TABANCAN NİYE TOPLU ?
Alhasuşağı köyünde Hacı Halil evine gelen konuğunun akşam yatarken tabancasını belinden çıkarıp yastığın altına koyduğunu görür. Tamancaya göz koyar. Gece eski bozuk bir tabancasını alıp onun yerine koyup misafirin tabancasını alır. Sabah misafir kalkıp bakar ki kendi tabancası değil. Hacı Halile "bu benim tabancam değil" deyip itiraz eder. Hacı Halil sert bir ses tonuyla "niiye senin tabancan değil" der. Misafir "benim tabancam topluydu bu ise şarjörlü" der. Hacı Halil beklenmeyen bu davranış karşısında. "Peki niye topluyudu?" deyip zorda kaldığı durumu düzeltmeye çalışır.
MEKTUP
Bellikler de akrabamız olan Sultan yenge vardı. Bizim köyde kendisine Boza derlerdi. Boze yenge saf olduğu kadar temiz yürekli, hayatı yokluk yoksulluk içine geçen bir insandı. Oğlu Genç Ali askere gidince gözü ondan gelecek bir mektuptadır. Gel gör ki Genç Ali mektup yazmayı sevmediği gibi annesinin beklentisini de düşünmez. Oysa asker mektubunun çok önemli bir yeri vardır. Boza yengenin gözü yolda olsa bir türlü beklediği mektup gelmez. Sayılı gün gelip geçer bir gün haber gelir ki Genç Ali teskere almış Malatya'ya gelmiş köye gelecek. Kadınlar süt sağmaya giderken boza yengeye müjde verirler. "Boza hala gözün aydın Genç Ali askerden gelmiş" derler. Boza yenge beklediğim mektup gelmemiş olacak ki "Ali gelse ki neydim mektubu gelmedi" deyip bekletisini dile getirir.