Barış isteğiyle Ankara’da bir araya gelmiştik,
İŞİD üyesi 2 canlı bombanın elini kolunu sallaya sallaya aramıza girmesi ile Barış kana bulandı.
103 barış gönüllüsü yaşamını yitirdi.
Ne acıdır ki, 10 yıl sonra bile bu iki teröristi o alana girmeden yakalaması gereken görevliler, sorumlular hakkında ne bir tahkikat ne bir sorgu ne bir mahkeme olmadı…
Adalet yerini bulamadı
10 yıl sonra yine bir 10 Ekim’de Ortadoğu’da İsrail ile Hamas arasında Barış anlaşması imzalandı!
Barışı sahiplenen ABD başkanı Trump Katar, Mısır ve Türkiye’den arabuluculara teşekkür etti.
*
Anımsayalım,
2 yıl önce yine bir Ekim sabahı katliam haberi ile uyanmıştık.
Hamas, Yahudi bayramında müzik konserine katılan 364 İsrailli sivili öldürdü ve savaş başladı.
Savaşı başlatan Hamas…
Bu saldırıyı gerekçe göstererek,
Gazze’yi yerle bir eden, hastaneleri, okulları bombalayan,
Milyonlarca Filistinliyi yerlerinden kovan, aç bırakan,
Kadın çocuk ayırmadan 100 bine yakın insanı katleden İsrail…
Bu insanlık suçu katliamı ve soykırımı alkışlayan ve destekleyen Trump…
Dünyada insanlıklarını yitirmeyen insanlar ayağa kalkerken,
Canları pahasına teknelerle gıda ve sağlık malzemesi götürmeye çalışırlarken,
İsrail’le ilişkiler hakkında tek kelime etmeyen, parmağını oynatmayan,
Memlekette kendileri dışında protestolara izin vermeyen RTE-AKP iktidarı…
Şimdi barışı yaratan kahramanlar oldular.
Yaşanılanlar, kimin gerçekten kimin yalandan barışı istediğini görmek için yeterlidir,
Hepsinin de gerçeği Büyük Ortadoğu Projesidir.
Nobel Komitesi Başkanı Jorgen Watne Frydnes bu iki yüzlülüğü ve gerçeği bir cümle ile ortaya koydu;
“Biz bu ödülü yalnızca cesaret ve dürüstlük sahibi insanlara veriyoruz”.
*
Ülkemizde barışa bomba koyanları yakala(ya)mayan,
103 insanımızın katledilmesini engelleyemeyen,
Yargısıyla, emniyetiyle siyasi ve toplumsal muhalefete şiddet uygulayan,
Ekonomide yarattığı yokluk ve yoksullukla Millete eziyet çektiren…
RTE-AKP iktidarı Ortadoğu’da “barış güvercini” oluyor.
*
RTE için fırsat bu ya, yine yüklendi Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve Özgür Özel’e,
“CHP’nin varlığıyla bahtiyar olmayacaklarını, yokluğuyla kahrolmayacaklarını” söyledi.
Anımsatalım, CHP olmasaydı;
Ne Türkiye Cumhuriyeti diye bir Devlet,
Ne Demokratik Laik, Sosyal bir Hukuk Devleti,
Ne AKP diye bir siyasi parti ne RTE-AKP iktidarı,
Ne de RTE Cumhurbaşkanı olamayacaktı.
Türkiye bugün “barış” adına “dost” olduğunuz devletlerin bir ülkesi olacaktı.
Barışı getirdik dediğiniz ülkelere bakın,
Hangisinde demokrasi, hukuk, insan hakları ve çağdaş bir yaşam var?
Hangisinde insanlar yurttaş ve bir millet olarak ülkelerinin yönetiminde söz ve karar sahibiler?
Hangi ülke çağdaş dünyanın onurlu bir üyesi durumunda?
*
Sözün sonu hem siyasilere hem de tüm yurttaşlarımıza,
Demokratik Laik Cumhuriyet ve Sosyal Hukuk Devleti yoksa,
Türkiye diye bir yurt, Türkiye diye Devlet,
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı diye bir kimliğimiz olmayacaktır.
Bugün var olmak veya olmamakla karşı karşıyayız,
Ya batılı çağdaş bir ülkenin onurlu yurttaşları olarak var olacağız,
Ya da işgal altındaki bir ülkenin esaret altında yaşayan çaresiz insanları olarak yok olacağız.
Çözüm;
Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Demokratik Laik, Sosyal Hukuk Devleti’ne sahip çıkmaktır.
“Bir Milletim bağımsızlığını ve geleceğini, ancak o Milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”
Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçeği budur.