ALTIN
 2.439,70
DOLAR
 32,4504
STERLİN
40,7959
EURO
 34,8290

 

 

Kemal bey bir slogan uydurdu “ geliyor, gelmekte olan” diye!

           Muhterem hangi ülkede yaşadığının farkında değil ve o nedenle bizdeki kürsü hastalığına yakalanmış bağırdıkça bağırıyor!

Kime, neye bağırdığını eğer bu güne kadar anladımsa ne olayım?

Ana muhalefetin başı ama iktidarın can simidi olmaktan hiç bir zaman geri de durmadı!

Bir iktidarın bu kadar açığına rağmen gündem bulmaktan bile aciz bir muhalefet!

             Tabi bunların olduğu yerde Reisin keyfi yerinde ve helal olsun; artık saat başı gelen zamları bile bize o kadar güzel sindiriyor ki “ ne yapıyorsun” demeye bile utanıyoruz! Refah seviyemizi zamlarla yükselteceğini söylüyor da anlayan kim?

Zaten şu an odaklandığı tek konu “ bölüp, parçalayıp, yönetmek!”

Bu Osmanlı, saray taktiğidir! Şu an yapılan bire bir o dur!

          HDP yi devre dışı bırakmak için Demirtaş-Öcalan çomağını oynuyor! Millet ittifakı ise yavaş, yavaş su koy vermeye başladı bile!

İyi partinin bir Yavuzu var ve ona güvenim tamdır; bu işi kısa sürede hal edecek gibi!

            Sonunda CHP tek başına kalacaktır ve “ geliyor” denilen hiç gelmeyecek; sadece olan olacak ve ülke bir daha çıkmamak üzere karanlığa gömülecek!

Söz konusu “ din-iman, vatansa” karanlığın lafı mı olur?

            Eh, muhalefetin büyüğü ve küçüğü de bu “ söz konusu vatansa “ meselesinde sarsılmaz bir imana sahip olduğuna göre neden üzerinde fazla duruyoruz ki?

        İlahi Reis; bunlar size Allah’ın lütfü bir muhalefet ve bunlar balık yerken bile büyük suç işlemiş gibi kabuğuna çekilen kedi gibiler!

Ama Allah var; deveyi hamutuyla götürenler var ve gözümüzün içine baka baka “ sen yedin” diyorlar ve biz karnı sırtına yapıştığı halde deve yediğimize inanıyor ve dahası devenin sahibine de cereme ödüyoruz!

***************

HELE BİR DURUN

 

          Doluya koysalar olmuyor, boşa koysalar olmuyor ve piyasadaki ateş mutfakları sarınca yurdum insanı lütfen, birazcık olsun sızlanmaya başladı; bu bile hayret verici, yoksa bu topraklarda yediği sopaya itiraz etmek, sümme haşa Allah’a şirk gibi anlımıza yazılmış ve bize ne kadar sopa, o kadar uzun yol gitmek düşer!

             Hazır yiyici konumuna bir mühendislik projesi ile getirilen ülkede, özellikle tarımsal üretim tam anlamıyla çökmüş durumda; ilaç ve girdi fiyatları ile hiç bir çiftçinin tarlaya girme cesareti yok!

Ülkenin bu günlere nasıl geldiğini anlayabilen oran, inanın toplumun yüz binde biri ile sınırlı ve diğerleri zaten takım tutar gibi fanatik siyasetin kurbanı olmuş, onlardan gelenin Allah’tan geldiğine inanıyor!

                Manav tezgâhındaki uçuk sebze, meyve fiyatlarını görüyorsun ve sızlandığın anda, sana berikinden “ yemek zorunda mısın” gibi insan aklı çıldırtan anlamsız bir ağız, soru olarak karşınıza dikiliyor!

Aynı şey et için de geçerli “ yemeseniz, canınız mı çıkar!”

            İşte manzarayı umumiye bu ve bu manzarada milyonlarca lirayı senin, benim kesemden alarak ve adına da “burs” deyip iç edenler, bununla yetinmeyip birde ballı makamlara uzanıp bize oradan şükretmeyi salık veriyorlar!

Bu nasıl çarktır?

Bu nasıl değirmendir?

Tamam, anladım bu halk ne yaparsan yap, “ baş, göz üstüne” diyerek doğasının gereğini yapıyor!

Halk bunu yapıyor diye, sizde hiç mi acıma duygusu yok?

Ne demek bir asgari ücretlinin evine gelen beş yüz liralık elektrik, sekiz yüz liralık doğal gaz faturası?

E, harcamasaydı!

Haklısınız!

           Bir ülkeyi toplumsal olarak alabildiğine böldünüz ve tüm kaynaklarını bitirdiniz. En kıymetli toprak ve tesislerini dışarıya sattınız ve bitirdiğiniz bir denizde çıkmış hala bize suyun nimetlerinden bahsediyorsunuz!

Bizi masal tekrarı ile insan yutan devle korkutuyorsunuz!

           Geçin bu masalları; aç insanın vatanı yoktur ve ülkelerini terk ederek can havliyle kaçanların da bir vatanı vardı ve bir de dönün onlara sorun!

           Bir gün o dev diye korkuya malzeme ettiğinizin aslında bir cüce olduğu görülürse; ortada ne masal kalır, ne de hikâye?

***************

HEPİNİZ AYNISINIZ

 

          Hatta bir elmanı yarısı değil, tamamısınız! Öngörüsü olmayanı siyasetçi diye parti başına koyarsan olacağı budur!

            Günaydın Kemalim; “ Seni Başkan yaptırmayacağız dediği için Demirtaş içeride” diyor!

Bunu tüm dünya âlem biliyor da, onun içeriye tıkılması için dokunulmazlıkları kim kaldırdı, söyler misin?

        Şimdi de HDP’ siz bir ittifakla asla ne Cumhurbaşkanı, ne de iktidar olmayacağını bildiğiniz halde, nedir insanların aklı ile alay etmek?

Sen seçilmiş ve yasal bir partiden kaçarken, Cumhurbaşkanı bize Öcalanlı resitaller çekiyor!

Şimdi anladın mı cesareti?

          Ne olacaktı, üç gün sonra farklı argümanlarla sahneye çıkar ve beraber kurduğunuz ittifak nal toplar, bilesiniz!

         Çünkü artık ona “ ne yapıyorsun” diyecek hiç bir güç kalmadı ve top ayaklarında, çalım atmadan direkt kaleye iniyor!

           Sen ise sahadaymışsın gibi, türbinden ha bire yediğin golün ofsayt olduğunu tekrar edip duruyorsun!

Ekrem İmamoğlu’nu savunmaktan bile acizsin, sanki büyük suç işlemiş gibi!

Erdoğan dahi onun tek rakip olduğunu anlamış, ama sen hala anlamamışsın!

          Bak, İmamoğlu’nu bir şekilde diskalifiye ederse, sıra Mansur yavaştadır ve senin önünü açıyor ki sen balıklama atlayasın diye! Ondan sonra gelsin cibilliyet, gitsin mağduru Kerbela!

Bak!

Senin tek şansın İmam oğludur! Eksikleri, gedikleri vardır ve sonuçta o da insan!

Ancak; bu ülke gerçeğinde kazanacak tek kişidir ve bence daha fazla yıpranmasına izin vermeyin!

Aksi durumda artık ne ben, ne de sen bu ülkede hiç bir ötekiyi bir yerde göremeyiz!

Yaz bir tarafa!

Zaman dediğin ne ki?

Üç beş gün sonra kapımızda ve üstelik tüm gerçekliği ile..!

*****************

ARIZA

 

          Arızalarını tamir etmediğiniz araçla yola çıktığınızda size nerede yarı yolda bırakacağının garantisi yoktur!

          Kurulan arızalı bir cumhuriyette bu güne kadar defalarca yol kazaları geçirdik ve hiç birinden ders almadan, yeniden eskiyi ve de daha kötüsünü alarak yol almaya çalıştık!

            Gelenek haline gelen her on yılda bir darbe sistematiği bu ülkeyi dünya liginde sürekli alt basamaklara itti ve şu an geldiğimiz yer alt küme!

            Alt kümedeki devlet anlayışında hukuk ve demokrasi hariç her şey vardır. Bu kümede bir hakem vardır ve onun dediği geçerlidir! İtiraz ve ses çıkarmanın karşılığı kırmızı karttır ve kırmızı kartla sıyırmakta şanstır, aksi takdirde canınız bir işarete bakar ve gerisi size hangi belayı getirir, o da ayrı bir konu!

           Dün AİHM, HDP’li kırk vekilin dokunulmazlığı ile ilgili bir karar verdi ve üstelik tazminata hükmederek!

            Geçmişte de böyle kararlar vardı ve kararın hemen ardından “ tamam şimidi bu kararları uygularlar ve mağduriyetler giderilir” diye beklentisi olanlara, o zamanda yazmıştım “ asla bir şey olmayacak” diye!

        Olmayacak; çünkü içine düştüğümüz kümede bunlara yer yok! Bu kümede insan hakları, hukuk, demokrasi ve dahası barış sözcükleri tehlikelidir; yukarı da belirttiğim gibi anında kırmızı kart gerektirir!

            Her şey elinde düdük olan hakeme bakar ve hakem, bu güne kadar bu ligin hakkını en iyi şekilde verdi, vermeye devam ediyor! Hele bir de sürekli ateşi körükleyen bir yardımcı hakeminiz varsa..!

             Yani kısacası dünkü AİHM kararı, seyircinin uzaktan gazel okumasıdır; hakemin çokta umurundaydı!

Artık bu takımı dünya ligine çıkarmak çok ama çok zor!

              O lige çıkarmak isteyenler de arabanın arızalarına dokunmak istemiyor ve aynı arabayla hep tekrara düşersiniz o kadar! Arabanın arızalarını gidermediğiniz sürece istediğiniz kadar sürücü değiştirin, değişen hiç bir şey olmayacak!

Yani demek istiyorum ki bu ülkenin temel sorunları var ve bunun yegane sebebi tekçi anlayıştır!

            O anlayış, Taksimde Kürt’çe şarkı söyledi diye genç çocukları derdest eden anlayıştır; var mı ötesi?

              İşte tüm bunların ortasında en doğrusunu yardımcı hakem söylüyor; “ Anayasa mahkemesini kapatın, Tabipler odasını kapatın, İmamoğlu derhal istifa etsin” ve daha neler, neler..?

Bu ligde doğru olan budur ve bu lige en yakışır sözlerde bunlardır!

Araç her tökezlediğinde hepimiz sinirlenip, bağırıp çağırmıyor muyuz?

İşte bunlar da aynısını yapıyor! Bu arızaya, bu ses en çok yakışandır!

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.