ALTIN
 4.297,56
DOLAR
 39,7257
STERLİN
53,5046
EURO
 45,8826
reklam

BÖYLE BARIŞ OLUR MU?     

   Hepimizin barış adına umutla sarıldığı sürecin mahiyeti,   Rojava ile ilgili gelişmeler netleştikçe bir türlü adlandırılamayan sürecin mahiyeti de daha net biçimde ortaya çıkıyor. “Bayram değil seyran değil eniştem neden öptü” anekdotu Sayın bahçelinin malum süreci başlatma vuruşuna oldukça  denk düşen bir durumdu. Bu durum aklı başında her Kürdün kaçınılmaz olarak sürece umutla yaklaştığı gibi umudu aşan dozda da temkinli olmasını sağladı. Çünkü tarih boyunca Türk devlet geleneğinde Kürtlerle barışma, Kürtleri, Kürt haklarını tanıma gibi bir niyet ve çaba hiçbir zaman olmadı. Zaman zaman barışımsı yaklaşımlar olmuşsada konjonktürel dış dinamik ve etkilerden kaynaklı özümsenmeyen, zaman ayarlı,dış etkileri hasarsız geçiştirmeyi amaçlayan oyalama maksatlı taktik seramoniler olarak tarihteki yerini almıştır.  Aynı devlet geleneğinde farklı inanç ve kimliklerle beraber yaşama ve kabullenme uzlaşısı  yerine tekçi, inkarcı ve retçi politikalar esas alındığı gibi kendi halkına da hiçbir zaman evrensel anlamda demokratik ve insancıl bir yaşamı hiçbir zaman layık görmemiştir. 1838 deki Tanzimat fermanından tutun en son ana yasa  ve yargı paketlerindeki değişiklikler dahil olmak üzere genel ahaliye nefes aldıracak en ufak bir düzenleme gerçekleştirilmemiştir. Söz konusu düzenlemeler sadece hukuksal ve Siyasal anlamda değil, ekonomik ve sosyal alanda da elit azınlığın refahı konforu öncelenerek sağlanmıştır.  Yurttaşa karşı hiçbir zaman hukukun üstünlüğü gözetilmediği gibi, üstünlerin hukuku biçiminde icra olunmuştur. Kürtlerin durumuna gelince yazının girişinde ifade ettiğim gibi dış etki ve dinamiklerin baskısı söz konusu olunca barışçıl gösterilerde bulunulmuştur. Kurtuluş Savaşı sürecinde de bu böyledir kongreler ve kurtuluş Savaşı boyunca Mustafa Kemal defalarca Kürtlerin asli kurucu unsur olduklarını birlikte hareket ettiklerini doğuştan sahip oldukları hakları konusunda olumlu söz ettiğini ve bu hakların verilmesi gerektiğini söylemiş,  dönemin ruhuna uygun olarak anayasalardada yer almıştır. 1921 anayasasında olduğu gibi.. ne zaman ki Cumhuriyet kurulmuş dış tehditler azalmış lozan‘la birlikte her şeyi unutulmuş ardından inkar ve şêx seîd, Seyîd rîza koçgîrî , zîlan deresî ve son ellî yılık imha süreçleri başlatılmıştır Şark ıslahat fermanları tenkil tedbir politikaları günümüze kadar devam etmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sürecin siyasi zemin üzerinden yürütülmesi amacıyla kurulan komisyona çağrılan Kürt annenin kürtçe konuşmasına müsaade edilmemesi yürütülen sürecin mahiyeti hakkında bize yeterince fikir vermektedir. Ayrıca Türkiye’nin Rojava sindirimsizliği barış sürecinin ne ile sınırlı olduğunu da bize gösteriyor. Binlerce yıldır kader birliği yaptığı, iç içe geçtiği Kürtlerle birlikte barış içinde yaşama tercihi yerine bütün dünyanın tehdit olarak değerlendirdiği tekfirci , Radikal ve ne zaman işinin  bitirileceği belli olmayan gruplardan yana tavır alarak.  Halen dünyanın bir çok ülkesi tarafından terör listesinde bulunan Şara’ya kol kanat gererek Kürtlerin en temel hakkı olan yaşam hakkını yok sayması, ve bu doğrultuda savaş ilanında bulunması içeride yürütülen sürecin hiçbir temelinin olmadığının da açık göstergesi olmuştur. Bu arada sürecin Kürtler açısından en faydalı yönü  silahlı mücadeleden vazgeçildiğine dair ortaya konulan iradenin Kürt mücadelesinin iddia edildiğ gibi “terörist “ bir mücadele olmadığını  ortaya koyması, mücadelenin hukuki demokratik Siyasal zeminde sürdürülmesi bakımından faydalı olmuştur. Devlet ve devlet adına hüküm verenler Kürt ve Kürt hakları konusunda tüm olanaklarıyla aynı yerde dururken,  Kürtler ve Kürtler ile ilgili  dünyada yaşanan değişim ve dönüşümün görülmüyor olması oldukça özücüdür. Her şeye rağmen barışa olan umudumuzu korumalı ve barış çığlıklarını atmaya devam etmeliyiz. Çünkü savaşta yoksullar EVLATLARIYLA ve yoksulluklatıyla bedel ödemeye devam ederken, mutlu azınlık keyfine bakacaktır!

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.