğini” söyleyerek aklamaya çalışmıştı! O zaman da yazmıştım; “ bu işin öyle körün taşı olmadığını!” Bilerek ve ölçerek, biçerek yapmışlardı! Beni kayımlar ve vekillerin tutuklanmaları haklı çıkarmıştı! Çünkü CHP bunların hiç birine ses çıkaracak bir tepki koymadı ve sadece yılanı izledi! Şimdi o yılan kapısına dayanmış ve ısıracak korkusuyla ecel terleri döküyorlar!
Ülkeyi adım, adım teokratik bir yapılanmaya götüren hangi projeye karşı çıktın Bay Kemal?
Hangi derin yaraya dokundun?
Çıkıp MHP ile Milliyetçilik, AKP ile gericilik yarışına giriyorsun!
Bana bak; kimse bana hikâye okumasın; her milliyetçiliğin son durağı, ırkçılık ve faşizmdir!
Atmış yıllık ömrümde bu literatüre epey kafa yordum ve her sayfada karşıma yukarıda dediklerim çıktı! Bunun aksi yoktur ve literatüre terstir! Tabi biz de her şey “ Türk tipi olduğu” için oradan bana laf yetiştirme hakkınız var!
Kısacası yüzünü aynanın arka tarafına tutarak, görünmezliğine cımbız sokma, bu gidişle gözlerine denk gelirse Allah korusun, kimse elinden tutup gezdiremez de!
Din ve faşistlik yarışına gireceğine, insanlık yarışına gir ve onlara da tavsiye et!
Bunları yapmadığın sürece, adım gibi biliyorum ki senden olmaz!
