ALTIN
 2.510,03
DOLAR
 32,5947
STERLİN
40,4574
EURO
 34,8297

 

İstanbul’a her gidişimde mutlaka “ İstiklal caddesini” boydan, boya defalarca dönerek geçerim. Orası farklı bir sosyal dokudur. Dünyanın bütün insan renklerini orada bulursunuz ve ortaya insandan bir renk cümbüşü çıkar ki beni tüm kıtalara yolcu eder!

Sokak müzisyenleri vardır; ham sesleri ile şarkılar söylerler ve birden bakarsınız bir oyun havası, ardından gelen danslar, halaylar...

Kenar ara sokakları vardır; bir dostla çay, kahve keyfinin en güzel yaşandığı yer. İki

Kadeh atıp efkâr dağıtacağınız kimi köhne, kimi lüks mekânlar; yani bütçeye göre!

İşte burayı kana bulamak için derin bir plan yapılıyor ve suçsuz, günahsız insanların kanına giriliyor. Orada kızım da yaşıyor ve patlamanın sesinden dolayı hala şokta. Dahası işinden dolayı günlük geçtiği bir cadde. Yani demek istiyorum ki sen, ben, o...hepimiz orada olabilirdik ve orada yaşamını yitirenlerin hepimizden bir parça olduğunu sanmadığımız sürece bu ülkede hiç bir şeyi çözemeyiz ve zaten umudumuzda yoktur!

Böyle bir olayda bile irin ağızlılık yapan ve el üstünde tutulanlar varken..!

Yahu sizde hiç mi utanma, arlanma olmaz?

Üç beş kemik adına insanlığınızı bu kadar mı ayaklar altına alırsınız?

Girilen bir seçim süreci var ve geçmiş örnekleri gerçekten beni tedirgin ediyor!

Dahası bu kışkırtıcı ağızlar varken hiç birimizin ne can güvenliği, ne de yaşama dair umudu kalıyor!

Olayda yaşamını yitiren insanların ailelerine baş sağlığı diliyor, olayı nefretle ve şiddetle kınıyorum.

Ayrıca sosyal medyaya getirilen kısıtlamanın, bilgi edinme hakkına engel olduğunu da belirtmek isterim ve bu konunun da tartışılması gerekir ki tekrarı olmasın..!

************

Bazen ben..!

Tanıyordum; kaseti çıkmış diye ortalık veryansındı!

Kaseti izleyen var mı, yok mu bekli değil ama her konuşan izlemiş gibi yorum yapıyordu; “abi öyle bir yalıyor du ki, abi yok böyle bir şey...” daha neler, neler..!

Ben işte; beyefendiye yazdım “ bu kadar iftiracı varken sen daha çok yaşarsın “ diyeceğime, “ sen çok yalarsın “ demişim!

Herkesten beklerdim, senden beklemezdim” diye sitem edince yazdığıma baktım; eyvah..!

Valiyi ziyarete gitmişiz, ayrılırken “ bir isteğiniz olursa söylersiniz “ deyince, Vali; “ bizim köyün ağası da böyleydi, Başbakan’ı arar, yengenin sana yanlışı varsa söyle derdi!”

Sene başında sınıf paylaşımı yapan okul müdürüne “ Ayşe ablamın sınıfı tuvalete yakın olsun, malum yaş işte “ deyince, O güzelim Ayşe abla gülmekten kırmızı yanaklarıyla tuvaletin yolunu tuttu!

Okulumuza yeni atanmıştı kimseyle muhattap olmuyordu, müthiş havalı ve nöbetlerde elinde sopayla çocuklara dalınca, önce alttan almak babında “ öğretmenim siz nerelisiniz, siz de şöyle asil bir duruş var, bakan kızı falan olmayasınız “ deyince; “ ben eski Erzincan milletvekilinin kızıyım, anladın mı?”

-Evet, anladım, ben de eski muhtarın oğluyum; kabul ederseniz..!

İki gün sonra okul müdürünü boğazından sıkılmış olarak elinden zor aldık; sonrası vekil baba torpili, bir daha da görmedik!

Oldum olası Kaymakamlarla bir türlü geçiremedim ve aramız hafif düzelmişken beş vakit namazından, niyazından olana ve içki içenden nefret eden Kaymakama “ Hafta sonu buyurun köye gelin soğuk suyun başında size rakı ikram edeyim “ deyince, o yüzü gülmez adam kahkahaya boğuldu “ ya Hasan bey, işte seni bu iki yüzlü olmayan samimiyetinden dolayı seviyorum, sen yine de bana ayran hazırla..!”

Daha çok var ve belki bir gün bir mizah kitabı olarak çıkar!

Ben işte!

**************

Sorun kadınlarsa, neden yanınızda bir tek kadın yok!

          Alakası olmayan bir taşı AKP kuyusuna atınca, oradaki uyku sersemi “ ne oluyor “ diyerek yerinden fırladı!Gözlerinin buğusunu alınca kuyunun başındakine odaklandı, sonra yanındakilere usulca dörttü..!

Kuyunun başında Kemal Bey vardı ve güya kanlı, bıçaklı olduğu cenaha iş veriyordu!Yerinden fırladılar; tam sırasıydı, Kemal beyi öpmek gerekiyordu; hem de dudaktan..!Öyle aşırı öpmeye gelmeyen Kemal bey, taşı bıraktı kaçtı..!

             Şimdi ardına düşmüşler ve Anayasanın kapısına kadar kovalayacakları kesin. Eğer o kapıdan içeri atarlarsa, gerisini düşünmek bile istemiyorum!

             Bu arada yanlış kapıya da düştüler üstelik üç erkekle gittikleri yerde kadının başörtüsünü gündeme getirerek!

Sorun kadınlarınsa, neden yanınızda bir tek kadın yok!

Yani kadınlar kendi sorunlarını bilmiyorlar mı?

Anlamıyorsan, İran’a bak, kadınlar sorunlarını nasıl molaların yüzüne tükürüyorlar gör..!

Çok mu heveslisiniz?

              Tamam, kadınların sorunlarını kadınlar belirlesin ve başörtüsü için referandum yalnız kadınlar için yapılsın!

İşte o zaman “ han yayı da, Konya’yı da “nasıl gördüğünü anlarsın!

              Tarih boyunca hep susturmuşsun ya; zannediyorsun susturduğunda senin oluyor; ya da senin gibi düşünüyor?

Zavallım benim, hiç bir kadın öyle kıl yumağı bir insanla aynı yorganın altına girmek istemez!

Bir referandum da bunun için yap, o zaman gör kılının kerametini!

             Bilmem kaç milyar ışık yılı uzaktaki yıldızları keşfedenin aklı, ile bunların aklı aynı gezegende can buluyor ya, işte ona yanıyorum!

Çekin ellerinizi kadınların dünyasından.

Hiç bir zaman bir kadın kadar yaşamı anlamlandıramazsınız.

              Bir kadın kadar güzelleşmezsiniz. Başını örtseniz bile yüzündeki berraklığa, bakışlarındaki sevecenliğe set çekemezsiniz!

Dünyasını anlamadığınız kadının malınız, mülkünüz olduğunu sanıyorsunuz!

Siz öyle sanın..!

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.