ALTIN
 2.510,03
DOLAR
 32,5947
STERLİN
40,4574
EURO
 34,8297

TKP Genel Sekreteri Okuyan:  Yeni Osmanlıcılık seçim sürecinde yeni bir hamle yapıyor

               Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Cumhuriyetin kuruluşunun yıldönümüne yaklaşırken, partisinin Cumhuriyete bakışıyla ilgili soruları yanıtladı. 

25 Ekim 2022 03:06
TKP Genel Sekreteri Okuyan:   Yeni Osmanlıcılık seçim sürecinde yeni bir hamle yapıyor

 

,

 

               Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Cumhuriyetin kuruluşunun yıldönümüne yaklaşırken, partisinin Cumhuriyete bakışıyla ilgili soruları yanıtladı.

            Okuyan yeni Osmanlıcılığın maddi temelinin Türkiye'de sermaye sınıfı olduğunu, ideolojik temelinin de Cumhuriyet'le hesaplaşma güdüsü olduğunu söyleyerek açıklamalarına başladı. Okuyan TKP' nin "2023 Yeniden" çağrısına ilişkin de değerlendirme yaptığı programda "Bugün artık Osmanlı özlemcileriyle beraber sermaye sınıfından kurtulmamız gerekiyor.

            O yüzden '1923 yeniden' demedik, '2023 yeniden' dedik" dedi. Okuyan "Yeni Osmanlıcılık seçim sürecinde yeni bir hamle yapıyor" dedi ve AKP'nin şimdi AKP karşıtı görünen liberallerle yeniden bir araya gelmeye hazırlandığına işaret etti.

 

"Devrimler hayatın her alanına müdahale eder"

 

             AKP'li Mahir Ünal'ın "Cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hâsılı bütün düşünmemizi yok etmiştir." sözleriyle ilgili Okuyan, "Devrimler zaten serttir, hayatın her alanına müdahale eder.

           Türkiye'de de doğal olarak bazı açılardan son derece radikal, sert bazı açılardan da eskiyle uzlaşan bir devrim süreci yaşandı 1919-1923 yıllarında yoğunlaşan. Bunda şaşırtıcı bir taraf yok." dedi ve Cumhuriyet'in bağımsızlıkçı bir burjuva devrimi olduğunu ama burjuva devrimi olduğu için bir devrim olma niteliğini kaybetmediğini ifade etti.

 

"AKP Osmanlıcıdır ve bu yüzden Cumhuriyetle savaşmak zorundadır"

 

            AKP'nin ilk yıllarında "Türkiye İran gibi olacak, Suudi Arabistan gibi olacak." söylemlerine itiraz ettiklerini belirten Okuyan, itirazın sebebini şöyle açıkladı:

             "Biz o zaman diyorduk ki bunu yapmayın. Tehlike evet. Siyasal İslamcılık. Ama Türkiye İran gibi olmak zorunda değil. Biz Yeni Osmanlıcılık diye değerlendirme yaptığımız zaman çok dalga geçildi. Marksist bazı aydınlar da dâhil, "Türkiye'nin imparatorluk sevdasına kapılması mümkün değil, Türkiye zayıf, küçük bir ülke, uyduruyorsunuz" dediler.

             Sonra Türkiye'nin yayılma eğilimleri ortaya çıktıkça ciddiye alınmaya başlandı. Yeni Osmanlı cılık' ı deyim olarak TKP icat etti demiyorum ama siyasi alanda ilk biz kullandık. Ve doğrulandı bu. AKP Osmanlıcıdır. Dinci midir, şeriatçı mıdır, tartışmayalım, Osmanlıcıdır.

            Osmanlıcı oldukları oranda İslamcılar, Osmanlıcı oldukları oranda 'milli değer'ciler. Yeni (Osmanlıcı) de olsa Cumhuriyet'le savaşmak zorunda. Tersinden bakalım. Türkiye'de karşı-devrim süreci de çok sert oldu. AKP'nin yaptıklarına bakalım.

              Hayatın hangi alanında elini çekti. Cumhuriyet çok sertmiş her şeye müdahale etmiş! AKP'nin elinin değmediği bir tek alan yok. O devrim, AKP'ninki karşı-devrim. Yapamayacaklar, istedikleri noktaya getirmekte zorlanıyorlar. Ama siyasi olarak bunlar Osmanlıcıdır, karşı-devrimcidir."

 

İçeride cemaatleştirmek, dışarıda yayılmacılık...

 

            Yeni-Osmanlı cılık'ın liberallerle ittifakla başladığını, sonra ise AKP 'Güçlü Türkiye' söylemiyle ulusalcılarla eklemlendiğini söyleyen Okuyan "Yeni Osmanlıcılık" kavramını da şöyle açıkladı:

         "Yeni Osmanlıcılık nedir? İçeride cemaatleştirmek, dışarıda da yayılmacılık. Ulusalcılar hiç itiraz etmiyorlar şimdi Osmanlıcılık tezine. Güya çok Cumhuriyetçilerde, çok laiklerdi değil mi? Niye? Çünkü efendim 'Türkiye Yeni Osmanlı cılık'la güçlü Türkiye oluyor, emperyalistlerin planlarını bozuyor!' Bu Yeni Osmanlıcı proje AKP karşıtlarının bir bölümünü çekti "güçlü Türkiye" edebiyatıyla. Liberaller de bir şekilde uzlaşacaklardı. Çünkü onlar zaten dün bu projenin militanlarıydı. Şimdi geçici bir uzaklaşma var.

            Ama Erdoğan çok hafife alınıyor. Erdoğan şimdi tekrar Yeni Osmanlıcılığın liberallerin yeniden hoşuna gidecek yönlerini yeniden pişirmeye başladı ufak ufak. Basınla bir toplantı yapacağı söyleniyor. Liberalleri oraya davet ediyor.

              Konu tam da konuştuğumuz konu. Önümüzdeki döneme ilişkin projeksiyonu konuşacaklar. Çok unutuluyor. Türkiye hafızasız bir toplum. 'Biz anlaşalım, Türkiye'yi birlikte büyütelim' diyen Öcalan değil mi? Bunu Kürt siyasetinden başka temsilciler de söyledi. Bu şunu gösteriyor. Yeni Osmanlıcılığın kaynakları arasında Türkiye'de sermaye sınıfı var.

              Sermaye sınıfı artık kabına sığamıyor. Yeni olanaklar, yeni açılımlar istiyor. NATO'nun basit bir emir eri olarak Türkiye kapitalizmine yetmiyor. Kırılgan, bazı zayıflıkları olan ama güçlü bir sermaye sınıfımız var, ve açılmak istiyor. Maddi temeli bu Yeni Osmanlıcılığın. İdeolojik temeli Cumhuriyetle hesaplaşma güdüsü."

 

'Yeni Osmanlıcılık seçim sürecinde yeni bir hamle yapıyor'

 

            Türkiye'de yeni Osmanlıcılık'ın bu seçim süreciyle beraber yeni bir hamle yaptığını söyleyen Okuyan, bunun basit olarak Türkiye'de bir İslamcı rejim olmadığını belirtti. Yeni vakıflar, fonlar oluşturulduğunu, iç ve dış politikada, eğitimde buraya yeni bir yaklaşım geliştirildiğini ifade eden Okuyan, yeni Osmanlıcılık'ın AKP iktidarı gitse dahi direnecek bir strateji olduğunu iddia etti.

 

TKP'nin Cumhuriyet'e bakışını ve neden sahip çıktığı meselesine de Okuyan şöyle açıklık getirdi:

 

             "TKP Marksist bir ideolojiye sahip. Marksizm de tarihselcidir. Yani tarihin bir mantığı vardır, insanlık uzun erimde ileriye doğru gider. Bizim için Fransız Devrimi büyük bir devrimdir. Bir burjuva devrimidir. Ondan sonra Fransa'da sömürücü bir sınıf iktidara geçmiştir. Ama Fransız Devrimi insanlığın yaşadığı en muhteşem alt üst oluşlardan biridir.

            Tarihin mantığı böyledir. Fransa daha sonra emperyalist bir ülke oldu, gitti Cezayir'de, Vietnam'da katliamlar yaptı diye Fransız Devrimi devrim mi değildi? Tarihin mantığı böyle bir şey. Aynı şey Cumhuriyet'in kuruluşu için de geçerli. Bu coğrafyanın tanık olduğu şu ana kadar en büyük devrimci dönüşüm.

            Bunu kim yadsıyabilir? Biz tarafız o dönem. Türkiye Komünist Partisi 1920'de Milli Mücadele'nin ortasında kuruldu. O dönem, 1916-1924 arası özellikle bizim de içinde bulunduğumuz coğrafyada, Avrupa, Asya, buralarda büyük bir devrim yükseliş var. Yalnız Ekim Devrimi değil, her yerde.

             Almanya, Finlandiya, Macaristan, Türkiye... Bakmamız lazım o dönem kim hangi tarafta. Hep şöyle algılanır, Bolşevikler silah ve altın verdi. Doğru, o olmasaydı başarılı olamayacaktı. Siyasi destek de verdi. Ama tersi de geçerli Anadolu'daki hareket, Kemalist hareket Bolşeviklere inanılmaz bir destek verdi. Çok zayıf oldukları bir coğrafyada, Kafkaslarda o bölgeyi Bolşeviklere, Sovyet iktidarına bıraktılar.

             Bu bizzat Mustafa Kemal'in kararlılığıyla oldu. Bu karşılıklı çıkar ilişkisi. Ama toplama baktığımız zaman devrim cephesindeler. Milli Mücadele devrim cephesinde bir mücadele. Biz tarafız o sırada."

 

"Osmanlıcı özlemleriyle beraber sermaye sınıfından kurtulmamız gerekiyor"

 

            TKP'nin kurucu kadrolarının 1921'in başında Anadolu'daki mücadeleye katkı koymak için geldiklerinde öldürülmesiyle ilgili de, "Bunu biz unutmayacağız. Kalleşçe öldürüldüler. Ama başka bir mesele var." diyerek sözlerine şöyle devam etti:

 

               "Tarih ilerliyor, çok acımasız bir dönem ve o dönem içerisinde örneğin Sovyetler Birliği'nin Kemalistlere desteğinin çekilmemesinin nedeni Sovyetler Birliği'nin başka komünistlere duyarsız olması değil.

            Onlar da tarihin mantığını kavramış durumdalar. Onlar da Anadolu'daki hareketin değerini kavramış durumdalar. Bugünden baksak da geriye dönüp o günün içerisinden baksak da o dönem hele hele Cumhuriyet'in kuruluşu tabii ki bir kazanım. Geriye dönerek Türkiye'yi ayağa kaldıramazsınız.

              1923'te sömürücü sınıf çok zayıftı, önleri açıldı, güçlendiler. Bu sefer de Türkiye'nin ayak bağı haline geldiler. Alabildiğine yıkıcı güç haline geldi Türkiye'de sermaye sınıfı. Bugün artık Osmanlı özlemcileriyle beraber sermaye sınıfından kurtulmamız gerekiyor. O yüzden '1923 yeniden' demedik, '2023 yeniden' dedik.

          Bugün gelinen noktada neden 1923'e geri dönemeyiz? Artık varlığıyla çürüten, yok eden, yıkıcı bir sınıf egemen Türkiye'de. Ve oldukça güçlü. Bunlardan kurtulmamız lazım. Cumhuriyet fikri bugün artık kapitalizm ile uzlaşarak ayağa kaldırılamaz."

 

'Yerin dibine girsin onların modernliği!'

 

             "Sermaye sınıfını da ürkütmeyelim, onlar da modernlik istiyor, onlar da Erdoğan'a karşı" söylemlerini eleştiren Okuyan, "Gerçekten bu değerlendirmelere sermaye sınıfı gülüyordur. Yerin dibine girsin onların modernliği! O sermaye sınıfı madende insanlarımızı grizu patlamalarıyla baş başa bırakıyor.

            Bugünkü yoksulluğun kaynağında o var. Ne modernliği? Böyle modernlik mi olur? Türkiye sınıfının çok büyük bölümünü Ortaçağa mahkûm edeceksin, eğitim, sağlık batmış, 'sermaye sınıfı içinde modern güçler var onlar da Erdoğan'a karşılar' diye oraya bağlayacaksınız Türkiye'nin kurtuluşunu.

               Geçiniz! Bu AKP'den ilerleme, demokrasi, özgürlük beklemek kadar başka bir ihanet. Efendim modası geçmiş! Türkiye'de ne zaman denenmiş sosyalizm?" ifadelerini kullandı.

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.