ALTIN
 3.042,49
DOLAR
 35,5025
STERLİN
43,1833
EURO
 36,2485
reklam

 

SUÇLU BULUNDU

Türkiye Cumhuriyeti Devleti

Hafta başı bir bildiri çıktı ortaya,

Terör örgütü silahları bırakmış, kendisini de feshetmiş…

Kalıcı barışa ve demokratik çözüme güçlü bir zemin sunmuş…

TBMM’yi, hükümeti, siyasi partileri, basını, herkesi bu sürece davet etmiş…

Sürecin mimarı Devlet Bahçeli de,

Barış tohumları umutla sulanmış, nihayet tomurcuklanmış ve çiçek açmıştır” dedi ve örgütün kurucusuna teşekkür etti.

Çözümlemesi zor bir durum.

Çağrıyı yapan, düne kadar asıp kesen Devlet Bahçeli,

Olumlu yanıt veren, örgütün kurucusu Abdullah Öcalan,

Kabul eden, 50 yıldır elinde silah Türkiye Cumhuriyeti’yle savaşan dağdaki örgüt,

Süreci sessizce seyreden de işine gelince açılım yapan, işine gelince hapse atan RTE.

Hepsinin dillinde barış, kardeşlik, iyi dilekler, temenniler…

Sanki bir bayram havası…

Kardeşçe bir arada barış içinde yaşamak hepimizin isteği ama sormadan da olmuyor,

İyi güzel de milleti barışa hasret bırakanlar bunlar değil miydi?

Ne oldu da hepsi birden barış güvercini oldu?

Sorulara yanıt bulmanın en doğru yolu,

Yapılan açıklamaların satır aralarına bakmak.

*

DEM eş başkanı Tuncer Bakırhan telaşlı, bir an önce düzenlemeler yapılsın olsun bitsin havasında,

Bildirideki bazı sözlerin de üstünü örtme çabasında,

Barışın primini de örgütün kurucusuna teslim etme amacında.

Sayın Öcalan’ın öncülüğünde yaşanan dönüşüm hem Kürt siyasal tarihi hem de Türkiye tarihinin…

Cumhuriyet’le kavgasını da unutmuyor,

Meclis barışın kurucu gücü olsun. Cumhuriyet’i kuran bu Meclis, 100 yıl sonra Cumhuriyet’i demokratikleştirsin.”

*

RTE ise “Terörsüz Türkiye çabamızda yeni bir safhaya geçmiş bulunmaktayız

Hangi safha diye düşünürken ortağının açıklamasında gördük yanıtı,

DB, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye Cumhuriyeti’nin üçüncü evresidir.

Terör örgütünün feshi ise yeni yüzyılın ulaşılan ve gerçekleşen ilk hedefidir.

Demek ki Milletin bilmediği baş başa kararlaştırılan evreler, hedefler varmış…

*

Barış konusu sanki başka bir sürecin aracı,

Hepsinin amacı ve derdi birbirinden farklı.

Ancak hepsinin mesajlarında ortak bir hedef var;

Türkiye Cumhuriyeti.

Terör örgütünün bildirisinde suçlu, Lozan Barış Antlaşması ve 1924 Anayasası.

Yani Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşu, ilkeleri, varlığı.

RTE-AKP’ye göre tüm sorunların nedeni Cumhuriyet’in Demokratik Laik niteliği, ilkeleri.

DB’ye göre Türkiye’nin yönetim şekli, Cumhuriyet’in parlamenter demokrasisi yerine tek adam yönetimi ve bilemediğimiz bir sonraki evresi.

DEM’e göre de Cumhuriyet kuruluşunda faşist, demokratikleşmeli.

Kısacası suçlu Türkiye Cumhuriyeti Devleti.

Gel de sorma,

1950’den bu yana 75 yıldır ülkeyi yöneten sağ siyasi iktidarlar,

23 yıldır da tek başına yöneten RTE-AKP pürü pak,

Emperyalizme ilk askeri ve siyasi yenilgiyi yaşatan Türkiye Cumhuriyeti suçlu, öyle mi?

*

Bu noktada sormak ve sorgulamak gerekiyor,

Neden ve ne uğruna?

Bilsay Kuruç hocanın saptaması bu soruların yanıtı mıdır?

1’inci BOP Sykes-Picot anlaşmasıydı, 2’nci BOP da bunlar.

Bunlar kim? Namı değer egemenler, emperyalizmin ağası ABD ve yanındakiler.

1’inci BOP a dur diyen Mustafa Kemal, arkadaşları ve Türkiye Halkı.

1’inci BOP’u bozdular, bu topraklardan kovdular, bağımsız bir devlet kurdular ve bir

Millet oldular.

2’nci BOP’cular ne istiyorlar?

100 yıl önce emperyalist planı bozan bağımsız Türkiye Cumhuriyeti de dahil Ortadoğu’yu kendi çıkarına göre yeniden şekillendirmek.

ABD bu coğrafyayı şekillendirirken de herkes kendi hedefine ulaşmış olacak.

*

Bir daha soralım, ne oldu da herkes bir anda barış güvercini oldu?

“Dostu” Trump’ın RTE sevgisinin arkasında neler var?

Pervin Buldan’ın “Kürtler Suriye’de statü elde etti. Şimdi sıra Türkiye’de” sözlerinin anlamı nedir?

DEM Anayasa değişikliği ile RTE’nin ömür boyu başkanlığına destek mi verecek?

Desteği karşılığı DEM’in Anayasa’da istediği düzenlemeler mi var?

RTE’nin geçtik dediği “yeni safha” nedir?

DB’nin söylediği “üçüncü evrenin” sonrasında neler var?

*

Bunlar komplo teorisi, felaket tellallığı diyenler olacaktır.

Yarın neleri yaşayabileceğimizi görmek için dönüp bakın,

1980’den bu yana dünyada ve bulunduğumuz coğrafyada yaşanılanlara,

Son 45 yıldır var olan neoliberal düzenin özellikle de 23 yılda ülkemizde ve yaşamımızda neleri, nasıl değiştirdiğine…

Bugün var olan yokluğu, yoksulluğu, işsizliği, adaletsizliği, haksızlığı, hukuksuzluğu…

Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak, Arap… Alevi, Sünni, Süryani, Yahudi… demeden,

Ayrımsız herkes yaşamıyor mu?

Gerçeği görelim, kendimize gelelim.

Emperyalizm sadece kendi çıkarına bakar,

Ne kökenine ne de inancına bakmaksızın her kim olursa olsun kullanır, sömürür ve yok eder.

Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de, Lübnan’da olduğu gibi…

*

Barış ve huzur içinde, kardeşçe yaşamayı isteyenler,

Gelin hep birlikte Nazım Hikmet ustanın Davet’ine kulak verelim.

 

Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.

 

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.

 

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim…

 

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim…

*

Özgürlüğümüz ve Bağımsızlığımız için,

Mustafa Kemal Atatürk’ün 106 yıl önce attığı İlk Adım’ın yolunda yürüyenlere selam olsun,

Bayramımız Kutlu Olsun…

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.