ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

 

     Yıllardır Türkiye coğrafyası içerisinde ki üç yeri çok merak ediyorum ve en büyük dileklerimden birisi bu üç yeri görmek buralarda nefes almaktı.

       Bunlar birinci sırada Doğu Karadeniz ikinci sırada Tunceli Munzur gözeleri ve üçüncü olarak ta Akçadağ Kürecikte ki dayılarımın yaylası olan Baş yurt yaylası.

Ne yazık ki bu güne kadar Doğu Karadeniz’e ve baş yurt yaylasına gitmek nasip olmadı.

        Ancak geçen hafta Malatya da ki ALİ KAPISI derneğinin düzenlemiş olduğu Baba Mansur, Düzgün baba ziyaretleri ve Munzur gözeleri gezisini duyunca anında Ali Kapısı derneği başkanı ve Malatya’nın sayılı Alevi dedesi geziyi organize eden Muhsin Cengiz dedeyi aradım ve ben de bu geziye katılmak istiyorum dedim.

       Muhsin dede gerçekten Malatya da sayılan ve sevilen Alevi toplumu tarafında önder kabul edilen bilgi birikimi olan entelektüel bir dede. Muhsin dede ile yolculuk etmek benim için gerçekten şans olarak görüyordum.

       Neticede 1Eylül Dünya barış gününün akşam geç vakitte Çavuş oğlu Mahallesinde ki Ali kapısı dergâhında buluşacak ve oradan hareketle Önce baba Mansur’a daha sonra gözelere ve daha sonra da düzgün babaya gidilecek şekilde bir program yapılmıştı.

         Ben bir ya da iki otobüs ya da birkaç yarı otobüs veya minibüsle gideceğimizi düşünüyordum.

1 Eylül gecesi saat 12 gibi denilen yere geldiğimde inanın haddinden fazla bir kalabalık gördüm ve herkes minibüslere hücum ediyor rahat yer almaya çalışıyordu.

        O ara dedeyi aradım ve ileride sevkiyatı organize ederken yakaladım “ dedem böyle mi gideceğiz kaç kişi kaç araba ile gideceğiz dediğimde dede bana” 9 Minibüs her minibüste en az 16 kişi şoförlerle birlikte yaklaşık 150 kişi “ dedi.Hayretler içerisinde kaldım ama yapılacak bir şey yoktu..

İnanın o an inanamadım ama görünen köy de kılavuz istemiyor insanlar hepsi orada ve araçlara biniyordu.

İşin başka bir yönü de gelenlerin %70i  60 yaş üstü ve bunlarında yüzde 80 ni kadınlardı.

Neticede 9 minibüsle arka arkaya konvoy şeklinde yola koyulduk.

        Ben kendi kendime düşünüyorum da gerçekten çok riskli bir yolculuktu. Muhsin dede ya çok akıllı idi ve bu insanları bu şekilde yola çıkarıyordu ya da aklında bir sorunu vardı. Ancak bildiğim tanıdığım Muhsin dede akıllı ve adam gibi adam dede gibi dede. Hayır, ola rast gele dedik ve Elazığ dan kovancılar üzerinden yol almaya başladık.

        Yollarda birkaç yerde ihtiyaç ve çay molası verdik ancak araçlardan inmek bir hal onları 150 kişiyi araçlara toplamak daha başka bir haldi.

     Neticede Elazığı geçtik Kovancıları geçtik Tunceli ili sınırlarına girdik ve devam ettik tam Elazığ sınırının bitimi Tunceli sınırının başladığı yerde ve tam da baba Mansur yoluna ayrılacağımız yerde rutin asker arama ve sorgulama noktasına geldik ve askerlerimizce kibarca durdurulduk ve kimlikler toplandı.

Her minibüs sorumlusu kendi aracında ki insanların kimliğini topluyor ve askere veriyor onlar tek tek sorup sorgulayıp geri iade ediyor. Tabii bu öyle çok basit olmuyor 150 kişinin sorgulanması epey bir zaman almıştı.

       Netice de bütün kimlikler yeniden dağıtıldı ve biz yola koyulduk artık Tunceli Topraklarındaydık ve Alevilerce değer arz eden Mansur babaya doğru dokuz araç dar ve virajlı yollarda ilerliyorduk.

       Gidişimizi gören tam şafak vakti olduğu için her hangi bir yere baskına giden konvoy gibi algılayabilirdi belki de içerisinde ya da yanında geçtiğimiz köyler ve o hali görenler belki de öyle değerlendirmiş olabilirler.

        Epey bir yolculuktan sonra bir köye geldik ve araçlar asfalttan çıkarak o köyün içine doğru ilerledi ve bir müddet sonra durdular.

 Meğer Baba Mansur denilen zatın mekânı orası imiş.

 Bütün insanlar genci ihtiyarı indiler ve o ziyarete Baba Mansur’a niyaz oldular.

      Sıra araçların o daracık sokakta çıkmasına gelmişti. Araçlar tek tek anarya oradan çıktılar ve az ileride geniş bir meydan ve onun yanında ki CEM evinin yanında mola verdik ve herkes kahvaltısını yapabilir denildiğinde bir baktım bütün insanlar azıklarını yavan yağlı yanında getirmişler.

         Benim öyle bir hazırlığım yoktu. Dedeye daha önce kahvaltıda ne yapacağız dediğimde “ sen beni takip et “ demişti. Bende dedeyi takip ettim ve oturduk inanın bizim yiyecek erzakımız herkesinkinde fazla oldu.

        Cem evinde ki kahvaltı ve istirahattan sonra cem evi tertemiz temizlendi ve tekrar aynı gece geldiğimiz yoldan yeniden asfalta geldik ve Tunceli ye doğru yol almaya başladık.

       Tunceli ye girişte yine bir sorgu yapıldı. Tabii her sorgulama işlemi en az 1,5 – 2 saat sürüyor neticede yaklaşık 150 kişi tek tek soruluyor sorgulanıyor.

Bütün bunları geçtik ve Tunceli merkeze belediye binası önüne geldiğimizde gerçekten yorulmuştuk.

         Kolay değildi o kadar yol ve bir o kadarda sorgu sual derken yorulduk ve merkezde çay ve ihtiyaç molası verdik.

Yaklaşık bir saatlik moladan sonra tekrar Ovacık üzerinden Munzur gözelerine gitmek üzere yola çıktık.

      Tunceli den çıktıktan sonra ovacık yolu sarp kayalar arasında bir nehir’i takip ederek gidiyorduk.

Sonradan anladık ki o nehir Munzur gözelerinin oluşturduğu nehirmiş.

         Gerçekten yollar dar ve virajlı ancak çok muhteşem manzara ile seyir halinde ilerliyorduk. Günlerden Pazar olduğu için Tunceli de yaşayan yerli yabancı arabası olan herkes o nehir’in kenarlarına gelmiş ya balık tutuyor ya mangal yakıyor ya yüzüyor velhasıl halk orada bayağı bir piknik alanı yaratmış ve eğleniyor tatil günlerini değerlendiriyorlardı.

         Ovacık Tunceli’ye 80 km olması hesabı ile o yolculuğumuzda her ne kadar çok sarp ve manzaralı yerlerde geç sekte yorulmuştuk.

        O sarp ve Ormanlık alanı çıktıktan sonra Ovacık ovasına girdik. Orada bir şey çok dikkatimi çekmişti. Tunceli den Ovacığa giderken ve Ovacık topraklarına girdiğimizde giderken sol tarafımız tamamen ormanlık sağ tarafımız ise kocaman dağ ancak bir tane dersen ağaç yoktu.

         Neticede Ovacığa girerken yine bir arama tarama merkezi ve yine 150 kişinin tek tek sorgulanması özelliklede güneşin altında yapılması görevli polis arkadaşları da bizleri de gerçekten yordu.

         Oradan da geçtik artık Munzur gözelerine çok az bir mesafe kalmıştı. Neticede geldik gerçekten çok harika bir yer ve su. İçmeye doyamadım. Bizim kaptanımız Mazlum bizim köylümüz sayılırdı kızı ve eşi de arabadaydı. Onlarda yemeklerini Malatyadan getirmişlerdi beni de davet ettiler ve öğle yemeğimizi de orada yedik bol bol su içerek ayaklarımızı suya sokarak dinlenelim dedim ancak çok kısa bir süre sonra ayak başparmağım sızlamaya başlayınca mecburen ayağımı sudan çektim.

Ben artık görmem gereken yeri görmenin mutluluğu içerisindeydim ve zor ve yorucuda olsa hedefime ulaşmıştım.

          Munzur gözelerde çok fazla kalamadık çünkü program da Düzgün babayı ziyarette vardı. Düzgün baba Erzincan yolu üzerinde kısa bir süre sonra sağa dönülerek ama çok ama çok dönülerek virajlı dar ve tepelere tırmanılarak gidilen bir yol. Tabela 22 km yazıyordu ancak biz 30 – 35 km gittik ve ancak bir zirvede diğer arkadaşlarla buluşabildik.

        Zirvede 200 – 300 metre yukarıda bir cem evi var ancak düzgün baba ziyareti nerede dediğimizde buradan sonra 2,5 saat yayan o dik kayalık bölgede iki dağ sonra dediler.

        Doğal olarak gidemedik gidemezdik. Başta ben ve benim gibi olan çoğunluk zaten yaşlı kilolu mümkün değildi. Herkes o kanıya varınca herkes orada niyazını oldu duasını yaptı ve gerisin geri döndük. Zaten artık hava kararmaya başlamıştı yani yaklaşık 17 – 18 saattir yollardaydık

Dönüşümüzde artık herkes bitmiş tükenmiş vaziyette idi. Minibüsler dar olduğu için sıkışmışlar yollar çok dar ve virajlı tepelere tırmanma derken dönüşte Tunceli yi çıktıktan sonra herkes öyle yorulmuş ki olduğu oturduğu yerde uyudu ve gözlerini Malatya da açtılar.

         Ben hedeflerimden birini gerçekleştirirken Muhsin dedeye teşekkür mü edeyim ne diyeyim bilmiyorum. Gerçekten 150 kişi ile Tunceli gibi bir yere bu zaman da gitmek akıl işi değil ama dede bunu başardı yine tebrik ediyorum teşekkür ediyorum. 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.