Yangın
Yıllardır uzmanlar, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu, lokalizasyonlarını belirterek bir an önce önlemler alınması gerektiğini dile getiriyorlar. Hatta 1999’daki Yalova depreminin yarattığı acılı günlerden de örnekler verirler.. O dönemler bu acıları azaltıp deprem önlemlerinin bir an önce alınması için özel iletişim vergisi konulmuştu. Toplanan vergilerle önlemler alındı mı? Uzmanlar konuştukları ile kaldılar. Ama yine de önlemler bir an önce alınmalı demeye devam ettiler.
Ve o korkunç 6 Şubat’ın yıkıcı depremiyle bir bölgemiz yerle bir oldu. “yangın”
Ben ekonomistim Nas var Nas dedi, dünyada örneği olmayan bu ekonomi yönetimiyle, seksenbeş milyonun mutfaklarında yangın başlattı. Bu yangın öyle bir hızla yayılmaya başladı ki, halkın büyük kesimi yokluk ve yoksullukla karşı karşıya kaldı. Nas’la ekonomi dibe vurunca, kurtuluş için Sayın Şimşek getirildi. Şimşek geleli İki yıl oldu ama mutfak yangınları devam ediyor. Geçenlerde bir dost sofrasında bulunan bir kişi çok güzel bir söz söyledi, “ Dostlar AKP gömlek değiştirdik dediğinde, alelacele yeni gömleği giyerken düğmeleri yanlış ilikledi. O nedenle iki yakamız bir araya gelmiyor” dedi.
“Yangın…”
Yine her yıl bu aylarda olduğu gibi canım ormanlarımız günlerce cayır cayır yandı ve geleceğimizi kararttı. Medyada hep dile getirildi yaz geliyor, havalar ısınıyor. Orman yangınları için önlemler alınsın dendi.
“Yangın….”
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, terörsüz Türkiye’nin konuşulduğu günlerde 12 vatan evladımızın şehit haberleri ile ocaklara ateş düştü.
“Yangın…”
Yetmedi, siyasette yangınlar aylar önce başladı. Bu yangın siyasi olarak yargı kanalıyla CHP’yi sardı. Amaç ana muhalefeti sindirmek. Ana muhalefeti sindirelim, susturalım derken onbinler meydanları doldurarak bu yapılanlara karşı çıkıyor. Tarafsız araştırma şirketlerinin sonuçları iktidarı iyice telaşlandırıyor. AKP bir şeyin farkında değil. Bu yapılan hukuksuzluklara kendi partisi içinde de küçük kıvılcımlar şeklinde bir yangın başladı. Sokaktaki AKP sempatizanları bile bu yapılan haksızlıklarla kendi ayağımıza sıkıyoruz, diyorlar. “ yangın”
Yangınlar derken kendi coğrafyamızda sıkça anlatılır:
"Bir köylünün samanlığında yangın çıkar. Köy ahalisi samanlığın içinde bir adam olduğunu fark eder. Yangını el birliğiyle söndürdükten sonra, adamı ağır yaralı olarak apar topar hastaneye götürürler.
Hastanede bulunan doktor, adamı muayene etikten sonra bir de röntgen çekilmesini ister. Çekilen röntgeni incelediğinde adamın her tarafında kırıklar olduğunu görür.
Doktor şaşkınlıkla adama sorar :
Siz hastanemize yanık tanısıyla gelmişsiniz ama vücudunuzda yanıktan çok kırık var.
Bu nasıl oluyor?
Adam cevap verir:
Samanlık yanarken alevler bana da sıçradı.
Köy ahalisi samanlığa girdiğinde kıyafetlerim yanmaya başlamıştı.
Beni kürekle söndürdüler."
Özü şu: Uzun sayılacak günlerden beri mutfaklarda yangın var, geçim sıkıntısı var.
Temmuz ayında çalışanlar ve emekliler için maaşlarına zam ayarlaması yapılacaktı. Güya yapıldı da...
Bir umutla bekleyenler bilsinler ki, adı zam olan bu ayarlama sonrası, adaletsiz vergi ve cezalarla küreklerle vura vura yangını söndürmeye çalışacaklar. Dikkat ediniz bir yerleriniz kırılmasın. (alıntı)
Bu yangınlar nasıl söner ???
PARLAMENTER DEMOKRASİYLE
SON SÖZ: Okunsun diye değil, dokunsun diye yazılır bazı şeyler.
FRANZ KAFKA