ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

 

              Tarihe dönüp baktığımızda neredeyse tüm barbar zihniyetlerde öldürme, yok etme toplu katliamlar hep var olmuştur ama” yakarak insan öldürme” öldürmelerin en kan dondurucu biçim olsa gerek. Hitler’in Yahudileri fırınladığını biliyoruz; yine iŞİD terör örgütünün insanları diri diri ateşe vererek katlettiğini biliyoruz.

               İsrail'in Gazzeyi ateşe verdiğini biliyoruz. Hangi zihniyetten beslenirse beslensin insan katliamının en vahşi, en barbar halidir yakarak katletme.  Sivas, 20. yüzyılın sonunda şairlerin, ozanların, aydınların, çocukların, tutuşturulduğu şehirdir. Sivas İslami faşizmin en ağır bedellerinden birini ödemiştir.

                 Yüz yıllar önce aynı Sivas’ta Pir Sultan Abdal zalime boyun eğmeyip mazlumun yanında yer aldığı için dinsiz, kâfir fetvaları ile dara çekilmiştir. Kendi gibi yaşamayanı, kendi gibi düşünmeyeni kabul edemeyen tüm iktidarlar yok etme, katletme, sindirme yoluna başvurmuştur.

                Sivas’a valiliğin daveti ile gelen ve kültür etkinliklerine katılan sanatçılarımızın elinde saz, yazarlarımızın, aydınlarımızın elinde kitap, kalem gençlerimizin üzerinde semah kıyafeti vardı. Türkü söylemek, şiir okumak, Semah dönmek “aşırı tahrik “kabul edilmişti. Türkü yakanlar türküleri uğuruna yanmışlar...

Semahlar ateş ile dönülmüş...

           Tarih 2 Temmuz'da kara duman ile utanç yazmıştır   “Kalanlar ölenler için şiir yazmış “ 33 can kül olup göğe yükselmiştir. 2 Temmuz 1993’te 8 Saat boyunca yardım gelmeyen MADIMAK OTELİ onlarca cana mezar olmuş,

Ve “gazamız mübarek “olsun salyaları ile bu vahşet kutlanmıştır.

 

               Alevi toplumu özelinde düşünürsek farklı inandıkları, kendi yaşam biçimlerini, kültürlerini, felsefelerini inançlarını yaşamak istedikleri için Selçukludan Osmanlıya ve Cumhuriyet tarihinde birçok kez asimilasyon, baskı politikalarıyla yüz yüze kalmıştır.

             Bu baskıların sonucunda defalarca katliamlara uğramış bir halktır. Şeriat kanunlarına göre yüzlerce kez dönem şeyhülislâmları tarafından “katl(ler)i vaciptir “ fetvaları verilmiştir.

                Alevi toplumunun Cumhuriyeti, laikliği şeriata karşı bir çözüm görüp savunması yanında yer almasına rağmen acı ve düşündürücü olan bir taraf ise cumhuriyet tarihi boyunca benzer katliamları yaşamış olmasıdır.

              Toplumlar karanlıkları ile yüzleşmediği sürece aydınlığa çıkamazlar. Sivas’ın gerçek sorumluları hiçbir zaman yargılanmadı. Sivas zihniyetinin karanlığı sorgulanmadı. Bugün aynı zihniyet kendinden olmayan tüm kesimlere karşı aynı tehdidi oluşturmaya devam ediyor. Mazlumlar,  zalimlerin hedefi olmaya devam ediyor.

                  Barıştan, hoşgörüden yana tutum sergileyen Aleviler, zengin kültür mirası sayesinde varlığını sürdürmüş, kendi edebiyatını, yaşam biçimini, inanç ve ritüelini kendine has dilini ve tarihini oluşturmuş, kadim yapısı ile toplumsal varlığını korumuş, devam ettirmiştir.

               Alevi felsefesi türküleri, deyişleri, semahları, sazları ile zengin bir mozaiğin en güzel parçalarını oluşturur. Ey kör zihniyet: Türkü söylediğimde, semah döndüğümde, saz çaldığımda, bu seni yok etmez;  bilakis sana engin bir zenginlik katar. Sen eline benzin alıp insan yaktığında tarih senden utanır; tarih seni kara bir leke olarak yazar. 

                Sivas 28 yıldır yanıyor. Gerçek sorumlular yargılanıp tarih önünde hesap verinceye dek yanmaya devam edecek. Madımak Oteli " Utanç Müzesi" olduğunda da  yanmaya devam edecek karanlığa karşı aydınlığın zafer meşalesi olarak ….

HATİCE ZENGİN

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.