Biri yer biri bakmaz
Ülkenin tüm önemli günlük haberleri, Bilişim Başkanlığı tarafından Sayın Erdoğan’a anında arz edilir diye düşünürüm. Bir yandan bu haberler okunurken, bir yandan da Sayın Erdoğan sorulara verilecek cevapları dinler. Bunu gördüğüm için değil, geçmişte benim de büyük bir onurla başında bulunduğum kurumda yaşadıklarımdan esinlenerek dile getiriyorum. Sanıyorum bürokraside üst düzey hizmet yapmış her yönetici de bunları yaşamıştır.
Merak ediyorum, İletişim Başkanlığı yandaş medya dışında, muhalif gazeteleri de arz ediyor mu? Edildiğini sanmıyorum. Eğer arz edilse, ülkede nasıl can yakıcı olaylar yaşandığından haberdar olacak. Artık Sayın Erdoğan, sarayda yaşadığı için milletim dediği kesimden pek haberi yok. O konuda ne söylenirse onunla yetiniyor. Tahmin etse de üstelemiyor sanıyorum. Sadece kendisi değil AKP Milletvekilleri de pek ortada görünmüyorlar. Sayın Erdoğan’ın partili milletvekilleriyle de pek görüşebildiğini sanmıyorum. Görüşebilseler, onlar da çekindikleri için ufak cevaplarla geçiştiriyorlardır. Saraydaki bürokratlar, partiye yakın iş adamlarının keyifleri yerinde. Geçmişte toplumun direği “orta direk” denilen kesim de yok oldu.
İşler burada bitmiyor; AKP’den Bakan olursun, Milletvekili olursun, kamuda üst düzey yönetici, yönetim üyeliklerine atanırsın. Seçimlerde AKP’den aday olursun, seçilemedim diye hiç üzülme kamuda veya yandaş iş adamlarının kurumlarında işin hazır. Zaten görevde iken bunlar konuşulup tatlıya bağlanmıştır.
Geçmişte büyük bir kulübün taraftarları şöyle derlerdi “Bir gün herkes …………. lı olacak”.
Geçmişte Sayın Erdoğan söylemişti "taraf olmayan bertaraf olur" diye. Şimdi ya AKP’li olursun ya da havanı alırsın. İçiniz mi yanıyor? Yanmasın… Gazetemiz Sözcü'nün değerli köşe yazarı Sayın Necati Doğru’nun 23 Mayıs Cuma günkü “Adrese teslim kör vicdanlı” köşe yazısını okuyun. O yazıda kimler hangi görevlerde bulunup, daha sonra özel sektörde hangi ballı görevlere getirilmişler. Yakında Bakanlık görevlerinde bulunanların iki yılları doluyor. Onlarda emeklilik haklarını alacaklar. Ömür boyu sadece emeklilik değil sağlık harcamaları da bizim kesemizden ödenecek. VIP statüsünden uçacak. Çakarlı arabalarda gezecekler.
Argoda çok kullanılan bir deyim var: “20 dönüm bostan, yan gel yat Osman”.
Emekli ve asgari ücretli ne yapar nasıl geçinir artık kimsenin umurunda değil. AKP’li yöneticilere soruyorsun, bu asgari ücret yeterli mi diye? “Kesinlikle yeterli değil” diyorlar. Peki yeteri ne kadar? Cevap yok…
Şimdi çok daha önemli konular var. Sayın Cumhurbaşkanı, Macaristan dönüşü uçakta "Turpun büyüğünü" heybeden çıkardı.
SİVİL ANAYASA…
Bugünkü anayasayı kim değiştirip referanduma sundu?
Peki sorun ne? Efendim bu askeri anayasa...
Bu anayasanın askeri bir anayasaya benzer bir hali kaldı mı?
Sizin hazırlayıp referandumla halka sorup bu anayasayı kabul ettirdiniz mi?
Peki kendi yaptığınız anayasaya uyuyor musunuz?
Kendi yaptığı anayasaya uymayan bir iktidar anayasa yapabilir mi?
Macaristan dönüşü uçakta Ana muhalefete beraberlik mesajları verdi. Ancak ana muhalefet bu öneriye sıcak bakmadığını deklare etti. Artık iktidar kanadı, TBMM’de 400’ü bulmanın yollarına bakacak…
Bir TV kanal spikeri bir hanımefendiye soruyor. Hanımefendi yeni bir anayasa yapılacakmış ne diyorsun? “Evladım, zaten var olan anayasada her istediklerini yapıyorlar. Ne eksikmiş de yenisini yapıyorlar. İlkin vatandaşın karnını doyursunlar. Kimse sesini çıkaramıyor. Sesini çıkaranı içeri tıkıyorlar. Ben sana kitabın ortasından söyleyeyim mi yavrum, yeni anayasa filan bahane. Erdoğan, var olan anayasaya göre aday olamıyor. Şimdi bebek katillerini de yanlarına alıp, çoğunluğu sağlayıp yeniden tahta oturmak istiyor. Evladım bu saatten sonra Erdoğan ne yaparsa yapsın seçilemez.”
SON SÖZ:
Ben her zaman bu meydanlarda söyledim.
"Eğer sekiz yıl önce aldığın asgari ücretle,
aldığın yumurtadan,
aldığın sütten,
aldığın ekmekten,
aldığın peynirden daha az alabiliyorsan bana oy verme."
RECEP TAYYİP ERDOĞAN
