ALTIN
 2.435,65
DOLAR
 32,4643
STERLİN
40,9284
EURO
 34,9297

 

 

Önceki gün Mersin Akkuyu Nükleer Santralı inşaatında müthiş bir patlama oldu.

Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır hemen olay yerine gitti.

Büyük eceli sakinlerinden aldığı bilgi ve görüntüleri paylaştı.

              Başarır’ la konuştum. “Beldede 86 evin hasar gördüğünü, biri gözünden olmak üzere cam kırıkları nedeniyle çok sayıda yurttaşın yaralanmış olduğunu” söyledi.

Valiyle konuştuğunu “planlı bir patlama yapıldı” dediğini de ekledi.

             Görüntülerin dehşeti ve çevreye verdiği zarar anlaşılınca pek de planlı bir patlama olmadığı görünüyor...

Mersin Valisi kamuyu ikna edecek doğru bilgiyi ivedilikle vermeli…

***

Akkuyu Nükleer Santralı’nın öyküsü benim yaşamımda çok etkin yer tutar.

             Üniversite bitirme tezim “Nükleer Santrallerin insan ve çevreye olan zararları” idi. “Nükleere Hayır” afişlerini asarken karakola düştüm.

Türkiye’nin her yanında yapılan eylemlere katıldım. İmza topladım.

Milletvekili Cüneyt Canver’le Büyükeceli’de toplantılar düzenledim.

Bakanlığım sırasında nükleer santrallara karşı durarak ihaleleri ertelettim.

           Milliyet gazetesindeki köşemde tüm yazar ve çizerler gibi Akkuyu Nükleer Santralı’na karşı yazılar yazdım!

Böylece dönemin Başbakanı Ecevit’in santral ihalelerini iptal etmesine katkı sundum.

            Hatta Meclis’te yaptığım konuşma ve verdiğim önergeler nedeniyle basın savcılığında açılan soruşturmaya bile muhatap olmuştum…

Yani kararlı ve zorlu bir süreçte nükleere karşı savaştım!

***

              Nükleer santrallar çevreyi yok ediyor. Üstelik atıklarının doğadan temizlenmesi için yüz yılların geçmesi gerekiyor.

               “Yenilenebilir enerji kaynaklarında gelinen” son teknolojik gelişmeler düşünülürse, bu eski enerji kaynağına hâlâ kurtarıcı gözüyle bakmak, en hafif deyimle yaşama ihanettir!

 

***

 

               AKP iktidarıyla halkın istemediği ve gelişmiş ülkelerin vazgeçtiği nükleer santraların yapımına yeniden başlandı.

                Para ve nükleer teknolojiyi elinde tutan ülkeler 3. ülkelere, insanlık ve doğayı korumayan geri kalmış bu tesisleri kurmak için çaba gösteriyor…

 

Hatta krediler vererek teşvik ediyor.

 

             Bir zamanlar Türkiye’ye iştahla bakan Kanada Candu Firması, Türkiye’de nükleer santral kurmak adına yaptığı finansal girişimlerinden dolayı Kanadalı çevrecilerin şikâyetiyle yargılandı ve ceza aldı!

              Birleşmiş Milletler Nükleer Santrallarla ilgili raporunda: ”Santralların kurumunda gelişmiş ülkelerin, hedef ülkelerin siyasetçi ve bürokratlarına doğru bilgi vermedikleri gibi kuruluşlarını sağlamak için özendirici tekliflerde bulunmaktadırlar” diyor.

               Nitekim; benzeri davranışlarda bulunmak isteyen firmaların “İşe alacağız” tekliflerine Büyükeceli’li kadınların yürekli ve kararlı bir biçimde “Akkuyu’da işe giren benim odama giremez!” diye eylem yaptıklarını gün gibi hatırlıyorum.

 

***

          Akkuyu; nükleer santral kurulan Silifke/ Büyükeceli Beldesi’ne ait bir koyun adıdır.Burası masmavi denizin, dağların zümrüt yeşiliyle sarmaş dolaş olduğu yerdir.

             Doğal bir akvaryumdur! İçinde çeşitli balıkların kaynaştığı, ahtapotundan ıstakoza, karidesinden lagosuna kadar denizdeki tüm canlıların salınarak dolaştığı bir doğa harikasıdır!

             Koyun hemen doğusunda girişi kapatan Beşparmak Adası’nda ise soyları tükenmekte olan, Türkiye’de yalnızca 49’u yaşayan Akdeniz foklarının yuvaları bulunmaktaydı.

Şimdi bu yuvalar yok edildi… Foklar nerede bilinmiyor!

               Ayrıca, el değmemiş kumsalına deniz kaplumbağaları yani, ‘caretta caretta’lar yumurtluyordu. Artık kumsalda kalmadı!

 

***

             Bugün etrafı tellerle çevrilmiş 55 bin dönümlük arazi Rus toprakları olarak kabul ediliyor. Kapılardan girmek çok zor. Sadece santralın üniteleri değil, yaklaşık 10 bin kişinin yaşayacağı bir belde kuruluyor.

İnşaata, ilk Akkuyu Nükleer Limanı’nın inşasından başlanıldı.

Limanın ihalesiz, bilinen 5’li firmadan birine, verildiği iddia edildi.

Neden önce limandan başlandı?

              İddia odur ki; Suriye’de düşürülen uçak sonrası Rusya ile yapılan ve gizli tutulan ek maddede; “T.C. Rus asker ve gemilerine Akkuyu Nükleer Santral Limanı’nda lojistik ikmal yapma izni verecektir.”

İddia doğruysa, Ruslar düşürülen uçak karşılığında Türkiye’den bir deniz üssü almış oluyor!

Son 40 yılda dünyada iki nükleer santral kazası oldu. Rusya ve Japonya!

İktidar; Sinop’ta Japon, Akkuyu’da da Rus teknolojisini yani 2 sabıkalı santral modelini uygulamaya çalışıyor!

Türkiye bu insafsızlığı hak etmiyor…

********************

GAP’ı gaptırdılar!

 

                 1986 sonrası ana muhalefet partisi SHP, “dünyanın dokuz önemli projesinden biri” olarak değerlendirdiği Güneydoğu Anadolu Projesi’ne (GAP) çok önem vermişti. SHP; GAP’ın İsmet İnönü’nün hayali olarak ilk gündeme gelişini ve Güneydoğu’nun mümbit topraklarında yapılacak tarımla öncelikle bölgenin ve ülkenin büyük kazançlar sağlayacağı düşüncesini sürekli dile getiriyordu.

           Dönemin Başbakanı Turgut Özal, SHP’nin bu çıkışlarını engellemek için GAP’ı gerçekleştiren kişi edasıyla müthiş bir propaganda taarruzuna girişmişti.

                 Hatırlayacaksınız; siyaset arşivlerinde yer alan Süleyman Demirel’in “GAP’ı gaptırmam kardeşim!” sözü, bu tartışmanın ateşleyici unsuruydu.

 

***

 

                Özal, inşaatı 1978’den beri süren Atatürk Barajı ve Urfa havaalanını bir an önce tamamlayarak GAP’la yeni bir adım atmak istiyordu... Rahmetli Ali Dinçer, bu yarışta geri kalmamak için “SHP PM’yi Özal’ın açılışlarından bir gün önce Urfa’da toplama” önerisinde bulundu. Öneri kabul edildi. Sabaha karşı henüz son çalışmaları yapılan Urfa havaalanına tarihte ilk inen uçağın içindeydik…

                İlginç olan gelen uçakta; Ahmet İsvan, Abdullah Baştürk, Fehmi Işıklar, Ahmet Türk, Halil İbrahim Şahin, Muzaffer saraç, Cüneyt Canver ile benim gibi, SHP’nin o dönem muhalif olan sol kanadı vardı! Zor bir inişten sonra pilotlar “yolu öğrendik” diyerek gittiler. Sonra İnönü, Baykal ve MYK üyelerini getirdiler.

                 Erdal İnönü bizi görünce çok şaşırmış, Ali Topuz; “Muhalefeti serdengeçti olarak önden gönderdik” esprisini(!) yapmıştı… O gün Urfa bizleri, büyük coşkuyla karşılamıştı…

 

***

 

               GAP’ın temel hedefi; Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin sahip olduğu kaynakları değerlendirerek, yöre halkının gelir düzeyini ve yaşam kalitesini yükseltmek, kırsal alandaki verimliliği ve istihdam olanaklarını artırarak ulusal düzeyde ekonomik gelişme ve sosyal istikrar hedeflerine katkıda bulunmaktı. Bu nedenle SHP/DYP hükümetleri GAP’ı çok önemsediler!

 

***

             GAP, Bölge’nin su ve toprak kaynaklarının geliştirilmesine dayalı bir program olarak ele alınmış, bu nedenle Fırat- Dicle Havzası’nda sulama ve hidroelektrik enerji üretimine yönelik, 22 baraj, 19 hidroelektrik santrali ile 1,8 milyon hektar alanda sulama yatırımları hedeflemişti…

              Proje alanı içinde bulunan illerin alan ve nüfus büyüklüğü, Türkiye’nin ortalama yüzde 20,7’si civarındaydı. Projedeki enerji santralarının yılda 27 milyar kilovat-saat enerji üretimi yapması öngörülmüştü.

               Dolayısıyla GAP, Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı ve en maliyetli projesi ve bölgesel kalkınma plan ve programları arasında en etkin olanıydı!

 

***

           1998’de alınan Bakanlar Kurulu kararıyla projenin tamamlanması için gerekli koordinasyon ve planlama çalışmalarını yapma görevi, “GAP Bölgesel Kalkınma İdaresi’ne” verildi ve bitiş tarihi olarak 2010 yılı belirlendi.

               2006 yılı sonuna kadar tahmini olarak 23 milyar 313 milyon YTL harcama yapıldı. Enerji yatırımlarında fiziksel gerçekleşme yüzde 74 olurken, GAP’ın sulama yatırımlarıysa yüzde 14 seviyelerinde kaldı.

              Yani asıl amaç olan tarımın geliştirilmesi ve Mezopotamya topraklarındaki verimin artırılması adına yapılacak yatırımlardan vazgeçildi. Projenin 2010’da bitirilmesi için gerekli olan 11 milyar dolar ise farklı yerlere harcandı.

 

***

Sayıştay raporlarına bakınca durumun daha da vahim olduğu anlaşılıyor.

              Sayıştay; “2014-2018 yıllarını kapsayan GAP Eylem Planı’nda bulunan projelerin planlandığı şekilde gerçekleşmemesi nedeniyle, Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi’nin kuruluş sebebi olan ve ülke kalkınması için önem arz eden temel görevlerini yürütmesinde etkili olamayacağı değerlendirilmektedir” diyor.

                Ve projelerin yüzde 20’sinin hiç başlatılmadığı görülmektedir. 2018 yılının Eylem Planı’nın son yılı olduğu dikkate alındığında; bu projelerin yüzde 40’ının tamamlanamadığı anlaşılmaktadır” diye ekliyor…

 

***

Yani GAP durdu!

              Üstelik 18 yılda Belçika’dan büyük alan yani, 3,5 milyon hektar alan tarım dışı bırakıldı! Açlık kapımızda! GAP’ı bitirmeyip, milyonlarca hektar alanı tarım dışı bırakan dolayısıyla hem çiftçiyi hem de yurttaşı açlığa mahkûm eden iktidar, Sudan’da milyonlarca hektar toprak kiralayarak yandaşları zengin eden bir politika izliyorsa buna ne denir?

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.