ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

 

 

        Yaklaşık yılbaşından itibaren başlayan ve 30 Mart akşamına kadar devam eden seçim süreci 31 Marta Pazar günü yapılan seçimler sonucunda seçim süreci bitti. Daha doğrusu Yerel seçimler de bitti…

        Seçimlerin yapıldığı gün içerisinde ülke genelinde ufak tefek olaylar özellikle muhtarlık seçimleri nedeni ile olsa da en büyük olaya yine Malatya imza attı.

        Seçim günü Pütürge ilçemizde taaa ilk günlerden bu yana kızıştırılan ayrıştırılan kutuplaştırılan Pütürge de ki başkan adayı tarafları (AKP ve Saadet partisi) ne yazık k ve ne acı ki “ OY “ için sandık başında önce kavga etmiş sonrada silahlar konuşmuş konuşturulmuş ve neticede 3 tane can öldü.

 Şu gün itibarı ile de beş kişi tutuklandı.

Peki, oy için buna değer mi di? bana göre hiç değmezdi.

Yazık ölen o insanlara yazık yıllarca ceza evinde çürüyecek o insanlara.

 Nahlet olsun buna sebep olan o insanları o duruma getiren şer güçlerine siyasilere.

      Bu olay Malatya için gerçekten çok üzücü üzücü olduğu kadarda başta o işin olmasına oluşmasına neden ve sebep olan siyasiler adına da düşündürücü!

*****

  

      Türkiye genelinde Sonuçlar sol ve muhalefet (Millet ittifakı ) adına genel bir ferahlama duygusu, şaşkınlıkla karışık bir sevinç ve çokça umutla karşılandı. Ve hatta çoğunlukla birçok taraflar tarafında “demokrasi cephesinin zaferi” olarak yorumlandı.

      Bu taraf yani muhalefet öyle yorumladı ancak iktidar hiç de öyle yorumlamadı seçimi kaybettik kazananın mazbatasına engel olmayalım mazbatasını verelim kazanan taraf işine gücüne baksın demedi  

        Kolay değil, AKP başta İstanbul ve Ankara olmak üzere yıllardır “kalesi” konumundaki önemli büyükşehirleri kaptırmış derya deniz yemeyen… Örneğinde olan şekli ile elinde ki bütün olanakları rantı imkânları kaybetmenin hırsı ile bir haftadır oy sayıyor saydırıyorlar ama ne kadar saysalar arada ki 16 – 17 bin oy farkı kapanmıyor.

     Dikkat edilirse Türkiye haritasının Önceleri sağ alt köşesinde bir Kürtlerin yoğunlukla yaşadığı bölgelerde belediye başkanlığı rengi görülür diğer yandan da kıyı şeridinde üç-beş “laiklerin sosyal yaşamlarını düşünenlerin kazanmış olduğu belediyeler dışında her taraf turuncuya boyalı memleket haritası ortaya çıkardı.

       Bu kez iyiden iyiye alacalı-bulacalı bir hâl aldı. Bunu hazmetmek hele de Ülkenin en ön saflarda yer alan büyükşehir belediyelerini kaybetmek o rant ta veda etmek eksik kalmak çok acıydı.

       Seçimler sayım sonucunda iktidar tarafının mağlubiyeti muhalefetin zaferi gibi görülse de aslında bariz bir şekilde kaybeden ya da bana göre kazanan yoktu ancak görünen ve muhalefet cenahında yapılan yorumlara göre bu, “AKP için sonun başlangıcıydı” ve bu tespit doğru bir tespittir.

     Bu şekilde seçim sonuçlarının oluşması aslında Ülkeyi kasıp kavuran ekonomik kriz, çarşı-pazarın el yakan fiyatları ile birlikte ülkede baskıların zulümlerin muhalefet olan herkesin bu iktidarda bir darbe yemesi ya da yeme adayı olması yani faşizan baskılar artık insanları bıktırmış isyan noktasına getirmişti. İşte bu seçim tam da bu faşizan yöneticilerden uygulayıcılarından kurtulma çabasıydı. Öylede oldu ve mağdur olan herkes muhalefete ve adaylarına destek oldu olmaya çalıştı.

       Özellikle bu çarkta en çok zarar gören bir siyasi parti olarak HDP bu zulmün bitmesi baskının son bulması demokrasi barış ve özgürlüklerin yeniden inşası için partinin aday göstermediği illerde kendi seçmenlerinin oylarının AKP karşıtı en güçlü adaylara yönelmesi, AKP-MHP bloğunu geriletmiş, güçten düşürmüştür.

 Dolayısıyla Ülkenin en kalabalık, en kozmopolit, en dinamik hem de büyükşehir illerini kaybetmesine yol açmıştı.

        Bu seçim de  “Bir şeyler” olduğu, kesin. Hem de çok önemli… Ancak bu “şey” ne kadar “millet bloğu cephesinin zaferi/ AKP faşizminin geriletilmesi” anlamına geliyor, orası oldukça tartışmalı.

Şu tespit doğru: AKP, özellikle ülkenin dinamiğini temsil eden büyükşehirlerde oy kaybediyor.

        Görünen o ki ülkenin en yüksek nüfuslu 10 kentinde (İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Adana, Konya, Kocaeli, Mersin, Gaziantep) 2014 yerel, 2018 genel ve 2019 yerel seçimleri verilerini esas alarak yaptığımız ya da yapılan saptamaya göre, AKP+MHP büyükşehir belediye başkanlığı oylarında 2014’den 2018’e, yani beş yılda 1 milyonluk bir gerileme söz konusu.

      Daha da önemlisi, iktidar bloğu oylarındaki düşüşün -öyle görülüyor ki son bir yılın kesif ekonomik krizinin itişiyle- ivme kazanması. 2018 genel seçimlerinde AKP ve MHP’nin aldığı toplam oy, 2014 yerel seçimlerinde belediye meclislerinde aldıkları oyun 300 bin, 2019 yerel seçimlerinde aldıkları oy ise 2018 genel seçimlerinde aldıkları oyun 1 300 000 gerisinde. Aynı süreler içinde seçmen sayısındaki artış göz önünde bulundurulduğunda, iktidar bloğu oylarında istikrarlı bir düşüş trendi gözlemlemek mümkün; en azından Kemal Can’ın baz aldığı 10 büyük ilde…

      Son bir yıldaki düşüşün önceki 5 yıldaki düşüşü katlaması ise, hiç kuşku yok ki, enflasyon, işsizlik ve hayat pahalılığının başını alıp gitmiş olması.  AKP’li belediyelere “tanzim satışlar” açtıracak kertede katlanmasıyla bağlantılı…

     Öncelikle ilk nokta: AKP, bütün teşkilâtıyla, başta İstanbul olmak üzere kaybettiği yerellerde ölümüne bir direnişe geçti.

Seçim sonuçları “darbe” olarak nitelenip YSK üzerinde oyların yeniden sayımı konusunda şiddetli bir basınç uygulanıyor; “hırsızlık, şaibe, manipülasyon, hile” yaygaraları yeri göğü inletiyor;

   AKP nin itiraz ettiği bütün bölgelerde itiraz kabul edilirken Muhalefetin itirazları kabul edilmiyor. Muhalefet Böylede bir hilkat garibesi olaylarla yönetimlerle karşı karşıya bırakılıyorlar

   İBB’ ye giden yollar polis araçlarıyla kesilip içeride ne idüğü belirsiz bir faaliyet sürdürülüyor;   

       Muş’ta toplanma ve protesto yasağı eşliğinde insanlar M-16’ların gölgesinde oy vermek zorunda bırakılıyor;

Şırnak’ta il genel meclisinde yüzde 57.53 olan HDP oy oranı başkan seçiminde yüzde 35.04’e düşerken, AKP oyları il genel meclisindeki yüzde 31.87’den, başkanlıkta yüzde 61.72’ye fırlıyor!

     Tekrar söylemek gerekirse AKP ve onun beslediği vakıflar, cemaatler, kart sahibi militanlar sermaye İstanbul gibi iştah kabartıcı bir “pasta”yı elden kaçırma olasılığı karşısında çileden çıktılar.

 Kentin bağrına saplanan gökdelenler, plazalar, rezidanslar, Galat aport’lar, AVM’ ler, havaalanları, kongre vadileri, tahayyülü dahi insanın tüylerini ürperten Kanalist’ler… Limak’ı, Ağaoğlu’nu, İnsanların halkın A…. K …..Cengiz’i 10-15 yılda Cazibe İş hanlarında birer odada kurulmuş şirketlerden dev holdinglere dönüştürdü.

Bir başka deyişle, AKP iktidarının sandıkta aldığı yenilgiyle iktidarı bırakmasını beklemek şurda kalsın İstanbul büyükşehir belediye başkanlığını bile bırakmamakta ısrarını hep birlikte görüyoruz yaşıyoruz. Her geçen gün aynı oyları birkaç kez sayıyor saydırıyorlar ve neye hizmetse zaman kazanmaya çalışıyorlar.

Ama konu bundan ibaret değil. İstanbul yalnız “yancı” şirketler değil, aynı zamanda tarikatların, cemaatlerin kurdukları vakıflar için de bir “yağma Hasan’ın böreği”. İşte sosyal medyada çokça dolaşımda olan bir yağma listesi:

 

İBB’NİN 847.6 MİLYON TL DESTEK SAĞLADIĞI VAKIFLAR[3]

 

TÜGVA               74.3 milyon TL

T3 Vakfı               41.4 milyon TL

TÜRGEV               51.6 milyon TL

Ensar Vakfı         29.8 milyon TL

Hüdai Vakfı        16.5 milyon TL

Okçular Vakfı    16.6 milyon TL

 

Ve nihayet İstanbul aynı zamanda bizzat parti teşkilâtı için bir tahkimat alanı.

          İhsan Hacıbektaşoğlu’nun aktardığına göre: “İBB’ de 80 bin personel çalışıyor. Bu sayının sadece 20 bini aktif çalışıyor. Kalan 60 binin ise ne yaptığı muamma... Sadece aldığım duyumları söyleyeyim. Sayısı net olmayan binlerce personel belediyeye uğramıyormuş. Aydan aya bankadan maaşını çekiyorlarmış. Sordum, peki ne yapıyor bunlar? Yanıt şaşırtıcı oldu. Teşkilâtlarda çalışıyorlar...

         Teşkilâtlarda çalışanlar AKP’nin örgütçü unsurları. İstanbul’da oturmayanların olduğu da söyleniyor. Yani sadece İstanbul’u örgütlemiyorlar. Anadolu’ya da çıkıp çalışıyorlar...

Yine başka bir iddia.

 Teşkilâtçıların altlarına kiralık arabalar da verilmiş. Araç sayısı ise dudak uçuklatacak cinsten. 2000’in üzerinde kiralık araç AKP için koşturuyormuş...

Bu kadar olsa neyse! Ayrıca tüm mahalle bürolarının kiraları ve sair masrafları da İBB’ den karşılanıyor...

     Hâsılı AKP’nin İBB’ ye sarılmasının, burayı vermek istemeyişinin nedeni ortada. Sadece İstanbul’u değil, tüm Türkiye’yi İBB üzerinden finanse ettikleri ortada...”

*********

Malatya da seçim sonuçlarına baktığımızda öyle çok sürpriz bir netice yoktur.  Ancak Pütürge de seçime kan bulaşmıştır bulaştırılmıştır.

        Malatya da AKP stratejik olarak gerçekten çok büyük hatalar yapmıştır.  Örneğin Pütürge de Akçadağ da Arapkir de Doğanyol da kendisini Malatya da ve seçmen den büyük görenler bütün gelişmelere bent çekerek parti içi kavgalarını aday belirleme sırasında kapışmaya çevirmek isteyen ve bundan da başarılı olan bazıları kendi yakınını akrabasını aday göstermiştir.

Tabii bu olay acı olaylara sebep olmuştur. AKP adına örneğin Akçadağ da Arapkir de Hekimhan da başkanlıkları kaybetmelerine neden olmuştur. Ayriyeten Pütürge de istenmeyen olaylar olmuş tüm Türkiye orada canını kaybeden insanlarımıza üzülmüştür.

AKP nin yaptığı bu stratejik hataları Malatya da CHP genel başkan yardımcısı göremedi görmek istemedi o da kendi siyasi geleceği için ortam ayarladı ve başkanları öyle belirledi. Bir tek Hekimhan da ön seçim gibi bir şey yaptı oradan da adayı ancak 3. Olabildi.

Malatya da genel başkan yardımcısı olacak zatı muhterem görmedi diyorum Çünkü Malatya da CHP diktatörce o genel başkan yardımcısı tarafında yönetiliyor. İl başkanı ya da ilçe başkanlarının sözleri geçmez geçmiyor.

Şayet örgütlerin kararları ile oynanmaz AKP nin stratejik hataları partinin lehine olacak şekilde düşünülüp kararlar verilse idi örgüt ve halk birlikteliği koparılmadan sağlansaydı bu günkü tablo daha değişik olur CHP 2 – 3 başkanlık daha kazana bilirdi.

Ancak olmadı olmasını istemediler istemeyenler utansın halkımızda bunları tanısın.

Malatya da Büyükşehir belediye başkanlığında adayların hepsi iyi insanlardı ancak oy ve potansiyel olarak bence rakip yok turdu.

İki tane merkez ve büyük ilçelerde aynı durumda sayılırdı. Battalgazi de Ali Ekinci çok çalışmış olsa da gücü yetmedi. Yeşilyurt ta da Mehmet Çınar ha keza rakipsiz gibi idi ve her üçü de açık oy farkı ile kazandılar.

Ben başta büyükşehir belediye başkanımızı ve diğer tüm ilçe belediye başkanlarını tebrik ediyorum hayırlı olsun diyorum her şey Malatya için olsun Malatya kazansın Türkiye kazansın diyorum. 

SEÇİM SONUÇLARI

 

        Yaklaşık yılbaşından itibaren başlayan ve 30 Mart akşamına kadar devam eden seçim süreci 31 Marta Pazar günü yapılan seçimler sonucunda seçim süreci bitti. Daha doğrusu Yerel seçimler de bitti…

        Seçimlerin yapıldığı gün içerisinde ülke genelinde ufak tefek olaylar özellikle muhtarlık seçimleri nedeni ile olsa da en büyük olaya yine Malatya imza attı.

        Seçim günü Pütürge ilçemizde taaa ilk günlerden bu yana kızıştırılan ayrıştırılan kutuplaştırılan Pütürge de ki başkan adayı tarafları (AKP ve Saadet partisi) ne yazık k ve ne acı ki “ OY “ için sandık başında önce kavga etmiş sonrada silahlar konuşmuş konuşturulmuş ve neticede 3 tane can öldü.

 Şu gün itibarı ile de beş kişi tutuklandı.

Peki, oy için buna değer mi di? bana göre hiç değmezdi.

Yazık ölen o insanlara yazık yıllarca ceza evinde çürüyecek o insanlara.

 Nahlet olsun buna sebep olan o insanları o duruma getiren şer güçlerine siyasilere.

      Bu olay Malatya için gerçekten çok üzücü üzücü olduğu kadarda başta o işin olmasına oluşmasına neden ve sebep olan siyasiler adına da düşündürücü!

*****

  

      Türkiye genelinde Sonuçlar sol ve muhalefet (Millet ittifakı ) adına genel bir ferahlama duygusu, şaşkınlıkla karışık bir sevinç ve çokça umutla karşılandı. Ve hatta çoğunlukla birçok taraflar tarafında “demokrasi cephesinin zaferi” olarak yorumlandı.

      Bu taraf yani muhalefet öyle yorumladı ancak iktidar hiç de öyle yorumlamadı seçimi kaybettik kazananın mazbatasına engel olmayalım mazbatasını verelim kazanan taraf işine gücüne baksın demedi  

        Kolay değil, AKP başta İstanbul ve Ankara olmak üzere yıllardır “kalesi” konumundaki önemli büyükşehirleri kaptırmış derya deniz yemeyen… Örneğinde olan şekli ile elinde ki bütün olanakları rantı imkânları kaybetmenin hırsı ile bir haftadır oy sayıyor saydırıyorlar ama ne kadar saysalar arada ki 16 – 17 bin oy farkı kapanmıyor.

     Dikkat edilirse Türkiye haritasının Önceleri sağ alt köşesinde bir Kürtlerin yoğunlukla yaşadığı bölgelerde belediye başkanlığı rengi görülür diğer yandan da kıyı şeridinde üç-beş “laiklerin sosyal yaşamlarını düşünenlerin kazanmış olduğu belediyeler dışında her taraf turuncuya boyalı memleket haritası ortaya çıkardı.

       Bu kez iyiden iyiye alacalı-bulacalı bir hâl aldı. Bunu hazmetmek hele de Ülkenin en ön saflarda yer alan büyükşehir belediyelerini kaybetmek o rant ta veda etmek eksik kalmak çok acıydı.

       Seçimler sayım sonucunda iktidar tarafının mağlubiyeti muhalefetin zaferi gibi görülse de aslında bariz bir şekilde kaybeden ya da bana göre kazanan yoktu ancak görünen ve muhalefet cenahında yapılan yorumlara göre bu, “AKP için sonun başlangıcıydı” ve bu tespit doğru bir tespittir.

     Bu şekilde seçim sonuçlarının oluşması aslında Ülkeyi kasıp kavuran ekonomik kriz, çarşı-pazarın el yakan fiyatları ile birlikte ülkede baskıların zulümlerin muhalefet olan herkesin bu iktidarda bir darbe yemesi ya da yeme adayı olması yani faşizan baskılar artık insanları bıktırmış isyan noktasına getirmişti. İşte bu seçim tam da bu faşizan yöneticilerden uygulayıcılarından kurtulma çabasıydı. Öylede oldu ve mağdur olan herkes muhalefete ve adaylarına destek oldu olmaya çalıştı.

       Özellikle bu çarkta en çok zarar gören bir siyasi parti olarak HDP bu zulmün bitmesi baskının son bulması demokrasi barış ve özgürlüklerin yeniden inşası için partinin aday göstermediği illerde kendi seçmenlerinin oylarının AKP karşıtı en güçlü adaylara yönelmesi, AKP-MHP bloğunu geriletmiş, güçten düşürmüştür.

 Dolayısıyla Ülkenin en kalabalık, en kozmopolit, en dinamik hem de büyükşehir illerini kaybetmesine yol açmıştı.

        Bu seçim de  “Bir şeyler” olduğu, kesin. Hem de çok önemli… Ancak bu “şey” ne kadar “millet bloğu cephesinin zaferi/ AKP faşizminin geriletilmesi” anlamına geliyor, orası oldukça tartışmalı.

Şu tespit doğru: AKP, özellikle ülkenin dinamiğini temsil eden büyükşehirlerde oy kaybediyor.

        Görünen o ki ülkenin en yüksek nüfuslu 10 kentinde (İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Adana, Konya, Kocaeli, Mersin, Gaziantep) 2014 yerel, 2018 genel ve 2019 yerel seçimleri verilerini esas alarak yaptığımız ya da yapılan saptamaya göre, AKP+MHP büyükşehir belediye başkanlığı oylarında 2014’den 2018’e, yani beş yılda 1 milyonluk bir gerileme söz konusu.

      Daha da önemlisi, iktidar bloğu oylarındaki düşüşün -öyle görülüyor ki son bir yılın kesif ekonomik krizinin itişiyle- ivme kazanması. 2018 genel seçimlerinde AKP ve MHP’nin aldığı toplam oy, 2014 yerel seçimlerinde belediye meclislerinde aldıkları oyun 300 bin, 2019 yerel seçimlerinde aldıkları oy ise 2018 genel seçimlerinde aldıkları oyun 1 300 000 gerisinde. Aynı süreler içinde seçmen sayısındaki artış göz önünde bulundurulduğunda, iktidar bloğu oylarında istikrarlı bir düşüş trendi gözlemlemek mümkün; en azından Kemal Can’ın baz aldığı 10 büyük ilde…

      Son bir yıldaki düşüşün önceki 5 yıldaki düşüşü katlaması ise, hiç kuşku yok ki, enflasyon, işsizlik ve hayat pahalılığının başını alıp gitmiş olması.  AKP’li belediyelere “tanzim satışlar” açtıracak kertede katlanmasıyla bağlantılı…

     Öncelikle ilk nokta: AKP, bütün teşkilâtıyla, başta İstanbul olmak üzere kaybettiği yerellerde ölümüne bir direnişe geçti.

Seçim sonuçları “darbe” olarak nitelenip YSK üzerinde oyların yeniden sayımı konusunda şiddetli bir basınç uygulanıyor; “hırsızlık, şaibe, manipülasyon, hile” yaygaraları yeri göğü inletiyor;

   AKP nin itiraz ettiği bütün bölgelerde itiraz kabul edilirken Muhalefetin itirazları kabul edilmiyor. Muhalefet Böylede bir hilkat garibesi olaylarla yönetimlerle karşı karşıya bırakılıyorlar

   İBB’ ye giden yollar polis araçlarıyla kesilip içeride ne idüğü belirsiz bir faaliyet sürdürülüyor;   

       Muş’ta toplanma ve protesto yasağı eşliğinde insanlar M-16’ların gölgesinde oy vermek zorunda bırakılıyor;

Şırnak’ta il genel meclisinde yüzde 57.53 olan HDP oy oranı başkan seçiminde yüzde 35.04’e düşerken, AKP oyları il genel meclisindeki yüzde 31.87’den, başkanlıkta yüzde 61.72’ye fırlıyor!

     Tekrar söylemek gerekirse AKP ve onun beslediği vakıflar, cemaatler, kart sahibi militanlar sermaye İstanbul gibi iştah kabartıcı bir “pasta”yı elden kaçırma olasılığı karşısında çileden çıktılar.

 Kentin bağrına saplanan gökdelenler, plazalar, rezidanslar, Galat aport’lar, AVM’ ler, havaalanları, kongre vadileri, tahayyülü dahi insanın tüylerini ürperten Kanalist’ler… Limak’ı, Ağaoğlu’nu, İnsanların halkın A…. K …..Cengiz’i 10-15 yılda Cazibe İş hanlarında birer odada kurulmuş şirketlerden dev holdinglere dönüştürdü.

Bir başka deyişle, AKP iktidarının sandıkta aldığı yenilgiyle iktidarı bırakmasını beklemek şurda kalsın İstanbul büyükşehir belediye başkanlığını bile bırakmamakta ısrarını hep birlikte görüyoruz yaşıyoruz. Her geçen gün aynı oyları birkaç kez sayıyor saydırıyorlar ve neye hizmetse zaman kazanmaya çalışıyorlar.

Ama konu bundan ibaret değil. İstanbul yalnız “yancı” şirketler değil, aynı zamanda tarikatların, cemaatlerin kurdukları vakıflar için de bir “yağma Hasan’ın böreği”. İşte sosyal medyada çokça dolaşımda olan bir yağma listesi:

 

İBB’NİN 847.6 MİLYON TL DESTEK SAĞLADIĞI VAKIFLAR[3]

 

TÜGVA               74.3 milyon TL

T3 Vakfı               41.4 milyon TL

TÜRGEV               51.6 milyon TL

Ensar Vakfı         29.8 milyon TL

Hüdai Vakfı        16.5 milyon TL

Okçular Vakfı    16.6 milyon TL

 

Ve nihayet İstanbul aynı zamanda bizzat parti teşkilâtı için bir tahkimat alanı.

          İhsan Hacıbektaşoğlu’nun aktardığına göre: “İBB’ de 80 bin personel çalışıyor. Bu sayının sadece 20 bini aktif çalışıyor. Kalan 60 binin ise ne yaptığı muamma... Sadece aldığım duyumları söyleyeyim. Sayısı net olmayan binlerce personel belediyeye uğramıyormuş. Aydan aya bankadan maaşını çekiyorlarmış. Sordum, peki ne yapıyor bunlar? Yanıt şaşırtıcı oldu. Teşkilâtlarda çalışıyorlar...

         Teşkilâtlarda çalışanlar AKP’nin örgütçü unsurları. İstanbul’da oturmayanların olduğu da söyleniyor. Yani sadece İstanbul’u örgütlemiyorlar. Anadolu’ya da çıkıp çalışıyorlar...

Yine başka bir iddia.

 Teşkilâtçıların altlarına kiralık arabalar da verilmiş. Araç sayısı ise dudak uçuklatacak cinsten. 2000’in üzerinde kiralık araç AKP için koşturuyormuş...

Bu kadar olsa neyse! Ayrıca tüm mahalle bürolarının kiraları ve sair masrafları da İBB’ den karşılanıyor...

     Hâsılı AKP’nin İBB’ ye sarılmasının, burayı vermek istemeyişinin nedeni ortada. Sadece İstanbul’u değil, tüm Türkiye’yi İBB üzerinden finanse ettikleri ortada...”

*********

Malatya da seçim sonuçlarına baktığımızda öyle çok sürpriz bir netice yoktur.  Ancak Pütürge de seçime kan bulaşmıştır bulaştırılmıştır.

        Malatya da AKP stratejik olarak gerçekten çok büyük hatalar yapmıştır.  Örneğin Pütürge de Akçadağ da Arapkir de Doğanyol da kendisini Malatya da ve seçmen den büyük görenler bütün gelişmelere bent çekerek parti içi kavgalarını aday belirleme sırasında kapışmaya çevirmek isteyen ve bundan da başarılı olan bazıları kendi yakınını akrabasını aday göstermiştir.

Tabii bu olay acı olaylara sebep olmuştur. AKP adına örneğin Akçadağ da Arapkir de Hekimhan da başkanlıkları kaybetmelerine neden olmuştur. Ayriyeten Pütürge de istenmeyen olaylar olmuş tüm Türkiye orada canını kaybeden insanlarımıza üzülmüştür.

AKP nin yaptığı bu stratejik hataları Malatya da CHP genel başkan yardımcısı göremedi görmek istemedi o da kendi siyasi geleceği için ortam ayarladı ve başkanları öyle belirledi. Bir tek Hekimhan da ön seçim gibi bir şey yaptı oradan da adayı ancak 3. Olabildi.

Malatya da genel başkan yardımcısı olacak zatı muhterem görmedi diyorum Çünkü Malatya da CHP diktatörce o genel başkan yardımcısı tarafında yönetiliyor. İl başkanı ya da ilçe başkanlarının sözleri geçmez geçmiyor.

Şayet örgütlerin kararları ile oynanmaz AKP nin stratejik hataları partinin lehine olacak şekilde düşünülüp kararlar verilse idi örgüt ve halk birlikteliği koparılmadan sağlansaydı bu günkü tablo daha değişik olur CHP 2 – 3 başkanlık daha kazana bilirdi.

Ancak olmadı olmasını istemediler istemeyenler utansın halkımızda bunları tanısın.

Malatya da Büyükşehir belediye başkanlığında adayların hepsi iyi insanlardı ancak oy ve potansiyel olarak bence rakip yok turdu.

İki tane merkez ve büyük ilçelerde aynı durumda sayılırdı. Battalgazi de Ali Ekinci çok çalışmış olsa da gücü yetmedi. Yeşilyurt ta da Mehmet Çınar ha keza rakipsiz gibi idi ve her üçü de açık oy farkı ile kazandılar.

Ben başta büyükşehir belediye başkanımızı ve diğer tüm ilçe belediye başkanlarını tebrik ediyorum hayırlı olsun diyorum her şey Malatya için olsun Malatya kazansın Türkiye kazansın diyorum. 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.