ALTIN
 2.510,03
DOLAR
 32,5947
STERLİN
40,4574
EURO
 34,8297

 

 

 Hakaret bir suç fiili,

Siyaset ise Halkın, ülkenin yönetimi.

Demokratik çağdaş bir ülkede siyasetin görevi,

Suçu, suçluyu önlemek,

Ülkede huzuru, barışı, güveni var etmek,

Halkın yaşamını iyileştirmek,

Yurttaşın yüzünü güldürmek…

*******

Olması gereken bu ama

Ülkemizde olanlarsa bambaşka.

Akşamdan sabaha zam yağmuru altında,

Yokluğun açlığın getirdiği zulümle,

Yaşamı işkenceye dönen insanlar…

Derdini anlatana çare bulmak yerine,

Sabahtan akşama öfke, kin ve nefretle bağıran,

Korku ve baskıyla susturmaya çalışan bir iktidar…

*

İktidarda hakaret etmekle yetkili iki kişi,

Biri ülkenin hakimi, diğerinin işi içişleri.

Hedeflerinde siyasi muhalefet,

Tehdit ve hakaret gırla kıyamet,

Yetmeyince cezaevinde ikamet et,

Amaçları muhalefetsiz siyaset.

*

Demokrasinin gereği ya sabır diyerek beklerken seçimleri,

Birdenbire değişti hakaretin yönü ve şiddeti.

Ülkenin en yetkili kişisi,

AKP’nin genel başkanı kimliği ile çıktı Meclis grubunda kürsüye,

Kadınıyla erkeğiyle 9 yıl önce Gezi Parkı için direnenlere,

“Bu teröristler, eşkıyalar, bira şişeleriyle caminin içine pislemişti.

Bunlar çürük, bunlar sürtük…” dedi,

Öfke, kin ve nefret dolu bir yüzle.

Gelen tepkiler karşısında bırakın özür dilemeyi,

“Milletimiz Gezicileri nasıl tanımlıyorsa biz de aynı sıfatları kullanıyoruz” diyerek,

Hakaretini Millete mal ederek meşrulaştırmanın peşinde.

Oysa ki,

Gezi Parkına sahip çıkan gençler,

Farklı siyasi görüş ve inançlarıyla bir araya geldiler.

Dayanışma içinde oldular, birbirlerini korudular, ekmeklerini bölüştüler,

Birbirlerine hakaret etmediler, kavga etmediler…

İktidarın sözlerine, kendilerine uygulanan şiddete bile,

Gülmeceyle yanıt verdiler,

Doğayla, insanlarla barışık yaşamak adına,

Örnek olurcasına tüm yurttaşlarımıza, insanlığa…

Bilmelisiniz ki,

Milletimiz, bırakın ettiğiniz hakareti söylemeyi,

Kadınıyla erkeğiyle kucakladı bu gençlerimizi.

*******

Bir yönetici neden hakaret eder,

Yönettiği ülkenin insanlarına, Milletine?

Bir siyasetçi neden hakaret eder,

“Ahmak, yalancı, omurgasız, terör sevici…” diye, siyasi muhalefete?

Soruların yanıtı bellidir;

“Ben bilirim” inadıyla sürdürüldükçe yanlışlar,

Kendi mülkü gibi satıp savıldıkça ülkede kaynaklar,

Devletin gücüyle beslenip varlık içinde yaşadıkça

İktidar sahipleri ve yandaşlar,

Yokluğu, yoksulluğu yaşattıkları Halka karşı,

Sağırlaştıkça kulaklar, körleştikçe vicdanlar…

Böyle yönetilmez bu ülke dedi,

Siyasi ve toplumsal muhalefet ve yurttaşlar.

Ve başladılar,

Adaleti, hakkı, hukuku aramaya.

Ülkeye, çağdaş yaşama ve geleceğe,

Demokratik Laik Cumhuriyete ve Sosyal Hukuk Devletine,

Sahip çıkmaya…

Dile getirilen doğruların, istenen hakların, aklın ve bilimin karşısında,

Sözü biten RTE-AKP,

Düştüğü güçsüzlük, zayıflık ve çaresizlik içinde

Başvurdu baskıya, şiddete ve hakarete.

***********

Hakaret etmek suçtur, yasalar karşısında.

Muhalefet adına ağzını açana hakaret davası açanlar,

Ettikleri hakaretin hesabını vermek zorundadır, yasalar karşısında.

Özür dilemek zorundadırlar,

Hakaret ettikleri insanlardan, Halktan,

Ve istifa etmek zorundadırlar, seçildikleri makamlardan.

******

Büyüklerimiz öğütledi çocuk yaşlarımızda,

“Din kültürü ve ahlak bilgisi” okuduk okul sıralarında,

Öğrendik,

Hak yemenin, hakaret etmenin, yalan söylemenin aykırı olduğunu,

İnancımıza, ahlakımıza, kültürümüze ve insanlığa…

           Pislettiler dediğiniz caminin “Ben camide içki içen görmedim, din adamıyım yalan söyleyemem” diyen müezzini örnek olsun,

Yalanla, iftirayla siyaset yapmaya kalkanlara.

*********

Ülkeyi Halk adına yöneten siyasetçiler bilmek zorundadır,

Ne öfke bir sanattır,

Ne de baskı, şiddet, hakaret siyasetin bir politikasıdır.

Öfkeyle, baskıyla, şiddetle, hakaretle ülke yönetilemez,

Gülümsemeyi bilmeyenler Halkın yüzünü güldüremez.

***********

Bırakın kişiler, kişilikler üzerinden tartışmaları, atışmaları,

Geçmişin üstüne dayalı hesapları, politikaları.

Ders aldıysanız bütün bunlardan,

Çıkın Halkın karşısına,

Anlatın ülkeyi nasıl kalkındıracağınızı,

İnsanlarımızı mutlu, huzurlu ve geleceğe güvenli nasıl yaşatacağınızı.

Bilin ki,

 

Türkiye’nin gerçek sahibi,

Verdikleri yetkiyle Onların adına ülkeyi yönettiğiniz yurttaşlardır, Halktır.

Halka saygı duyana Halk da saygı duyar ve sahip çıkar,

Yaşamı boyunca ve sonrasında.

Örnek olsun sizlere,

Halkın Mustafa Kemal Atatürk’e duyduğu saygı,

Ve düşüncelerine, ilkelerine, eserlerine sahip çıkarak yaşatması…

********

Sözün özü,

Gezi Parkına sahip çıkanlar,

Ne teröristtir ne de hain.

Ülkesine, doğasına, çağdaş yaşamına sahip çıkan,

Kadınıyla, erkeğiyle yurtsever gençlerdir, insanlardır.

Onlar,

Nazım Hikmet’in dizeleriyle,

“Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşamak” isteyen

            Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Berkin Elvan’lardır…

 

Saygıyla…

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.