ALTIN
 2.439,70
DOLAR
 32,4504
STERLİN
40,7959
EURO
 34,8290

 

 

              Aslında dünya ile güneşin dansıdır. Kuralları bellidir. Kendi etrafında dönen dünya önce gece ve gündüzün döngüsünü tamamlar; sonra dönerek güneşin etrafında tamamladığı turla aylar ve mevsimleri beraberinde taşıyarak döngüsünü bir yılda tamamlar!

              Tabi bu tamamlama durduğu anlamına gelmiyor ve bıkmadan, usanmadan dönmeye devam ediyor!

                  Güneşi her zaman çiçeğe, dünyayı da arıya benzetmişimdir. Çiçeğin etrafında aşkla pervane dönen arıya... Çiçek nasıl ki arıya bu aşkın karşılığında bal sunuyorsa, güneş de dünyanın aşkına türlü renklerini sunar ve ona yaşam verir!

Ne kadar güzel bir aşk değil mi?

Hilesiz, samimi ve dahası hiç bir kirliliğe meyil etmeyen!

Aynı şeyi insan denilen bilinmezle kıyaslayabilir miyiz?

Asla!

              Her ne kadar Nitche insana dair bir alt, üst çizgi nitelemesi yapmışsa da; o meşhur tespit Zerdüşt’e aittir!

          Der ki; “ insan iki kısımdır, çizginin Altı ve çizginin üstü” bu çıkarımı onun genel felsefik anlayışından çıkarmak mümkün!

            Evet, aynen öyledir; çizginin altındakiler çoğunluk olan insanımsılardır. İhanet, ego ve kendini yaşatmak için her türlü döneklik, zübüklük ve kendini dayatmacılık gibi ne kadar kirlilik varsa beyninde taşıdığı, çevresine de bunu akıl diye satmaya çalıştığı bir insan dışılık!

               Her türlü kirlilikle beraber para ve güçte bunlardadır. Çünkü yaratılan sistemler onlara göredir!

Çizginin üstü işte bu yamyamların rahatsız olduğu kesimdir!

             Sayıları azdır. Kendilerine dair bir beklentileri yoktur; doğaları gereği üretirler, icat ederler ve sürekli yeniye uzanırlar, gökten bereket beklemezler, bereketin bilim, sanat ve akılda olduğunu çok iyi bilirler.

              Buna rağmen çoğunun ölümü sefaletle son bulur; çünkü dünyaya geliş gayeleri başkadır!

Düşünür, yazar, ressam, şair ve taşa can veren heykeltıraşlar bu sınıfın demirbaşlarıdır!

             O nedenle tarihin her döneminde insanımsı yamyamların hedefi olmuşlardır. Özellikle orta çağ da bu kesimin yok edilmesi genetik zekâ aktarımına da darbe vurmuştur ve dünya yüzde otuz beşi zeki olan bir insan varlığını kaybetmiştir!

                Günümüze kadar gelen yüzde beşlik azınlık zekâ sayesinde şu an ki teknolojiyi yakalasak da, devletler ve istihbarat örgütleri bu zekâları derdest edip kendi kirli emellerine zorlamıştır!

               Nükleer ve kimyasal silahlar bu zekânın ürünüdür; ancak o silahların düğmesi orta zekâ diktatörlerin elindedir, üstelik dünyayı binlerce kez yok edecek bir tehlike!

Peki, biz de durum ne?

               Gazeteci, yazar, çizer, hala tehlikeli sınıf, hala yasak kitaplar var ve bu ülkede yolu cezaevlerinden geçmeyen hiç bir yazar, çizer sanatçı göremezsiniz. Tabi gerçek olanlardır kastım!

Yoksa öyle her yazan, çizeni bu sınıfa dâhil etmek konuyu amacından saptırır!

Hal böyle olunca hala Ağrı dağının tepesinde Nuh un gemisini arıyoruz!

Umarım bir an önce bulurlar da, biz de bir yer edinip onunla uzaya yol alırız..!

**********

HADİ CANIM

 

Taliban yönetimi Afganistan’da kız çocuklarının okula gitmelerini yasaklamış.

Ne bekliyordunuz?

Bir kere Taliban İslam’ın ta kendisidir ve İslam’ın anayasası da şeriattır. Karşı çıkmak şirktir.

              Siz bakmayın bize; kılıç zoruyla kabul ettiğimiz bir İslami kevgire çevirmek için kırk yerinden dürtüp duruyoruz. Hani şu “ ben hem laiğim, hem Müslüman ım” diyenler gibi!

Hadi oradan!

İkisi bir arada asla olmaz, öyle kıvırmaya da gerek yok; ya Müslümansın, ya da laik!

                Kaldı ki, Taliban bu işte riyakârlıkta yapmıyor, düşüncelerinde netler ve kurbağayı yavaş, yavaş ısıtarak değil, tek seferde kaynar suya atıp hal ediyorlar!

Bize gelince!

               Milli eğitim bütçesi bir önceki yıla göre gerilemiş, diyanetin ki iki katına çıkarılmış, savunma bakanlığının görünür bir bütçesi var ve bir de görünmeyen örtülü ödeneği var ki, ne sorabiliyorsun, ne de, nereye, kime harcandığını biliyorsun!

Yani can cazım bir ülkeyi kalkındıracak olan eğitim ve bilimdir!

Milli eğitim bütçesinin yüzde seksene yakını personel giderlerine gidiyor. Diğer kalemleri de çıkartırsan ya yüzde on kalır, ya da kalmaz!

Sonra bekle ki çağdaş medeniyeti yakalayasın!

Bir ülkenin batması militarizme ve hurafeye gömülen kaynaklardır!

              Bunların hiç birini görmeyen akıl, şimdi çıkmış “ HDP’ ye verilen deve de kulağı kesin “ diyor!

Bence de kesin!

Belediyelerinde hiç bir yolsuzluk bulamadınız.

             Milletvekilleri de ihale kovalamıyor. Genel başkanları partisinin binasına giremiyor. Geriye ne kaldı tabela!

               Yardımı kesin, partiyi de kapatın. Bakın iki günde döviz nasıl dibe vuruyor; gaz, elektrik paraları çerez fiyatına düşüyor. Sonra canım emeklimin mangal keyfi de başlayacak, sadece dikkat etsinler yazın sıcağında öyle her yerde mangal yakmasınlar!

               Bu arada Saray’ın bütçesini söylemiyorum. Onu da Kemal beye bırakıyorum. Gelince oradan alıp halka dağıtacak. O konuda çok rahatım!

Kısacası köy o kadar net görünüyor ki!

              Muhtarı, azası, köyün halkı bir şeylerin dibine kadar geldiğini seziyor ama ses çıkarmak gibi bir takatleri de yok!

Çünkü önce kılavuzları hal ettiler. Şimdi sıra köye konmakta.

Bir elinde bayrak, bir elinde din-iman, hangi köylü ot yemiş ki itiraz etsin?

Değil mi şaban Hocam?

Senden de o gür sesinle bir sela bekliyoruz!

Malum, yaşlılık kulağı duymayanlarımız var, benim de namazı kaçırma ihtimalim!

**************

BABA-OĞUL

 

              Hırs, ihtiras ve bir ülkenin kalın harflerle yazılmış kodlarını okuyamayacak kadar bir gözü dönmüşlük!

Siz istediğiniz kadar güzelleme yapın ve beni de çarmıha gerin!

Dünkü CHP grup toplantısı bunun özetiydi!

Ne Kılıçdaroğlu samimi, ne de İmamoğlu o külleri yuttu!

Az çok siyasetin kıyısından geçen biri olarak bunu okudum!

Kemal Bey, İmam oğlunu bir tek amaç için oraya çağırdı ve mesaj direkt Meral Akşener ey di!

Kısacası dedi ki “ bu bizim partili, elini içimizden çek!”

Meral bunu mutlaka okumuştur. Karşı hamle gelir mi?

Bence gelir ve o masayı ters, düz edecek bir hamle!

               Daha önceleri de yazdım; kendini ölümüne dayatan bir Kılıçdaroğlu var ve ülke hiçte umurunda değil!

Meral, bunu seziyor ve bu dayatma öyle uzun da sürmez, hep birlikte göreceğiz!

             Partisinin Altı okundan en önemlisi “ laiklik” ti! Durup, dururken ortaya attığı türban meselesi o okun dönüp kendisini bulmasıdır ve ülkeye de geçmiş olsun demektir!

             Ben Kemal beye kısa bir hesap yapayım. CHP’nin oy ortalaması yüzde yirmi beş. Buradan ona gelecek oy en fazla yüzde yirmidir.

Diyelim ki HDP destekledi ve HDP’ den gelecek oy, bileşenler dâhil yüzde yediyi geçmez!

Diğer partileri saymıyorum bile. Çünkü tabanlarının algısı belli ve tek oy gelmez!

Yani üç puan daha benden olsun ve gerisini siz tahlil edin!

Birileri buna anlatmıyor, bu gözü kararmışlığa ülkenin kaderine oynadığını!

Şimdi çıkmış, kendisi hariç, herkesin kazanacağı bir seçimi hırsına kurban etmeye çalışıyor!

Dünkü grup toplantısındaki alkışların hepsine bir bakın, bir de İmamoğlu’nun kerhen alkışına!

Bence buradan asla bir baba oğul çıkmadı!

Atilla’nın güzel bir sözü var, “ yerine gelecek diye kimsenin önünü kesmeyin!

Siyaset böyledir, biraz da geçmişe dön, ders çıkar!

İnönü ve Ecevit de baba- oğul gibiydi!

Ne oldu?

Hırs oğlu babadan koparttı ve gerisini biliyorsun!

             Siyaset bir rakip yeme mekanizmasıdır ve en azından bizim ülkede böyledir ve asla bir ahlaki temeli de olmadı!

              Transferler, dönmeler, kaymalar, yatak şantajları ve ne kadar pislik varsa meydanda, göz önünde aktığı bir yerde bana siyasi namus ve dürüstlükten kimse bahsetmesin!

              Hele yalanın, aldatmacanın ve bol zübüklü bir yerde siyasi namus aramak... Neyse karşılığı var ama yazarsam çirkin kaçar!

Yüce halkım ne demek istediğimi iyi bilir!

Canım halkım!

Buğday ambarı bir memlekette ekmeği beş liraya yiyiyor!

Et, süt, peynir... Falan saymıyorum! Çünkü onları hiç yiyemiyor!

Sonra topluca minnet duyguları ve duaları bir kapıya çıkıyor!

Sen ne kadar datlı, şirin bir halksın!

Yerim senin o ekmekten şişen güzel göbüşünü!

***********

GERİYE NE KALDI

 

Ülkesi dünya şampiyonluğuna oynuyor ama o evinde oturmuş, eşiyle televizyondan izliyor!

Ne kadar ayıp?

Koca devlet başkanı bu maça gitmiyor!

Gitme!

Sen gitmezsen giden var; bak bizim Reis yarım gün de olsa Katar’a gitti!

             Özel uçak, masrafların ne kadar olduğunu sormuyorum. Biliyorum ki “itibardan tasarruf olmaz” böyle bir yere para harcamayacağız da nereye harcayacağız?

            Ama ben umutluyum. Şu HDP’ ye verilen paralar kesilir, parti de kapatılırsa demokrasimiz güneş görmüş mısır gibi aniden patlar, toprak yüzeyinde boy atar!

            Demokrasi biraz da yeşillik demektir, mısırın boy atmış yeşili koyun iştahı için bire birdir; inekleri saymıyorum, onlar kökü ile deşer yer!

İmamoğlu sakızını çiğnemeye devam eden zavallılar!

             Bu ülkede polis sokak ortasında milletvekilliği yapmış bir il eş Başkanına güpegündüz tokat attı. Bu olay İmamoğlu meselesinden daha mı önemsiz!

Hiç birinizden ses var mı?

Hani demokrasiyi yeniden teshis etmek için yola çıkmışsınız ya!

Çıkın!

Bu akılla, bu korkaklıkla sizden hiç bir şey olmayacağını çok iyi biliyorum ama gel de anlat!

              Bir partinin Eş Genel Başkanı parti binasına sokulmuyorsa, o parti zaten çoktan kapatılmış ve üstelik tokat yiyerek!

Yüz yıldır devlet olmayı bir türlü beceremeyen bir yerde, bunlar can sağlığıdır!

Eşyanın tabiatı bunu gerektirir, fazlası; öküz ve tren meselesidir!

             Çarptıktan sonra sadece köpekler bayram eder; öküzü gidenin trenin ardından ah, vah etmesi, demire kafa atmaktır!

Şimdi herkesin elinde bir mektup var ve hiç biri açıp okumuyor!

Korkak, basiretsiz bir anlamsızlık okuma melekelerini de yitirmiştir!

            Yoksa bu kadar açık ve net “ geliyorum “ diyen bir fırtınayı görmemek nasıl bir iş? Bilen varsa izah etsin!

Bir de bu aya denk gelen ölüm, kırım meseleleri!

O Maraş’ı iyi bilirim!

Tanıdıklarım vardı. Karnı deşilen hamile kadınlar, bebekler, çocuklar ve ardı kapkara bir utanç!

Sonuç?

Aleviler can havliyle bu ülkeyi terk ettiler!

Kimi sahil illerine kaçıp izini kaybetmeye çalıştı!

Geriye kalanlar da şimdi uyduruk dedelerin elinde sisteme pazarlanıyor.

Kalmadılar!

Gittiler!

Bittiler!

               Bu coğrafyanın nice güzel renkleri gibi, soldular ve şimdi giderek tonu koyulaşan bir karanlıkta parmaklarımızı gözümüze sokuyoruz!

Eee... sonra?

Sonrası, canınız sağ olsun!

Bu gün de post yerinde duruyor, yarına bir şey diyemem!

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.