ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

Yazımıza demokrasi ile başlayalım.

              Demokrasi; siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun, tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimidir.

Demokrasinin olmazsa olmazı; Halkın temsilcisini özgürce seçebilmesidir.

              Cinsiyeti, rengi, ırkı, inancı, statüsü ne olursa olsun, hiç kimse diğerinin, haklarını engelleyici davranışta bulunamaz.

Özgürlük, eşitlik ve çok partililik demokrasinin diğer vazgeçilmez ilkeleridir.

               Milattan önce (427- 347) yıllarında yaşayan,  İslam Dünyasında adı Eflatun olarak bilinen Antik Klasik Yunan Filozofu PLATON;

"Demokrasi bir eğitim işidir.

Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse, OLİGARŞİ olur. Devam ederse demagoglar türer.

Demokrasi despotluğa dönüşür.

Demagoglardan da diktatörler çıkar" diyor

Platon sanki asırlar önce bugün yaşadığımız Türkiye'yi görmüş.

Ülkemiz Çağdaş Eğitim kurumlarını budamış, yerine toplumu köleleştirecek çağ dışı eğitim kurumlarına zorlamış ya da zorlamaktadır.

Bir üniversite rektör yardımcısı " bizi felakete götürecekler eğitimlilerdir.

         Kurtuluşumuz, okumamışların yani cahillerin çoğunlukta olmasına bağlıdır" diyebiliyorsa durumumuz daha iyi anlaşılmış olur.

Bir kimliği diğer kimliklere üstün kılmak,

Bir dili diğer dillerden daha iyi görmek.

Cinsiyet ayrımını temel politika haline getirmek.

              Bir inancı herkese kabul ettirmeye çalışmak veya inandığının dışındaki inançları "batıl" saymak, demokrasinin eşitlik ve özgürlük ilkeleriyle hiç bağdaşmaz.

              Ülkemiz çok kültürlü, çok etnikli, çok dilli, çok inançlı zengin bir toplumsal yapıya sahiptir. Toplumun çok önemli bölümü birbirilerini hoşgörü ve saygıyla sindirebiliyor.

               Ama "Cumhur İttifakının" büyük kanadı "inanç", küçük kanadı da "ırk" üzerinde siyaset yapmaktadır.

                    Nitekim anayasa ve yasalara uygun olarak kurulan,  yasal şartları yerine getiren, demokratik kurallara göre seçime katılan ve yurt genelinde üçüncü parti olarak TBMM ine girip gurup kuran,  bir parti şeytanlaştırılmaya, neredeyse "vebalı" gibi gösterilmeye çalışılıyor.

HDP den söz ediyorum..

O Parti; Çoğunlukla "Kürt" yurttaşlardan oy aldığı için, "Cumhur İttifakı"ndan kabul görmedi.

            "Toplumsal Mutabakat" gerektiren hiç bir konu, TBMM nin üçüncü büyük Partisi olan HDP ile görüşülmedi.

Sebebi sorulunca da  "Terör Örgütüyle arasına mesafe koymalıdır" denildi.

             Bir kaç gün önce Ana muhalefet Partisi CHP nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, mektuplu tehdit ve hakarette bulunan "Organize Suç Örgütü Lideri"  Çakıcı,  vicdan ve namus sahibi herkes tarafından kınanırken;

            "Cumhur İttifakı”nın büyük kanadı, günler sonra suya, sabuna dokunmayan bir açıklama yaptı. Küçük kanat MHP genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, "Organize Suç Örgütü " Lideri Çakıcı için "Ülke sevdalısı bir ülkücü ve benim dava arkadaşımdır" dedi. Destek verdi. Sahip çıktı.

              Adam öldürtmek, haraç toplatmak, gasp yaptırmak için silahlı adamları örgütleyen  "Yeraltı Dünyası" mensubu  "Mafya" babaları siyasi partilerden de, devletten de destek isteyebilirler

Fakat Meşru bir siyasi parti üstelik iktidarla ittifak halinde olan bir siyasi parti lideri,  "Benim dava arkadaşım" dememelidir.

Devlet; korumacılık yapmamalı, işledikleri suça ceza vermeli, asla da affetmemelidir.

             Meşru bir siyasal Parti Genel Başkanı açıkça "Organize suç örgütü" liderine , "dava arkadaşım, ülke sevdalısı bir ülkücü" demekle Çakıcı' nın işlediği suçları onaylamakta, sahip çıkmaktadır

İşin siyasi ve ahlaki boyutu bir yana, yasal olarak "suç ve suçluyu övmek " tir. Bu da cezai işlem gerektirir.

           Her fırsatta "Terör Örgütü ile aranıza mesafe koyun" denilen HDP nin Eş Genel Başkanlarının veya diğer yetkililerinin,  her hangi bir suç ya da terör örgütünün mensubuna "Benim/bizim dava arkadaşımız" dediğine tanıklık yapmadım.

            Ama MHP genel Başkanı bağıra çağıra  "dava arkadaşımdır" diyor. Bu suç ve suçluyu açıkça övmektir.

Eğer bu ülkede demokratik siyaset yapılacak ise; MHP, "Organize suç örgütleri" ile "Mafya Babaları"yla arasına mesafe koymalıdır.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.